Ümit KIVANÇ
Siyasî hareket projesi olarak Altılı Masa’nın iki büyük zaafı var.
İlki, Masa’nın topluca sorumlu olduğu kısıtlılık, dar alana sıkışma hali. Masa ufacık odaya sığıştırılmış sanki; sandalyeler zor çekiliyor, oturan kıpırdayamıyor. Belki buna yolaçan sebeplerden biri de olan ikincisiyse, Masa heyetinin tek tek tıkanıklıkları, güdüklükleri, mecburî ketumlukları. Odadaki sıkışmışlık duygusunu güçlendiriyor bu. Heyet üyeleri, zaten yanıbaşlarındakiler dışındaki toplum kesimlerinden de saygı görmeleri, kendilerine güvenilmesi için şart olan cesaret ve sorumluluk üstlenme kapasitesinden yoksun görünüyorlar. Ne iseler o olarak kalacaklar, ama değişmesini istedikleri her nelerse bunlar değişecek sanıyor gibiler.
HAREKET DEĞİL 'DURUŞ'
İlk zaafı şöyle tarif edebiliriz: Altılı Masa, ne yapacağından çok varlığının önemsendiği aşamada takılıp kalmış görünüyor. Yazımın ilk bölümünde bizzat konu ettim: Bu işbirliğinin, güçbirliğinin varlığı sahiden başlıbaşına siyasî hamle, ileri adım, değişim potansiyeli sayılmalı. Ama bu bir ilk adım. Nerede ikincisi?
Oraya bir türlü geçilemiyor. Çünkü, muhtemelen, şimdi partilerin tek tek zaaflarından sözederken de tekrarlayacağım üzre, Türkiye’nin bütün yerleşik siyasî partileri, daha yola çıkarken aynı sözleşmeyi imzalamış gibi. “Gibi” demem, nezaket ortamını bozmayayım arzumdan. Bu sözleşme, hükümlerine aykırı hareket edenin bir tür aforozla cezalandırılmasını öngörüyor. Hükümlerden birini çiğnerim korkusuyla Türk siyasetçisi resmî yoldan asla ayrılmıyor. Böylece, hepsi aynı yolda aynı yere giden bir sürü aracın ortasında kalıyoruz. Modeller, renkler, motor gücü, lastik çapı değişik, ama güzergâh aynı, hedef aynı.
Oysa bizi bugünkü feci duruma getiren, yalnız bugünkü muktedirlerin zıvanadan çıkmış zorbalıkları, çizmeyi aşmış keyfîlikleri, kan donduran çıkar ve imtiyaz düşkünlükleri değil. Hukuksuzluğun, adaletsizliğin, eşitsizliğin, vicdansızlığın “sözleşme”yle garanti altına alınmış, yerleşik temelleri vardı zaten. Şüphesiz bugünkü vahim durumu sadece bir tüy dikme hadisesi olarak göremeyiz. İyi ne varsa ortadan kaldırılması, kötünün berbata çevrilmesi, yaşadığımız. Ve kutuplaşmış tarafların paylaştığı kötünün yüceltilmesi…
Buradan Altılı Masa’nın yapısallaşma tehlikesi gösteren ikinci zaafına geçebiliriz.
KİME NASIL GÜVENMELİ?
Bu maddede sadece -bendenizin, tepki yaratsa da isabetli olduğuna hâlâ inandığım ifademle- bir noktada nihayet “siyasete giren” Kılıçdaroğlu ve CHP hakkında farklı, olumlu konuşabilir ve onu bu zaafı büyüten değil azaltan aktör olarak ayırabiliriz. Çünkü kendisi pekâlâ siyasî içerikli hedefler tanımlıyor, vaatler ortaya koyuyor. Ötekileri ele alacağız.
Almalıyız. Çünkü madem “Masa” adına böylesine ketum davranılıyor, biz de onun çevresinde oturanlara eğileceğiz haliyle. Başka çare yok. Kılıçdaroğlu’nu her söylediğini hepsini temsilen söylüyor kabul edemeyiz ki!
Meral Akşener ve İYİP. Günümüzün yükselen partisi. AKP’nin himayesiyle dümen çevrilmese MHP’nin başına geçmiş olacak ekip. MHP ile mesafe nedir, neyle ölçmemiz gerekir? MHP’nin bütün kötü huylarının İYİP’te de bulunduğundan şüphelenmemiz yersiz mi? Hayır. Niye? Çünkü bize bu konularda tek kelime söylenmedi. Meral Hanım, kendisinin demokrasi, hukuk, insan hakları kavramlarından hayli uzakta iş gördüğü siyasî ve idarî geçmişiyle ilgili herhangi bir özeleştirel beyanda bulundu mu? Hayır. İYİP’in, onu MHP’den kesin hatlarla ayırt etmemizi gerektirecek politikası, adımı, atılımı var mı? Yok. Akşener’in, -paradoksal ama- bugün ilginin partisine yönelmesini de sağlayan mengeneyi gevşetemediğini, çemberi kırmaya çalışmadığını görüyoruz. Beklenmedik sivrilikte laflar eden birilerini yedek kulübesine çekme yetmez ki gerekli taze başlangıç için.
Ali Babacan ve Deva Partisi. AKP’den kopanları toplaması garantiymiş gibi yola çıkan Babacan, iktidarın parçası olduğu döneme dair yalnız kendini övücü tarzda konuşuyor. “Ben ne iyi idare ediyordum, ben gidince batırdılar” muhabbeti yapıyor. Bugünkü iktidarın oluşumuna varan süreçte, AKP’nin anti-hukuk, anti-demokrasi yoluna saptığı kritik dönemeçte bizzat orada bulunuşuna rağmen bugün kendisine güvenmemizi neye dayanarak istiyor? İlan edilmiş parti bildirgesine mi? Demokratik vaatleri tamamen soyut laf haline getiren ve işlevsizleştiren durumu fark etmiyor mu? Kirli işlerin döndüğü yerde, bunlardan haberdar geçirdiği zamanın üstüne, oradan çıkıp gelirken kutsal nehirde mi yıkandı? Yıkandım da demiyor ki! Alabildiği desteği bir türlü yaygınlaştıramayışının ilk sebebi, çok yakın geçmişte herkesin onu doğal olarak ait saydığı fotoğraf karesinden kendisini ayrıştıramaması. Galiba bunu sahiden teşhis edemiyor.
Ahmet Davutoğlu ve GP. Özeleştiri noksanlığı, Davutoğlu sözkonusu olduğunda kat kat büyük mesele yaratıyor. Çünkü özeleştirel tonda izahını yapması gereken çok büyük, vahim, kanlı, belalı olay çok. O başbakanken bu ülkede ne çok insan öldürüldü, şehirler kasabalar yakıldı yıkıldı, okul tahtalarına, duvarlara bizzat üniformalı devlet görevlilerince ırkçı sloganlar yazıldı, insanların evlerine, yatak odalarına girildi, herhalde kendisinin asla tasvip etmeyeceği, utanç verici işler yapıldı. Kimisinde figüran konumunda kaldı, ama kendini başbakan rolünde saymaktan vazgeçemedi. Başkentin ortasında katliam yapıldı, “kokteyl terör” palavrasıyla kara propaganda yürüttü, partisinin oy oranından bahsetti. 2015’te her şeyiyle yasal, meşru seçim sonuçları hiçe sayıldı, aslında fiilen darbe yapıldı, “istikşafi görüşmeler” palavrasıyla milletin uyutulmasına aktif olarak katıldı. “Ortadoğu’nun sahibi ve hizmetkârı olacağız” (kendi lafıdır) küstahlığıyla girişilen, binbir belalı sonuca yolaçan Suriye politikasında bizzat büyük sorumluluğu var. Demokrasi, hukuk, adalet, insan hakları konularındaki görüşlerini bilen var mı? Davutoğlu’nun kendini iktidarın günahlarından ayırması çok daha zorken bu yönde en ufak çaba göstermeyişinin bedeli, işte, anketlerde “diğer” kategorisinin dışına nadiren çıkabilmesi. Bunu kabullenmesi zor görünüyor.
Temel Karamollaoğlu ve SP. Burada da ekstra zorluklar var. Karamollaoğlu, yumuşak üslûbuyla, AKP -özellikle MHP’li AKP- iktidarı yetkililerinin hırçınlığından uzak, mâkûl siyasetçi izlenimi veriyor. Ancak bu devirde özellikle ihtiyaç duyulduğu için puan getiren özelliği, partisinin AKP tarafından çok kirletilmiş bir alana saplanıp kalması yüzünden gölgeleniyor. Mevcut iktidarın silah niyetine sarıldığı, dinle kaplı malzemeyi birden Saadet Partililerin elinde de görebiliyoruz. Üstelik memleket bu iktidardan kurtulursa, siyaset alanında dinî motifleri kullanmaya kalkanın göreceği muamele çok farklı olabilir. Öte yandan, SP de ne yapsın, onun esas malzemesi de bu! İkinci handikapları da, iktidar olmaya uzaklıkları. Bundan sonra onlara nereden oy gelecek? AKP’den kopacak olanlardan. Ama onların çoğu, dindarlık kisvelerine halel gelmeden sıçrayıverecekleri, iktidar imkânına daha yakın partileri yeğleyeceklerdir. Refah Partisi’nin atılımını tekrarlaması ihtimali pek cılız olduğuna göre, SP, demokrasiyi ve sahici hukuku, adaleti -yani başkasının eşit haklara sahip olmasını, hayatın yalnız kendilerine göre düzenlenmemesini- kabul eden dindarların partisi mi olacak yoksa AKP’nin çalıp çırpmayanı gibi bir şey mi? Dinle siyaset ilişkisi AKP, Mursi ve “İslâm Devleti” örgütü (DAİŞ-IŞİD) tecrübelerinden sonra artık asla eskisi gibi olamaz. Belki SP bu alanda kendi içinde tartışıyordur, çıkış yolları arıyordur. Bilmiyoruz. Ancak Altılı Masa’nın muhtemel siyasî programı hakkında fikir verecek bilgi kırıntılarını onlardan edinmemiz de mümkün gözükmüyor.
Gültekin Uysal ve DP. İttifakın yine anketlerde kendi başına görünemeyen ortaklarından. Türk Ocağı’ndan (Afyon şubesi yönetimi) gelme, genç yaşından itibaren siyasetin içinde bulunmuş bir lider, Uysal. 2008’deki DP Kongresi’nde, DP’nin başındaki Mehmet Ağar’a laf etti diye Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Timur Günger’e kafa atmışlığı var. Ayrıca Mehmet Ağar’ı hapiste ziyaret etmişti. Türkçe Olimpiyatları’nda boy göstermiş, arasıra Yeni Asya’nın teveccühüne mazhar olmuş, aktarıldığına göre. 2022 başında Politikyol’a yazdığı yazıda asgarî ücretten sözederken Friedrich Engels’ten, yoksulluk-zenginlik ile iktidar ilişkisine değinirken Bertrand Russel’dan alıntılar yapmıştı. MHP’li Cemal Enginyurt gibi birinin, partisinden ayrılır ayrılmaz kapısını ilk çaldığı partinin başkanı. Bu yıl Nisan ayında Altılı Masa’yı sarsmış, cumhurbaşkanı adaylığı yarışında iki rakibi safdışı bırakma hedefi güden bir çıkış yapmıştı. Attığı tweet şöyleydi: “Türk Milleti’nin Cb Adayı ile ilgili beklentisinin 3 ölçüsü var; 1) 20 yıllık Akp döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak, 2) Seçilebilirlik, 3) Seçim sonrası 20 yılda Akp tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan TC Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!” Altılı Masa’nın siyasî programına dair Uysal’dan gelecek işaret nasıl bir şey olabilir..? “Tesis etme yetisi” şeklinde mi?
O halde görüyoruz ki, Altılı Masa henüz Altılı Masa’nın varlığından ibaret, özel güncel koşullarımız nedeniyle kıymetli, ancak siyasî ağırlık ve başarı ihtimali bakımından tamamen belirsiz bir proje. Sadece ağırlık değil, siyasî yön, hedefler, bütünüyle içerik bakımından da belirsiz. İktidar değişimi milyonlarca insan için öyle tutku haline geldi ki, seçim başarısı için bu varlık pekâlâ iş görecektir.
Üzerimize yıkılmış bu muazzam enkazı kaldırabilmemiz ve açılacak yeri doğru dürüst yaşanır hale getirebilmemiz içinse bu yeterli değil.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024