Pelin CENGİZ
İster seçilmiş ister atanmış olsun, kamusal alanda hizmet verenlerin bir şekilde ellerinde tuttukları imkanları ve otoriteyi kendi çıkarları için kötüye kullanmalarına dünyanın her yerinde rastlanıyor. Mal ve hizmet alımlarında birçok kaynak kamu kurumları eliyle dağıtılıyor.
Türkiye’de, AKP iktidarı döneminde kamu görevlilerinin usulsüzlüklerine şahit olduk. Siyaset, yolsuzluklar ve kamu ihaleleri sarmalının Türkiye’deki çarpıcı örneklerini gördük. Bunun başlıca sebepleri, hiç şüphesiz Kamu İhale Kanunu’nun giderek keyfileştirilmesi, yapılan düzenleme ve değişiklikleri neredeyse hukukçuların bile takip edememesi, istisnalarla şeffaflığın bozulması, kanun pekala yeterliyken uluslararası standartlardan uzaklaştırılması…
Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin, yakın zamanda açıklanan “Türkiye’de Yolsuzluk: Neden, Nasıl, Nerede?” başlıklı araştırmasında katılımcılara, “Kamunun iş ve işlemlerinden hangisinde en fazla yolsuzluk olduğu” sorusu sorulduğunda yüzde 50’si “kamu ihaleleri” derken, yüzde 46’sı da “imar işlemleri” cevabını vermişti.
Kamu İhale Kanunu, 2000’lerin başında çıkan halinden çok uzakta. Kanunun istisna maddesi şişmiş durumda. Dünyada afet, savaş, kriz gibi durumlarda uygulanan ve açık ihale sisteminin dışına çıkılan halleri, Türkiye her an her durumda uygulanır hale getirdi. Tipik AKP kurnazlığı!
Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından yeni açıklanan ve Türkiye’nin yasama, yürütme, yargı, Savcılık, Sayıştay ve Emniyet Teşkilatı’nın da içinde bulunduğu 15 kurumunu derinlemesine inceleyen Türkiye Şeffaflık Sistemi Analizi raporunda, şu tespit yapılmış: Kurumlar yeterli sayılabilecek kaynaklara ve yasal çerçeveye karşın;etkin, hesap verebilir, şeffaf ve katılımcı bir yönetim anlayışını hayata geçirmiyor. Bunun en önemli nedeni yetersiz ve zayıf uygulama olarak nitelendiriliyor. Raporun bütüne bakıldığında anlaşılıyor ki, söz konusu “zayıflık” aslında bir zayıflık değil, AKP’nin iktidar stratejisinin ana unsuru… Kanunlar, bizzat iktidarın bilinçli uygulamalarıyla kevgire çevriliyor.
Avrupa Birliği ve Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle hazırlanan bu rapor, 100’ü aşkın ülkede Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yöntemiyle, devletlerin iyi yönetişim ilkelerine uyum sağlayabilme ve yolsuzlukla mücadele alanlarındaki yeterliliklerini ölçmek üzere yürütülen bir araştırmanın sonucu. Genel olarak sistemin değerlendirilmesinin yanı sıra özel olarak kurumları etkileyen zayıf yönler ve eksiklikler de tespit ediliyor.
Kamuda yolsuzluk riski yüksek
Çalışmada yer alan Kamu Sektörü başlığının detaylarından bahsetmek istiyorum. Raporda, kamunun yeterli kaynakları ve kapsamlı bir yasal mevzuatı olmasına rağmen görevli kişilerin bağımsız niteliklerini koruyamamaları nedeniyle yolsuzluk riskinin yüksek olduğu belirtiliyor. Rüşvet ve hediyenin, kamu kurumlarının işleyişinde kaygı verici unsurlar olarak göze çarptığı ifade ediliyor. Kamu İhale Kanunu’nda yapılan sayısız değişiklikler nedeniyle, ihale süreçleri de yolsuzluklara açık alanların başında geliyor.
Bu kanunla esas olarak kamu ihalelerinde şeffaflık, rekabet, eşit muamele, hesap verebilirlik, verimlilik, etkinlik, güvenilirlik, ve gizlilik ilkeleri benimsenmişken, yıllar içinde AKP iktidarları bu kanunu rant ve talana dayalı yandaş zengin etme ekonomi politikalarının oyuncağı haline getirdi.
OECD Etik Birimi Başkanı Janos Bertok’a göre de, en yüksek yolsuzluk riski kamu ihalelerinde. OECD tahminlerine göre, kamu alımlarına konu olan piyasa hacmi ülkelerin GSYH’larının ortalama yüzde 15’ine denk geliyor. Örneğin, TOKİ, Kamu İhale Kanunu kapsamında yer alıyor. Ancak, getirilen geniş istisnalarla kanunda 2002’den bu yana 37 kez değişiklik yapılmış, kanun özel kanunlar, yönetmelikleri ve Bakanlar Kurulu kararıyla 175 kez tahrip edilmiş.
Raporda yer alan temel öneriler şöyle sıralanıyor:
- 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, AB kamu ihale direktifleriyle uyumlu olacak biçimde yeniden düzenlenmeli. Kanundaki istisnaların kapsamı daraltılmalı ve yeni istisna ekleme eğilimine son verilmeli.
- Devletin sırrı ve ticari sır kavramları geniş yorumlara kapalı olacak şekilde açıkça tanımlanmalı ve bu konuda halkın bilgi edinme hakkını engelleyen suistimallerin önüne geçilmeli.
- Yürütme erki, 4734 sayılı Kamu İhale Kurumu’nun yetkilerini devre dışı bırakan uygulamalara son vermeli. İhalelerin Kurum tarafından denetlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalı. İhale başvuruları ayrıntılı bir biçimde yayınlanmalı ve ihaleleri alan şirketlerin başvurularında öngörülen finansal koşulları keyfi bir biçimde değiştirmeleri engellenmeli. Yürütme erki Kanun’da tanımlanan istisnai koşulların dışında ihale sürecini devre dışı bırakarak, mal ve hizmetleri ihalesiz alma eğilimine son vermeli.
- Yolsuzluğu ihbar ve şikayet edenlere kapsamlı güvence sağlayacak yasal çerçeve (whistle blowing sistemi) oluşturulmalı.
- 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’ndaki yolsuzluk tanımı genişletilmeli, özellikle üst düzey veya risk grubunda bulunan kamu çalışanlarının mal varlıklarını düzenli, karşılaştırmaya olanak tanıyacak sıklıkta ve kamunun erişimine açık biçimde yayınlaması sağlanmalı.
AB müktesebatından uzaklaşıldı
Bu konu Avrupa Birliği’nin de radarında. Zira, AB’nin en son açıklanan Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu’nda da bu gidişattan duyduğu rahatsızlık Kamu Alımları Faslı altında ifade edilmişti:
“Kamu alımlarıyla ilgili yasal çerçevede yapılan yeni değişiklikler mevzuatı AB müktesebatından daha da uzaklaştırmıştır. Gelecek yıl, Türkiye’nin özellikle kamu alımları mevzuatını, özellikle su, enerji, ulaştırma ve posta sektörleri ve imtiyazlara yönelik 2014 AB Kamu Alımları Direktifleri ile uyumlu hale getirmek ve şeffaflığı artırmak amacıyla yeniden düzenlemesi, AB müktesebatıyla çelişen istisnaları AB’ye Katılım için Ulusal Eylem Planı’nın uyum programında öngörüldüğü şekilde ortadan kaldırmaya ve yerli fiyat avantajları ve sivil dengeleyiciler gibi kısıtlayıcı tedbirleri kaldırmaya başlaması gerektirmektedir.”
Kamu alımlarının hükümet için dev bir yandaş besleme aracı olduğu herkesin malumu. Faslın açılması hükümetin işine gelmiyor. Şeffaflık ve rekabetin en temel koşullarını barındıran bu fasıl açıldığı takdirde ihalelere AB şirketleri de katılabilecek.
Raporun ortaya koyduğu çok net: AKP, iktidarı şeffaflığa değil perdelemeye dayanıyor.
PELİN CENGİZ / HABERDAR
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022