Ümit KIVANÇ
Nihayet biri çıkıp, altında ezildiğimiz mekanizmanın “Tek Adam Rejimi” diye nitelenmesinin nasıl yanıltıcı olabileceğine dikkat çekti. Orhan Gazi Ertekin, “ortaokul milli tarih kitaplarından çıkma … ‘tek adam’ vurgusu”na takılıp kalmış “konvansiyonel bakış açısı”nın olan biteni, özellikle iktidarın yapısı ve karar alma-eyleme süreçlerini kavramada yarattığı eksikliğe dikkat çektiği yazısında (Duvar’da:, “Yargı, iktidarı anlamak ve infaz yasası”), “Bu yaklaşım,” diyor, “iktidarın ‘çoğul’ yeniden üretimini ve hükümetin kendisiyle çelişen her hareketinin yine kendisinin tutarlılığından kaynaklandığını fark edememektedir. Ve konvansiyonel bakışın ikinci önemli sorunu ise ‘kamuoyu’nun hem iktidar içindeki gruplarda hem de dışında hâlâ anlamlı olduğu yerlerin bulunduğunun fark edilmemesidir.” Özellikle ikincisinin, etkin muhalefet yapılamayışının başlıca sebepleri arasında yeraldığı âşikâr.
Tek Adam otoritesinde bir süredir sıklaşarak görülen yalpalamalar, yetersizlikler, çatlaklar bir yana, Tayyip Erdoğan’ın “başkanlık”ıyla kurulan rejim ilk gününden beri “Tek Adam rejimi” değildi ki. Bunu böyle düşünen pek çok kimsenin rahatça ve genişçe dile getiremeyişi, muhtemelen, muhalefet saflarına salınmış, felç edici o bıkkınlık yüzündendir. Hakaret yorgunluğu. Ufuksuzluğun yarattığı çöküntü. “Akepe’yi savunuyorsun!” şirretlikleri… “Şu andaki iktidar Tek Adam iktidarı değil” dediğinizde doğacak olağan Türk-işi sonuç bu: Onu mu aklamaya çalışıyorsun?
Oysa şu anda bu memlekette doğru dürüst, sonuç alıcı muhalefet hareketinin oluşabilmesi için, öncelikle muhalefetin kendine doğru dürüst varoluş imkânları, hedefler ve siyaset tasarlaması, bunu mümkün kılabilmek için de karşısındaki iktidarın yapısını doğru kavrayabilmesi gerekli.
“Şahsım” teorisini, yalnız edâ, üslûp, ideolojik motif, duygusal etki aracı veya boyuna yeniden teyit edilmesi “sürdürülebilir kudret” açısından gerekli iddia değil, iktidar yapısının gerçeği sayarak muhalefetin iştiha ve iştiyakla benimsemesi, yalnız bunun faili basitleştirip işleri müthiş kolaylaştırmasına bağlanamaz. Esas sebep, aksi halde ana akım muhalifliğin yerleşik -hattâ kurucu- anlatısının çökecek olması. (Karakteristik ruh halinin, iktidarın “esas sahibi” olma duygusu ve iddiasının pörtleyecek oluşu da var; ama ona burada giremeyeceğiz. Çünkü ezelî muhalif kesimlerin bile bu duyguya zaman zaman yakınlaşabilmelerindeki patolojik karmaşıklık, uzun, zorlu bahis.)
MHP’nin sorun edilmeyişi
Mevcut iktidarın bir koalisyon olduğunu tesbit edip buradaki güç ilişkilerini tarife kalkıştığınızda, konu güncel olarak hemen 7 Haziran 2015’e gelir, oradan da nereye gider, Allah bilir. Biz sıradan fânilerin bilebileceği kısmıysa, bu işten sol-muhalifliğin ana akımını oluşturan her türlü “ulusalcı” -yani milliyetçi- siyasî iddianın zararlı çıkacağı, hepsinin paylaştığı hâkim anlatının çökeceği. Somut olarak bu, birtakım kimselerin somut konumlarının sarsılması da demek; haliyle :)
İktidarın özellikle gaddarca uygulamalarının esas isteklilerinin “şahsım” veya “akepe”den çok, başkaları olduğu, cumhurbaşkanının, kendisini en tepede tutacak bir güçler dengesini kâh onun kâh bunun, ama çoğunlukla şunun taleplerini yerine getirerek sürdürüyor olabileceği ihtimali hesaba katılırsa, kurulacak muhalefetin atışlarını yönelteceği hedefler elbette ona göre yeniden düzenlenecektir. Bugün “akepe” dendiğinde anlaşılması gereken, gerçek bir parti teşkilatı değil. Teşkilatta etkin olmak, anlamlıdır. Bu yüzden parti teşkilatında “taban” bir etkendir. Tepenin yamaçlarında ve eteklerinde kümelenmiş çıkar grupları ve doğrudan muhafızlık-tetikçilik işlevleri yüklenmiş, yukarıdan gelen buyrukla iş gören hizmetliler, vazifeliler topluluğu, herhangi bir parti örgütlenmesine, işleyişine tâbi değiller.
Orhan Gazi’nin “konvansiyonel bakış açısı” dediği, benim “ana akım muhalif yaklaşım” diye adlandırmayı yeğlediğim zihniyet, unutmayalım, Devlet Bahçeli ve MHP’yi, Gezi İsyanı’n ertesinde dahi, “demokrasi cephesi”nin (“hayır cephesi”) doğal unsuru olarak görüyor, “akepe”ye beklenen tavrı almadığı için eleştiriyordu. (Gezi İsyanı sırasında ve ertesinde, muhalif saflarda yaygın olarak en beğenilen görüntülerden biri, sol yumruk, zafer (“V”) işareti ve Ülkücü el hareketi (“kurt”) yapan üç kişinin -kollarının, ellerinin- yanyana görüldüğü, muhtemelen imal edilmiş fotoğraftı. Eninde sonunda, şu ya da bu şekilde, nüfusun “istenmeyen” kesiminin imha veya enterne edilmesini öngören MHP’liliğin güvenlik aygıtında inanılmaz ölçülerde etkin ve yaygın bir siyasî yaklaşım, dünya görüşü, tavır olarak kazandığı konum; Kürt illeri yakılıp yıkılırken askerlerin kurt işareti yaparak selfie’ler çekmeleri, paylaşmaları, her yere MHP amblemi üç hilalin çizilmesi, MHP sloganlarının atılması, Suriye’ye giren ordu araçlarındaki askerlerin kurt işareti yaparak geçişleri… Türkiye’nin muhalif saflarında bunların hiçbiri “akepe”nin yediği haltların yüzde biri kadar bile mesele edilmez. Edilmiyor. Hâlâ. İktidar koalisyonunun “devlet” ayağına yönelmiş muhalif eleştiri ve öfke, “akepe”ye yönelenin yüzde birinden fazla, evet, yüzde beş kadar.
Bunları konuşmayı birden kolaylaştıracak simgesel hadise: “Ya Allah - Bismillah - Allahüekber!” son yıllarda “Reis’çi” gençlerin, Türk-İslâmcı grupların, solcu veya Kürt düşmanı linç kalabalıklarının coşkuyla attığı slogan. Genellikle “tekbir getirdiler” diye bahsediliyor bundan. Ve tabiî “dinci-gerici” güruhlara hasrediliveriyor. Oysa bu, MHP’nin 1970’lerden beri kullandığı slogandır. Sırf faşist milliyetçilikle eyleme sürükleyemeyecekleri kitleleri “kazanmakta” epey işlerine yaramıştır. O dönemleri bilenler dahil kimsenin bugün bu sloganla karşılaştığında MHP’nin sözünü etmemesi, doğal olarak, faşist hareketin Kahramanmaraş katliamı gibi pek de nadirattan olmayan eserlerini akla getirecek bağlantıyı hatırlatmaması ilginç değil mi? Bakın bir simgesel olgu daha: Bugünün muhalifinin gözdesi, 1970 öncesinin seri Alevi katliamları değil, Sivas Katliamı’dır; niye? Sadece tarihi daha yakın diye mi? Öncekilerde, siyasî hazırlık ve icraatı, devlet güçlerinin katkısını bir tarafa koyup yalnız dinci-gericilerden bahsetmek imkânsız olduğundan mı yoksa?
Kod kelimeler
Burada sorun güncel-siyasî değil. Hangi partiyi tahlillerimizde ve tavır takınırken nereye yerleştireceğiz meselesi değil. Bütün bir yakın tarih kavrayışı. “Muhalifim” diyenin elini kolunu bağlayan bir sembiyotik ilişki. Nâzım’la onu hapse atanlara, Deniz’lerle onları asanlara aynı anda sempati -kimileri için, hattâ, âşk- duymak, memleket ana akım muhalefetinin asla aşamadığı duygusal ruh hali. Yaşadıklarımızın ilk kaynağı eline güç geçirebilenlerin kötülüğe yatkın, zulme meyyal oluşları, vicdansızlıkları, merhametsizlikleriyse, ondan hemen sonra gelen sebep de bu. “Muhalefet” öyle şeylerden bir türlü vazgeçemiyor ki, aslında bu yüzden muhalefet olamıyor. Ancak “Yenikapı ruhu” temsilinde repliksiz figüran kimliğiyle sahneye çıkabiliyor.
Muhalefetin elini kolunu bağlayan neydi? “Dinciler-gericiler” korkusu. Oysa bugün görüldü ki, o “dinciler-gericiler”, Müslüman ahalinin ufak kısmıdır ve böyle gözükenler arasından iktidara gelenlerin ilk çıkarıp attığı şey, eski siyasî gömlekleri falan değil, düpedüz Allah ve ahiret inancıdır. Sahiden Allah korkusu taşıyan, bugünkü iktidarla etrafındaki çembere üşüşmüş açgözlü yalaka ve tetikçi sürüsünün bir gün içerisinde yediği kırk halttan birini bile yerken sıkıntı duyar. “Din istismarı” konusunu yurttaş çoğunluğunun dinî hassasiyet ve alışkanlıklarından ayırt etmeyi onyıllar boyunca beceremeyen, bütün bu uzun zaman boyunca, halk çoğunluğunu, kaçınılmaz olarak yoksul halk çoğunluğunu alenen aşağılayarak, silahların gölgesinde toplumsal tahakküm sürdürmeye çalışan birileri, bugün kendilerini toplumun parçası saymakta zorlanıyor, bu yüzden kan ve can verdikleri ana muhalefet gövdesi, zorlukla koltuğa oturtulduğunda hayat belirtileri gösteren bir yarı-canlı gibi. Makam koltuğu görünce eski konumunu hatırlıyor, yanaklarına azıcık renk geliyor. Muhalif tavır takınması gerektiğinde, uyarıcı olarak, kulağına “dinciler-gericiler” diye fısıldanması gerekiyor; bu kod kelimeleri işittiğinde azıcık canlanabiliyor.
İyi de, kendisi hiç iktidar paylaşmamış, doğal yeri ezilenlerin yanı olan başka muhalifler neden bu ana akımın “konvansiyonel bakış açısı”nın tesirinden kurtulamıyor? Üstelik bunun dışına çıkmaya kalkan herkesi anında bu işten caydırmak veya bunu başaramıyorsa üstüne basıp ezmek, un ufak etmek için büyük iştiha duyuyor? (Galiba vaka yine yukarıda anıp geçtiğim patolojik vaziyetle ilgili.)
Yoksa muhalifler ortamında egemen genel dünya görüşü ve özel olarak ülke ve topluma dair temel idrakın da bugünkü iktidar koalisyonunun aslî unsurlarının amentüsü olan aynı yalanlar üzerine kurulu oluşundan mı? Olabilir mi böyle bir şey?
Muhalefet, en aykırı, en dinamik kesimleri dahil, hayatımızı imal ve tezyin etmiş şu yalan rüzgârından kendini sakınabileceği bir barınağı kısa sürede inşa edemezse, günün birinde yapıcı rol oynayabilecek etkin muktedir aktör konumuna gelemeyecek; bu belli. Gözümüzü bu kadar yükseğe dikmeyeceksek, muhalefetten en azından muhaliflik bekleyebiliriz herhalde. Haksızlığın, adaletsizliğin daha fazlasına, zulme karşı direniş; bari! Keyfî kararlarla eziyet çektirilen, işkence edilen, hapse atılan, sürekli tehdit altında tedirgin yaşatılan insanlara, çöpten yiyecek toplayanlara, yaşamları gözden çıkarılmış işçilere fayda; azıcık!
Şu anda Türkiye’yi Tek Adam tek başına yönetmiyor. Şu anda “akepe” iktidardaki güçlerin belki de en önemsizi. Siyasî yelpaze barındıran kitle partisiyken, şimdi Tek Adam’ın ihtiyaçlarına göre devreye sokulan hizmetliler şebekesinden ibaret. Şu anda iktidar koalisyonunda yeralan bir aslî güç, “akepe”den önce de, dönemine göre şu ya da bu ölçüde iktidarı paylaştı ya da gerektiğinde devreye girdi. Şu anda birçok tasarruf, bu odağın taleplerine uygun olarak gerçekleştiriliyor. Ona değil, mütemadiyen Tek Adam’la “akepe”ye saydırınca muhaliflik yapılmış olunmuyor.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024