Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
Onurlu barıştan kibirli savaşa
12.06.2014
1928

 Bir dönem, “onurlu barış” kavramıyla yola çıkılmıştı, Kürt Sorunu’na kalıcı ve adil bir çözüm bulma yolculuğuna...

Şimdi, her tarafta “kibir” var.

Ve üstüne üstlük, coğrafya genelinde cepheler kapanacağına yenileri açılıyor.

Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’un, bir gecede aniden, El Kaide türevi Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) tarafından düşürülmesi, bir dönüm noktasıydı.

Türkiye’nin de, adını henüz koyamadığı 11 Eylül’ü idi.

IŞİD, zaten bir süredir sınır komşumuzdu; şimdi fark ne? Çünkü, tıpkı 11 Eylül gibi, büyük bir dönüm noktası; ama yol açabilecekleri, olduğu anda kolay okunamayacak, ancak üzerine bir 10 yıl geçtikten sonra, anlaşılabilecek bir olay.

Bir kere IŞİD, ilk kez Musul’da her türlü askerî mühimmattan 500 milyon dolar kadar nakit meblağa, ciddi “kaynak” elde etti. “Devlet”leşebilmenin yolu da, her şeyden önce kaynaklara sahip olmaktan geçiyor. Tabii, Musul ve IŞİD’in ilerlediği diğer yön Kerkük, bütün o bölgedeki noktacıklar, aynı zamanda, Irak’ın en başta bu kaos hâline düşmesine asıl sebep olan doğal kaynaklara, petrole, sahip. IŞİD’in, gene Suriye’de, petrol kaynaklarının bulunduğu Rakka’yı da kontrol ettiğini anımsatalım.

IŞİD, Suriye’de savaşan karmaşık yapılı örgütler arasında, en büyük “muamma”. Ben, bu örgüte, “El Kaide türevi” diyorum; çünkü sözkonusu olan, El Kaide ile itilafı olan bir yapı olsa da, bu kökten geldiğini hiç gözardı etmemek gerek. Tabii, El Kaide ile karşılaştırıldığında, uygulanan şiddetin boyutu ve vahşet tarzı, boynuzun kulağı geçmesine neden oluyor.

IŞİD, yanı başında palazlanırken Türkiye’nin atladığı bir nokta şuydu; bu örgüt, Avrupa’da, Türkiye’deki rahat hayatını bırakıp, savaşmaya giden militanlara sahip. Nedir bu “ölümüne savaşmaya çağıran” çekim gücü? Avrupa’da medyada, örneğin Türkiye kökenli Almanyalıların IŞİD’e katılıp ölüme gitmesi, hayat hikâyeleriyle derinine analiz edildi. Türkiye’deyse, çocuğu Suriye’ye savaşa giden anne-babaların trajik öyküleri, medyada çok istisnai olarak gözüktü; kimse de ilgilenmedi.

IŞİD mensupları arasında, Bosna ve Çeçenistan’da savaşanların önemli rol oynaması, Türkiye’deki militan İslamcılar veya İslamcıyken militanlaşanların yer alması da, hiç üzerine düşülen bir konu olmadı.

Türkiye’deki bazı din odaklı sivil toplum örgütleri, Suriye’deki savaş, IŞİD ve benzeri örgütlerin, Türkiye’yi “savaşa köprü” olarak kullanmasıyla, radikalleşmeye başladı. Bu durum, Türkiye içindeki toplumsal dinamikleri, sosyal fay hatlarını harekete geçirmiş olabilir; bu da, incelenmedi.

Türkiye’de hükümetin, bir dış politika aracı olarak, MİT üzerinden Suriye’deki muhalefeti güçlendirmek adına, kimle ne ilişkiye geçtiği, hep muğlâk kaldı. İddia ve yorum çok; önemli olan iki şey var bana göre...

Birincisi, IŞİD’e katılmak üzere Suriye ve Irak’a gidenler, Türkiye’yi serbest geçiş bölgesi olarak kullandı. Bu da, en iyi ihtimalle, “göz yumma” anlamına gelir.

Avrupa’nın kurtulmak istediği militan dincilerini silkelemeye çalıştığı ve bu anlamda, “göz yummanın”, sadece Türkiye’ye özgü olmadığı da söylenebilir.

Ancak, ivedilikle TBMM’den geçirilen ve MİT’e “olağanüstü hâl” yetkileri veren yasanın “en dokunulmaz ve yetkileri en geniş devlet kurumu” hâline getirdiği istihbarat örgütümüzün, “bölgeyi sessizce izlemesi” beklenemez.

O nedenle, IŞİD’e yönelik olarak, Türkiye kamuoyunun bilgisinin tamamen dışında, birçok “devlet sırrı” olduğu kesin. Bu da, çok rahatsız edici.

Çok da hızlı yayılıyor IŞİD; çünkü çevredeki her aktör birbirinin kuyusunu kazmakla meşgul.

11 Eylül’ümüz” sonrası, Kürt Sorunu’nu da, “barış sürecini” de, artık Türkiye odaklı konuşmak tamamen anlamsız. Bölge dillerine hâkim, bölgeyi, tüm bölge halklarını da yerinde, derinlemesine tanıyan, tarafsız analiz yapabilecek kaç uzmanı var Türkiye’nin?

Her bakımdan, hem uçurumun kenarında, hem karanlıktayız Türkiye olarak.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar