Ümit KIVANÇ
Hatırlayarak başlayalım: İnsanlar narsisist liderlere bağlanıyor, çünkü bu liderlerin “parıltısı” onların da “üzerine düşüyor”. Ayartma kabiliyetine sahip bu liderler, insanların “narsisist ihtiyaçlarını”karşılıyor. Bütün bunlar, narsisizmin âdetâ bir geçerli hayat kılavuzu gibi bireysel yaşantılara ve toplumsal ilişkilere yön verdiği, zehirli ortamda cereyan ediyor. Bärbel Wardetzki’nin Siyasette ve Toplumda Narsisizm, Ayartma ve İktidar kitabını (Çeviren: Deniz Cankoçak, İletişim Yayınları, 2018) didiklemeyi sürdürüyoruz. Çünkü burada “anlatılan bizim hikâyemizdir” durumu var.
Yazar, genel olarak narsisist kişilerden sözettiği bir yerde, bizim pek iyi tanıdığımız bir “müdür” özelliğinden sözediyor :) “Müdür” derken dilimizin güzide deyimlerinden “kifayetsiz muhteris”le anlatılanın bir yönünü kastediyorum; herhalde hepimiz için gayet açıklayıcıdır: “[Bu] kişilerin kimliklerine giden kapı, kendilerini özdeşleştirdikleri büyüklenmeci bir maske oluşturma zorunluluğu hissetmeleri biçiminde, yanlış ayarlıdır.”
Bu yüzden, müdürün odasına girilmez, yanına yaklaşılmaz, çünkü her yakın temas, sadece -meselâ cevap verilemeyen sorular gibi haşaratı ortaya salarak- mazallah karizmayı çizdirme tehdidi barındırmakla kalmaz, kudretten de eksiltir. Onun bunun yakından temas edebildiği kudret, kudret değildir. Yüzlerce muhafız, onlarca koruma aracı, vatandaşların sindirildiği, korkuyla kenarlara itildiği caddeleri saran, kulakları acıtan siren sesleri, gözleri kamaştıran çakar lambalar, aralanmış füme camlardan, silah tuttuğu belli ellerle savrulan “Çekil, çekil!” buyrukları, gerçekte pek küçük ölçüde sahiden korunmaya ilgilidir. Kudretini başkasına gösterme-dayatma da bu ayinin amaçlarından yalnız biridir. Hepsinin gerisinde, kudret sahibinin katı olduğunu kendine her defasında kanıtlaması ve hatırlatması gereken bir uçucu gaz vardır: “Dışarıya gösterdikleri, kişi olarak onları oluşturan şeylerin yalnızca bir bölümüdür. Kendileri bile bunun farkında değildirler, çünkü kendi anlayışlarına göre onlar dışarıya gösterdikleri şeydirler. ‘Parlıyorum, cezbediyorum, etkiliyorum, korkutuyorum - o halde varım’” (vurgular benim -ük).
Rakip veya hasım’dan düşman’a
Lider ile yakın çevresi, “ekibi” veya müttefikleri, ağırlık ve etki sahibi destekçi çemberi arasındaki ilişkiler açısından liderin bu bir nevi sert kabuk-kof çekirdek şeklindeki ikili varlığı şüphesiz özel önem taşıyor. Belki lider-kitle ilişkisi alanındakinden de daha fazla ve doğrudan.
Rakip veya hasım gruplara karşı liderin konumu açısındansa bu ikili varoluşun barındırdığı tehdit başka bir ciddî sonuca yolaçar. Alt edilmesi gereken rakip veya bertaraf edilmesi gereken hasım gruplar, imha edilmesi gereken düşmanlara dönüştürülürler. Rakiple konuşulur, tartışılır; hasımla pazarlık, müzakere, ateşkes görüşmesi vs. yapılır; imha edilmesi gerekenle temas kurulmaz. Her türlü temasın kesilmesinde, karşıtlığın geri döndürülemez ölçüde keskinleştirilmesinde, yalnız siyasî hesaplar değil, derindeki bir dinamik rol oynar: “[N]arsisist insanlar abartılı özdeğer duygularıyla dikkat çeker, kendilerine âşık gibi görünürler. Bu, içlerinde kendilerinden şüphe ettiklerini ve özdeğer sistemlerinin istikrarsızlığını gizler. Aslında yeterince iyi olamamaktan korkarlar, bu yüzden hep en iyi olmak zorundadırlar. Eleştirel düşünceyi ve karşıtlıklarla tartışmayı başaramazlar, çünkü bu, değersizlik duygusuyla temas etmelerine yol açar; ne olursa olsun bunu önlemek zorundadırlar, çünkü bu yok olma korkusu ve derin bir çaresizlik duygusuyla ilişkilidir” (vurgular benim -ük).
Tabiî insanın ilk aklına gelen, demokratik teamülleri bizimkine göre zayıf sayılacak ülkelerde bile rakip siyasetçilerin topluluk önünde karşılıklı geçip tartışmaları gayet doğalken, üstelik bizde bu âdet çok uzun zaman boyunca siyasetin yerleşik bir kurumuyken, iktidar partisi lideriyle karşılıklı tartışma imkânının nasıl olup da birden ortadan kaldırılıverdiği. Erdoğan+AKP için iktidar güvencesi olarak görülen, hâlihazırdaki devlet koalisyonunca da teşvik edilen kutuplaşma-düşmanlaştırma politikası elbette böyle bir temasa elvermiyor. Ancak henüz bu politika iktidar koalisyonunun ana yönelimi haline gelmemişken de biz AKP liderini rakipleriyle karşılıklı tartışırken görmedik. Hattâ eleştirel soru sorma ihtimali bulunan gazetecilerin karşısında bile görmedik. Böyle bir sahneye hiç çıkmadı. Işığını dekorunu kendi kurmadığı, seyirciyi kendisinin tayin etmediği herhangi bir sahneye…
Ve siyasî kültürümüz, böyle bir hali önemli bir eksikliğe delil, vahim bir arızaya işaret, saymadı, burada tehlike belirtisi görmedi. Bu yüzden, tartışmadan kaçmanın güç gösterisi olarak takdimi mümkün oldu. Sık sık tekrarlanan “siz kim oluyorsunuz?” hitabı da, herhangi bir eşit düzlemde karşı karşıya gelmeyi, eşit söz hakkıyla tartışmayı baştan yok saymasıyla, muktedirin öngördüğü ilişkiyi tarif eden bir “öneri” sayılır.
“Değersizlik duygusuyla temas” tehlikesinin çağırdığı çaresizlik ve “yok olma korkusu”, narsisist siyaset zamanlarının zirvelerine, muktedirlerine özgü bir mesele değil. Narsisist lidere bağlanan kitlenin bireyi bakımından da benzer bir iç dinamik sözkonusu. Yazarımız burada Ernest S. Wolf’tan alıntı yapıyor: “Görkemli maskenin ardında duygusal olarak ihmal edilmiş, gerçek kimliğinin onaylanmasına ve aynalanmasına aç olan, çaresiz bir çocuk vardır.” “Aynalanma”yı, “bir kişinin belirli özellik veya davranışlarını kopyalayıp kendisine aynen yansıtmak” açıklıyor Wardetzki: “Biri bizi aynaladığında kendimizi görürüz ve bu tanıdık bir şey olduğu için rahatlarız.” Yazar gerçi bunun “terapi ve iletişim tekniği” olarak kullanıldığını hatırlatıyor, ama burada bizi ilgilendiren, hem liderin hem ona bağlanan kitle bireyinin birbirlerinde kendilerini görerek yaşadığı “rahatlama”; ve bunun zamanla vazgeçilmez hale gelmesi.
Bu, “çaresiz çocuk” için şart. Çünkü “mükemmel maske biçimindeki sahte kimliğe saldıran her şey bu çaresizliğe dokunur”. Rahatsızlık kaynakları her yerdedir: Eleştirinin tesirini sınırlı tutmak zordur, doğrudan doğruya yıkıcı etki yapar. Herhangi bir eksiğin, yanlışın belirtilmesinde iyi niyet aranması imkânsızdır. Ancak rahatlamayı hayatî ihtiyaç kılan manevî gedik, sırf eleştirinin yolunun kapanmasıyla doldurulamaz. Mazallah “hayranlığın yokluğu”, hattâ yetersiz dozda varoluşu bile ciddî meseledir, bahsettiğimiz türden insanların dengesini bozar: “İncinme ve reddedilmelerle baş etmek için gerekli esnekliğe de sahip değildirler. Bu durumlarda duygusal olarak dengeli bir tepki veremezler. Tepkileri ya depresif ya taşkın bir öfke, inat ve şiddet olur. Bu tepkiler, kişinin önemsenmeye ne kadar bağımlı ve kendiliğinin ne kadar zedelenmiş olduğunu gösterir.”
Ve dengesizlik kudretle birleştiğinde, şüphesiz çok tehlikeli bir bileşim ortaya çıkar. Böylece yeniden lidere dönüyoruz.
“Evet deyiciler”
Tepedeki narsisist liderin iç âlemiyle dışarıdaki tehlikeli evren arasında şüphesiz bir tampon, bir koruyucu çember olmalıdır. Çünkü bir an bir şekilde onaylanmama tehdidi altında hiçbir zaman kavuşulamayacak olan huzura merkezdeki narsisisti bir nebze olsun yaklaştırabilecek olan, huzurun taklidini yaratan bir benzerlik ortamıdır: “Narsisistler, gönüllerine göre olan dünyada, onlara benzeyen veya tam onlar gibi olan insanlarla çevrilidirler. Bu, onlara bir âşinalık duygusu verir. Meseleleri aynı şekilde gördükleri ve aynı görüşü temsil ettikleri için narsisistik insanlar kendilerini olumlu şekilde aynalanmış ve onaylanmış hissederler.” Arasıra ağızlarından dökülen akla sığmaz herzeler veya saçlarına başlarına sürdükleri parlatıcılar veya cepleri para görünce sırtlarına geçirdikleri pahalı rüküş giysiler dışında kayda değer özelliği bulunmayan bazı insanların nasıl olup da iktidarın odağına yakın mevkilere yükselebildiklerine şaşarız bazen. Ülkenin kaderine tesir edebilecek yerlerde dolaştıklarını düşününce, tedirgin olmamız doğaldır. Esas işlevlerinin bir tür ayna görevi görmek olduğunu düşünüp azıcık rahatlayabilir miyiz?
Ne yazık ki hayır: “Narsisist inanlar etraflarına kendilerine benzeyenleri topladıkları için hemen hemen sadece her durumda onları onaylayan ‘evet deyiciler’i toplamış olurlar. O zaman da hatalar düzeltilemez, çünkü kimse itiraz etmeye veya karşı taraf olmaya cesaret edemez. Reddedilme, rezil edilme, hattâ sepetlenme riski çok yüksektir. Bu olgu bazı firmaları batırmıştır ve Amerika’da da büyük bir tehlike olabilir. Trump kendini yanılmaz kahraman olarak stilize etmeye ve onu durduracak birisi olmazsa kibri içinde kendi sınırlarını yok saymaya ayartılmış olabilir.”
Bu yazı yazılırken dolar altı lirayı geçmişti. Amerika’dan bahsediyoruz ya! Devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları


















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024