Süleyman YAŞAR
Önceki gün asgari ücret açıklandı. Yeni yılda asgari ücret ilk altı ay için net 949 lira, ikinci altı ay için net 1000 lira olacak. Hemen hatırlatalım, 2002 yılında asgari ücret net 184 lira tutarındaydı ve bu parayla 920 simit alınıyordu. Şimdi yeni asgari ücret 949 lira, ancak 632 simit alınabiliyor. Yani emekçiler son 13 yılda satın alma gücünü kaybetti. Anlayacağınız alın teriyle çalışan zorda kaldı.
Bu tespiti yaptıktan sonra şimdi konuyu bir de makro ekonomi mühendisliği açısından ele alalım.
Türkiye, enflasyonu düşürebilmek için enflasyon hedeflemesi rejimini uyguluyor. Bu rejimin başarıya ulaşabilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekiyor.
Nedir bu koşullar?
Hemen cevaplayalım; enflasyon hedeflemesi rejiminde koşul, hedeflenen enflasyon ve ücret artışlarının tutarlı olmasıdır.
Buna göre ücretler esnek olmalı, enflasyona endekslenmemeli, ücret tespitinde geçmiş yılın enflasyonu dikkate alınmamalı. Sadece beklenen enflasyon dikkate alınarak ücretler belirlenmeli.İşte bu nedenle önceki gün açıklanan asgari ücret hedeflenen enflasyonla tutarlı değil.
Şöyle ki; 2015 yılında hedeflenen enflasyon Orta Vadeli Program’da yüzde 6,3 olarak öngörüldü. Oysa asgari ücret artışı yıllık bileşik faiz hesabıyla yüzde 12,6’ya denk geliyor. Yani ücret artışı hedeflenen enflasyonun neredeyse iki katına yaklaşıyor. Dolayısıyla üretici bu ücret artışını ya fiyatlara yansıtacak ya da işçi çıkartarak karşılamaya çalışacak. Bu durumda karşımıza, ya yüksek enflasyon ya da yüksek oranlı işsizlik çıkacak. Ama, bu arada petrol fiyatları geriliyor diyebilirsiniz. Doğru, fakat Türkiye’de dolaylı vergiler nedeniyle petrol fiyatlarındaki gerileme iç fiyatlara yansımıyor. Çünkü bütçe finansmanı enerji tüketimi üzerindeki dolaylı vergilerle yapılıyor. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi bu avantajdan faydalanamıyor.
O hâlde bu koşullarda enflasyon artışı kaçınılmaz oluyor. Durum böyle olunca bu defa faizler yukarı doğru gideceğinden paranın maliyeti çoğalacak. Yatırımlar azalacak. Dolayısıyla bu yıl yüksek enflasyon, düşük büyüme hızı ve yüksek işsizlikle karşı karşıya kalacağız.
***
Engin Ardıç, hesabı ödemeden nereye?
Namaz kılmaz, oruç tutmaz yaşı gelip geçtiği hâlde Hacca da gitmeyen, bu arada zekât da vermiyormuş, hem ateist hem İslamcı, Cem Uzan’ın Star gazetesinin 9 Kasım 2002 tarihli nüshasında dönemin siyasetçilerine orço Abdullah, pezo Vecdi, hibino Recep, beşlik Bülent, tekerlek Abdüllatif gibi sıfatlar takan, herkesin karısına kızına taciz yazıları yazan paralel Engin Ardıç, hesabı ödemeden kaçmaya çalışıyor. Avusturya’da televizyon izlerken Gezi olaylarını görünce devrim olduğunu düşünüp çok korkmuş. Ve iltica planları yapmış.
Bu arada Engin’in çirkin saldırısına anladığı dilden cevap verince dün Neşe, benim eski arkadaşım, diyor. Madem eski arkadaşın Neşe, haysiyetli, cibilliyetli bir insan eski arkadaşı ağır bir ameliyat geçirip hastanede baygın yatarken ona saldırıp, belden aşağı vurur mu? Sonra bu nasıl gazetecilik, madem şüphen var ara hastaneyi sor. Sen gazeteci değil psikolojik harpçisin.
Niye, künyeden ismi çıkmışmış, diye soruyor bir de. Başında olmadığı gazeteye hastane yatağından ismini koyar mı insan? Herkes senin gibi özürlü kontenjanından çalışmıyor.
Bir de sen niye hep kadınlara saldırıyorsun? Derdin ne senin? Çocukluğunda annen ile problem yaşadın galiba. Sen bir psikiyatriste görün. Yine durup dururken saldırıyor, anladığı dilden cevabını alınca, ardından her zaman yaptığı gibi, bu konuyu kapatıyorum, diyor.
Bu kaçıncı kapatışın, sende ne kadar çok kapak var böyle.
Bak Engin, iltica edip öyle kolay kaçamazsın. Niye kaçamazsın? Çünkü Merve Kavakçı’nın hesabını da vermek zorundasın. Şimdi İslamcı rolünü oynuyorsun ama başörtüsü nedeniyle linç edilmeye çalışılan Merve Kavakçı hakkında o günlerde söylediklerinin hesabını vereceksin.
Bakın, o linç günlerinde Engin, Merve Kavakçı için şunları söylüyor; “Merve’nin çıplak ayaklarını görünce, dedim ki içimden, kim bilir kaç aksakallı muhterem gece rüyasında, onun çıplak ayaklarının hayalini kurup asılmıştır…” İşte bunları söyleyen Engin Ardıç şimdi İslamcı rolünde. Ve Hilafet peşinde koşuyor. Sataştığın kadınlardan Merve Kavakçı, fikirleri için mücadele eden cesur insan. O kadınlarda mangal gibi yürek var. Ama sende yürek selanik. Paralel Engin, nereye, hesabı ödemeden, nereye kaçıyorsun?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2016
13.07.2016
4.02.2016
2.02.2016
1.02.2016
10.06.2016
31.05.2016
27.05.2016
18.05.2016
17.05.2016