Ümit KIVANÇ
Moral bozukluğu ve kötümserlik, bu kavramların ilk anda çağrıştırdığının aksine, ille de bireysel meseleler değil. Bazen koca toplumların, hattâ bütün dünyanın üzerine çöken uğursuz dumanlara dönüşebilir, soluk almayı zorlaştıran sis, yaşama zevkini boğan pus olabilirler.
“Afrikalı kötümserliği” diye bir kavramdan, Thomas Sankara ve Burkina Faso dolayısıyla haberim olmuştu. 1983'te kitle destekli bir darbeyle Yukarı Volta'da iktidarı ele geçiren Yüzbaşı Sankara, dünyanın en yoksul ülkelerinden birinde pek kısa sürede olmayacak işler yapmış, özellikle sömürgecilere -örneğimizde Fransa- meydan okuyuşuyla bütün Afrika halklarının gönlünde yer tutmuş, “Afrika'nın Che Guevara'sı” payesini kazanmıştı. En kalabalık iki etnik grubun dillerinden birer kelime alarak, ülkenin adını “Burkina Faso” (başı dik insanların ülkesi) yapan ve halkın dört yıl içinde kendine yetecek yiyeceği üretir hale gelmesini sağlayan Sankara, 1987'de, Fransızların tertiplediği bir darbede öldürüldü. Burkina Faso'da başarılmaya çalışılan, Afrikalıların, kendi güçleriyle, kendi tercihlerine uygun şekilde ülkelerini geliştirmeleri, hayatlarını zenginleştirmeleriydi. “Başı dik” olma, ekonomik veya diplomatik başarılardan çok önce gelen bir hedef, bir rüyaydı.
Aradan yıllar geçtikten sonra Sankara'nın ardından söylenen sözler arasında aklımda en çok yer eden, işte, “Afrikalı kötümserliği”yle ilgili olandı. Sankara'nın ortaya çıkışıyla büyük darbe alan “Afrikalı kötümserliği”, öldürülüşüyle yeniden hayat bulmuştu. Bu kötümserlik, nasılsa bir şeyin değişmeyeceği, buna izin verilmeyeceği önkabulüne dayanan, insanların özgüvenini baştan yok eden bir duygu haliydi. İzin verilmiş alanda yaşama... Kendini değersiz, işlevsiz hissetme...
Afrika'da böyle bir duygu halinin yüzyıllara yayılmış zemini var. Arap Baharı'nın yarattığı havanın ardından Ortadoğu'nun bugün içine düştüğü felaket manzarası, benzer bir karamsarlığın bu bölgede giderek yayılıp kök salmasına yolaçıyor. Zemin zaten sağlamdı, bahar havasının kışa dönmesiyle uğursuz duvarlar iyice yükselmeye başladı.
Güncel felaketlerin insanın elini kolunu bağladığı zamanlarda yapılacak en hayırlı işlerden biri, güncelliğin batağında debelenmeyen, azıcık geniş düşünmemizi sağlayan, ufuk açan birilerine kulak vermek. Benim için, kulak verileceklerden biri, Hamit Bozarslan'dır. İki ay önce İrfan Aktan'ın Med Nûçe TV'de kendisiyle yaptığı söyleşi (şurada: https://goo.gl/qaL9Qh) ne kadar kafa açıcı idiyse, şimdi İMC TV'de Candan Yıldız'a anlattıkları da (şurada:http://goo.gl/772LLo ) öylesine önemli, faydalı. Bozarslan'ın söylediklerinin bazılarını aktarmaya çalışacağım. İyimserlik aşılamasa da, bakış açımızı genişletmemize katkıda bulunacaktır.
Öncelikle, Bozarslan'ın 1920'ler-30'larla kurduğu paralelliği zikredeyim (ve bu hep hatırımız da kalsın). O dönemde birçok düşünürün, "Bundan böyle siyaset diye bir şey olabilecek mi?" sorusunu sorduğunu, hattâ “Medeniyet devam edecek mi?” diye endişe duyulduğunu hatırlatıyor tarihçi. Bu sorular bugün de sorulmaya başlandı.
Bir benzerlik, Nazizm'i de tıpkı IŞİD gibi, tam anlamıyla çözüp anlamanın başlangıçta mümkün olmayışı. Nazizm, bütün rasyonel hedeflerine rağmen kendi kendini imha etmesi kaçınılmaz bir hareketti, diyor Bozarslan. IŞİD'i bir muamma kılan da bu oldu, ona göre: hem rasyonalite hem intihar eğilimi. Siyaset bilimci, "intihar dinamikleri"nden sözediyor.
IŞİD'in varlığının nelere yolaçtığını, yaşadığımız dünyayı nasıl değiştirdiğini anlamaya çalışırken, özellikle şu nokta bizi endişelendirmeli: Bu örgütün bilinçli olarak yarattığı ortam, “toplum olarak varolmayı” imkânsızlaştırıyor. Bozarslan'ın dikkat çektiği gibi, yaptığı her eylemle düşmanlarını çoğaltması, çeşitlendirmesi, bir yandan intihar eğilimini beslerken bir yandan bu imkânsızlığı yerleştiriyor.
Üzerlerinde hep “güçlü bir el”in bulunduğu Ortadoğu toplumlarının yaşadığı süreç, “toplum olmak”tan uzaklaşma. Toplumu bir şekilde birarada tutan o güçlü el mafyalaşırsa? Toplumun bir kısmını düşman sayan milise dönüşürse? Bozarslan, Suriye'de 1200 kadar milis grubu olduğunu hatırlatıyor, "1200 milis, 1200 zaman dilimi, 1200 mekân anlamına gelir," diyor.
Toplumların çöküşünün kışkırtıcılarından biri olarak, devletlerin çöküşü de sürüyor. Önemli göstergesi, kurumsuzlaşma. Henüz şiddetin Irak'taki, Suriye'deki kadar çok odaklı, çok yönlü hale gelmediği Türkiye, kurumsuzlaşma süreci için şiddetin öylesinin şart olmadığını gösteren bir başka örnek. Kurumsuzlaşma, giderek, “güçlü el”in mafyalaşması veya milisleşmesi anlamına gelecek, devletin çöküşü üzerinden toplumun çöküşü ve dağılışını teşvik edecek. Eğer önlenmezse.
Tehlike, başka bir yönden bakınca da gözüküyor. “İç ihtilafları” olmayan bir toplumun demokratik bir hayat sürmesi mümkün değil, Bozarslan'ın da belirttiği üzre. Ortadoğu'da “güçlü el” olmaya kalkan herkes, iç ihtilafları ortadan kaldırma peşinde. İşin vahimi, Batı da “güvenlik toplumu”na doğru ilerleyerek, iç ihtilafları yok etme ve demokratik toplum hayatını imkânsızlaştırma eğilimini evrenselleştiriyor.
Bu gidişat içerisinde, zaten hiçbir zaman tam anlamıyla toplum olmayan Türkiye'yi nasıl bir yakın gelecek bekliyor?İhanet, düşman, istiklâl savaşı, millî mücadele kavramlarının yeniden kullanılması, toplum olma yönünde değil, çoğulluğu yok etme yönündeki tercihleri ortaya koyuyor.
Devletlerin çözüldüğü, toplumların dağıldığı bir ortamda, Irak ve Suriye'deki koşullar, Kürtlere, tam aksine, toplum olmayı ve oluşturmayı dayatıyor. Başkalarıyla birlikte bir toplum hayatı meydana getirebilmeli, bir siyasî yapı kurabilmeliler. Şahsen, tarihî zorunluluğun HDP çizgisi ve “Türkiyelileşme” önerisiyle uyumlu olduğunu düşünüyorum.
Ancak bu yönde ilerlenebilmesi, “Türk toplumu”ndan karşılık gelmesine de bağlı. Türk-Sünnî nüfus arasında,“muhafazakâr olmayan, geniş anlamda demokratik” bir hareketi besleyebilecek kesimin güçsüz oluşuna dikkat çeken Bozarslan şöyle diyor:
“Bu tabanın genişletilmesi Türk ve Sünnî tabandan gelen, sağ cenahta yeralan, ama demokratikleşmeyi kabul eden bir alternatifin oluşmasıyla mümkün olabilir. Bu da çok zor bir alternatif, çünkü inancın inançsızlığa oranla yüksek olmadığını, üstün olmadığını, İslâm'ın diğer dinlere oranla üstün olmadığını, Sünnîliğin diğer mezheplere oranla üstün olmadığını, Türklüğün diğer milletlere oranla üstün olmadığını, erkekliğin kadınlara oranla üstün olmadığını kabul etmeyi gerektirecek. Böyle bir beklenti var mı yok mu Türk-Sünnî katman arasında... bilmiyorum.”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024