Sezin ÖNEY
Reuters’tan bir haber: Rusya, Esed yönetimine, bu yıl yarım milyar dolarlık silah satacak. Türkiye ise, daha önce Esed rejimine silah satmıştı; şimdi de muhaliflere silah temin edecek.
Taraf’ta yer alan, Türkiye’nin savunma ihracatıyla ilgili 4 nisandaki haberde; “Suriye’ye yapılan ihracat Mart 2011’de 5000 dolarken, 2012’nin aynı döneminde 186 bin dolara çıktı” deniyordu.
Önceki gün, gene Taraf’ta, Guardian gazetesinden yapılan bir alıntıyla yayımlanan haberdeyse; Suriyeli muhaliflere, “Türkiye silah tedariki için komuta merkezi kurdu. Suudlar ise muhaliflere aylık maaş bağlayacak” bilgileri aktarılıyordu.
Rusya ile Türkiye’nin imparatorluk miraslarından yeniden doğuşları, lafta “halk için”, ama fiilen, insan haklarına adeta hınç duyan bir güç anlayışı ile mi olacaktı?
Şöyle bir sahne düşünün: Ankara’da bir toplantı odasında, AB’li diplomatlar ve Türkiye’den insan hakları örgütleri, ülkenin son aylardaki hak ve özgürlükler sicili üzerine konuşuyor. Belli aralıklarla düzenlenen toplantılarda, ümitsiz bir hava hâkim. İnsan hakları savunucuları, giderek daha yoğun ve sert biçimde yaşanan insan hakları ihlallerini dile getiriyor; çatlamakta olan sabırtaşı ifadesiyle, umutsuzluk ve yılgınlıklarını aktarıyor. AB’li diplomatlar daha da bir ümitsizleşiyor
Bir yıl kadar önce, 2011 seçimleri ertesinde, hak ve özgürlükleri ön plana çıkaran yeni bir anayasa yapılacağı hevesi ve heyecanı yaşanır, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde, askerî vesayeti tamamen aşarak, yeni ve “sivil” bir evreye geçtiği düşünülürken şimdi gelinen nokta bu mudur? TBMM, muhalefet partilerinin beyhude konuşmalarının asansör müziği gibi kulak asılmayan arkaplan fonu eşliğinde, AKP’nin aklına esiveren kanunları, esiveren şekilde onaylattığı bir damga müdürlüğü hâline dönüştü.
Şimdi de, engellileri ilgilendiren hayati bir değişiklik, Meclis’ten son dakika golü şeklinde geçirilecek. Şu an yürürlükte olan, 1 Temmuz 2005 tarihli 5378 sayılı kanun, “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yexil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel altyapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir” diyor. Benzer şekilde, “Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir” hükmünü getiriyor.
7 Temmuz 2012’de, yani yaklaşık iki hafta sonra yedi yıllık süre dolacak ve tabii ki, engellilerin erişebilirliği konusunda pek az şey yapıldığı için, tam bir kurnazlıkla, süre üç yıl daha uzatılacak.
Bu konuda, engelli örgütleri ve konuyla ilgili insan hakları aktivistleri, şöyle diyorlar;
“Eğer bu teklifin yasalaşmasına izin verirsek, Türkiye nüfusunun yüzde 12’sini oluşturan engelliler üç yıl daha okula, tiyatroya, hastaneye, sinemaya, alışverişe, kütüphaneye, camiye, parklara, adliye saraylarına, spor tesislerine, müzelere giremeyecek, toplu taşım araçlarına binemeyecek ve evlerine hapsolacak...”
Şu web adresinden imza topluyorlar ve şu âna kadar tüm çabalara rağmen, imza sayısı çok çok az.
(http://imza.la/bu-yasayi-onleyebiliriz)
“Ayrımcılık İzleme Platformu” üyesi 21 sivil toplum örgütü, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği(EŞHİD) ile beraber, “2011 Yılı Engellilere Yönelik Ayrımcılık ve Hak İhlalleri İzleme Raporu”nda çok da trajikomik gerçekleri sorguluyor.
Raporun hazırlanma sürecinde, Türkiye’deki 15 büyükşehir belediyesi başkanlıklarına hizmet sundukları binaların engellilerin erişimine uygun olup olmadığı ve 2005 yılından beri kaç hizmet binasının erişime uygun hâle getirildiği sorulmuş.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ulaşım koordinasyon kurulu, “Sözkonusu başvurunuzda belirtilen konularda rakam vermek şu an mümkün olmayıp, Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı uygulamaların yanı sıra ilçe belediyeleri tarafından da uygulama yapmaktadır. Ancak standartlar henüz kesinleşmediğinden dolayı ortak bir yol bulunmamaktadır” demiş.
Aynı belediyenin emlak müdürlüğü ise “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personelini ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır” deyivermiş.
Özetle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi diyor ki; “Bir şey yapmadık konuyla ilgili ama size ne?”.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ise, soruya; “Ülke genelinde 377 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Bu kurumlar çok katlı olmadığından, engellilerin yaşam şartlarına mani bir durum bulunmamaktadır” gibi “gayet net” bir cevap vermiştir. Tek katlı hapishaneler, engellilere uygundur, nokta.
Bu saçmalıkların özrü yok; TBMM de, son aylarda tamamen, “tak fişi, bitir işi” tarzı bir oylama mekânı hâline dönüştüyse, “One minute” deme vebali de hepimizin.
Bari, bu yasaya “engel benim” diyelim.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024