Uğur Gürses
2001’de ekonomik kriz patlak verdikten bir süre sonra kurulan Ak Parti’nin Genel Başkanı olan Erdoğan, yaşanan krizi bir “yönetim krizi” olarak tanımlamıştı. Bugün de yaşanan krizin adı ekonomik sonuçları olan bir yönetim krizi.
Türk Lirasının tarihi olarak rekor düzeyde düştüğü günün ertesinde, cumartesi günü Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevinden alınarak yerine Naci Ağbal getirildi. Uysal göreve geleli 16 ay olmuştu. Kendisi de Murat Çetinkaya’nın görevden alınmasıyla o koltuğa oturmuştu.
Pazar günü de ekonomi yönetiminden sorumlu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak istifasını Instagram üzerinden açıkladı. Twitter hesabının da kapalı olması nedeniyle bir süre “hack” kurbanı mı oldu, yoksa gerçek mi olduğu yönünde tereddüt yaşandı. Sonra neredeyse tamamı uluslararası basın kuruluşları tarafından Ankara’daki bakanlık yetkilisinden teyit ettirildi. Bu, siyaset bile bir tarafa, ekonomiye bilgi akışının nasıl olduğu, yerel medyadaki tek seslilik konusunda oldukça güçlü bir fotoğraf ortaya koydu.
Uzunca süredir “siyaset normalleşmeden ekonominin normalleşemeyeceğini” düşünen biri olarak, siyasetin ekonomiye açtığı yaraların birkaç bürokratın değiştirilmesiyle, birkaç bakanın kovulmasıyla düzelemeyeceğini, ekonomide güvenin tesis edilemeyeceğini düşünüyorum.
Albayrak’ın istifası kendisine özgü bir ayrıcalık. Zira 17 yıllık Erdoğan yönetiminde kişisel tercihi ile istifa eden bir örnek yok. Şimdiye değin kabineden ayrılan tüm bakanların Erdoğan’ın iradesiyle görevden alındığı ya da yerlerinin değiştirildiğine tanık olduk. Albayrak’a yapılan ‘istifa’ ayrıcalığı Erdoğan’ın damadı olmasından geliyor; kovulma damgasından müstesna tutulmuş oldu.
Albayrak’ın kabindeki farkı da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olmasıydı. Bu ona çok sağlam bir siyasi destek ve güç sağlıyordu. Bakan olmadan önce de özellikle ekonomi yönetimine kimin atanacağına dair kararların Cumhurbaşkanından çıkmasını sağladığı biliniyor. Mehmet Şimşek bakanken, Merkez Bankası Başkanı da Hazine Müsteşarı da onun inisiyatifiyle atandı.
Bu siyasi güç ve destek ona olmadığı kadar yüksek bir “özgüven” sağladı. Bu yüzden de hatalı ve yanlış kararlara gözü kara biçimde imza atabildi. Bu yüzden de Ankara’da “demir yumruk” olarak anıldığı anlatılıyor.
Aldığı kararlar da ekonomide sonu düşünülmemiş adımlardan oluşuyordu. Temmuz 2018’den bugüne kadar ekonomideki tüm teknik kanallarda “demir bir sopa” ile iş yapıldı. Tam bir “komuta ekonomisi” uygulandı.
2018 Ağustos’unda kur şokunu fiyat artışları takip edince Albayrak’ın ekibi şirketlere “fiyat indirme” baskısı yapmıştı. Bankalara mevduat ve kredilerde faiz sınırlaması konulmuş, hoşa gitmeyen üst düzey bankacılar Ankara’dan gelen telefonlarla işlerinden olmuştu.
Döviz işlemlerinde konulan kısıtlamalar; swap işlemlerinde yabancı kuruluşlara TL yasağı, döviz satışlarında kambiyo gider vergisinin getirilmesi, oranının yüzde 1 gibi yüksek seviyede belirlenmesi, döviz teslimatlarının gecikmeli yapılması gibi önlemler Türk Lirasının konvertibilitesine zarar verdi. Türkiye’nin 30 yıllık serbest kambiyo rejimi itibar kaybına uğradı.
Uyguladığı ekonomi politikasının bir çerçevesi olduğu söylenemez; ekonomideki sorunlara değil, semptomlara dönük “örtüleme” çabası onun yönetiminde hep ön plana çıktı.
Ekonomik politikasındaki ana unsur kamu bankaları kanalıyla büyük kredi genişlemesine gitmekti. Bu, pandemi döneminde olağanüstü bir kredi genişlemesine dönüştü. “Komuta ekonomisi” burada da bankaları kredi vermeye zorlayan bir model getirdi. Bankalar adeta riskli kredilere doğru sürüklendi.
Bu kredi genişlemesine aşırı gevşek para politikası da eşlik edince; döviz kurları üzerindeki baskı arttı. Yerleşiklerin döviz ve altına yönelik talebi artı. Buna karşı ise Merkez Bankası’nın 120 milyar doları bulan döviz rezervi kamu bankaları aracılığıyla piyasaya satıldı. Sonra Merkez Bankası’nın rezervlerindeki erime örtülendi. Piyasada daha fazla kaygı yaratıldı. Bankanın net rezervleri 50 milyar dolara yakın negatife döndü.
Bu politikalar Türk Lirasını tarihi olarak en değersiz bir seviyeye taşıdı.
Ağır çekimde bir tren kazasına tanık olurken, tüm bunlar yaşanırken, bu gücü veren siyasi irade Erdoğan’ın bundan haberinin olmadığı düşüncesi pek de doğru olamaz.
2019 başındaki yerel seçimlerdeki iki büyük metropolün iktidar partisince kaybedilmesi sonrasında “maceracı bir ekonomi politikasının” geleceğini öngörüyordum, öyle de oldu.
Seçimlerdeki oy kaybının, pandemi sürecinde de kamuoyu yoklamalarında devam ettiği görülüyor. Bunun nedeninin de sokaktaki ekonomik koşulların yurttaşların yaşamını etkilemesi olduğu da çok açık.
Devasa bir kredi genişlemesi ile ekonomideki kayıpları toparlama çabası TL’nin değer kaybı ve yaşam pahalılığı gibi yeni hasarlara yol açtığından, Ankara’nın bir süredir dış politikada “şahin duruşla”, içeride de Ayasofya’nın ibadete açılması gibi kimi sembolik adımlarla, çekirdek seçmen kitlesini konsolide etme çabası gözlendi.
Son birkaç günde öyle anlaşılıyor ki; ekonomik çöküntü Ankara’da alarm zillerini çaldırıyor. Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın görevden alınması, halk nezdinde feda edilecek bir “günah keçisi” niteliğinden öteye gitmiyor.
Yanlış politikaların karar vereni elbette ki tek başına Uysal değildi. Uysal, Beştepe’nin iradesini taşıyan Berat Albayrak liderliğindeki ekonomi yönetiminin çizdiği yönde ve direktifleriyle yol aldı.
2019 yerel seçim sonrasındaki siyasi deprem, Ankara’nın ekonomi politikasını “zücaciyeci dükkanına girmiş fil” görünümündeki adımlar dizisine sürüklediğine tanık olduk. Ankara kendi yarattığı girdabın içinde kaldı.
Ne yazık ki geçmiş deneyimler de gösteriyor ki ekonomiyi kötü bir eşiğe sürükleyen siyasetçiler, krizi de kötü yöneterek yarattıkları bir girdabın içinde ülkeye kaybettiriyorlar.
Başkan Uysal’ın yerine atanan Ankara’da ekonomi yönetimindeki en basiretli ve deneyimli teknokratlardan biri olan Naci Ağbal ya da Albayrak’ın yerine atanan bakanın, Lütfi Elvan’ın bu tabloyu düzeltmesi çok zor. Belki daha kötüye gidişe fren olabilirler.
Türkiye’de giderek otoriterleşen yönetim, 2018’de kurulan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adını aldı. Bu ise yarattığı girdabın içine ne varsa öğütüyor; ekonomiyi de kurumlar ve kuralları da hatta el verilen nepotizmin halkalarını da.
Uğur Gürses
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2022
18.07.2022
18.02.2022
13.02.2022
29.01.2022
24.01.2022
17.01.2022
10.01.2022
4.01.2022
2.01.2022