Sinan ÇİFTYÜREK
AKP’ye karşı olan kitle ve siyaset dinamiklerinin zihnini meşgul eden birden fazla soru var. AKP ve Erdoğan nasıl oluyor da üst üste bunca seçimi açık farkla kazanabildi? 14 yıldır iktidar olmanın yıpranmışlığına karşın bunu nasıl yapabildi? Ve de bunca yıkım, kayyum atama, vekillerin tutuklanmasına varan savaş siyasetine rağmen Kürtlerden halen ciddi oranda oy alması ne demek? Tek adam rejimine koşmasına, temel hak ve özgürlükleri tırpanlamasına karşın İstanbul, Ankara başta olmak üzere Türkiye halkından büyük destek görmesinin altında neler yatıyor? Onca yolsuzluk, rüşvet ve izlediği savaş siyasetine rağmen 14 yıldır oyu %40’ın altına inmediyse bu nasıl oluyor?
AKP’nin 14 yıllık iktidarının sırrı ya da belli başlı dayanakları!
AKP’nin uzun yıllar tek başına iktidarda kalabilmesinin belli başlı ekonomik, sosyal, siyasal nedenlerini özetlemek gerekirse:
1 – AKP ve Erdoğan, öncelikle Erbakan’ın liderliğindeki Milli Görüş’ün 40 yıllık emeğine dayandılar, halen de dayanıyorlar. Bu nedenle, AKP ilk iktidara geldiğinde gazeteciler Süleyman Demirel’e iktidarın ömrünü sorunca Demirel’in yanıtı; “kendinizi 10-15 yıla hazırlayın” olmuştu, öyle de oldu. AKP’nin dayandığı Milli Görüş’ün iktidar yürüyüşü on yılları almıştı, iktidar ömrü de uzun olacaktı, oldu da.
2 –AKP, iktidarının ilk yıllarında sosyal demokrat bir partinin yapması gereken kimi ekonomik-sosyal adımları da atması, çekirdek Milli Görüş kitlesini aşan ve genelde merkez sağ ile kısmen merkez solun da desteğini almasına neden oldu. Şunu da ekleyelim, AKP’nin iktidarı boyunca geniş mütedeyyin kitleyi, çeperden/çevreden merkeze taşıması, çekirdek kitlesinin etrafına yeni bir destek halkası ekledi.
3 – Önemlisi, AKP iktidara geldiğinden beri hem iktidar hem de muhalefet rolünü üstlenmesi, iktidarda uzun kalmasının en büyük dayanağını oluşturur. 14 yıllık iktidarı boyunca, sosyal demokrat muhalefet basıncında yoksun olması (ki bu halen devam ediyor) iktidar yıllarını uzatan önemli faktördür. Öyle ki bir taraftan ekonomik, sosyal, siyasal açıdan sermayenin ve rejimin gereklerini yerine getirme de yıpranırken aynı süreçte, sosyal demokrat (liberal) bir partinin muhalefette dillendireceği kimi ekonomik, sosyal siyasal adımları atması ise kitle desteğini korumasına neden olmuş. Örneğin:
Yandaşları başta olmak üzere herkese TOKİ aracılığıyla kira öder gibi konut sahibi olmanın yolunu açması; kökü Osmanlıya dayanan memur-işçi ayrımını fakülte hastaneleri başta olmak üzere kaldırılması; sosyal devletin gerekleri olan yaşlı, engelli vb olanlara maaş bağlanmasının Erdoğan iktidarına denk gelmesi (toplumda “bu işi Erdoğan yaptı” algısının oluşması) gibi daha çok sosyal demokrat partiye özgü kimi adımlarla Erdoğan, kendi çekirdek kitlesini aşan bir desteği sağladı.
4 - Hem iktidar hem de muhalefet olmanın en bariz örneğini Kürt ve Alevi (Dersim) meselesinde de görürüz. Bir yandan halkımıza dönük 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin ağır ve kapsamlı saldırılar, siyasal kadrosuna dönük en büyük tutuklamalar AKP iktidarı altında yaşandı, yaşanıyor. Diğer yandan da oy veren Kürtlerin, “90 yıl boyunca duymak istediğimiz lafları bu adamdan (Erdoğan’dan) duyduk” demeleri var. Erdoğan başbakan iken, Kürt hatta Kürdistan demesi ve önemlisi devletin, “Kürt Açılımı” adı altında Öcalan ve PKK ile yani ilk kez resmi olarak “bölücü terörist silahlı örgüt” ile masaya oturması, Güney Kürdistan ile resmi ilişkiler kurması, TRT-Kûrdi, Kürdistan adıyla yasal partilerin kurulması gibi adımlarla resmi, anayasal dayanakları olmasa da fiiliyatta Cumhuriyet rejiminin bazı kabul ve kurallarının aşılmasının AKP iktidarında yaşanmış olması. Halkın önemli bir kesimi, Kürt mücadelesinin ve bölge koşullarının rejimi bu adımları atmaya zorladığını görmüyor, bilmiyor, bildiği AKP iktidarında bunların gerçekleştiği! Buna mütedeyyin halkımızın “ilk kez Müslüman başbakan gördük” algısını da ekleyelim!
5 - “Dersim, Dersim katliamı” ve “eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum” deyince, CHP sözcüleri Erdoğan’a ateş püskürtüler. Başkan yardımcısı Gürsel Tekin’in, “Başbakan’ı tebrik ediyorum. Dili, üslubu ve açıklamasıyla memleketimizin ve milletimizin temeline dinamit koymuştur” diyerek topa tuttu! CHP, “Erdoğan doğru söylüyor dün Dersim’de katliam yapıldı ama bugün de AKP benzerini yapıyor” deyip Erdoğan’ı sıkıştıracağına tersine “bölücülük yapıyorsun” deyip Erdoğan’a saldırması AKP’ye iktidarda muhalefet imkanı da tanımış oldu.
“Sosyal demokratım” diyen CHP daha dün sırf HDP’de orada diye Kartal mitingine katılmaktan vazgeçiyor çünkü “katılırsam bölücülerle işbirliği yaptı damgasını yerim” korkusu var; CHP halen “ben devletim, cumhuriyeti ben kurdum” yaklaşımın esiri!
6 –Ekonomide de bazı süreçler-gelişmeler Erdoğan iktidarının lehine işledi. AKP’nin 2001 krizinin ardından iktidara gelmiş olması. Ayrıca “rıskın %90’ı ticarettedir” kuralını iyi işleterek yolsuzluk, mülkiyet hırsızlığı ile deveyi havuduyla yutarken, yandaşlarına da kendine bağlama payı verdiklerini ekleyelim.
Arap sermayesinin bölgeye çekilmesi ve önemlisi AKP hükümeti, Reza Zarrab- Babek Zercani’ler üzerinden İran ambargosunun kırılmasına “yardımcı” olurken kendilerinin de büyük rant elde etmeleri durumu var. Buna Türkiye’nin, Doğu-Batı arası enerji nakil hatlarında önemli coğrafik geçiş alanı olduğunun son 10 yılda fazla önem kazanmasının yarattığı avantajları da belirtelim.
7 - Son yıllarda halkımız ile Türk devlet arasında tek siyasal köprü olmasının yani Kürtleri rejime bağlama da tek burjuva partisi olmasının AKP’ye, devlet bürokrasi ile ulusalcı-milliyetçi kitle damarından sağladığı büyük desteği ekleyelim. Türk toplumunda milliyetçisinden sosyal demokratına, askerinden polisine kadar,“iyi ki Kürtleri rejime bağlayan AKP var ” algısının Erdoğan/AKP lehine sağladığı destek küçümsenemez.
8 – Erdoğan’ın son yıllarda, “AB bizi 60 yıldır kapıda tutuyor” çıkışı ve ABD’nin, Güney Kürdistan başta olmak üzere genelde Kürdistan özelde de “bardağı taşıran damla” olarak PYD/ YPG’ye desteğinden hareketle “Batı’ya karşı ikinci bağımsızlık savaşı veriyoruz” söylem ve çıkışları, AKP’nin ırkçı/milliyetçi kitle desteğini güçlendiriyor. Emperyalist ABD tarafından iktidara gelmesinin önü açılan AKP ve Erdoğan, ne acıdır ki muhalefet yokluğundan dolayı bugün Batı karşıtı “bağımsızlık” propagandanın ona kalmış olması yine kitle desteğini güçlendiren bir faktör. AB’ye sokak ruhunun beklediği sertlikte “donduruyorsanız dondurun” resti, MHP hatta CHP’nin ulusalcı tabanında destek görmektedir.
AKP ve Erdoğan “çekirge bir sıçrar, iki sıçrar üçüncüsünde ele geçer” misali sona doğru yaklaşıyor.
Başarısız darbe girişimi dahil süreçler-olgular ve şans, bugüne kadar hep Erdoğan’dan yana işledi, fakat bunun da bir sınırı var ve tek adama doğru koşar adım ilerlerken aynı zamanda kendi sınırlarına doğru da hızla koşuyor. Bunun belli başlı çizgileri olarak:
1 – ABD’nin; Avrasya egemenlik stratejisinin bir parçası olarak Mısır-Tunus üzerinden Ortadoğu’da denediği ve fakat gerek S. Arabistan ile Körfez ülkelerinin “bu başarıya ulaşırsa sonumuz olur” diyerek karşı çıktığı; gerek İsrail’in “beni İhvan’ı Müslim kıskacına alıyorsun” ve daha başka kalkış noktalarından hareketle karşı çıktığı, gerekse “ılımlı İslam’ın” eninde sonunda radikal İslam’a döneceği gerçeğinin Mısır deneyimi üzerinden görülmesinden hareketle “Ilımlı İslam” projesinden vazgeçmesi. ABD, bölgede “ılımlı İslam” projesinden vazgeçerken, Erdoğan-AKP’nin bunda ısrar ederek Mursi’ye sahip çıkması ABD ile yol ayrımına getirdi. Buna Suriye meselesi de eklenince AKP bölge siyasetinde yalnızlaşmasının yarattığı sorunlarla yüzleşti, bu ağırlaşarak devam ediyor.
Bölgesel rakibi İran, sınırları ötesinde beş ülke de doğrudan cephe savaşını verirken, Türk devletinin sınırlarına hapsolması Erdoğan’ın kişiliğiyle de birleşince, Türk rejimi nereye çarpıp infilak olacağı belli olmayan bomba yüklü araca döndü. Musul ve Rojava’ya dönük Misak i Milli vurguları, Rojava’ya askeri müdahale ısrarı hayra alamet değil. Dış politikanın, içeride başkanlık hesaplarını dayandırdığı milliyetçi tırmandırma ile karşılıklı birbirini beslemesinin yaratığı savaş tehlikesi Erdoğan’ın sonunu hazırlayabilir. 24 Kasım’da El Bab’ta yaşananlar bunun ilk ciddi işaretleridir.
2 – Ortadoğu’da Kürtlerle büyüme” üzerinden emperyal hayaller kuran fakat Kürdün sırtında kurduğu emperyal hedeflerin Güney Kürdistan ve Rojava üzerinden çökmüş olmasının yarattığı büyük gerilim. Yani Güney’in bağımsızlık, Rojava’nın ise federasyon hedefiyle Ankara’nın elini yakıyor olması. Öyle ki Kürdün sırtında büyümek bir yana Güney ve Rojava üzerinden kendini Kürdistan coğrafyası ile kuşatılmış olarak bulmasının yarattığı büyük “bölünme” korkusunun iç siyasetteki gerilimi. Kısacası Diyarbakır’ı, Hewler-Ankara kıskacına alma eğiliminin Hewler’de beklediği karşılığı bulmamasının hırçınlığı, iktidarı serseri mayın haline getirdi. Bu gerilim ve geri çekilimin basıncıyla içerde ki Kürde saldırıyor olması iktidarın hem içerdeki kitle hem de uluslar arası desteğinde kırılmalara yol açacaktır.
3 – ABD ve Avrupa’nın (Batı eksenin), Kürdistan aklından ciddi tehditler algılayan; özellikle Güney Kürdistan ve Rojava’yi askeri, siyasi olarak desteklenmesinden duyulan korku yüklü tepkiyle Rusya liderliğindeki Avrasya’ya (ŞİÖ) yanaşması da, AKP/Erdoğan iktidarının sonunu hazırlayabilecek potansiyeller taşıdığını ekleyeyim. Daha önce de, TC’nin, Batı ittifakından kopmasının çok zor olacağı eğer kopma yönelimine ciddi girerse bunun AKP ve Erdoğan’ın sonunu getireceğini yazmıştım, bugün de aynı görüşteyim.
4 - AKP ve Erdoğan’ın, özellikle de 15 Temmuz 2016 sonrası daha fazla polis devletine sarılıyor olması. Toplumu, halkları polis gücüyle zapturapt altına alma politikaları sonunu erken hazırlayacak diğer bir gelişme. Buna “denize düşen yılana sarılır” misali Cemaatle kanlı kavgalı olunca kadrosal boşlukları aşmak için bu kez de Balyozcu-Ergenekoncu kadrolarla uzlaşmasının yaratığı sorunları da ekleyelim. ABD, Erdoğan ve Cemaat üçlüsünün dün farklı hesaplarla ortaklaşıp “Avrasya alternatifi de var” diyen Tuncer Kılıç ve genelde askerlerin başına neler getirdiklerini Balyoz, Ergenekon gibi davalar üzerinden gördük. Bugün Avrasya diyen Erdoğan’a karşı bu kez Asker, ABD ve AKP içi muhalefetin ortaklaşması yaşanırsa kimse şaşırmasın.
5 – Küresel planda yaşanan ekonomik kırılganlığın yansımalarına Türkiye’ye özgü sorunların eklenmiş olması, Erdoğan iktidarını zorlayacak bir diğer önemli gelişme. Tırmanan döviz kurlarının ekonomiye bindirdiği yük, ekonomik büyümenin %9’lardan %3’lere kadar gerilemesi, artan enflasyon ve işsizliğin %12-13’lere çıkmış olması, AB ve ABD ile yaşanan gerilim, AP’nın Türkiye ile başlatılan üyelik müzakerelerini geçici olarak dondurulması tavsiye kararı ile birleşince Erdoğan’ın, iktidarı boyunca ilk kez ekonomik krizin yaratacağı faturayla yüzleşme ihtimali güçleniyor.
6 – Bunca yaşanmışlıklar üzerinden Kürtleri yönetmesi ya da kandırıp-oyalaması da artık zor! Kürt meselesinde artık kaçış yolları ve oyalama alanı daralan AKP ve Erdoğan’ın, başka gelişmelerle birlikte Kürt siyasetini, Silvan operasyonundan beri askere havale etmesi bunun çıplak örneği.
Elbette ulusal demokratik hareketimiz de sürgit taş çatlatan sessizlik halinde olmayacak, halkımız er geç yeniden meydanlara inecek. Diyarbakır merkezli Kürdistan’da yaşanan sessizlik geçicidir, kimse bu geçici durum üzerinden yanlış hesap yapmasın, Kürdistan, rejimi zorlayacak demokratik direnişe gebedir. Ayrıca başta Kamu emekçileri olmak üzere yüz bin civarında ücretli emekçiyi sosyal haklarını da gasp edip açığa alarak/ ihraç ederek aileleriyle birlikte açlıkla terbiye etme saldırganlığı karşılıksız kalmayacak sokaklar şimdiden hükümetin bu hukuk ve insanlık dışı saldırılarına karşı ısınıyor.
Sonuç olarak;
AKP ve Erdoğan, mevcut yerde duramaz olanla yetinemez çünkü mevcut yerde durduğu veya yetindiği anda yıkılacağı hatta yargılanacağını düşünüyor. Bunca yıkım, yolsuzluk, hukuksuzluk, mülkiyet hırsızlığı, yok edilen yargı bağımsızlığı, baskı altına alınan temel hak ve özgürlükler, meselelerin anası olarak halkımızın ulusal özgürlük talep ve dinamiklerini tanklarla yok etmek istemesi ve Batı ile yaşanan gerilim… Bütün bunlara rağmen iktidarda duramaz.
Belirttiğim gibi olduğu yerde durmak istese de duramıyor. İşi tek adam diktatörlüğünü kurmaya doğru tırmandırsa bu başka açıdan iktidarının sonunu getirecek. Erdoğan ve iktidarının ömrünü uzatacak iki şey olabilir: Bir; ayak sesleri gelen krizi atlatacak ekonomik hamleler yapabilmek; iki Kürt meselesinde ana dilde eğitim-öğretim gibi önemli adımların yanı sıra genel olarak Türkiye halklarının temel hak ve özgürlükleri alanında ciddi reformlara gitmek! Yanı ya ciddi reformlar ya da yıkım! Belirttiğim reformları yapması çok zor! Sonuç çekirge bir sıçrar, iki sıçrar üçüncüsünde ele geçer”! Ekim 2015’te “AKP bu kan gölü üzerinde artık iktidar olamaz” demiştim, diyorum. Mesele gelenin gideni aratmaması için siyasetin, yurtsever, devrimci siyasetin, aydınların, sosyal demokrat iddia da olanların, Erdoğansız siyaseti hedeflerken ABD, AB ve ya askerden medet bekleme hastalığına düşmemeleri. 26.11.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları







































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018