Nuray MERT
“Bizim ‘AK Devrim’imiz.. kanuni ve demokratik yollardan bir gerçek haline getirildi.. genel bir referandum yapıldı. Neticede devrim inkâr kabul etmez bir çoğunlukla onaylandı... Çoğunluk planımız lehine oy kullandı... Yabancı kuvvetler memlekette bir siyasi parti bolluğu yaratmaya koyuldular. Merak edilecek bir husus ise çıkarları birbiri ile ne derece çatışırsa çatışsın, yabancı kuvvetler ve bunların emrindeki organizasyonlar bir tek noktada birleşir görünüyorlardı. O da.. muhalefet etmekti...”
Yok, nisan ayı içinde yapılması muhtemel bir konuşmayı tahayyül ediyor değilim, bu ülkede olanlar pek çoğumuzun tahayyüllerini çoktan aştı. Yukarıdaki satırlar, 1963 yılında İran’da yaşanan ve ‘AK Devrim’ adı verilen reform hamlesinin Şah Muhammed Rıza Pehlevi tarafından takdiminden alındı. (AK Devrim, Tercümesi Muhammed Matin, Apa Ofset, 1968, İstanbul, sayfa 9, 12)
Muhammed Pehlevi, “İran’ın bağımsızlığı, özgürlüğü ve milli şerefi gibi kıymetli mirasların kutsal bir emanet gibi bana teslim edilmiş olduğunu ve bunları kendimden sonraki nesillere daha zenginleştirilmiş olarak intikal ettirmenin başlıca görevim olduğunu hissediyordum... Samimi olarak, Tanrı’nın beni milletim için bazı şeyleri yapmak üzere görevlendirdiği kanısındaydım...” (sayfa 13, 20) diyordu. Muhtemelen gerçekten de samimi idi, sonuçta hiçbir yönetici, lider ülkesini bile bile felakete sürüklemek istemez.
Dahası, reform hamlesi referandum ile halka sorulmuş, çoğunlukla kabul görmüştü, Şah’ın ifadesi ile “İran’ın büyük sosyal devrimi tam manasıyla demokratik bir şekilde gerçekleştirilmiş oldu” kanaatindeydi. Rıza Pehlevi, ‘devrimin felsefe ve ruhu’nu ise şöyle izah ediyor: “Her şeyden evvel, İran halkının ananelerine, ruhuna sadık olan öz İran devrimiydi. Biz bu devrimi halka, dışarıdan getirilmiş bir yabancı fikir olarak zorla kabul ettirmeye çalışmamıştık. Zira binlerce seneden beri düşünce ve din müesseselerinin önderliğini yapmış olan bir millete, başkalarından ödünç alma fikirleri kabul ettirmeye çalışmak, onun şan ve şerefini hiçe saymak olurdu” (sayfa 21).
Referandum, başkalarından ödünç alma bir fikir değil de, İran halkının örf ve geleneklerinde var mıydı bilemiyorum. Ama sonuçta, neyin yerli, tarihi, milli olduğuna karar veren de kendisi ve çevresi idi. Bu konuda ‘İslami demokrasi’den bahsedenlerden pek farkı yok gibi görünüyor, geçenlerde bu yönde görüş beyan eden iktidar yanlısı ilahiyatçı için de laiklik, insan hakları, bireysel özgürlükler, yabancı, İslama aykırı fikirler ama seçimler, referandumlar, milli irade ‘İslami demokrasi’nin unsurları. Saltanat sistemi de, laik anayasa da onu tatmin etmiyormuş, oysa Müslüman ülkelerin çoğunda ve bilhassa Osmanlı tarihi boyunca saltanat sistemi geçerli idi. İslami demokrasinin laiklikten hazzetmediğini biliyoruz da, demokrasi merakı nereden çıkıyor? Neden ‘milli irade’, ‘halkın iradesi’, ‘çoğunluğun oyu’ daha İslami olsun? Çoğunluk ‘İslami’ olandan sapmış olamaz mı? Yaratan, pek çok kavmi bu yüzden helak etmedi mi? Emin miyiz helake doğru gitmediğimizden?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023