Şahin ALPAY
Başbakan Erdoğan geçenlerde “Mısır’da yaşananlar Batı’nın ikiyüzlülüğünün yansımasıdır…” dedi. Başkaları da sık sık Batı’nın “çifte standardı”ndan söz ediyorlar. Bu söylenenlerin hepsi doğru ve haklıdır.
ABD ve Batı Avrupa devletlerinin iç politikalarında özgürlükçü demokrasinin iki temel ilkesine (yani, çoğunluğun oyuyla gelen yönetim ve yurttaşların hiçbir çoğunluk tarafından çiğnenemeyecek temel hak ve özgürlükleri) tam olarak değilse de büyük ölçüde saygılı oldukları söylenebilir. Ama aynı devletlerin dış politikalarında bu ilke ve değerleri saldırı, işgal, darbelere destek ve başka yollardan, açık veya örtülü şekilde çiğnedikleri çok açıktır. Örnekleri saymakla bitmez.
Son olarak ABD Başkanı Obama’nın, Mısır’da destek verdiği Mursi yönetiminin bir askerî darbeyle devrilmesi karşısında ikircikli bir tavır takındığı görülmedi mi? Obama askerî yardımı kesip Mısır ordusu üzerindeki nüfuzunu yitirmekten, İsrail-Mısır barış anlaşmasının tehlikeye girmesinden çekinerek “darbe” demekten kaçındığı için Müslüman Kardeşler’in, tam destek vermediği için de darbecilerin husumetini çekmiyor mu? Bilinen bir gerçek, 1953’te İran’da Başbakan Muhammed Musaddık’ı deviren darbenin arkasında CIA’in olduğu bizzat ABD makamları tarafından açıklanmadı mı? (Stephen Kinzer’in “Overthrow / Darbe” başlıklı kitabı, ABD’nin demokratik ilke ve değerlerle bağdaşmaz eylemlerinin belki en iyi çetelesi.)
Ne var ki, yalnız Batılı devletlerin değil, (iç politikada demokratik ilke ve değerlere ne denli bağlı olduğu sorgulanan) Türkiye’nin dış politikasının da “ikiyüzlülük ve çifte standartlar”la dolu olduğu çok açık. Sadece AKP iktidarı altındaki örneklerine göz atalım. Başbakan Erdoğan, bir darbeyle iktidara gelen Libya diktatörü Muammer Kaddafi’den “İnsan Hakları Ödülü” almadı mı? Ankara, Sudan’da 1989’da bir darbeyle iktidara gelen; önce İslamcılarla işbirliği yapan, sonra onları bastıran; 2008’de Darfur’da soykırım ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne verilen Ömer El Beşir ile sıcak ilişkiler içinde değil mi? Ankara’nın, “devlet terörü” uyguladığını ilan ettiği İsrail ile arası, İsrail Gazze’ye saldırana kadar “hiç olmadığı kadar” iyi değil miydi?
Ankara, halk isyan edene değin Suriye’de darbeyle iktidara gelen Baas diktatörü Beşar Esad ile çok yakın ilişkiler içinde olmadı mı? Suriye krizi bile, bir tür teokrasi olan İran ile ilişkileri bozabildi mi? Ermenistan ile ilişkilerimiz Azerbaycan’a rehin değil mi? Ankara, Orta Asya’nın demokratik yoldan iktidara gelmeyen bazı yönetimleri ile yakın ilişki içinde değil mi? Ankara’nın Mısır’daki darbeyi destekleyen Suudi Arabistan ve Fas monarşileriyle arası çok iyi değil mi? Erdoğan, Mısır’da darbecileri tel’in ederken, Arap âleminde darbeyi desteklemeyen kaldı mı? Hamas ve Katar dahi tarafsızlığını ilan etmedi mi? Mısır’da Mübarek rejimi de asker darbesiyle devrilmemiş miydi?
Peki, gerek Batı’nın, gerek Türkiye’nin, gerekse bütün devletlerin dış ilişkilerinde, temel ilke ve değerleriyle çelişen politikaları, yani iki yüzlülükleri ve çifte standartları niye vardır? Çünkü bütün devletler bir yanda temsil ettikleri ilke ve değerler ile öte yanda (hükümetleri tarafından belirlenen) ulusal çıkarları arasında bir denge kurmaya çalışırlar ve bu onları kaçınılmaz olarak ikiyüzlülüğe ve çifte standarda götürür. Dolayısıyla: 1) Başkalarını ikiyüzlülük ve çifte standart ile suçlarken önce aynaya bakalım. 2) İlke ve değerleri savunurken ulusal çıkarları tehlikeye atmayalım.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020