Taner AKÇAM
AKP üzerine yapılan değerlendirmeleri bazen çok can sıkıcı bulduğumu itiraf etmek zorundayım. Bana hep, devekuşunun deve mi, kuş mu olduğu üzerine yapılan tartışmaları hatırlatıyor.
Türkiye bir geçiş toplumudur, son 15-20 yıldır sivil-asker bürokratik elitlerin yönettiği otoriter bir rejimden daha demokratik bir topluma doğru geçiyor. Geçiş dönemi toplumları iki merkezî soruyla uğraşır ve bir cevap bulmaya çalışırlar:
a) Yeni toplumda fikir özgürlüğü başta olmak üzere, bireysel hak ve özgürlüklerin sınırı ne olacaktır?
b) Adalet nereye kadar tesis edilecektir?
Eski otoriter rejim genel kural olarak başta büyük kitlesel katliamlar ve faili meçhuller olmak üzere bir dizi insan hakları ihlalleri üzerine oturmuştur. Yeni ve demokratik bir topluma geçilirken bu adaletsizliklerin ne kadarının üstüne gidilecek; geçmiş haksızlıkların sorumluları ne kadar adaletin pençesine teslim edilecektir?
Özgürlüklerin ve geçmiş adaletsizliklerin tamirinin sınırını belirleyen iki önemli faktör vardır. İlkiözgürleşme ve adalet konusunda aşağıdan gelen dalgadır. Bu dalga ne kadar güçlü ise, yeni toplum o kadar özgür ve adaletli olur. Halkımızın deyişiyle, ne kadar ekmek o kadar köfte...
İkincisi, rejimin eski efendilerinin ne kadar iktidarda pay sahibi olmaya devam edecekleridir. Özgürlük ve adaletin sınırları eski efendilerin iktidardaki ağırlıkları ile doğrudan orantılıdır. Eğer geçiş dönemi toplumuna önderlik edenler (AKP), esas olarak eski efendiler ile uzlaşmayı tercih ederlerse özgürlükler sınırlı olur ve geçmiş adaletsizlikler ciddi olarak soruşturulmaz. Kim kendi pisliğinin açığa çıkmasını ister ki? Bu nedenle geçiş toplumunun ne kadar demokratik olacağı ve adaleti sağlayacağının cevabı, eski efendilerin iktidardaki güçleri ile doğru orantılıdır. Burada da ne kadar ekmek o kadar köfte durumu sözkonusudur. Ama tam tersten...
Saydığım bu nedenlerden dolayı, geçiş dönemi toplumlarını, otoriter yapılardan daha demokratik ortama geçiren partiler devekuşuna benzerler. İsteyen onu deve, isteyen de kuş olarak tanımlar. Her ikisi de doğrudur. Bu partilerin ne kadar kuş ne kadar deve olduğunu belirleyen, onların sistemin eski efendileri ile ne kadar uzlaşıp uzlaşmadıklarıdır. Uzlaştıkça deve, değişimi zorladıkça kuş olurlar.
Gördüğüm odur ki, İslami- muhafazakâr kesimlerin büyük çoğunluğu, AKP’nin yarattığı sivil dönüşümün büyüklüğünün altını çizerek, onu kuşa benzetiyor ve bu nedenle yaptığı olumlu icraatları öne çıkartıyorlar. Şu günlerde, AKP’yi eleştiren herkese, 28 Şubat kılıcı ile saldırmalarının nedeni, AKP’yi hâlâ kuş olarak görme arzularıdır.
AKP’yi deveye benzetmek de mümkün; bunu yapanlar, AKP’nin özellikle yerini aldığı sivil- askerî bürokrasi ile benzerliklerine dikkat çekiyorlar. AKP’nin, eski efendilerin rejimini fazla değiştirmediğini ve bu yapıyı kendisi için kullanmayı tercih ettiğini ileri sürüyorlar. Bunun da ötesinde, AKP’nin fazlası ile eski efendilerin zihniyet kodlarıyla konuştuğunu savunuyorlar. Gezi olayları ile işlemediği artık iyice açığa çıkan aşırı merkeziyetçi yapıya ellerini bile sürmedikleri ileri sürülen en önemli kanıt. AKP’nin gelinen noktada tıkanması biraz da bundan.
Kuş- deve tartışmasının gereksiz bir kısırdöngülük boyutu var. AKP, aslında ne kuş ne deve, tam bir devekuşudur. Şu anda iktidarını sürdürme şansını ise (galiba Erdoğan’ın önündeki kamuoyu yoklamalarına dayanarak) “develikte” görmektedir. Onun bu hesabını bozacak tek şey, bu yoklamalarda kolayca yakalanamayacak olan aşağıdan gelen demokratikleşme dalgası ve adalet arayışının gücüdür. Eğer Gezi ile başlayan bu özgürlük ve adalet anlayışı devam ederse, AKP bu geçiş dönemini daha fazla taşıyamayacaktır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
27.05.2025
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020