Ümit KIVANÇ
Bizde devletin çok iyi bildiği ve becerdiği işlerden biri, katmerli şok yaratmaktır. Önce büyük bir acı ve üzüntü yaşatır size. Bunu, aklın almayacağı, yüreğin şişeceği, insan olanın kabullenemeyeceği bir hainlikle, gaddarlıkla yapılan -ve genellikle mâkûl sebebi de bulunmayan- bir hamle izler.
İlkine örnek, barış mitingi için toplanmış insanlardan onlarcasının bombalarla parçalanarak ölmesine meydan vermek, ikincisi, yaralıların ve onlara yardımcı olmaya çalışanların üzerine gaz sıkmaktır. İlkinde hedef alınanların başlangıçta yaşadığı şaşkınlık ve acı, ikinci beş-on dakikada yerini patlamaya hazır öfkeye bırakır, zihin azıcık kendini toparladığında bu duygu bilinçli bir öfkeye dönüşecektir. Dönüşemez. Çünkü bilinçli kalmanıza izin vermezler. Öyle şeyler yaparlar ki, inanamazsınız. “Nasıl olur!” diye haykırırsınız, “Bu kadarını nasıl yapabilirler!” diye çökersiniz olduğunuz yere. Ambulansları yollamazlar, geldiğinde geçirmezler, polisler ölülerinize bakarken güler.
Bunu iyi başarırlar.
Fakat bilinir ki, insan baştan sorsanız “asla yapamam” diyeceği pek çok şeyi yapabilir, “asla durmam” dediği pek çok duruma katlanabilir, uyum sağlayabilir. Hele kurbanlar, Türkiye gibi bir ülkede doğup büyümüş ve devletle ilgili bazı bilgiler doğuştan genetik yapılarına işlenmişse, kısa sürede olan biteni kavrar, neyle karşı karşıya olduklarını bilir, kimleri sorumlu tutacaklarına dair çoğunlukla isabetli öngörülere ulaşırlar.
Tam bu aşamada, yine bu bilinçli hali bozacak, benim diyeni sendeletecek gerçekler ortaya dökülmeye başlar. Diyelim bombacıların aylardır bilinen, tanınan, izlenen kişiler olduğu anlaşılır. Katliam için bir şehirden ötekine gelişleri neredeyse anbean izlenmiştir, vesaire...
Yine olduğunuz yere çökersiniz. Çünkü insan bir ülkede, bir devletin yurttaşı olarak yaşamak zorundaysa, devlet için haliyle, “bu kadarını yapamaz” diye bir varsayıma sahip olmak zorundadır. Aksi imkânsızdır.
Fakat bizim devlet her vakit “o kadarını” ve daha fazlasını yapabileceği gibi, bizler de, tıbben imkânsız olan bu durumda yaşayabilme özelliği geliştirmiş canlılarızdır. Sınır Tanımayan Gaddarlar devletinin hışmı altında, yurttaş gibi yapma, hattâ bazen yurttaş gibi davranma özelliğimiz var. Evrimin hangi aşamasında, hangi koşullar bize böyle bir olağandışı hassa kazandırdı, bilemiyorum. Genetik araştırmalarıyla Nobel alan fena halde Türk bilimadamından ümitliydim, fakat kendisi, umalım ki uzakta yaşamak yüzünden olsun, Türkiye devleti ve toplumu hakkında ilkokul düzeyinde dahi bilgi sahibi değil.
Bu yurttaşlık yanılsaması -veya özlemi- nedeniyle, zaman zaman sağlıklı öfke duyabiliyor, sağlıklı, medenî beklentiler içerisine girebiliyoruz. Ve, bakın ruh sağlığımızı bütünüyle yitirmediğimizi gösteren en müthiş işaret bu: Utanabiliyoruz.
Öldürülmüş gençlerin hayat doluyken çekilmiş, gülümseyen fotoğraflarına bakınca, hayatta kalmış olmaktan ötürü benim yaşımdakilerin duyduğu utançtan bahsetmiyorum. Devlet adına yapılan icraattan utanmaktan bahsediyorum.
Devlet 80 binlik Kürt şehrini abluka altına alıp, günlerce süren sokağa çıkma yasağıyla insanları bunaltırken keskin nişancılarına çatılardaki su depolarını deldirdiğinde utanmıyor musunuz? Kızıyor olabilirsiniz, sorduğum o değil. Sorumluluk da demiyorum. Hele bunlar olmasın diye uğraşan bir insansanız, niye sorumluluğu üstleneceksiniz? Yine de, derinlerde, belli belirsiz bir utanç hissetmiyor musunuz? Bir devlet adamı, üstelik başbakan, çıkıp “beyaz Toros” gibi güçlü bir simgeyi ortaya sürdüğünde, uç veren karışık duygularınız arasında, biryerlerde, utanca benzer bir şey yok mu?
Vardır, emin olun. Başkası adına utanmak diye bir şey var. Çok kötü bir duygu. Kendi yediğiniz halttan utanmaktan daha beter. İnsanı kıvrandırır. Birini karşınızda pek kolay açığa çıkabilecek bir yalan söylerken izlemek, meselâ, bu hissi yaratan başlıca durumlardan biridir. Son on yılın İslâmcı yazar-çizerinin hiçbir zaman anlayamayacağı duygulardan.
Başbakanın beyaz Toros muhabbeti yapabilmesi nasıl mümkün oldu? Gerisinde ne var? Birkaç açıdan bakabiliriz.
İhtimal bir: Dolaylı tehdit. “Biz gidersek onlar yine gelir” derken, niyeti sadece kendilerini insancıl göstermekti. Şunu soracaksınız muhtemelen: Polisi yerde sürüklediği cenazeye ana avrat küfreden bir hükümetin başı artık kendini kime nasıl insancıl gösterebilir? Lâkin Ahmet Davutoğlu, kendi yarattığı hayal dünyasında yaşayan bir kimse; o dünyada olgular, hakikatler yok; onun inançları, varsayımları, fantezileri var. O kendi faraziyeler dünyasında minare şerefesinde dolaştığını sanıyor, attığı adım sahici dünyada uçuruma doğru atılmış olabiliyor. Bu yüzden, birilerinin beyaz Toros'larını hatırlatarak kendisinin kendi farazî dünyasındaki insancıllığını vurgulamaya kalkışmış olabilir.
İki: Düpedüz tehdit etti. “Valla karışmam, bizi seçin yoksa beyaz Toros'ları işe çıkarırız” dedi. Olabilir elbette. Beyaz Toros da, İsveç'te üretilip bize millî diye sokuşturulan araba da, Ford Ranger da, kısacası dört tekerlekli karayolu araçları Davutoğlu'nun yaratmak istediği İslâm medeniyetiyle çelişmiyor bildiğim kadarıyla.
Üç: Ne dediğinin farkında değil. Şahıs sözkonusu olduğunda artık ben bunu hep ihtimallerden biri sayıyorum. “Solcu panelinde kalkıp on dakika Çanakkale şiiri okudum, sonra dövdüler” fantezisi bir alarm çanı niteliğindeydi.
Yalnız ilk iki ihtimalle ilgili bazı pürüzler var.
İlkinde, şöyle bir hakikatle karşı karşıya kalıyoruz: Demek beyaz Toros'lar eskisi gibi, hizmete hazır duruyorlar biryerlerde. E, o vakit AKP'nin 13 yıllık iktidarı devletin bu tür derin mekanizmalarına ilişmemiş mi oluyor? Gerekirse kullanılmak üzere bunlar kenarda aynı güçleriyle tutulmuş mu oluyor?
Sanırım Davutoğlu, AKP iktidarının meşruiyet iddiasının kalan son dayanağını yerle bir ettiğinin farkında değil, eğer demek istediği buysa. Bu, iyi ihtimalle, devletin karanlık, derin, suça bulaşan kısmına dokunmadık, demek. Birarada varolduk, demek.
Bu ihtimal, ister istemez, kendilerini dahi sanan işgüzar polisler ve sahteci savcılar tarafından cılkı çıkarılıp mındar edilen davaları akla getiriyor. Ergenekon yoktu, Balyoz yoktu, Poyrazköy yoktu, hepsi palavraydı, JİTEM'i kuran şahane adam, MİT süper, Genelkurmay bitane!.. Beyaz Toros'lar duruyor ama ne hikmetse!
İkinci ihtimalse, AKP'nin devletin beyaz Toros'lu kısmıyla zaten birlikte olduğunu, isterse onu sahaya sürebileceği iddiasını içeriyor. Bu da, 7 Haziran seçim sonucunu fiilen ortadan kaldırmalarının zaten kanıtladığı gibi, bu partinin seçilmişliğe dayalı meşruiyet iddiasının geçersizleştiğini gösteriyor.
Öfkeyle, vaziyeti abartarak söylemiyorum. Bunlar ciddî tartışma konularıdır. Hattâ buradan, Türk sağ siyasetinin, bütün tantanasına rağmen “millî irade” kavramıyla sahici -ve sapıkça- ilişkisine tutacak ışık da temin edilebilir. (“Sanki solun bu ilişkisi düzgün mü?” denecektir; değil elbette. Yalnız şu anda konumuz bu değil.)
Başbakanın söylediği lafı beş yaşından büyük her Kürt gayet iyi anladı: Sizi yine kaçırır, öldürür, yol kenarlarına, asit kuyularına atarız. Beyaz Toros, bu demektir. Cumartesi Anneleri 550 küsur haftadır hâlâ toplanıyor, devletin “kayıp” ettiği insanlar hâlâ ortada yok.
Beyaz Toros lafı, abluka-sokağa çıkma yasağı-keskin nişancılar ve... ve!.. siyah Ford Ranger'lar dönemi henüz sürüyorken söylendi. Beş yaşından büyük her Kürt, o lafı aldı, haftalardır yaşadıklarının üzerine ekledi.
Tam bu esnada!.. Türkiye'nin en önemli şehirlerinden birinin baro başkanı, “ulaşılamıyor, kaçabilir” yalanıyla hakkında çıkarılmış yakalama kararının uygulanmasını bekliyordu. Diyarbakır Baro Başkanı'nı yaka paça getirtmek gibi bir fantezi geliştirmişti birileri. Beş yaşından büyük Kürtler bunu da manzaraya ekledi; “şuraya da mevcut zulümle yetinmeyen birkaç kifayetsiz muhteris çizelim” dediler. Beyaz Toros'un yanına pek yakıştı.
AKP kendine özgü bir “kültür” yarattı. Kültür genel olarak yaşama tarzıdır, diyeceksek, böyle, yarattı. İnançlı-inançsız herhangi bir dürüst insanın azıcık geri çekilip baktığında tiksineceği bir şekilsiz kütle, imal edebildikleri. Etrafa zehir saçıyor. Davutoğlu buna kendi gözüne parlak görünen bir cila vurmaya çalışıyor. Cilalamaya çalıştığı şeyin başkasının gözüne nasıl göründüğünün farkında değil. Sürdüğü cila da şeffaf değil, kan kırmızı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Vatandaş olamama yangını
31.01.2025 - Öcalan’ın mesajı ve 'bişey çıkmaz' tavrı
30.12.2024 - Faşist enternasyonal yolunda Elon Musk...
24.12.2024 - El Kaide, DAİŞ, Nusra, HTŞ… /2
15.12.2024 - Yine mi “82 Halep” meselesi?
1.12.2024 - ABD seçiminden siyaset tüyoları
15.11.2024 - Sinvar’ın sopası, faşistlerin kibiri
21.10.2024 - Be hey melunlar!
7.10.2024 - Kirli işler dünyasına açılan ufak pencere
22.09.2024 - …ortaya atılan iddialar hk.
5.07.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
"Varlığımızı inkâr eden, kimliğimizi bile tanımayan bir kurum,. (Devlet te)" bize insanligi öretemez.. olur herhalde.!