Taner AKÇAM
M. Kemal,Los Angeles Examiner ’de, 1 Ağustos 1926’da yayımlanan bir röportajında, İttihatçılardan, “yaşadıkları yerlerden kitleler hâlinde acımasızca sürülen ve katledilen Hıristiyan tebaamızın hayatlarının hesabının kendilerinden sorulması gereken ” kişiler olarak söz eder.
Aktardığım gibi, bu görüşmenin hiç yapılmadığı, uydurulduğu yolunda epey yazıldı, çizildi.
Oysa, eğer bu görüşme uydurma olsaydı, kendisine yönelik faaliyetleri yakından takip eden Türkiye, sadeceLos Angeles Examiner ’de değil, bir çok başka yerde de yayımlanan bu görüşmenin sahte olduğunu açıklar, başka girişimlerde bulunurdu.
Oysa bırakın aleyhte girişimde bulunmayı, bir önceki görüşmenin yarattığı etki çok beğenilmiş olacak ki, yine aynı gazetede 9 Ocak 1927 tarihinde Edibeh Torrington imzasıyla bir başka görüşme daha yayımlandı.
Yazının başlığı “Amerika Niçin Türkiye’yi Tanımak Zorundadır” idi.
Bu yazı ile, 1 Ağustos 1926’da yayımlanan yazı arasında çarpıcı benzerlikler var. Her iki yazı da soru cevap biçiminde değil; bir basın açıklaması biçiminde düzenlenmiş.
Amaç, Amerikan kamuoyunda egemen olan kötü Türkiye imajını değiştirmek ve Lozan Antlaşması’nın Senato’ca onaylanmasını sağlamak.
Nitekim ikinci yazının yayın tarihi ile, Amerikan Senato’sunda Lozan Antlaşması ile ilgili oylama arasında dokuz gün fark var.
M. Kemal bu görüşmede de bir önceki fikirlerini tekrar eder.
Kemal’e göre, Türkiye’nin ABD tarafından tanınmasına karşı çıkan Amerikalılar, Türkiye’nin Hıristiyanları baskı altında tuttuğu duygusu ile hareket etmektedirler. “Bugün İstanbul’daki 500,000’e yakın Rum ve Ermeni Amerika’nın bu yanlış düşüncesini düzeltmesini heyecanla beklemektedir.”
Bugünkü Türkiye’nin, dünkü Türkiye ile ortak hiçbir yanı yoktur ve Kemal’e göre, bugünkü Türkiye’nin eski Türkiye ile karıştırılmaması gerekir. Eğer Amerikan halkı bunu anlamış olsaydı, sorunlar çözülmüş olurdu.
Yürütülen bu kampanyaya rağmen, 18 Ocak 1927’de Senato’da gerekli çoğunluk sağlanamaz ve Lozan Antlaşması reddedilir.
Konumuz açısından önemli olan husus şu:
Türkiye, ABD ile ilişkilerin normalleşmesinin yolunun geçmişte Hıristiyanlara yapılanlarla arasına mesafe koymaktan geçtiğini biliyor. Hem Hıristiyanlara yapılanları kınıyor hem de bunları yapan İttihatçılar için ağır ifadeler kullanmaktan çekinmiyor.
2015’e yaklaşırken Türkiye’nin, 1920’lerin Amerika’sında olduğu gibi bir probleme sahip olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Üstelik Türkiye, 1920’lerle kıyaslanmayacak bir güce sahip ve dünya çapında siyaset yapmak istiyor.
Fakat, 1915’te Ermenilere yapılanları inkâr etmeye devam eden bir devlet olarak ortada dolaşmak ayaklara dolanmış bir zincir gibi... Bu durum hoş olmayan psikolojik bir yük yaratıyor.
Ve galiba Ankara 2015 yaklaşırken, Batı’da kendi hakkında oluşmuş bu kanaatin düzeltilmesi gerektiğinin de farkında.
Ne dersiniz, 2015’te Türkiye, Kürt meselesinde açılım yaparken M. Kemal’in Kürdistan kelimesini kullanmasını örnek vermesi gibi bir yolu izleyecek midir?
Ermeni sorununun çözümü doğrultusunda, 1915 sürgün ve katliamları ile arasına kesin bir mesafe koyabilecek, katliamları lanetleyebilecek midir?
Bunu yaparken de, Mustafa Kemal’in ayak izlerini takip ederek Ermenilere yapılanları tarihe ait “utanılacak bir eylem” olarak tanımlayabilecek midir?
Tabii bir başka seçenek daha var. Tıpkı 1926’da olduğu gibi, Batı nezdinde göz boyayıcı bazı cümleler sarf etmek ama içeride de bildiğini okumak. Amerika’da, İttihatçıları Hıristiyanların katilleri olarak suçlamak ama aynı zamanda Ankara’da Meclis’te İttihatçıları vatan kahramanları ilan ederek maaş bağlamak gibi.
Ya da 1920’de Kürdistan deyip, 1938’de Dersim katliamını organize etmek gibi.
Ama galiba çağımızda artık bunu yapmak çok zor.
[email protected]
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020