Ümit KIVANÇ
NOT: Operasyonun başlangıcından Oktar teşkilatı mensubu sayılan yaklaşık 170 kişinin tutuklanmasına kadar geçen sürede bu teşkilat ve operasyon hakkında öğrenebildiklerimizi ve bunların doğurduğu soruları P24’e yazdığım altı yazıda toparlamaya çalışmıştım. Kısa süre bekledikten sonra elimizdekileri yeniden, birkaç yazıda toparlayacağım ve umuyorum ki, bu konuyla uğraşmayı bırakacağım.
Adnan Oktar, “Kedicik”leri ve bilumum elemanlarının derdest edilip hapse atılmasının ardından, iktidar propaganda aygıtının kopardığı vâveylâ birden söndü. Yeniçağ’da Ahmet Takan, “Adnan Oktar örgütüne yönelik başlatılan operasyon birdenbire gündemden düştü. Medyanın ilgisi azaldı. Her nedense!..” diye yazdı, imâyı gizlemeden. Takan, Adnan Oktarcılarla uzun zaman uğraşan eski milletvekili (AKP, ANAP, Genç Parti) Emin Şirin’i de arayıp sordu, “Bu durgunluk; acaba zülfiyare dokunanların müdahalesiyle mi oluyor?” diye (vurgu Takan’a ait). “…[Y]oksa (…) savcılarımız ve polisimizin gizliliğe riayetinden” ötürü mü operasyonla ilgili bilgiler sızmıyor, yayımlanmıyordu? Eski milletvekili, “İnşallah ikincisidir,” cevabını verdi.
Takan, benzer bir soruyu daha önce de eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a sormuştu. 1999’da Oktarcılara karşı giriştiği operasyona siyasetçilerin engel olduğunu söyleyen Tantan, bu defa da, “AKP'de de rahatsızlık var bunlarla ilgili,” demişti. (Tantan’ın Oktar teşkilatına karşı vaktiyle sonuç alınamayışını özellikle Fazilet Partili siyasetçilerin baskısına bağladığı açıklamalarını hatırlıyorsunuzdur.) Eski bakan şimdi geçmişten gelen sözkonusu “rahatsızlığın” bugüne uzandığını ileri sürüyordu. Takan, “iktidardan hiç [operasyonu] destekleyici bir cümle duymadık henüz” dediğinde Tantan şöyle cevap verdi: “Niye?.. Çünkü 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim arifesinde Tayyip Bey'in orada mankenler falan vardı, meşhur Gülay [Kumaşçı] falan… Tayyip Bey’in yanında çalıştılar çarşafa falan girdiler. O günkü arşivlere bakarsan onları görebilirsin...”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özellikle, Adnan Oktar mevzuuna hiç girmiyor. Hattâ Güney Afrika gezisinden sonra, eski bir komşusunu anarak söylediği sözlerden muradı Oktar’a yorulunca Cumhurbaşkanlığı hemen, “Cumhurbaşkanının Adnan Oktar ile bir yorumu ya da ‘komşu’ diye bir nitelemesi sözkonusu olmamıştır” diye açıklama yaptı, ilgili haberin linkleri falan kaldırıldı.
Sadettin Tantan, “Fazilet Partisi derken,” diye ekledi, Ahmet Takan’ın sorusunu cevaplarken, “gerçekten o günkü şartlarda TBMM'de aklına kim geliyorsa kuyruğa girmiş gibi herkes ‘bunları affet’ diye geliyordu.”
AKP’nin eski Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Fazilet Partiliyken Meclis kürsüsünden Oktar’a yönelik operasyona karşı itiraz konuşması yapmıştı, meselâ. Şimdi son operasyon vesilesiyle bu tutumu hatırlatıldığında, “... o konuşmamda ne kimseyi koruyorum ne de sahipleniyorum,” dedi.“Sadece, muhalefet partisi milletvekili olarak gözaltı sürecindeki olumsuzluklara ve dönemin içişleri bakanının yargısız infaz mahiyetindeki beyanlarına dikkat çekip, bunun yanlışlığını ortaya koyuyorum.”Şöyle demişti Çelik, 1999’da: “Bilimsel çalışmalarıyla bilinen Bilim Araştırma Vakfı üyeleri tutuklanır tutuklanmaz, yargılanmadan ve hâkim önüne çıkarılmadan, İçişleri Bakanımızın ‘Apo'dan daha tehlikelidir’ şeklindeki beyanatı, birçok kesimi üzmüştür. Bu operasyonda iki bine yakın polisimiz görevlendirilerek birçok insanımız, daha sonra anlaşılmıştır ki, boş yere evinden barkından alınmış, rencide edilmiş, aile mahremiyeti ihlal edilmiştir.”
Adnan Oktar’ın arkası hep sağlamdı. Dokunmaya kalkanın elini tutan birileri mutlaka çıktı. Ne de olsa, 2013 Ekim’inde Kosova’daki bir toplantıda o sırada başbakan olan Tayyip Erdoğan’a Oktar’ın “eserlerinden” Yaratılış Atlası hediye edip fotoğraf ve video çektirebilecek evsafta “halkla ilişkiler” ağına sahip bir teşkilattan sözediyoruz.
Bu teşkilatın gerçek amacı ve bugüne kadar yediği haltlar hakkında ele gelir hemen hiçbir şey öğrenebilmiş değiliz. Meşhur ve mâhut “arşiv” konusu etrafında türlü spekülasyon döndü, bir gıdım gerçek bilgi yok.
Birazdan örnekleyeceğim, gazetecilik sınırlarının çok ötesinde oynaşmayı zaten alışkanlık edinmiş elemanlarla iktidarın vazifeli propagandacılarının bize gelişmeleri aktarırken kullandıkları dil, karanlığı büyütmekten başka işe yaramıyor. Şişiriyor, şişiriyor, şişiriyorlar, patlayınca ortalığa saçılan toz dumanın arasında kalıyoruz.
P24’te yayımlanan dizi yazılarımdan (ilki şurada) bu yana edinebildiğimiz verileri bir-iki yeni yazıda toparlayacağım.
Teşhis: Kadın düşmanı
Oktarcılar gibi bir teşkilatın nasıl işlediği, buraya katılan insanların haleti ruhiyesi, edindiği alışkanlıklar, iç ilişkiler vs. elbette merak edilecek hususlar. Bunları kurcalamış birinden biraz bilgi edinmeye yarayan bir görüşme, -nihayet- 23 Temmuz’da Habertürk’te yayımlandı. Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde tarikat türü teşkilatlar hakkında ders veren Dr. Janja Lalich, vaktiyle bu tür yapılardan birinde yeralmış, sonra kendini kurtarabilmiş bir kadın. Adnan Oktar üzerine de ders vermiş. Nalan Koçak’ın sorularına cevaben söyledikleri arasında dikkat çekici, Oktarcılar üzerine düşünürken yol gösterici olabilecek noktalar var.
Biri şu: “Bu gruplar size uygun yemi seçerler. Eğer para arıyorsanız size parayla gelirler.” Dolayısıyla, eğer Türkiye’de iş çeviriyorsanız ve elde etmeniz gerekenler, şu veya bu ölçüde yetki-iktidar sahibi erkeklerse “cephaneliğinizde” en çok hangi silahları bulundurmanız gerektiği açık. Bürokrasi ve siyasette, hattâ ekonomi dünyasının büyük kısmında, seksî genç kadınlarla âlemler vaat ederek açamayacağınız pek az kapı vardır.
Gerisi de gayet mâkûl: “Aptal insanları istemez[ler],” diyor Dr. Lalich. “İşlerini yürütecek, önemli bağlantılar sağlayabilecek, yetenekleri olan kişileri isterler. ABD’de bu yapılar artık çok genç insanları hedef almıyor. 40’larında, kariyeri olan insanları istiyorlar. Çok zeki ve zengin ailelerin çocuklarını da hedef alıyorlar çünkü böylece paralarını çalabiliyorlar.” Böylece, hernekadar eşliğinde Kedicik oynatılan müzikler ve Oktarcıların bütün olarak yaydığı hava pek yerli ve millî olsa da, mekanizmanın ve mantığının evrensel olduğuna hükmedebiliyoruz.
“Liderin Mesih olduğu gibi şeylere nasıl inanıyorlar?” yollu soruya Dr. Lalich, “Bu adım adım yapılıyor,”diye cevap veriyor. “Yani toplantıya gidiyorlar ve beyinleri yıkanıyor gibi bir durum yok. Yavaş yavaş iradeniz ve eleştirel düşünceniz yok ediliyor. Meselâ bazıların eğitim sistemi oluyor. Kendi değerlerini ve düşüncelerini empoze ediyorlar. Öğrenmeye direnirseniz de suçlanıp, aşağılanıyorsunuz. Bazen çılgın meditasyon, ilahi okuma yöntemleri devreye girebiliyor. Yirmi saat boyunca İncil okutuyorlar zorla meselâ. Bunca irade kırıcı eylemden sonra biri çıkıp ‘ben Mesih’im’ dediğinde, ‘hayır değilsin’ diyemiyorsun.”
Janja Lalich, mekanizmanın hem çok başarılı olduğu hem de zaafiyetine temel oluşturabilecek yönüne dikkat çekiyor: “Herkes Mesih olmadığını biliyor, ama kimse bunu diyecek gücü kendinde bulamıyor.”
Bizzat Adnan Oktar hakkındaki görüşleri sorulduğunda eski tarikatçı akademisyenin, “Patolojik bir tip, tanrı kompleksi var. (…) Klasik bir lider. Yalan söylüyor,” gibi teşhislerini dile getirmesi beklediğimiz bir şey, ama Lalich, bütün “Kedicik”lerin “aşkı” Adnan Oktar’ın “cinsiyetçi, kadın düşmanı” olduğunu öne sürüyor! Oktar’ın mütemadiyen kadınların güzelliğinden, üstünlüğünden vs. bahsetmesi, buna karşılık, “özel” durumlarda onlara pek kötü davranabildiğine dair -henüz kanıtlanmamış- iddialar, Lalich’in teşhisinin haklılığına işaret sayılabilir. Tıpkı bazı “Kedicik”leri dudaklarından kalçalarına kadar birörnek kılma, bir tür tornaya sokup çıkarma merakı gibi. Lalich, “Adnan Oktar’ı ABD’deki NXIVM tarikatına benzettim,” diyor. “Kadınların kalçalarından damgalandığı, kafeslere koyulduğu... Aynı psikopatik kişilik özellikleri var. Kadınların hepsinin fiziksel özelliğini birbirine benzetmesi falan. Dışarıdan bakıldığında gerçekten aptal[ca] görünüyor…”
1999’da Oktar teşkilatına karşı girişilen operasyonu yönetenlerden, polis şefi Adil Serdar Saçan da, Oktar için, “Güçsüzün karşısında aslan kesilen, otoriteyle ezilen bir karaktere sahiptir,” demişti.“Hastalıklı bir yapı.”
Gazla, şişir, hakikat görünmesin
Oktarcılar teşkilatına yönelik operasyonla ilgili bir sorunumuz karşımızdaki olgu hakkında derinlemesine düşünmemek, bir başkası mütemadiyen sansasyon peşinde koşmaksa, bunlardan da önce geleni, herhangi bir şekilde haber alamamak. Aldıklarımız haber değil. Bize söylenenler, âdetâ, örgütün gerçek amacı ve bugüne kadarki marifetlerine dair somut her şeyi dikkatlerden kaçırmaya yönelik laf kalabalığından ibaret: “...hastalanan ve adliye gibi yerlere gitmek üzere dışarı çıkan örgüte kazandırılmış Oktar’a sunulan kızlar ile birlikte dışarı çıkarak âdetâ bu kızlara gardiyanlık yapıyor. Kontrol altında tutulan ve beyinleri yıkanarak özgür iradeleri elinden alınmış bu kızların örgütle bağlarının kopmaması noktasında sorumlu. Bu kızların her türlü sapkınlıkta kullanılmalarının devamlılığını da sağlayan kişi…”
Şunu okuyan aklı başında insan, bir tek şey anlar: Elde kayda değer veri yok, “kızlara gardiyanlık yapma” gibi bir fiil çekiştirile çekiştirile allama pullama âyini yapılıyor.
Bir başka bereketli alan, “dış bağlantı”. Oktarcılara operasyon başladığında ortalığa salınan motifler arasında en dikkat çekici olanı şüphesiz “dış güçler”le bağlantıydı; “Kedicik”leriyle ünlü teşkilat resmen, “askerî”si de dahil, casuslukla suçlanıyordu!
Şu ana kadar bu konuda ciddîye alınmaya değer bilgi kırıntısıyla karşılaşmadık. Fakat şişirme-gazlama bahsinde, bekleneceği üzre, edebiyat zengin. Örgüt içinde (kendi beyanına göre) on üç yıl geçirmiş Ümit Kuruca (DHA’dan Mehmet İlkay Özer’e) anlatıyor:
“Örgüte İsrail ve Pentagon tarafından yüklü miktarda paralar gelirdi. Kimi zaman hediye kisvesi altında çok pahalı hediyeler gelirdi. Yurt dışından örgüte yüklü miktarda finans sağlanıyordu. Televizyona sürekli İsrail ve Amerika’dan misafirler gelip, programlara çıkıyordu. Bunların arka planında o kişilerin para karşılığında fikirlerini ülkemizde anlatması yatıyordu.”
Yani ne oluyormuş? Neyse…
İçinde ne var, açmadan bilinen kutu
Çocuğun çok istediği bir oyuncak vs. vardır. Doğumgünü, yılbaşı, filan, uygun bir vesileyle o alınır. Çocuk paketi gördüğünde anlar. Fakat herkes “aç bakalım, ne varmııış!” yapar, çocuk da mecburen açınca şaşırıp sevinmiş gibi yapar. Bu sahtelik gösterisinin benzerini Oktarcılar operasyonunda yaşıyoruz. Fakat paketten ne çıkacağı belirsizken.
Hürriyet’ten, teşkilatın meşhur “dijital arşiv”inden ilk bulgulara dair haber; bütün benzerleri gibi, diliyle bizi verilen bilgilerin doğruluğundan şüpheye düşürüyor: “Cinsel içerikli görüntüler çıktı (…) Mali Şube Müdürlüğü ekipleri, Adnan Oktar grubuna bağlı adresleri basarken Ümraniye'deki bir depoya girmiş ve 2 bin 500 adet cep telefonu, laptop ve harddiskleri ele geçirmişti. Bir kamyona doldurularak Emniyet’e getirilen ve Adnan Oktar örgütünün dijital arşivi olduğu belirtilen dijital materyallerin incelenmesi için Siber Şube’de özel bir ekip kurulmuştu. Mali Şube’den polislerin de katıldığı özel ekibin incelemenin başında bazı dijital materyaller içinde cinsel içerikli görüntülere ulaşıldı. Dijital arşivin incelemesinin aylar sürebileceği belirtilirken, inceleme ilerledikçe cinsel içerikli görüntülerin artacağının tahmin edildiğibelirtildi. İtirafçı olan bazı kadın örgüt üyeleri, Adnan Oktar'ın müritleriyle cinsel ilişkiye girdikleri sırada görüntülendiklerini, ayrılmak isteyen olursa bu görüntülerle tehdit edildiğini öne sürmüşlerdi. Adnan Oktar grubundan ayrılarak şikayetçi olan bir çok kadın da ilişkiye girdikleri sırada çekim yapıldığını iddia etmişlerdi” (vurgu benim -ük).
“Cinsel içerikli”, “cinsel içerikli” dedikçe ağızlar, sular...
Bu arşiv meselesiyle ciddî şekilde uğraşmalıyız. Çünkü büyük ihtimalle Oktar teşkilatının marifetleri gelip gelip buraya varacak veya tam aksine, bir süre sonra arşivin lafı edilmez olacak.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları




























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024