Oya BAYDAR
Düşe kalka da olsa, iki adım ileri bir adım geri giderek de olsa Türkiye bir süreden beri geçmişiyle hesaplaşmaya çalışıyor. Bu hesaplaşma şimdilik siyasal aktörler eliyle ve onların iradesiyle yürüyor; büyük ölçüde de başta iktidar partisi ve çevresinde kümelenmiş siyasal kesimlerin asker hasımlarıyla hesaplaşmasına dönüşüyor. Böyle olduğu için, ödeşme ile bitecek ve toplumun zihniyet dünyasını değiştirerek tarihsel-toplumsal yaraları saracak sağlıklı bir sürece girilemiyor. Fay hatlarıyla yarılmış toplumumuzdaki çatlaklar daha da derinleşiyor, her kesimin kendi içinde bile ayrışmalar oluyor. Toplumsal mutabakat sağlanamıyor. Neden?
Yüzleşmeden Hesaplaşılamaz
Hesaplaşmak ister kişiler arasında, ister siyasal güçler veya toplumlar arasında olsun bir hasmın varlığına işaret eder. Bu yüzden de dışarıya, ötekine dönüktür. Zarara uğrayan ya da uğradığını düşünen taraf kendisini zarara uğratan, mağdur eden ötekinden (hasımdan) hesap sormak için onu vicdanî ya da hukuksal anlamda yargılar; ceza verilmesini, uğradığı zararın tazmin edilmesini ister, ya da cezayı kendisi vermeyi dener. Her hesaplaşma; kişinin, topluluğun, bir zümrenin, bir halkın, bir ülkenin, vb. kendisine yapılan kötülüğün, haksızlığın intikamını da içerir. O kişi, o zümre, o halk, o toplum ahlâken veya siyaseten yeterince olgunlaşmamışsa, demokrasi kültürü gelişmemişse hesaplaşma öfkeli, sert, intikamcı, hatta kanlı olur. Ödeşme yaşanıp barış sağlanamadan, sadece gücün ve iktidarın el değiştirmesiyle sınırlı kalır.
Yüzleşme ise hesaplaşmadan çok daha derin ve çok daha güç bir süreçtir. Hesaplaşma ötekiyle gerçekleştirilirken yüzleşme kişinin, siyasal gücün, ideolojik topluluğun, bütün bir toplumun kendine ayna tutmasıdır. O aynada gördüğü suretten korkmadan, aynayı karartmadan kendisiyle, kendi eksiğiyle, hata veya suç payıyla cesaretle karşı karşıya durabilmesidir. Yüzleşebilmek için önce aynaya bakma cesaretini gösterebilmek, orada gördüğü gerçeği ne kadar acı ve utanç verici olursa olsun kendini ve başkalarını kandırmak için aynayı karartmadan kabullenmek gerekir. Yüzleşme bir çeşit kendi kendini sorgulama, kendi kendinden hesap sorma eylemidir. Sonrasında atılacak adım -eğer varsa- suç veya hata payını kabul edip özür dilemektir. En zor olan budur ama bireyin ya da toplumun ruhunu temizleyecek, cerahati akıtıp yarayı sağıltacak olan da budur. Yüzleşme süreci kişiyi (veya topluluğu, halkı, toplumu) önce acıtsa da yavaş yavaş iyileştirir; ruh sağlığına, dengeye kavuşturur.
Bir kişiyle, bir olayla, toplumsal olgularla, tarihsel gerçeklerle yüzleşmeden hesaplaşmaya kalkışıldı mı bugün Türkiye’de yaşanan tablo çıkar ortaya. Herkes, her kesim; bu olup bitenlerde benim payım nedir, ben olayın neresinde duruyorum, nelerden ne kadar sorumluyum, doğruyu ve gerçeği kendi çıkarım için mi “doğru” ve “gerçek” olduğu için mi arıyorum diye sormadan, yani yüzleşmeden “Şimdi artık benim günüm, oh olsun düşmana” mantığıyla davranırsa, düşman sivrisinekler tek tek avlanır ama bataklık daha da kokuşarak yerinde kalır.
Zihniyetle Yüzleşmek Şart
Şimdilik askeri vesayetle, darbeci gelenekle darbelerin elebaşları üzerinden hesaplaşma aşamasındayız. Bir kez daha bunu önemsediğimi, aynı süreci yaşamış başka ülkelerde de olduğu gibi darbelerde sorumluluğu olan kişilerin yargılanmasının ve cezalandırılmasının takipçisi olmamız gereğine inandığımı tekrarlamalıyım. Ancak bu, burada kalırsa toplumca arınmaya, normalleşmeye, ödeşmeye ve barışmaya vardırmayacak bir ilk adımdır.
Başta askerler olmak üzere bürokratik oligarşinin toplumu kendi planlarına ve çıkarlarına göre düzenleme hamleleri olan darbeler, neden değil sonuçtur. Ardlarında, bugün yaşamakta olduğumuz devasa sorunların, çıkmazların, toplumsal sarsıntıların temelindeki kadim bir zihniyet yatmaktadır. Çok basite indirgeyecek olursak bu zihniyet; kökleri Osmanlı’ya giden, ulus-devlet kuruluşu sürecinde İttihat Terakki, sonra Kemalist Cumhuriyet’le devam eden kâdiri mutlak devlet anlayışı ve tapıncıdır. Devlet denen aygıtın (ve tabii ki ona hükmeden muktedirlerin) bireyin refahı ve özgürlüklerinin korunması için halka hizmet sunmakla görevli bir sosyal yapıdan ibaret olduğu fikrini küfür sayan, yurttaşın devlete ve onun ideolojisine itaat ve sadakatle yükümlü olduğunu veri kabul eden bu anlayışa göre, kulun, tebaanın, giderek halkın çıkarlarını, en iyi devlete egemen olanlar bilir ve toplumu kendi doğruları (yani kendi ideolojileri ve kendi çıkarları) çerçevesinde biçimlendirme hakları vardır. Onlar ülkenin ve halkların sahipleridir. Eylemlerini, kararlarını, suçlarını, cinayetlerini “devletin bekası” ya da bu zihniyetten türeyen “vatan ve milletin yüce çıkarları” türünden kendi beka ve kendi çıkarlarından başka bir şey olmayan yüceltilmiş kavramların ardına saklarlar. Bu zihniyet hangi ideolojik temele dayanırsa dayansın, o ideoloji doğrultusunda tekçidir, toplumu kendi doğrularına göre biçimlendirmeye çabalar. Başka doğruları tehlikeli ve kendi iktidarına karşı tehdit olarak algılar. Türk ulus devletinde bu doğrular Türk-Müslüman çoğunluk temelinde biçimlendirilmiştir. Şu anda birbiriyle hesaplaşmaya çalışan dindar İslami cephe ile ulusalcı Kemalist ya da devletçi Türkçü faşizan güçler bu noktada aynı zihniyetin temsilcileri olarak benzeşir ve birleşirler. Birbirleriyle kıyasıya mücadele ederken bile sözünü etmeye çalıştığım zihniyetin köşe taşlarına sarılmakta yoktur birbirlerinden farkları. Fark, söylem ve nüanslardadır.
Adım Adım Öğreneceğiz
Şimdilik toplum, askerin siyasete hükmetmesinin, darbe yaparak veya silah gücüne dayanarak siyasal iktidarları devirmesinin meşru olmadığını, hatta suç olduğunu öğrenme aşamasında. Bundan çok değil beş altı yıl öncesine kadar askeri darbeleri hem haklı hem de meşru bulan kesimlerin çoğunluğu artık aynı kanıyı taşımıyor. Kendimizden ve yakın çevremizden de gözleyebiliriz bunu. Sadece korkuya dayanmıyor bu dönüşüm; insanlar siyasal hayattan ve kendi deneyimlerinden öğreniyorlar, farkındalık kazanıyorlar. Şimdi sıra, “sana vuran darbe iyi, bana vuran darbe kötü” çifte standardından kurtulmakta. Mağduriyetleri tokuşturmadan herkes için adalet, herkes için özgürlük isteyebilmekte.
Ancak yetmiyor; farkındalık toplumcak içimizi kemiren zihniyete yönelmezse, bir zihniyet devrimi yaşamazsak sadece vesayet el değiştirmiş oluyor. Sürmekte olan darbe davalarını önemsizleştirmeksizin, kişisel ve toplumsal vicdanımızın mahkemesinde tarihimizle yüzleşmemiz gerek. Sağıyla soluyla, Türküyle Kürdüyle, İslamcısıyla Kemalistiyle, askeriyle siviliyle, Ülkücüsü devrimcisiyle, arınmak ve normalleşmek için yüzeysel hesaplaşmalardan çok daha derin bir yüzleşme sürecine ihtiyacımız var. 1915 Ermeni kırımından başlayarak İstiklâl mahkemeleriyle, Dersim’le, 6-7 Eylül’le, sonraki Rum tehcirleriyle, azınlıklar sorunumuzla, sivil yöneticileri idam sehpasına götüren 27 Mayıs’la, Meclis’ten yükselen “üçe üç” çığlıkları arasında Denizleri katleden 12 Mart müdahalesiyle, 12 Eylül’ü hazırlayan gladyo- Ülkücü komando ortak yapımı cinayet ve katliamlarla, 28 Şubat’la, Susurluk’la, Diyarbakır hapishanesiyle, işkencecilerle, sadece askerlerle değil militarizmle, ayrımcılıkla, yaşadığımız ve yaşattığımız bütün mağduriyetlerle yüzleşmemiz gerek.
Yüzleşmeyi başarabilirsek hesaplaşma intikamcılıkla sınırlı kalmaz; darbeler toplumsal vicdanda meşruiyetini yitirirken ardlarındaki zihniyet yeni meşruiyet zırhları kuşanamaz. Belki ağır ve sancılı olacak ama yüzleşmeyi ve intikamcılıktan uzak bir ödeşmeyi başarabileceğimizi umut etmek istiyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024