Ümit KIVANÇ
Emine Hanım’ın o büyük suçu işlemesinden bu yana sekiz yıl geçmişti (belki çıkmıştır aklınızdan). Yargıtay Genel Kurulu vestiyerlerde boş çikolata kutusu avlayan hınzır temizlik işçilerinin gözünün yaşına bakacak değildi. Yüksek hakimler kaşlarını çattılar: Emine Hanım’dan yana çıkan mahkeme yasaya aykırı karar vermişti. Allah göstermesin!
Haberi belki gördünüz, belki görmediniz, bilmiyorum, ama gördüyseniz de aktaracağım; üzerine diyeceklerimi yutmaya çalışarak. Sizin de rüyanıza girsin, hayalî bir Emine Hanım, hayalî vestiyer ve hayalî çikolata kutusuyla; çıkmasın.
Dört çocuk annesi, elli dokuz (59) yaşındaki Emine Hanım, Bursa Merkez İlçe Belediyesi’ne hizmet veren bir taşeron firmada temizlik işçisi olarak çalışmaktaydı. On altı (16) yıldır benzer işler yapıyordu (veya aynı firmada aynı işi yapıyordu; haberden anlayamadım, meseleyi değiştirmediği için de böylece bırakabiliyorum).
Bundan sekiz (8) yıl önce bir gün, o sırada her nerenin temizliğiyle uğraşıyorsa oranın vestiyerinde bir kutu gözüne çarptı. Orada öyle duran bir çikolata kutusu. Boştu, Emine Hanım, “bunu dikiş kutusu yaparım” diye içinden geçirdi, kutuyu aldı. Boş kutuyu.
Kutu, içi çikolatayla doluyken orada birisine hediye gelmişti. Onu yerinde bulamayan sahibi gidip güvenliğe başvurdu. DHA’nın haberine göre, “yapılan incelemede … çikolata kutusunun temizlik görevlisi Emine A. tarafından alındığı belirlendi”. Yapılan incelemede. Yani olay ciddî.
Gerisini tahmin edebiliriz.
Muhtemelen kadının oğlu yaşındaki biri:
– Niye aldın bu kutuyu?
Ezilip büzülen elli dokuz yaşındaki kadın (alçak sesle):
– İğne iplik… koyacaktım…
– Ne? Ne!
Kadın, titreyen sesiyle (azıcık daha anlaşılır şekilde):
– Dikiş iğnesi, iplik…
– Olmaz! Olmaaz!
Ve Emine Hanım’ı işten çıkardılar. Tazminat bile ödemeden kovmak için bahane hazırdı: Hırsızlık yapmıştı! Boş çikolata kutusunu çalmıştı!
Emine Hanım tazminatsız gönderildi. Fakat beklenmedik bir şey oldu. Emine Hanım, omuzları çökmüş, ağlamaklı, gidip köşesine büzülmek yerine, dava açtı. Bursa 2. İş Mahkemesi’ne başvurdu. “Çikolata kutusunu aldım, dikiş kutusu yapmak için aldım,” dedi. Boş kutudan söz ediyoruz. Sekiz yıl öncesinden.
Mahkeme, “özel kullanıma ait olmayan, herkesin izinsiz olarak rahatlıkla girip çıktığı, elektrik süpürgesi, kablo, poşet gibi malzemelerin konduğu yere bırakılan, dolu veya boş olduğu dahi şüpheli olan” kutu yüzünden Emine Hanım’ın hem de tazminatsız olarak işten çıkarılmasının “hakkaniyet kurallarına uymadığına” hükmetti.
Ne güzel! Adalet diye bir şey vardı demek…
Acele etmeyin. Hele bir durun. Türkiye’deyiz ve siz hemen “adalet yerini buldu” havasına giriyorsunuz. Her işimiz böyle zaten. Bir sakin olun.
Emine Hanım’ın kim bilir firma için ne muazzam bir meblağ oluşturan tazminatı öyle büyük sorundu ki, firma mahkeme kararını temyiz etti. Kim bilir, belki de prensip meselesiydi. Boş çikolata kutusu alan temizlik işçilerine müsamaha şirketin kitabında yazmıyordu. Dosya Yargıtay’a gitti. Sekiz yıl önce olmuş hadiseden söz ediyoruz. Boş kutudan.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi firmanın hassasiyetinin ne kadar yerinde olduğunu göstererek, kararı hemen bozdu. Emine Hanım’ın, “kimsenin bulunmadığı sırada başkasına ait çikolata kutusunu alarak kendisine mal etmesi”, ayıptır söylemesi, “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteliğinde”ydi. Mazallah, toplumun ahlâkı esastan bozulabilir, vicdan derin yara alabilirdi. Ekonomik kriz çıkması ve sınır güvenliğimizin tehlikeye düşmesi bile ihtimal dışı sayılmazdı. Boş çikolata kutusu denip geçilemezdi. Sekiz yıl önce, bu kutuyu alma hadisesi; hatırlatmış mıydım?
Fakat kahraman bakkal süpermarkete karşı gibi bir vaziyet hâsıl olmuştu. Emine Hanım’a yapılanı haksız bulan Bursa 2. İş Mahkemesi, kararında direndi. Büyük hırsızlık hadisesiyle ilgili dosya bu defa Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gitti. Meşgûl mühiminsanların koridorları titreterek yürüdükleri, hayatların aydınlandığı veya karardığı yüksek yerlere, yüksek yüksek hakimlerin eline. Emine Hanım’ın o büyük suçu işlemesinden bu yana sekiz yıl geçmişti (belki çıkmıştır aklınızdan). Yargıtay Genel Kurulu vestiyerlerde boş çikolata kutusu avlayan hınzır temizlik işçilerinin gözünün yaşına bakacak değildi. Yüksek hakimler kaşlarını çattılar: Emine Hanım’dan yana çıkan mahkeme yasaya aykırı karar vermişti. Allah göstermesin! Yasa çikolata kutusundan yanaydı. Yani kutudan değil de sahibinden. Yani firmadan. Çünkü aslında meselenin kutunun sahibiyle alâkası kalmamıştı. O halde yasa niyeyse Emine Hanım’ı tazminatsız işten atanlardan yanaydı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı, on altı yıldır temizlikçilik yapan dört çocuk annesi kadınları etraftaki boş çikolata kutularını alıp dikiş kutusu yapmaya kalkmaktan sonsuza kadar men edebilecek kuvvetteydi: “Belirtilen maddî ve hukukî olgular gözetilerek davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulü doğru olmamıştır.”
Artık Emine Hanım neye hakkı var, neye yok, anlamalıydı. Zira maddî ve hukukî olgular devreye girmişti. Bunların devreye girdiği yerde çikolata, kutu, vestiyer falan kalmaz. Dört çocuk, elli dokuz yaş, on altı sene temizlik işçiliği kalmaz. Maddî ve hukukî olgular dendi mi hiçbir dikiş iğnesi, hiçbir iplik hiçbir kutuya konamaz. Hele bir çırpıda tazminatsız işten atılabilecek, elli dokuz yaşındaki temizlik işçileri tarafından.
Niye reddedilmesi gerekiyormuş kıdem tazminatı talebinin? Muhtemelen firma Emine Hanım’ı hırsızlık gerekçesiyle işten attığından.
Rejimimiz budur ve bunun bile mumla aranacağı günler yakındır, eğer insanlık vicdanını hatırlamaz, aklını başına toplamazsa. Tabiî bir ihtimal de, bütün bunların arkasında üst aklın, Soros’un, Yahudi lobisinin, vatan hainlerinin ve… vee… veee… Suriyelilerin!, evet Suriyelilerin bulunuyor olmasıdır.
Bunca lafı edeceğime, “Ulan, hukuk bizim neyimize!” mi yazsaydım acaba?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024