Taner AKÇAM
Aslında birkaç yıldır, neredeyse davul-zurna eşliğinde geleceği ilan edilen savaş başladı, olan, ölecek yüzlerce insana olacak. Yazık… çok yazık.
Oysa ölmeden ve öldürmeden, savaşla elde edileceği ilan edilen şeylerin daha iyi ve daha güzellerini barış ile elde etmek mümkündü.
Bunun için ama Türkiye’de radikal bir düşünce değişimi gerekiyor.
Görülmesi gereken, bugün İktidara ve Muhalefete egemen olan zihniyet dünyası ve kalıpları içinde savaştan başka bir seçeneğin olmadığıdır.
Muhalefetin, hızla savaşı destekler tutum takınması bu zihniyet dünyası nedeniyledir.
Eğer savaşa karşı bir siyaset geliştirilmek isteniyorsa, mevcut zihniyet kalıpları dışında düşünebilmek ve radikal bir düşünce değişimi gerçekleştirilmek zorunda.
Radikal düşünmenin iki önemli ayağı var. Birincisi tarihle yüzleşmek; ikincisi buna bağlı ve bunun bir parçası olarak Kürt sorununda Türkiye’nin yapması zorunlu radikal düşünce değişikliği…
Birisi olmadan diğer olamaz.
Türkiye’de kendisine ilerici aydın diyen çevrelerin göremediği, yüzleşme ve Kürt sorunu arasındaki muhteşem bağdır.
Birisini (yüzleşme) hiç düşünmedikleri ve bilmedikleri için öbüründe (Kürt sorununda) çamura batmaktadırlar. Bu Kürt hareketinin de gerçekliğidir maalesef.
Savaşın duygularımızda yarattığı ve yaratacağı büyük insani fırtınalardan kendimizi bir an için uzaklaştırırsak şu “soğuk” tespitleri yapabiliriz.
1) Konunun uzmanları üç-dört yıldır yazıyor ve söylüyorlar. ABD Ortadoğu'dan çekiliyor ve çekilecek. Uzakdoğu ABD’nin yeni ana yoğunlaşma alanı oluyor, olacak. Uzmanlara göre, Çin ile yöresel savaşlar yakın bir gelecekte ufuktadır. Hong Kong olayları bu nedenle tesadüf değil. Konuyu bilenler açısından, ABD’nin Ortadoğu’dan çekiliyor olmasında şaşılacak bir husus yoktur. Hatta geç kalmış bir karardır. Meseleyi Trump’un kişiliği ile açıklayanlar büyük bir yanılgı içindedirler.
2) Türkiye, PKK'yi savaşacağı bir düşman olarak tanımladığı müddetçe Suriye’de savaş kaçınılmazdır. Hiçbir ulus devlet, savaştığı bir başka gücün sınırında bir devlet veya benzeri bir idari yapı kurmasına müsaade etmez. Elindeki tüm imkanlarla bunu engellemeye çalışır ve konuyu er veya geç bir "varlık-yokluk" konusu haline sokar. Türkiye, zaten konuyu böyle ele aldığını ve alacağını yıllar önce ABD, YPG’yi silahlandırmaya başladığı anda ilan etmişti. Bile bile lades diyen ABD idi. ABD, ya attığı adımın mantıki sonuçlarını muhtemel hesap etti ve doğrudan desteği ile Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt yapılanmasına yeşil ışık yaktı ve sonra ama bu politikalarında radikal bir değişikliğe gitti ya da yaptığının ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar büyük bir körlük ve aymazlık içindeydi. Daha kuvvetli bir başka seçenek daha var tabii... ABD’yi, attığı adımın yöre halkları açısından mantiki-olası sonuçları çok ilgilendirmiyordu. Başından beri basitçe, “bana ne” çizgisi izledi... Seçmesi size ait.
3) PKK, Türkiye ile savaşan bir güç olarak, dış güçlerden destek de alarak, Suriye’de siyasi bir otorite tesis edemeyeceğini bilecek kadar siyaset ve savaş tecrübesine sahiptir, diye düşünürüm. Eğer, dışardan alınacak sürekli bir destekle, Türkiye’nin askeri ve siyasi olarak yenilebileceği veya Türkiye’ye rağmen Suriye’de sürekli bir siyasi yapılanma oluşturulabileceği düşünülmüş ise çok şaşırırım. Bunu düşünmüş olanlar elbette olabilir. Fakat 19’uncu yüzyılın toprak kayıpları travmasını yaşamış Osmanlı yöneticilerinin, benzeri bir sonuçla karşılaşmamak için 1913-1918 yılları arasında 2,5 milyonu aşkın Hristiyan Osmanlı vatandaşının varlık koşullarını ortadan kaldırdığı gerçeği hatırlanırsa, bu tür bir seçeneğin çok gerçekçi olmadığını görmek gerekir. Ya da böyle bir seçeneği düşünenlerin, bölgenin büyük bir kan gölüne çevrilmesini göze almaları gerekir. Türkiye konuyu “varlık-yokluk” ikileminde ele alarak, “kan gölü” dahil her türlü seçeneğe hazır olduğunu zaten ilan etmişti.
4) Türkiye’nin mevcut Kürt politikalarında radikal bir düşünce değişimi yaratılmadan, savaşa yol açan durum ve tablo değişmez. Bu radikal düşünce değişimi bir tek Türkiye ile sınırlı değildir. PKK’yi de kapsar. PKK’nin, Türkiye ile savaşı sürdürerek Suriye’de kendisi için olumu bir sonuç elde etmesi çok zordur. Elbette, zayıf bir ihtimal de olsa Suriye rejimi ile anlaşma şansına hala sahiptir ama Suriye Kürtlerinin seçeneklerini kendilerinin belirleme şansının fazla olmadığını görmek gerekiyor. Hemen hemen imkansız bir olasılık dahi olsa Türkiye’nin girdiği bu savaşı, kısa dönemde kazanır görünse bile uzun dönemde kaybedebileceği seçeneğini de tabloya ekleyelim. Sonuçta, teorik olasılıklar üzerine konuşuyoruz.
5) Suriye Kürtlerinin asıl sorunu, nüfusça az ve güçsüz ulus-gruplarının çok fazla seçeneğe sahip olmamaları gerçeğidir. PYD, Suriye’de öyle değil de böyle yapsaydı tartışmasının ne kadar anlamı var bilemiyorum? Ben çok olmadığı kanaatindeyim. Onların neyi seçip seçmeyeceklerinin ötesinde bazı seçenekler kendilerine zaten zorla dayatıldı ve dayatılıyor. Bu nedenle, ABD yerine ısrarla Rusya ve Suriye rejimi ile uzlaşmaya çalışsaydı veya- zaten pratikte hiçbir anlamı olmayan, ‘devlete karşıyız’ gibi fantastik tezlerini bir kenara bırakırsak- klasik bir “uluslaşma” ve “ulus devlet kurma” sürecine girmek ve bölgedeki Hristiyanların kaçmalarının koşullarını hızlandırmak yerine onlarla birlikte var olma koşullarını zorlasalardı durum başka olur muydu, gibi tartışmalar belki önemlidir ama ben gelinen noktada çok anlamlı olmadığını düşünenlerdenim.
Ana sorun, Suriye Kürtlerinin bölgedeki diğer aktörlerle kıyaslandığında son derece az bir nüfusa ve buna bağlı olarak da son derece sınırlı seçeneklere sahip olmalarıdır. Ellerindeki seçenekler bile bir nevi seçeneksizlik gibidir. Savaşı kendileri istemediler. Kendilerini istemedikleri bir savaşın içinde buldular. Esat rejimi, Kürtleri İŞİD saldırıları ile baş başa bırakarak çekilmişti. Kürtlerin esas sorunu, yaşam alanlarını korumaktır. Yaşam alanları saldırı altındadır. Ve çevresi, kendisine fazla bir yaşam alanı tanımak istemeyen rejimlerce kuşatılmıştır. Epey bir zamandır çaresizlik en derinden hissettikleri duygu olmalıdır.
6) Tekrar edeyim, temel sorun Türkiye’nin PKK’yi savaşılması gereken bir düşman güç olarak görmesi ve Kürt sorununu savaşarak çözmek istemesidir. PKK de, Türkiye’yi kendisi ile sıcak savaş içinde olduğu bir kuvvet olarak gördüğü ve buna uygun stratejiler geliştirdiği müddetçe taraflar arasında savaştan başka seçenek yoktur.
Çıkış elbette Türkiye’nin Kürt konusunda radikal bir düşünce değişikliğine gitmeside yatmaktadır. Ama aynı değişikliği PKK’nin de yapması gerekiyor. Türkiye’ye yönelik silahlı mücadeleyi tek yanlı bırakması bu radikal düşünce değişikliğinin başında geliyor. Aslında bu konuda, başta Öcalan olmak üzere yapılmış önerilerin varlığı biliniyor.
Oldukça geniş bir çevre, Tayyip Erdoğan’ın, iç politika sıkışmış olduğu için savaşı tercih ettiğini söylüyor. Ana tez basitçe şöyle: “Erdoğan seçimleri kaybetti, ekonomi kötüye gidiyor, iktidarı zayıflıyor ve tehlikeye giriyor, bu nedenle dikkatleri dağıtmak ve kamuoyu desteği yaratmak için savaşa giriyor.”
Savaşı bu mantıkla, Erdoğan'ın içerde sıkışmışlığı ile açıklayanlar son derece yanılıyorlar. Yanılmalarının nedeni yüzleşme konusunu bilmemeleri ve öneminin farkında bile olmamalarıdır.
7) Savaş, "dikkati iç politikadan dışarıya çekmek" amacıyla yapılmıyor. Mevcut koşulların, Türkiye’ye sınırlarını “Misak-i Milli”ye göre yeniden düzenleme imkânı verdiğine inanıldığı için yapılıyor. Türkiye yönetici elitleri uzun zamandır, 1918-1923 arası yaşanan döneme benzer bir dönemden geçildiğine inanmaktadırlar. Misaki Milli o dönemin en önemli siyasi hedefi olarak tespit edilmişti. Ama o hedeflere tam olarak ulaşılamadı. Tayyip Erdoğan, Misaki Milli'nin tam olarak gerçekleştirilememiş olmasını Mustafa Kemal’in yaptığı hatalara bağlamaktadır. Ve şimdi, tarihte yapılmış hatayı düzeltme şansının ortaya çıktığına inanmaktadır. Gerçekten de bölgede şu anda oluşan koşullar, Erdoğan'a, “M. Kemal'in yapamadığını yapan lider" olma unvanını kazandırma imkânını verebilir.
8) CHP’nin, “dikkatleri iç politikadan öteye çevirmek” tezini bile kullanmadan tam destek tutumu almasının nedeni hem 1918-23 dönemine hem de günümüze AKP iktidarı ile aynı zihniyet kalıplarıyla bakıyor olmasıdır. CHP de Suriye Kürtleri ile savaşmayı “terörle mücadele” olarak tanımlamaktadır. Ortada ciddiye alınması gereken ‘ulusal bir koalisyonun’ var olduğunu görmemiz gerekiyor. Geçmişte, “Misaki Milli”nin karşısındaki güçler “Batılı Emperyalistler” ve onlarca desteklenen Rumlar ve Ermenilerdi. Bugün de karşıdaki düşman “Batılı Emperyalistler” ve onlarca desteklenen PKK (ve Suriye Kürtleri) olarak tanımlanmaktadır.
9) Gerek savaşı "iç siyasi nedenlerle" açıklayanların, gerekse ABD'nin tutumuna hayret edenlerin ana problemi, sadece tarih bilmiyor olmaları değildir. Türkiye'nin, daha doğrusu, Türk ulusal kimliğinin yıkıcı dinamiklerinin farkında olmamalarıdır.
Konuşmalarımıza başlangıç noktası yapmamız gereken gerçeklik şudur: Bu coğrafyada “olumlu” olarak inşa edildiğine inandığımız Cumhuriyet, bu toprakların nüfusun yüzde 30’una yaklaşan kadim halklarının ortadan kaldırılması üzerine kurulmuştur. Bizler (Türkler, Kürtler- Müslümanlar) için büyük bir kazanım olarak sunulan Cumhuriyet, Osmanlı nüfusunun Rum’unun, Süryani’sinin Ermeni’sinin yıkımı anlamına gelmişti.
Elbette, her ulusal devletin inşa sürecinde benzeri yıkıcılık dönemlerinden geçilmiştir, denebilir ama bu genel geçer sözün çok anlamı yok. Çünkü, tarihlerinde böyle bir geçmişe sahip olan uluslar, gelişmelerinin belli evrelerinde, şu veya bu derecede, bu yıkıcı dönemleriyle yüzleşmişler ve demokratik hukuk devletlerini bu yüzleşme ile orantılı olarak inşa edebilmişlerdir. Yani yıkıcı bir geçmiş üzerine kurulan devletler, bu geçmişle yüzleşerek yapıcı bir gelecek inşa ediyorlar.
Türkiye tam da bu eşikte idi ve geçmişi ile yüzleşerek hem kendi içinde demokrasiyi inşa edebilirdi hem de bölge halkları ile barış içinde yaşamayı, bölgeyi yeniden kurmayı önünde koyabilirdi. Ama Türkiye, bu şansını kullanmak yerine, geçmişinin-kuruluş yıllarının yıkıcılığını devam ettirmeyi tercih etti. Unutmayalım ki, tarihimizdeki yıkıcılık örnekleri hala büyük kahramanlık hikayesi olarak okutuluyor ve öğretiliyor.
10) Ne Türkiye bir yere gidecek ne de onun en önemli parçası olan Kürt nüfusu… Sorunun çözümü, Kürtlerin toplumsal yaşamın (siyasal, sosyal ve kültürel) her alanına eşit ve eşdeğer vatandaşlar olarak katılmının siyasi-hukuki koşullarını ve bunu imkan dahiline sokan kültürel ortamı yaratmaktan geçer. Bunun temel önkoşulu Türklerin hem ülkede hem bölgede, Kürtlerle eşit ve eşdeğer koşullarda bir arada yaşamayı kabul etmeleridir. Asıl zorlanılan husus budur.
11) Birlikte yaşamayı savunmak, geleceği birlikte inşa etmek tarihte yaşanmış yıkıcılıklarla yüzleşmekle mümkündür. Tarihteki yıkıcılıkla yüzleşmeden Kürt meselesi çözülemez. Ortada şöyle ilginç bir tablo söz konusudur: Kürtler, dünün kadim halklarıyla birlikte yaşama arzusunu ortadan kaldıran yıkıcı dinamiğin en önemli taşıyıcılarından birisi idiler. Bugün ama Kürtler, ‘dün kendi yıktıklarının’ yerini almışlardır veya Türk çoğunluk tarafından o duruma itilmişlerdir. Ve ama tarihin tuhaf ironisi şudur ki, bugün Türkiye’nin baskı ve teröründen şikâyet eden birçok Kürt ileri geleni ve siyasetçisi, yıkıcılık döneminin ortaklığına, büyük övgülerle göndermeler yaparak Kürt sorununa çözüm aramaktadırlar.
12) ABD’nin veya Rusya ve Batı’nın Kürtleri yüzüstü bırakmış olmalarına şaşıranların ana problemi tarihle yüzleşme zahmetine katlanmıyor olmalarıdır. Eğer yüzleşebilselerdi, asıl şaşıracakları şey tarihte ve günümüzde yaşananların benzerliği olacaktı. Burada bazı ufak hatırlatmalar yaparak yazıyı tamamlayalım:
- Trump (ABD), resmi bir Kürdistan Devleti için harita çizmedi. Oysa ABD Başkanı Wilson 1920 Kasım'ında Ermeniler için böyle bir devlet haritası çizmişti. Ama bırakın o devletin kurulmasına yardımcı olmayı, zaten var olan küçük Ermenistan’ı bile tanımakta zorlandılar.
- İngiltere ve Fransa, bugün Suriye'de bir Kürt devleti kurulmasını destekleyeceklerini resmen ilan etmediler. Oysa bu iki devlet, 1916-7’lerden itibaren Ermenilere her türlü sözü vermişlerdi. Kafkaslarda yaşam savaşı veren Ermeniler, Fransız ve İngilizlerin verdikleri sözleri tutmalarını boşuna beklediler.
- 1914-1923 Birinci Dünya Savaşı sırası ve sonrası, Türkiye-Suriye sınırının kuzeyi esas itibarıyla Türkler ve Ruslar tarafından belirlendi. ABD, Fransa ve İngiltere, bu sınırın Kuzeyinde kalan topraklarda Yunan, Ermeni ve Kürt devleti projelerine sahiptiler. Ama sözlerini tutmayarak, bu halkarı yüzüstü bırakarak çekildiler. Sadece, Türkiye-Suriye sınırının güneyini istedikleri gibi şekillemekle yetindiler. Şimdi bölgede gene aynı blokların oluşmuş olması tesadüfi değildir. Bir tarafta Türk-Rus iş birliği söz konusudur, diğer tarafta ise Batı ve onun destekler görüldüğü ve timsah göz yaşları döktüğü Kürtler… Maalesef değişen çok fazla bir şey yok bu tabloda. Belki en fazla Çin’in, Türkiye yanında devreye girmiş olmasını ekleyebilirsiniz.
13) Batıda şu an akıtılan timsah gözyaşlarına inanmamakta büyük fayda vardır. Ne Amerikan Kongre kararları ne Avrupa’nın silah satışlarını durdurma niyet veya kararlarının bir anlamı ve hükmü var. Eğer şu yakın geçmişimizde Batı’dan alacakları destekle Türkiye’de birşeyleri düzeltebileceklerine inananlar olduysa (sol-liberal çevrelerde çok yaygın bir kanaat idi bu) bu inançlarını bir kenara bırakmalarında büyük fayda var. Suriye krizi çıktığı andan itibaren, Tayyip Erdoğan’ın veya Türk yetkililerinin sözleriyle alay eden, Türkiye’nin gücünü ciddi biçimde hafife alan büyük bir “demokrat-sol” gelenek var... Her Suriye operasyonu öncesi, “giremezler, yapamazlar”, “ABD şöyle der, Batı şöyle yapar”, “Ruslar izin vermez” derin analizleriyle Türkiye’nin potansiyelini hafife alanlar acaba şimdi gözlerini açabilecekler mi? Tarihinde nüfusunun yüzde 30’unu ortadan kaldırmayı göze almış bir yönetici elitin nelere muktedir olduğunu bilmek için gerçekten biraz tarih bilmek ve yüzleşmenin önemini anlamak gerekir. Türkiye sol-demokrat çevrelerinin en büyük hatası buydu. Birinci Cihan Harbi ve Cumhuriyet’in kuruluş yılları yıkıcılıklarını görmezden gelerek, bu yıllara sadece büyük övgüler düzerek Suriye krizinde tutum almaya çalıştılar.
14) Bölgemizde savaşlar geçmişte büyük yıkımlara yol açtı. Günümüzde de benzeri koşulları yaşıyoruz. Birinci Cihan Harbi yıkıcılığı, üzerinde açık konuşulmadığı ve hesaplaşılmadığı için Türkiye’ye huzur gelmedi. Demokrasi ve insan haklarına ilişkin sorunların kangren haline gelmesi bu yüzleşme eksikliği nedeniyledir. Kürt meselesi de bu nedenle çözümsüzdür.
Bölgede ama yıkmadan bir gelecek kurmak mümkündür. Geçmişin yıkıcılığı ile yüzleşmek bu nedenle yapıcı bir geleceği kurmanın ön şartıdır.
Tayyip Erdoğan iç sıkıntılardan dikkatleri uzaklaştırmak için savaşa giriyor, gibi hatalı değerlendirmeleri bir kenara bırakmak gerekir. Ulusal kimliğimizin ve oluşan devletin yıkıcı dinamikleri ile yüzleşmeyi esas alacak yaklaşımlara ihtiyaç var. Eğer içerde ve bölgede yapıcı bir gelecek inşa etmek istiyorsak...
15) Yazıyı Ahmet Türk’ün temennisi ile bitirmek isterim: “Bu saçma savaş bitsin.” Şimdiden sonuçlarını onlarca yıl çekeceğimiz büyük insan dramlarını yeniden yaratmaya ve bu toprakları lanetli topraklar haline çevirmeye hakkımız yok.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020