Ümit KIVANÇ
Bolu Kartalkaya’da yetmiş sekiz insanın canını kaybetmesine yolaçan yangın, sadece bizim, bu memleketin ortalama insanlarının canının ne kadar kolay harcanabilir olduğunu on bininci defa ispat etmekle kalmadı. Katliamvârî yangın, başka felaketlerde de başlıbaşına ayrı fecaat olarak sahne alan toplumsal özelliklerimizden bazılarına da yeniden parlama fırsatı verdi. Ve bunlar öyle yerleşik, öyle görmezden gelinemez, öyle varlığı yadsınamaz özellikler ki, gerçekte masaya yatırılıp derinlemesine incelenmeleri, sosyal-psikolojik otopsilere konu edilmeleri gerekir. Çünkü bunların kimliğimizin, kişiliğimizin terkibindeki köklerine ancak böyle ulaşılabilir, kaynakları böyle açığa çıkarılabilir.
Bu kökler açık açık tarif edilmeye ve bunlardan yetişen zehirli bitkiler mikroskop altına yatırılmaya başlandığında zihniyetimiz, ahlâkımız, “neden böyle” olduğumuz gibi alengirli mevzularda hayatımızı baştan aşağı değiştirecek sarsıntılar meydana gelecek, sırf kendi kendimizi bu şekilde sarsmakla bile problemli ergenler olmaktan aklı başında yetişkinler olmaya geçebileceğiz, hattâ belki vatandaş bile olabileceğiz.
Yapmazsak da olamayacağız. Olduğumuz gibi kalacağız, gücü ele geçiren üzerimizde gönlünce tepinecek. Otel yapacak, yangın tesisatı kurmayacak, denetim yapmayacak, olay çıkarsa “o yapmadı” diye birilerini suçlayacak, denetimi haliyle kâr dışında amaç gütmeyen özel şirkete verecek, o kimbilir kimlerle ne karşılığında nasıl anlaşacak, hangi belgeler denetimsiz damgalanacak, filan… Sonra yangın çıkacak, bina çökecek, şu olacak, bu olacak, insanlar ölecek, bir yandan ahlanılıp vahlanılırken öbür yandan ezcümle yetkili tayfa birbirini suçlayacak, suç bir elden öbürüne hop hop atılırken biz kafamıza kayalar atılıyor gibi hissedeceğiz, falan… İşte, biliyorsunuz hepsini. En fenası da, bir anda tv ekranlarına üşüştürülen okkalı konuşma uzmanlarının ne olsaydı ne olmazdı veyahut ne olmasaydı ne olurdu gibi mühim mevzularda başlarını sallayarak, kaşlarını oynatarak, aslında “baştan bana sorsalar bunlar olmazdı” anafikrinden ibaret nutuklarını atmaları ve ardından, “ders almalıyız” konulu kompozisyonlarını okumaları.
Bal gibi biliyoruz ki, insan hayatının hiçe sayılması sapına kadar da değil, sapı dahil köküne kadar siyasî meseledir ve devlete tapınan vatandaşlıksız toplumda nerenizi yırtarsanız yırtın, zengin ve ayrıcalıklı kesim bile hiçe sayılmama haline düşmemeyi yüzde yüz garantileyemez. İnsan hayatının hiçe sayılmaması ise sadece siyasî mesele olmayıp aynı zamanda dünya görüşü, hayat tavrı, yani genel olarak zihniyet meselesidir. (Ahkâm kesecekken bile -dir’li, -dır’lı otorite sesli üslûptan kaçınmaya çabaladığının sadık okurlarınca teslim edileceğini uman köşeyazarınız, muhterem okurlar, bu hususta -dir’den, -dır’dan uzak durma gereğini ihmal etmekte beis görmemektedir. Hattâ bu açık meydan okuyucu tavrı pekiştirme maksadıyla, gördüğünüz üzre, -mektedir, -maktadır olayına bile girmiş bulunmaktadır. Zira, lütfen mâzur görünüz, bu böyledir!) Zihniyet meselesi, zihniyet meselesidir ve eğitimle, yetiştirmeyle, toplumsal gelenek-görenekle olduğu kadar, tarihle, yaşanmışlıkla, devletin vatandaşı mecbur kıldığı vatandaşlıksız, haysiyetsiz varoluşla doğrudan ilgilidir, hattâ bunların ürünü, sonucudur.
Kış tatiline çıkabilecek ahalinin görece hali vakti yerinde, en azından bu kadarına imkân bulabilen, eğitimli büyükşehir insanları olduğunu varsayabiliriz, değil mi? Peki bu kimseler arasında, cephesi tamamen ahşap kaplama olan çok katlı binaya gitmeden, gerekli yangın tedbirlerinin bulunup bulunmadığını merak eden, soran, alacağı cevaba göre davranan var mıdır? Muhtemelen yoktur. Zira o pahalı otelde tatil yapma imkânı -ve özgüveni- bulunan insanlarımız bile, bunları sormaya kalksalar doğabilecek tek sonucun baştan keyiflerinin kaçması olacağını kestirebilirler. Hele günümüzün müşteriye, tüketiciye, kullanıcıya pislik muamelesi yapabilen şirketleri tarafından aşağılana aşağılana bir nevi gönüllü kölelik konumuna alıştırılan bizlerin, eğer sırtımızı dayadığımız, karşımızdaki kapitalist işletmenin sahipleri ve yöneticilerinden daha etkili-yetkili birileri yoksa, alacağımız cevapları kestirmemiz hiç zor değildir. Rahatlıkla, “canınız isterse”ye çıkan yollardan birinin kenarında, yoğun kar yağışı altında terk edilmiş bulabiliriz kendimizi.
Bütün bunların, kötülüklerin başkalarının başına geleceği, “bize bişey olmayacağı” yollu millî itikat zemininde cereyan ettiğini unutmayalım. Bu sert zemin, “e, olursa da kader” halısıyla kaplanıp yumuşatılmış, üzerinde yaşanabilir kılınmıştır. Çünkü kendini vatandaş sayabileceği ve daha fenası, saydırmaya kalkabileceği endişesiyle, hak araması hem suç hem günah addedilmiş, vatandaşlık zırhından yoksun, savunmasız, korunmasız memleket bireyi, yaşamaya devam edebilmek için, inananı inanmayanıyla tevekkül hattında buluşmuştur. Dikkatinizi çekerim, güzide memleketimizin birbirine tahammül edemez gözüken başlıca kamplarını birleştiren mevzular, sahipleri sürülmüş mal mülke çökülmesinden mütevellit veyahut kendini çoğunluktan farklı kimlikle tanımlayan azınlıkların varsayılma talebi yüzünden vücut bulan meseleler değil. Vatandaş sayılmayacağını, sayılmayı talep ederse başına iş açılacağını bilmenin çekirdeğinde oturduğu bilinç, bundan doğan içselleştirilmiş aşağılanma, kış tatili yapabilecek seviyede olanın bile otele telefonu açıp “şu şu şu var mı?” demesini engelleyen bir nevi türsel özelliktir.
Öte yandan… Bildiğiniz üzre, her yanın bir ötesi vardır, değerli okurlar. Bizler için, neresi yan, neresi öte, çoğu zaman bellidir, ama bazen ayırması epey zor olacak şekilde birbirine karışır bunlar. Hele dünyanın en zengin insanlarının bizzat siyasete girdiği, üstelik başka ülkelerdeki siyasî işlerin gidişini de belirlemeye cüret ettiği bugünlerde, öyle görünüyor ki, karışıklıklar artacak. Olabildiğince basitleştirerek ele almaya çalışalım: Özel hastane sahibi sağlık bakanı, otel sahibi turizm bakanı olur mu? Olmaz. Ama oluyor? Oluyor, çünkü biz itiraz etmiyoruz. Kabulleniyoruz, gidiyor. İtiraz etmesi, imkânı yok razı olmaması, durumu değiştiremediği sürece birşeylere engel olması, farklı yollar araması gereken muhalif siyaset, -madem basit dedik, basit olsun- yok. Evet, yok. “Otel sahibi turizm bakanı olmaz” lafını, gördüğünüz üzre, ben de edebiliyorum, sualtı petrol araştırmalarından Amerikan basket ligine kadar her mevzuda istediği ahkâmı kesebilme hakkı çarpık basın düzenince tanınmış köşeyazarınız gibi ayrıcalık sahibi olmasanız bile siz de edebilirsiniz. Muhalif siyaset, biz sıradan insanların yapamadığını yapması beklenen bir canlı olmalı değil mi? İşte o yok.
Ötenin ötesine geçelim: “Yolunu bulma”, “işini bilme” deyimlerine olumlu anlam yükleyerek bunları bir tür “kariyer planı” yöntemi gibi benimsettiren duygular, fikirler kendilerine nerede yaşam alanı bulur? Şüphesiz dönüp dolaşıp tekrar sahneye çağırmak zorunda kaldığımız zihniyet âlemimizde.
Tıpkı felaketlerin ardından hep beraber beddualar eşliğinde suçlu arama seferlerine çıkarken yarattığımız yarı kutsal, âyinimsi havanın bileşimindeki maddeler gibi. Her şeyden önce insana saygısız mevcut pragmatik iktidar farkındaysanız kolay yolu buluverdi: Üç gözaltı, yok beş, yetmedi dokuz, iki kişi daha, üç tutuklama, beş daha… böyle gidiyor. Elektrikçi tutuklanıyor, meselâ. Ne kabahati olmuş bu yangında? Bilmiyoruz. Yangının elektrikle ilgisi var mı? Galiba yok. Elektrikçi ne yapmış, yangını mı gizlemiş, birilerinin söndürmesini mi engellemiş? Denetimleri o mu yapmamış? İsteniyor ki, meselenin derin kökleriyle uğraşılmasın. Kim uğraşacak allahaşkına..? Zaten uğraşılsa ne olacak? “Bizde vatandaşlık bilinci yok, çünkü bu millî güvenlik meselesi, olmaması lazım,” falan mı denecek?
Ötelerden öte beğenelim, buyurun: Birileri, daha konforlu yaşam sürmek, şunun en lüksünü, bunun en pahalısını kullanmak, şunu mülk edinmek gibi ihtiraslarıyla, başkalarının hayatını hiçe sayarak güzel yaşıyor. Bunlar iktidarların parçası olabiliyorlar veya iktidarlara şu ya da bu katkıları sağlayarak ayrıcalıklı konumlar elde ediyorlar. Bugün bu işler din ve milliyet bahisleri etrafında koparılan yaygaranın tozu dumanı içerisinde görünmez kılınarak yürütülüyor. Toz duman, üstü başı asla tozlanmayan birilerince çıkarılıyor. Doğrudan çıkar sahiplerinin yanısıra, kaderini bunların hükmünü yürütmesine bağlamış, vatandaşlık nedir bilmeyen insanlar, yine vatandaşlık bilmeyen, ama aslında sahip olmadıkları şeyleri kendilerinin, vatandaşlığı da bu icazetli varoluştan ibaret sanan birilerine değil de kendilerine değer verildiği yanılsamasıyla bugünün çarkını döndürmeye omuz veriyorlar. Esas iktidar sahipleriyse, birey olarak hiç değer taşımadığımız “eski Türkiye” ile rekabeti vatandaşlıksızlık alanına da taşıyor ve, “Değersizlik neymiş, siz görmemişsiniz!” diye göbek hoplatarak gülüyorlar.
Potansiyel vatandaş o arada ne yapıyor peki?
İlkin: Yangın tüpü fiyatlarını iki-üç katına çıkarıyor. (Haberlerin doğruluğundan en ufak şüphemiz yok, çünkü BirGün’den Yeni Akit’e bunları vermeyen kalmadı.) Türk sanayicisi, tüccarı, esnaf ve sanatkârı gerçi yüksek ahlâkın insanı! Ne var ki, içinde eylediği bulanık sıvı, genel toplumsal zihniyetimiz ve ahlâkımızdan mürekkep.
İkinci olarak, yangında yakınlarını kaybetmiş insanlara alaylı küfürlü telefonlar ediyor! Burada da haberler sağlam, ucu devlete, iktidara dokunmadığı halde soruşturma bile açıldı. Düşünün, karşısında yanmış otelin feci görüntüleri, düşenin üzerine basma, yarasını kanırtma, acısını artırma hevesiyle ayağa fırlıyor, telefon numaralarının peşine düşüyor, bunları bulup acılı ailelerle dalga geçerek, onlara küfrederek eğleniyor! Acaba nasıl bu hale geldi bu tip? Kürt yurt arkadaşına “aşağı ırksınız, bize hizmet edeceksiniz” diyerek işkence yapan gençle aynı kaynaktan mı beslendi? Yoksa bunlar için her şey sahiden telefon ekranında cereyan eden birtakım oyunlara dönüştü mü artık?
Tedavi görmemiz lazım. Ve bunu bizden başkası yapamaz. Yangın merdivenini de. Fakat işte, mesele tek başına yangın merdiveni değil…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları















































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024