Ümit KARDAŞ
Yüz yıldır devam eden antidemokratik, vesayetçi, otoriter eğilimli, hukuku dışlayan, sorun ve gerilim yaratan bir süreç. Bu süreç sürekli olarak kendisini tekrar ederek her defasında yine başlangıç noktasına dönülmesi, her başlangıcın gelişmeyi engelleyici faktörler nedeniyle dairesel bir yol izleyip (fasit daire) yeniden aynı noktaya gelinmesi sonucunu doğruyor. Türkiye, demokratikleşme serüveninin önünün sürekli tıkandığı bu kısırdöngünün şaheser bir örneği.
Türkiye’de bir kesim insan her defasında bin bir bedeli göze alarak, düşe kalka tamam bu sefer barış, demokrasi, hukuk geliyor, bu sefer yaklaşıldı umuduyla seviniyor. Ancak dik ve engebeli yolun daha bir bölümünü aşmışken, tekrar başlangıç noktasına hatta bazen gerilerine düşülmesi yılgınlığı artırıyor.
Albert Camus’ye göre; yaşamın anlamı ancak, dünyanın saçmalığını ve yenilginin daima tekrarlanacağını bile bile kötülüğe direnmek olabilir, insanlığa gerçek boyutlarını ancak bu başkaldırı kazandırabilir.Tanrıların, hep yeniden aşağıya yuvarlanacak olan kayayı tepeye çıkarmakla cezalandırdıkları Sisifos, cezasını bilinçli olarak kabullenmiştir. Tekrar yuvarlanacağını bildiği hâlde kayayı bütün gücüyle yukarı taşır. Camus, saçma kavramını işte bu noktada tanımlar; boşuna olduğunu bildiği hâlde direnen insan.
Şu gelinen noktaya bakın. MGK’yı ve iç tehdit kavramını antidemokratik olarak niteleyen, sözkonusu yapının ve kavramın kaldırılmasını savunan AKP iktidarı, şimdi partisiyle bağını koparmadığı görülen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında toplanan MGK’da iç tehdit unsurlarını belirlemekte, legal görünümlü illegal kurumlar tespiti yaparak darbe dönemi zihniyetine rahmet okutmakta. Buna söylenecek kelime bulamıyorum.
Demokratik hukuk devletinde ne MGK gibi bir vesayet kurumu ne de iç tehdit diye bir kavram olur. İç tehdit olarak nitelendirdiğiniz insanlar bu rejimin yurttaşları. Eğer Başbakan ve ilgili bakanlar askerlerle birlikte birtakım cemaatleri, grupları, partileri ve bunlarla ilgili insanları, din ve mezhep sahiplerini tehlike algısı içinde değerlendirip, bunların fişlenmesini, izlenmesini ve hatta bunlara psikolojik harekât yapılmasını öngören kararları tavsiye şeklinde alıyorlarsa, bu hak ve özgürlükleri ve kişinin hukuk güvenliğini, tüm anayasal teminatları ve hukuk devleti olma iddiasını yok etmeye yönelik bir irade beyanıdır. Oysa iç güvenlikte yetkili ve sorumlu olan İçişleri bakanı ve başbakandır. Kişi hak ve özgürlüklerini ve hukuk güvenliğini ilgilendiren bu alan demokratik ve hukuki denetime açık, şeffaf bir alandır. Bu konular yarı askerî antidemokratik zeminlerde gizli görüşülemez, kapalı tutulamaz, sır hâline getirilemez. Böyle bir anlayışın ve uygulamanın demokrasi iddiası taşıyan bir rejimde yeri olamaz.
Bir defa daha anlaşıldı ki; derin devlet diye bir şey yok. Devletin kendisi derin kurulmuş ve bu yapı bütün ideolojisiyle, kurumlarıyla, zihniyetiyle ayakta. İktidara gelen bir süre sonra derin hâle geliyor. Öyle olmasaydı bu yapıyı besleyen 1982 Anayasa’sı başlangıç metni, felsefesi ve kurumlarıyla halen yaşıyor olabilir miydi.
Bu çeşit kararların alınabilmesi, hak ve özgürlüklerin ve hukukun çiğnenebilmesi imkân ve ihtimalini doğuran, buna zemin hazırlayan MGK gibi bir kurum 53 yıldır niçin Anayasa’da durmakta. MGK gibi kapalı, gizli antidemokratik bir zemin üzerinden hak ve özgürlük alanlarına müdahale etmek üzere var olan bir vesayet kurumunu korumak ve kullanmak halkın egemenliği ve millet iradesiyle nasıl bağdaşır?
AKP iktidarı, yolsuzluk ve rüşvet batağı ve dış politikada girdiği çıkmaz nedeniyle eski rejim tarafından rehin alınmış durumda. Türkiye, fırtınada rotasını kaybetmiş bir gemi gibi kayalıklara doğru gidiyor. AKP’lilerin derhal, yıpranmış, şaibeli ve yük hâline gelmiş kadroları bir yana koyarak, Türkiye’ye demokratikleşme yolunda sıçrama yaptıracak yeni bir oluşuma gitmeleri gerekmekte.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.10.2025
1.10.2025
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025