Neşe Düzel

“Şike davasında 93 sanık var. Bu 93 sanık arasında adı geçen önemli bir şahıs var. Bu önemli şahıs, Belarus’a gidip Bedrettin Dalan’a çanta içinde para götüren adamdır. Devletin kayıtlarında bu var.”
“Şike yasasıyla, bu ülkede üniformadan daha büyük bir gücün olduğunu gördük. Kendi yasalarını değiştirtmeyi başardılar. AK Parti iktidarında sürekli kan kaybeden statüko, şike yasasıyla ilk galibiyetini aldı.”
“Ergenekon sürecinde de tehdit aldım ‘Kürt Ergenekonu’ kitabımdan sonra da PKK’dan tehdit aldım. Şimdi şikeyle ilgili çıkışlarımdan dolayı tehditler alıyorum. Üçünü kıyaslarsam, en çok tehdidi şikeyle ilgili aldım.”
***
NEDEN ŞAMİL TAYYAR
Meclis ve mahkeme, ikisi de çok hızlı çalıştı. Cumhurbaşkanı’ndan vetolu “şike yasası” görüşülmek üzere tekrar Meclis’e geldiği gün, mahkeme harekete geçti ve şike operasyonunun iddianamesini tahmin edilen tarihten çok önce kabul etti. Bu kez Meclis, hiçbir konuda göstermediği çalışkanlığı yine şike konusunda gösterdi ve cumartesi sabaha karşı beşte yeni şike yasasını onayladı. Herkes kamuoyuna açıklanan iddianameyi anlamaya çalışırken, şike iddianamesini etkileyecek yasa böylece Meclis’ten hızlıca geçti. Eski yasaya göre hazırlanmış olan şike iddianamesi şimdi ne olacak? Davalar hangi mahkemelerde görülecek? Şike operasyonu duracak mı? Meclis yedi ay içinde iki farklı şike yasası çıkardı. Yedi ay önce ilk şike yasasının çıkarılmasının amacı neydi? O yasayı kim çıkardı? Sonra neden ve kim tarafından değiştirilmek istendi? Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen partiler niye bu yasa konusunda böyle direndiler? Üç parti hiçbir konuda anlaşamazken bu konuda nasıl anlaştılar? Mafyanın futboldaki gücü ne ölçüde? Mafya yasa değişikliğinden nasıl yararlanacak? Bu konuları, AK Parti’de herkes susarken, şike yasasına cesurca muhalefet eden ve yasayı veto etmesi için Cumhurbaşkanı’na mektup yazan Şamil Tayyar ile konuştuk. 2007’de Ergenekon soruşturmasıyla başlayan ve Balyoz, Şike gibi operasyon ve davalarla devam eden süreci çok yakından takip eden ve Ergenekon’la ilgili beş kitap yazan gazeteci Şamil Tayyar, bu dönem AK Parti’den milletvekili seçildi. Şamil Tayyar’ın, Operasyon Ergenekon ve Çelik Çekirdek isimli kitaplarının ardından piyasaya çıkan en son kitabı Kürt Ergenekonu oldu.
***
NEŞE DÜZEL: Şike iddianamesini okudunuz mu?
ŞAMİL TAYYAR: Evet, 401 sayfalık iddianameyi baştan sona okudum. Mantık kurgusu çok sağlam. Telefon konuşmaları somut delillerle desteklenmiş.
Mahkemenin önünde daha süre vardı. İddianameyi hızla kabul etmesinin anlamı nedir?
İddianame böylece kamuoyuna mal oldu. Kamuoyu pek çok vahim olayı öğrendi, ayrıntılarını gördü. Artık bu iş kamuoyu nezdinde mahkûm olur.
Mahkeme’nin şike iddianamesini hızla açıklaması üzerine Meclis de aynı hızla sabaha karşı beşte şike yasasını onayladı. Böylece Meclis, yedi ayda içinde iki farklı şike yasası çıkarmış oldu. Meclis, yedi ay önce ilk şike yasasını niye çıkarmıştı? İlk şike yasasının çıkarılma amacı neydi?
İlk şike yasası 14 Nisan 2011’de yürürlüğe girdi. O tarihte bu yasa, spor sahalarında artan şiddet ve kargaşayı önlemeye yönelik olarak çıkarılmıştı.
Peki, şike yasası neden değiştirilmek istendi?
Sebebi çok açık. Devam etmekte olan bir şike operasyonu var. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı, çok sayıda futbolcu, menajer, teknik direktör vs. bu şike operasyonunun içinde. Bu isimlerin gücü nedeniyle sürece müdahale edilmek istendi. Aslında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın şike operasyonunda birinci isim olması, bu operasyonu duvara çarptırdı. Eğer Aziz Yıldırım şike operasyonunun içinde olmasaydı, yasanın değiştirilmesine asla ihtiyaç duyulmazdı. Bu yüzden, yeni şike kanunu, tümden bir Aziz Yıldırım kanunudur.
Aziz Yıldırım gerçekten bu kadar güçlü mü?
Evet. Onu güçlü kılan birkaç neden var. Bir, en kalabalık taraftarı olan kulübün başkanı olarak arkasında ciddi taraftar desteği var. Zaten ilk günden beri Aziz Yıldırım ve arkadaşları, ısrarla şike operasyonunun Fenerbahçe’ye yapıldığını söylüyorlar. Şike operasyonu, sanki Aziz Yıldırım’a değil de tüm kulübe yönelikmiş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Oysa bu operasyon Fenerbahçe’ye yönelik değil. Bu bir çete operasyonu. İçine kim girerse girer... Yıldırım’ı güçlü kılan ikinci neden de onun girift sermaye ilişkileri. Yıllardır NATO ihalelerine giren biri. Çok önemli, derin ilişkileri var. Bu yüzden, onu koruyucu tedbirler ânında devreye sokulabiliyor. Yoksa başka türlü, bütün siyasi partileri biraraya getirecek bir uzlaşma doğmazdı.
Ergenekon’da açığa çıkan derin ilişkilerden daha derin bir ilişkiye sahip olmak mümkün mü?
Şike soruşturması başladığında, “Operasyon derinleştirilirse Ergenekon’la ilintili çok önemli ipuçlarına ulaşılabilir” demiştim ben. Nitekim iddianameye yansıyan bazı gizli tanık ifadeleri bunu teyit ediyor.
Gizli tanıklar ne diyor?
Bazı ilişkilerle Ergenekon arasında bağlantılar kuruluyor. Mesela Bedrettin Dalan bugün Ergenekon’un sanığıdır. Kendisi şu anda Rusya’da dolaşıyor. Bakın... Şike davasında 93 sanık var. Bu 93 sanık arasında adı geçen önemli bir şahıs var ki, işte bu önemli şahıs, Belarus’a gidip, Bedrettin Dalan’a çanta içinde para götüren adamdır!
Dalan’a, çanta içinde para götüren muhasebecisi değil miydi?
O ayrı. Bugün şike operasyonunun sanıklarından biri, Dalan’ın yurtdışındaki
kaçak gezintisini finanse eden adamdır! Bu kişi elinde çanta dolusu parayla doğrudan Belarus’a gitti ve Dalan’a para verdi. Devletin kayıtlarında var bu! Bu kişi, şike davasında adı geçen 93 sanıktan biridir. 93 sanıktan önemli biri bu. Acaba bir insan, Ergenekon davasında yargılanırken yurtdışına kaçan böyle önemli bir zatı niye finanse etme ihtiyacını duyar?
Sizce niye ihtiyaç duyar?
İşte bu soru mutlaka cevaplanmalı. Şike operasyonunda gözaltına alınan veya tutuklanan bazı kişilerle Ergenekon arasındaki ilişkilerin çıkarılması için daha derin operasyonlara ihtiyaç var bu yüzden. Şike operasyonunun sürmesi gerekiyor. Sürdürülürse, Ergenekon’un önemli bir finansman ayağı çözülebilir.
Peki, bu şike yasasıyla operasyon sürdürülebilecek mi?
Bu yasayla şike operasyonu tümden bitecek ve Ergenekon’a uzanmayacak. Dolayısıyla ilişki kurulamayacak, Ergenekon’un en önemli finansman ayağı da çözülemeyecek.
Ergenekon’un finansman ayağı futbol mu?
Evet. Futbolda çok büyük para var. Türkiye’de kulüplerin yıllık bütçelerinin toplamı 600 milyon avro. Bu futbol endüstrisinin resmî yüzü. Bir de avanta, komisyon, şike, bahis, kara para aklama gibi çok karanlık ilişkiler ve işler var. Bu kadar karanlık bir düzen kendine devlet içindeki çetelerden ve Ergenekon dediğimiz derin unsurlardan destek bulmadan devam edemez. Emniyet, istihbarat, siyasetçi, gazeteci, işadamı gibi toplumda nüfuz kullanabilen her kesimle irtibatlı olmadan ve onlardan güç devşirmeden bu kirli işler asla süremez. İşte değiştirilen şike yasası, bu kirli iş ve ilişkileri açığa çıkarabilecek bir kanundu. Bundan rahatsız oldular ve yasayı değiştirttiler. Şikeyi çok basitleştirdiler. Oysa şikenin içinde her şey var.
Neler var?
Silah, şantaj, tehdit, baskı, 30-40 milyon dolarlık transferler, komisyonlar, dolandırıcılıklar var. Ayrıca maçın sonucuna bağlı olarak büyük bahisler, paralar dönüyor. Şikenin sonucunda bir takım şampiyon olabilir veya küme düşebilir, milyon dolarlar kazanabilir ya da kaybedebilir. Üstelik bazı kulüpler borsada halka açıklar. Şike sonucunda borsa değerleri hızla yükseliyor ya da düşüyor. Hisse alım satımlarından borsada da büyük paralar dönüyor.
Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen siyasi partiler niye böyle direndiler bu yasa konusunda?
Kulüplerin arkasında ciddi bir taraftar kitlesi var. Partiler, şike yasasını çıkarmazsak milyonlarca taraftarı olan kulüpleri karşımıza alırız kaygısıyla böyle davranmış olabilirler ama ben, bu kanun Meclis’ten geçsin diye Kulüpler Birliği Vakfı yöneticileriyle birlikte canhıraş çalışan bazı siyasetçilerin oy kaygısıyla değil, daha farklı ilişkilerin sonucu olarak böyle davrandıklarını düşünüyorum. Bu siyasetçilerin, parti yöneticilerini “futbol endüstrisi batabilir. Böyle giderse ligler biter. Kulüplerin bir kısmı iflas edecek” türünden yanlış bilgilerle ikna ettiklerini düşünüyorum.
Peki, bu yeni yasanın sonuçları ne olacak?
Bu şike yasasıyla futbolun temizlenmesi mümkün değil. Sporda Ergenekon cirit atmaya devam edecek. Ayrıca şike yasasında yaşananlar, devam eden Ergenekon ve Balyoz davalarına da emsal olabilir. Bizim AK Parti olarak tezimiz neydi? Biz devam eden bir soruşturmaya siyaseten müdahale etmek istemiyorduk. Yapılacak herhangi bir yasal düzenlemenin, yargıya müdahale gibi anlaşılacağını söylüyorduk. Ama şimdi ne yaptık? Şike operasyonu devam ederken kanun çıkardık. Balyoz’un ve Ergenekon’un arasındaki siyasiler, gazeteciler ve sivil toplum temsilcileri şimdi bize, “siz istediğiniz operasyona kanun çıkararak müdahale ediyorsunuz; buna da müdahale edin” diyecekler. Zaten bu beklenti, şike kanunu teklifi Adalet Komisyonu’nda görüşürken komisyonun raporuna da eklendi.
Ne eklendi?
Adalet Komisyonu raporuna, “Tüm siyasi partilerin bu düzenlemeyi mutabakatla geçirdiği gözönüne alındığında, uzun tutukluluk sürelerinin değiştirilmesi konusunda da aynı mutabakata varılabileceği yönünde bazı gelişmeler olabileceği gözlenmektedir” diye bir cümle konuldu. Ergenekon ve Balyoz davalarına müdahale edecek yeni yasaların önünün açılabileceğine dair işaret verildi.
Üç parti hiçbir konuda anlaşamazken şike yasasında anlaştılar. AKP’den yalnızca siz, Bülent Arınç, Hayati Yazıcı ve Taner Yıldız, yasanın değiştirilmesine karşı çıktınız. AKP’de bu yasaya karşı çıkan başka milletvekili olmadı mı?
Konuştuğumuzda partinin üçte ikisi buna karşıydı. Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçeleri doğrultusunda şike yasası değiştirilmeliydi. Ama olmadı. Oysa bu yasa referanduma götürülseydi kesinlikle halk bu yasayı reddederdi. Çünkü 20 milyon Fenerbahçe taraftarı çete operasyonlarına karşı değil ki! Çok dar bir fanatik grup başkanlarına bağlılık tutkusuyla eski şike yasasına karşı çıktılar.
AKP yöneticileri, halkın bu değişikliği desteklediğini mi düşünüyor?
Gerçek şu ki, parti tabanından da bu kanuna oy vermeyin diye çok büyük baskı geldi. Türkiye’nin her yanından milletvekillerini arayıp baskı yaptılar. Milletvekilleri çok zor durumdaydı. Parti disiplini olmasaydı ve oylama gizli olsaydı bu kanun asla geçmezdi. Üç partinin desteği olduğu halde 550 milletvekilinden sadece 284 milletvekili kabul oyu verdi bu yasaya.
Bu konuda parti yöneticileriyle görüştünüz mü?
Konuştuk tabii. Benim gördüğüm kadarıyla bu kanun aslında onların da içine çok fazla sinmedi. Ama kulüplere verilen sözü yerine getirme ihtiyacı hissettiler biraz.
Meclis yeni şike yasasını çıkarırken, mahkeme eski yasaya göre hazırlanan şike iddianamesini kabul etti. Şimdi şike davası nasıl yürüyecek?
İddianameyi kabul eden mahkeme bir durum değerlendirmesi yapacak. Çeteyi kendisine alacak ya da görevsizlik kararı verecek. Nasıl bir hukuki seyir izleneceğini bilmiyoruz. Çünkü şike ağır cezalık olmaktan çıktı ve özel yetkili mahkemelerden alındı. Oysa bu iddianameyi özel yetkili savcı ilk çıkan şike kanununa göre hazırladı.
Tekrar yeni bir iddianame mi hazırlanacak?
Evet. Belki birden fazla iddianame hazırlanacak. Çünkü yeni şike kanununa göre, bazı sanıklarla ilgili suçlamalar özel mahkemeden alınıp asliye cezaya ve sulh hukuka gidecek, yeni iddianameler hazırlanacak. Bakın... Yeni yasada iki kritik düzenleme var. Birincisi, şike ve diğer suçlar (bahis, şiddet, vs.), çete suçu olmaktan yani örgütlü suç olmaktan çıktı. Bu suçlar, asliye hukuk ve ceza mahkemelerinin konusu yapıldı. Bu tür suçların örgütlü suç kapsamından çıkarılması, çetelerle mücadeleyi zayıflatacak. Bu yasa Türkiye’ye çok zarar verecek.
Şike yasasındaki ikinci kritik değişiklik nedir peki?
Şike ve diğer suçların cezaları sembolik hale getirildi. Mesela şike suçunun cezası beş-12 yıldan bir-üç yıla indirildi. Diğer bazı suçlar da para cezasına çevrildi. Ayrıca, şike örgütlü suç kapsamından çıkıp, bireysel eylem olarak niteleneceği için, davalar birden fazla mahkemede de görülecek.
Bu nasıl bir sonuç yaratacak?
Şike operasyonu parçalanacak, küçülecek ve operasyon olmaktan çıkacak. Futbolda arınma süreci burada bitecek. Geçmiş olsun! Futbolda temizliğe veda ettik. İddianame iki ayrı çeteden bahsediyor. Biri ekonomik çıkar amaçlı örgüt. Bunun başında Aziz Yıldırım var. Diğeri silahlı suç örgütü. Onun başında Olgun Peker var. İddianameye göre, bu iki çete arasında işbirliği var. Olgun Peker’in soyadı aslında Aydın. Sedat Peker’e özenip soyadını değiştirmiş. Olgun Peker, Giresunspor’un başkanı. İddianameden, bir spor kulübünün mafyanın eline geçtiği anlaşılıyor. Zaten şu anda yönetimi mafyanın eline geçmiş birkaç önemli kulüp var. Birçok önemli kulüpte mafya tipi yapılar var. Şike kanunu değişmeseydi bu operasyon büyüyebilirdi ve daha başka kirli ilişkiler de deşifre edilebilirdi.
Peki, Aziz Yıldırım’ın durumu ne olacak sizce?
İddianamede Aziz Yıldırım hakkında 14 ayrı suçlama var. Biri, Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesine göre çete liderliği. Geriye kalan on üç suç ise şike ve teşvik primiyle ilgili. Bu şike yasasıyla, şikenin cezası beş-12 yıldan bir-üç yıla indirildi. Bu arada bir başka kurnazlık daha yapıldı. Kaç tane şike suçu işlenmiş olursa olsun, hepsi için tek bir suç muamelesi yapılacak. Böylece on üç suçun tamamı tek suça indirilmiş olacak. Yani hâkim bu on üç suçu tek suç olarak işleme alacak
Ceza Kanunu’nun temel prensibine aykırı değil mi bu?
Ona Anayasa Mahkemesi karar verecek.
Aziz Yıldırım kaç yıl hapis istemiyle yargılanacak sizce?
Çete liderliği, iki-altı yıl arası hapis cezası öngörüyor. Şike suçunun hapis cezası da bir-üç yıl arasında. Demek ki Aziz Yıldırım üç yılla dokuz yıl arasında yargılanacak.
Futbolun içinde mafya var mı?
Kesinlikle var. Mafya, silah, çete olmadan bu kadar pis ve karanlık ilişkiyi, bahis ve şikeyi yürütemezsiniz. Çünkü yeri geldiğinde futbolcuyu, işadamını, menajeri tehdit edeceksiniz, güç kullanacaksınız. O gücü ancak karanlık adamlar üzerinden kullanabilirsiniz. Kaleci Rüştü’yü nasıl dövdüler hatırlayın. Gökdeniz’i, Ahmet Çakar’ı kurşunladılar. Erman Toroğlu’nu işinden attırdılar. Çok sayıda gazeteci baskıyla işinden oldu.
Mafyanın futboldaki gücü ne ölçüde?
Futbolda milyon dolarlar dönüyor. Bırakın galibiyet, yenilgi veya beraberliği, maçın skoru üzerine bile bahisler yapılıyor. Bir maçın dört-üç veya beş-dört biteceği bile ayarlanıyor ve böylece bahisteki rakam daha da arttırılıyor. Bütün bu kirli işler ve para trafiği...
Evet...
Bütün bu kirli işler ve para trafiği mafya olmadan yönetilemez. Zaten birçok kulüpte mafyayla işbirliği içinde olan karanlık adamlar yönetimlere çok daha kolay geliyor. Kulüp yöneticiliği bu karanlık ilişkilere meşruiyet kazandırıyor. Kulüp başkanı, kulüp yöneticisi, teknik direktör, kulüp sözcüsü vs. gibi meşru statülerle karanlık ilişkilerini daha kolay yürütüyorlar ve giderek daha büyük ve egemen bir güç haline geliyorlar. Arkalarında hemen sokağa dökülebilecek ciddi taraftar kitlesiyle futbolda ve kulüpte kendi iktidarlarını kuruyorlar. Taraftarları siyasilerin üzerine salabiliyorlar. Sizi iktidardan düşürürüz tehditleri savurabiliyorlar. Taraftar gücü inanılmaz bir güç tabii...
Mafya şike yasasından nasıl yararlanacak sizce?
Bazı ilişkiler deşifre olduğu için bir süre kontrollü gidilebilir ama zamanla olay tavsar ve eski düzen yine kurulur. Şike yasasıyla, bu ülkede üniformadan daha büyük bir gücün olduğunu gördük. Kendi yasalarını değiştirmeyi başardılar. On yıldır sürekli kan kaybeden ve son dönemde diz çöktürülen statüko, şike yasasıyla ilk galibiyetini aldı. AK Parti iktidara geldiği 2002’den beri statükoyla mücadele ediyor. Bu mücadelede ciddi kazanımlar elde edildi, Türkiye’nin demokratik dönüşümlü büyük ölçüde sağlandı ama bu şike kanunuyla statüko kazandı ve ilk galibiyetini aldı.
Siz kulüp yöneticilerinin gelip parlamentoda lobi çalışması yaptığını açıkladınız. Neler yaptılar?
Bunlar birkaç aydır bütün partileri tek tek ziyaret ediyorlar. Temsilcilerle görüşüyorlar. Bize gelip, “bakın muhalefet hazır, siz de hazır mısınız?” diyorlar. Sonra onlara gidip, “iktidar partisi hazır, siz de hazır mısınız?” diyorlar. Böyle bir oyun kurdular. Ayrıca hem teklifin hazırlanmasında hem de teklifin Meclis’te görüşülmesi esnasında siyasetçileri birebir markaja aldılar. Aynı futbol sahasındaki gibi. Hatta Adalet Komisyonu’na da geldiler. Komisyon’da değişiklik önergesi vermek isteyen vekillerin koluna girerek, onlara sarılarak önerge vermelerini bile engellediler. Genel Kurul safhasında da irtibatlı oldukları milletvekilleri üzerinden bu markaja devam ettiler. Maalesef bu kanun ilk böyle çıktı! Cumhurbaşkanı’nın vetosundan sonra da ikinci kez sabaha karşı beşte Meclis’ten geçirildi.
Kulüpler neden şikeyi cezanın daha az olmasını istediler?
Şike operasyonunda gözaltına alınan ya da tutuklanan sanıkların önemli bölümü bugün şikeden yargılanıyor. “Cezayı azaltırsak, şike sanıklarını kurtarırız” diye düşündüler. Ayrıca eski yasa yürürlükte oldukça, bu operasyon burada kalamazdı. Operasyon genişleyecek ve başka isimler de operasyona dâhil olacaktı. Şimdi bu şike yasasıyla hem mevcut sanıkları hem de geleceği kurtardılar. Yani operasyona dâhil olacak yeni isimleri de kurtardılar. Şike operasyonunun daha da büyüme ihtimali vardı, bu ihtimali ortadan kaldırdılar.
Gül’ün Anayasa Mahkemesi’ne gitme ihtimali var mı?
Gidebilir. Cumhurbaşkanı’nın yasayı incelemek için on beş günlük süresi var.
Bu yasaya karşı çıktığınız için tehdit aldınız mı?
Ben Ergenekon sürecinde de tehdit almıştım. Kürt Ergenekonu kitabım çıktıktan sonra da PKK’dan tehdit aldım. Şimdi şikeyle ilgili çıkışlarımdan dolayı tehditler alıyorum. Üçünü kıyaslarsam, en fazla tehdidi şikeyle ilgili çıkışımdan sonra aldım.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları












































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012