Sezin ÖNEY
Britanya’da şaka olsun diye, facebook üzerinden, sonunda kimsenin katılmadığı bir isyan çağrısı yapan zanlılar Jordan Blackshaw ve Perry Sutcliffe-Keenan, önceki gün, henüz 20’li yaşlarının başında, dört yıllığına hapsin yolunu tuttu. Aynı sıralarda, Türkiye’nin ‘yeni sivil sistemi’, düğmesine askerî hükümdarlığın boyunduruğunda ‘basmadığı’ ilk savaşa çok bir hevesli, kararlı adım atıveriyordu.
Bundan beş yıl kadar önce, Mart-Nisan 2006’da Diyarbakır sokakları gençlerin, çocukların ‘ayaklanması’ ile ilk kez karışırken, aslında bugün Londra’da yaşananlara çok benzer bir tablo ortaya çıkmıştı. O zaman Diyarbakır’da, ‘yerli malı’ satan mağazalar değil de, Türkiye hatta dünya genelinde şubeleri olan zincirler özellikle yağmalanmıştı. Söz konusu olan, hem Diyarbakır’ın kendi içindeki, hem bölge hem de Türkiye genelindeki, etnik-sınıfsal-grupsal farkların, çelişkilerin yarattığı gerilimlerin iç içe geçerek, patlayıcı bir karışım oluşturduğu bir durumdu.
Britanya’daki isyanların, pek çok bakımdan Türkiye’deki ‘taş atan çocuklar’ vakalarıyla benzerlikler taşıyor: 1000’i aşkın zanlının mahkeme önüne çıkarılacak olması, isyana katılanların ailelerinin ‘kötü ebeveynlikle’ suçlanması, bir şapka çalanların yıllarca hapis cezası alma riskiyle burun buruna kalması, toplumun geneli ve siyasetçilerin önemli bir kısmının isyana katılanların yaşlarının küçüklüğüne bakmadan, “cezalarını çeksinler” haşinliği.
Açılım sürecinde, Kürt sorununa çözüm bulmak için hemen hiçbir şey yapılmadı.
2007’nin başarısız muhtırası ardından sandığa kalkan çeyizler, Kuzey Irak haritaları yeniden açıldı. İnsansız hava araçları, iki tonluk ‘lazer güdümlü bombalar’ ve biz sıradan insanların anlayamayacağı kadar karmaşık yapıya sahip, ama bizim verdiğimiz paralarla yapılan, alınan bir çok sofistike savaş makinesi ile, ‘tüm savaşları bitirecek yeni bir savaşa’ girişildi. Birinci Dünya Savaşı da böyleydi zaten. Bundan neredeyse 100 ağustos önce, 1914’te, Britanyalı yazar H.G. Wells, dünyanın bu ilk topluca birbirinin gözünü oymak için giriştiği küresel savaşı böyle adlandırmıştı. Bu savaşta, yaklaşık 17 milyon insan öldü, 20 milyon insan yaralandı. Sonra da, İkinci Dünya Savaşı başladı.
Bugün, dünyanın yüzde 80’i şu veya bu şekilde silahlı bir çatışma içinde.
Neden?
İtiraf etmek istemediğimiz birçok biçimde, dünya olarak göbek bağımız beraber
kesilmiş. Nefreti de, dervişliğe, barışa, çözüme tercih ediyoruz.
Çünkü hırs, dalavere, gücün hükümdarlığının siyaseti yönlendirdiği bu düzen, kapitalizmin dönüşümle yok oluş arasında bocaladığı günümüzde dünyaya egemen.
Bilardonun topu bir gün bir yerlerde harekete geçiyor, görünmez bir isteka tak vuruveriyor, sonra etki-tepki mekanizması, dünyayı dolaşıveriyor.
11 Eylül 2001’de ABD’de İkiz Kulelere karşı gerçekleşen saldırılardan beri, insan hakları hukukunda önemli bir yeri olan Miranda Hakları veya diğer adıyla Miranda Uyarısı budanmaya başladı. ABD Anayasa Mahkemesi’nin 1966 tarihli ‘Miranda Arizona’ya Karşı’ davasıyla yasalaşan bu haklar, herhalde en çok, polisiye dizilerin klişe cümleleri ile tanınıyor. Yani, “Şüpheliye haklarını okuyun!” cümlesinin ardından gelen, “Sessiz kalma hakkınız var, söyleyeceğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir, seçilmiş veya atanmış bir müdafi huzurunda bulunma hakkınız vardır” sözleriyle...
2010 yılında, ABD Anayasa Mahkemesi’nin ‘Berghuis Thompkins’e Karşı’ kararında, şüphelinin, polis tarafından sorgusunda sessiz kalsa da olsa, susma hakkını kullanmak istemediği yorumunun yapılabileceği öngörülmüştü. Bu da polise, ifade almayı günlerce sürdürebilmek gibi hakların tanınması anlamına geliyordu.
Miranda Uyarısı’nın temelindeki ‘susma hakkı’ kavramı, doğduğu yer olan Britanya ve geliştiği yer olan ABD tarafından bu gibi şekillere (uygulamalarla) ‘hukuken’ yok edilirken, dünyanın hiçbir yerinde de, insan haklarına yönelik yaklaşım ‘çiziksiz’ kalmıyor.
Dünya, birbirine görünmez damarlarla bağlı. ‘Uluslararası ilişkiler’ de aslında böyle bir şey. WikiLeaks’in bütün çıplaklığıyla ortaya saçtığı, donuk, robotik diplomatik gerçeklikler, gözlemler, analizler değil; ülkeler, coğrafyalar, hayatlar arası birbirine akan, birbirini etkileyen, tetikleyen akımlar, yaklaşımlar.
Türkiye de, dünyayı saran ezme, susturma, savaşma cereyanına kapılmak yerine, mesela ‘onarıcı adalet’ gibi kavramların üzerine giderek sorunlarını çözmeye çalışsaydı keşke.
1970’lerden beri dünya nüfusu, ikiye katlandı. Bugün yedi milyarlık dünyada, üç milyar insan, orta sınıf olabilmek için bir bekleme odasında ter döküyor, biteviye çalışıyor didiniyor. Ama dünyanın, bunu mümkün kılacak kaynakları yok. Olan kaynaklar da, adaletsizliğin had safhasında bir biçimde dağıtılmış durumda.
Türkiye’yi çevreleyen tüm bölgede, İsrail’de kiraların yüksekliğini protesto eden onbinler dâhil, ayaklanmalar, huzursuzluklar, bir kabuğun çatlamakta olduğunu gösteriyor.
Yeni bir dünya düzeninin doğmakta olduğu, değişim sancılarının tüm dünyayı sardığı bir dönemde, Türkiye’nin sorunlarına, köhne yöntemlerle, silah tüccarlarının ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayan çatışma sevdasıyla ‘çözüm’ bulmaya çalışması ne acı ve ne de tehlikeli...
Pandora’nın Kutusu açılınca, tek bir kıvılcımla, tüm bölgeyi saracak savaşlar bile çıkabilir bu aymazlıkla...
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.10.2025
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024