Sezin ÖNEY
Strasbourg’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) önünde, ağaçların üzerine yapıştırılmış ufak kâğıtlara yazılı şikâyetlerle sesini duyurmaya çalışan mağdurlar... Afişlere derdini yazan diğerleri... Gösteri yapan başkaları...
Avrupa Birliği ve Konseyi’nin önemli kurumsal merkezlerine evsahipliği yapmasa, hayli sessiz ve sakin olacak bir Ortaçağ kenti Strasbourg. AB halklarının siyasi, ülkeler üzeri siyasi temsiliyetinin meclisi Avrupa Parlamentosu ve AB’den çok daha geniş bir coğrafyayı, toplamda 47 ülkeyi ilgilendiren kararlar, projeler, çalışmalarla meşgul olan Avrupa Konseyi’nin kapısını “ağlama duvarına” dönüştüren yok. Ama, “Mahkeme” farklı...
Camekân mimarisi, camdan merdivenleriyle, “şeffaflığın” önemini vurgulayan AİHM, aynı zamanda bir nevi “söz”-adaletin her şeye rağmen sağlanacağı bir “nihai mekân” olduğu sözü... umudu...
İşte bu nedenle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerin sıradan vatandaşları, AİHM’i ülkelerinde bulamadıkları adaleti sağlayacak bir umut kapısı olarak görüyor. Oysa AİHM, daima insan hakları ve özgürlüklerinin kapsamını genişleten, bir mahkeme değil. Sadece, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “minimum” gereklerini yerine getiriyor.
Ancak, insan hakları açısından birçok devletin sicili ihlallerle dolu ki, AİHM kararları, devletlerin kendilerine çekidüzen vermesi açısından bir nevi “sopa” görevi görebiliyor.
Türkiye’de de, özellikle Kürt Sorunu konusunda hak ihlallerinin sistematik biçimde sürmesine engel olan etkenlerden biri, AİHM ve kararlarının “utandıran”, “zorlayan” nitelikte olması.
Öte yandan, dikkat çektiğim gibi, AİHM’in özgürlükler destanı yazan bir mahkeme değil. Son olarak, pazartesi günü sonuçlanan “S.A.S. ve Fransa davası” da, oldukça tartışmalı bir karar oldu.
Mahkeme kararları, davaların karmaşıklığı, kararın tartışmalılığına göre, artan sayıda yargıçların görev aldığı oturumlarla görülüyor. En üst kademede, 17 yargıcın karar aldığı, Grand Chamber bulunuyor. Bahsettiğim dava da, içinden 17 yargıcın çıkabildiği tartışmalı davalardan.
Adının baş harfleri ile tanıdığımız S.A.S., Pakistan kökenli bir Fransa vatandaşı.
24 yaşında bir genç kadın.
Derdi, inançları gereği giydiği burka. Gözleri dışında, tamamen kapalı olan bu giysi ile, Fransa’da sokağa çıkmanın bedeli ise, para cezası.
2013’te yaklaşık 2000 kadına ceza kesilmiş; bazı burkalı kadınlar, günde birkaç defa ceza için durdurulduklarını söylüyor.
S.A.S.’nin davasında, burka yasağının, Sözleşme’nin, 8. maddesi (özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı), 9. maddesi (düşünce, vicdan ve dini özgürlükler hakkı) ve bu iki maddenin ihlali ile beraber ortaya çıkan biçimde 14. Madde’nin (ayrımcılığın yasaklanması) öne sürülüyordu.
Savunan konumundaki Fransa ise, burka yasağının “beraber yaşamanın” bir gereği olduğunu öne sürdü.
Fransa’nın iddiasına göre, yüzün gözükmesini de engelleyen burka gibi giysiler, ulusal güvenliğe de engel oluyordu.
Mahkeme de, devletlerin “beraber yaşamanın” gereklerini, kendi durumlarına göre, “geniş yorumlayabileceğine” hükmetti.
Burka giyenlere kesilen 150 euroluk cezanın da, en alt sınırdan oluşturulan bir ceza olması nedeniyle, “hak ihlali” kapsamına girmeyeceğine...
Bu durumda, S.A.S. gibi kadınlar, Fransa’nın kamusal alanından resmen dışlanmış oluyor. Çözüm bu mu, “beraber yaşamanın” teminatı bu mu...
Değil elbette, ama hukuk, doğası gereği yenilikçi değil, kendini koruma altında tutmaya çalışan muhafazakâr bir mesleki alan.
Sadece hukuku özgürlükler çerçevesinde yorumlayanlar, yorumlanması için çaba gösterenler, buna kafa yoranlar, hakların kapsamının genişletilmesine “tarihî” sayılacak katkıda bulunuyor.
Onun için de, hak ve özgürlükler mücadelesi, iğneyle kuyu kazmak gibi...
AİHM gibi, dünyanın en önemli hukuki platformlarından biri için bile bu böyle; özgürlük ve yasakçılık, mahkemenin kendi içinde de çatışıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024