Ümit KIVANÇ
Bakın ne diyeceğim: "Ekonomi bilimi" diye bir şey yok aslında. Öyle, insanların yaptığından ettiğinden bağımsız, nükleer enerji veya havuçla elma üretsek de, yirmi dört saat dünya borsaları kovalayıp oradan oraya paralar kaydırsak da, hiç bulaşmayıp yan gelip yatsak da bizden bağımsız işleyen mekanizmalar, her şeye yön veren yasalar falan yok. Eğer futbol kuralları ve maçlarda olup bitenler bizim dışımızda, bağımsız, nesnel yasalara göre gelişen hadiselerse, ekonomiyi de öyle sayabiliriz. O kadar. Tesadüf ve “elde olmayan etkenler”i ihmal etmeden. Yani iş, teknik direktörün sahaya çıkaracağı kadroda, vereceği taktikte, futbolcuların ne yapıp edeceğinde, yani hem iyi oynayıp oynamayacağında hem hakemi hangi fırsatta nasıl kandıracağında - ekonomiden bahsediyoruz, bunsuz olmaz. Ayrıca saha dışında işleyen ağır torpil, rüşvet, şike mekanizmalarını, transfer dümenlerini, sahadaki oyunun etrafında kurulmuş, haybeden para kazanıp istifleyen sektörleri de eklemeliyiz. Tablo daha gerçekçi olur. Hele zenginleşmenin üretimden ne kadar koptuğu düşünülür, en kârlı manevraların yapıldığı, en büyük kazançların elde edildiği alanın tamamen muhayyel bir para oyunu sahası olduğu göz önüne alınırsa, maçın esasen saha dışında kazanıldığına dair hayret verici -çünkü oyunun oyunluğunu inkâr eder- taraftar inancının ekonomi âleminde doğrulandığını görürüz.
Hâlihazırda Türkiye ekonomisi dibe doğru batmakta. Böyle söyleniyor. Yaygın görüşe göre, ülkeyi yönetenler aslında yönetemiyor ve cehaletleri, ehliyetsizlikleri yüzünden ekonomiyi batırıyorlar. Kimse kusura bakmasın noktasında bildirmek isterim ki, bunun böyle olduğunu hiç mi hiç sanmıyorum. Kimse cehalet veya iş bilmezlik yüzünden bizi yoksulluğa sürüklemiyor. Bizim yoksulluğa sürüklenmemizi göze alarak kendini zenginleştiriyor.
Aslına bakarsanız, her fırsatta bütün kötülüklerin anası mahiyetinde sahneye çıkarılan ve marifetleri dillerden düşmeyen şu “ekonomik kriz”lerin büyük kısmı da öyle sanıldığı gibi, herkesin başına gelmiş bela falan değildir. Tarihte “ekonomik kriz” sıfatına uygun görülmüş pek az sarsıntı sahiden bu adı hak edecek genellikte hasara yol açmış. İstisnasız bütün krizlerde birileri yoksullaşır, başka birileri zenginleşir. Tesadüfe bakın ki, yine hemen bütün krizlerde yoksullaşanlarla zenginleşenler aşağı yukarı aynı toplumsal kesimlerdir.
Çünkü birilerinin karar verme mevki ve kapasitesini, eylem ve yaptırım gücünü elinde tuttuğu düzenler içerisinde yaşıyoruz. Ve bu zenginler, güçlüler, silahlılar koalisyonu, nasıl yaşayacağımızı büyük ölçüde belirler.
Doların yükselişi, hem varsa biriktirdiğimiz parayı hem de emeğimiz karşılığı kazandığımızı eritiyor. Satın alabileceklerimiz, sahip olabileceklerimiz azalıyor, kimilerimizin hayatına para karşılığı edinilebilir herhangi bir şey katması imkânsızlaşıyor, kimilerimiz yoksulluğa, kimilerimiz açlığa sürükleniyor. Peki bu topluca yoksullaşmadan muaf kalabilen kimse var mı? Olmaz olur mu? Kimler bunlar? “Ekonomi” denen ve güya bizim de katılımımızla yürüdüğü varsayılan çarkın nasıl döneceğine karar verenler. Bütün işlerin kendi çıkarlarına yürüyebilmesi, alınacak kararların kendi gelirlerini, servetlerini artırabilmesi, başkalarının hayatı ve kaderi üzerindeki karar verme kapasitelerinin azalmaması konularında uzmanlaşmış, aile-zümre gelenekleri oluşturmuş ya da günün fırsatlarını değerlendirme hususunda kabiliyet ve ilişkiler geliştirmiş, açıkgöz, paragöz kimseler.
Bakın, ne burjuvazi diyorum ne oligarşilerden söz ediyorum ne menfaat düşkünü siyasetçilerin marifetlerinden bahsediyorum! Çünkü, aman, sakın eşitlikçi, bozguncu solcu lafları karışmasın araya, ekonomi denen kandırmacanın hakikati ortaya dökülmesin, sakın eşitsizliği doğası gereği varsayan ideolojilerin egemenliğinde, serbest piyasa palavrasıyla başlayıp “ekonomi bilimi” safsatasına uzanan kurgusal âlemin The Truman Show filmindeki gibi, ufkumuza oturan, gökyüzümüzün yerine geçen, imal edilmiş bir yarımküre olduğu anlaşılmasın!
Kararları alanlara verenlere dönelim. Türkçede karar almakla karar vermenin aynı şey oluşu bize bu konuda yol gösterir mi? Göstermez, devam edelim. Hayır, ekonomiden bahsediyoruz, işin içine alışveriş girdi, duraladım bir an. Nâçizâne, görüşüm o ki, doların yeniden sıçrayacağını, kırk sekiz haber sitesinin sosyal medyada yüz doksan dokuzuncu defa, içinde “rekor” veya “zirve” lafı geçen mesajlar paylaşacağını, yoksul ana babaların karardıkça karararak bakışlarını çocuklarından daha çok kaçıracağını, kendini hali vakti azıcık yerinde sayanın artık yerinde sayamayıp gerilemek zorunda olacağını ve umutsuzluktan umutsuzluğa sürükleneceğini, milyonlarca insanın iç sıkıntısıyla puflayıp ve korkuyla soluğunu tutacağını, göz göre göre boyuna faiz düşürme kararları alanlar elbette biliyorlar. Şu basit soruyu neden ilk anda ve hep beraber sormuyoruz: Bu kararlarla herkes mi yoksullaşıyor? Kimler yoksullaşmıyor, aksine zenginleşiyor?
SORAMADIĞIMIZ SORULAR
Tepemize yıkılan ekonomi binasının enkazı altında kalışımızda bizim kabahatimiz sadece gerçekte var olmayan kazançlar-gelirlere göre yaşam sürmek değil. Gerekli soruları sormamak büyük kabahatimiz: Krizler kimlere yarıyor? Neden hep onlara yarıyor? Neden krizleri derinleştiren kararları alanlarla krizlerden kârlı çıkanların aynı kişiler oluşundan kıllanmıyoruz? Şu anda alenen ve acilen sormalıyız: Ülkeyi yöneten klik ve zengin ettiği çevrelerin serveti, dolardaki artışla birlikte ne kadar arttı? Gerçek soru budur.
İkinci soru, “geçiş garantisi”, “sefer garantisi” gibi abuk subuk icatlarla yok yere cebimizden çalınıp eşe dosta aktarılan milyarların ekonomiye etkisinin niye ağızlar “kriz” diye her açıldığında ortaya sürülmeyişi? Niye? Ekonominin nesnel yasalara göre yürüyen bilim sayılmasına halel gelmesin diye mi? Düpedüz, eldeki parayı verimli işe yatırmak yerine birilerinin cebine koyuyorsun, neresi bilim! Kıçtan ısıtmalı yüzlerce makam arabası alınıp eldeki para zamâne fırsatçılarının konforuna harcandığında bunun ekonomiye tesiri “bilim”in varsayım sınırları dışında mıdır? Tıpkı neye harcandığı bilinmeyen, sorulamayan, devlet sırrı kasasına saklanmış örtülü ödenek gibi.
Üçüncü bir soru daha var ki, onun sorulmayışı, bir yerden sonra artık memleket sakinlerinin ezcümle ana akım siyasetçiler ve fikir erbâbı tarafından hiçe sayılması anlamına geliyor, bendenize göre: Görünür ve görünmez askerî harcamaların ekonomik durumumuza etkisi nedir? Ne çaptadır? “Uçaklarımız şurayı vurdu”, “toplarımız şurayı dövdü” diye övünülüyor, “Suriye’de orayı aldık”, “Irak’ta şuraları ele geçirdik” diye şişiniliyor. Bedava mı yürüyor bu işler? Bir top mermisi kaç para? Bir ara Tayyip Erdoğan da sormuştu, hatırlarsınız: Mermi kaç para, haberiniz var mı sizin, demişti. Ankara’nın beslediği binlerce maaşlı Suriyeli cihatçının eğitimine, donatımına toplam kaç para gidiyor? S-400 alımıyla sokağa atılan para bir tarafta, F-35 ağından dışlanmanın zararı öbür tarafta. Bunlarla ilişkili bir soru daha: ABD’de tamamen fuzulî yere lobi firmalarına ne paralar ödeniyor? “Mavi Vatan - Çuvallayış” ve “Trablusgarp - Dökülüş” dizisinin maliyetleri neler? (Milliyetçi-ırkçı hamaset dizileri için TRT’ye verilen paralar ne kadar?) Hakikaten aklım almıyor, son on yılda askerî harcamaları yüzde 86 artmış bir ülkede bu mevzu nasıl hasır altı edilir? Sığmaz ki hiçbir şeyin altına!
Ekonomik tercihlerin kişisel-zümresel zenginleşme, abartılı lüks-konfor ve boyundan büyük fetih işlerine kalkışmaya göre yapılışının mevcut krize tesiri nedir? Memleketin tarımının batırılması bütünüyle birtakım çıplak çıkar hesapları yüzündense, ekonominin “nesnel” gereklerinden evvel konuşulacak şey yok mudur?
Ekonomi, öyle trafik lambaları sistemi gibi, zamanlamalar ve sıralamalar iyi ayarlandığında ve herkes kurala uyduğunda tıkır tıkır işlemesi beklenecek mekanizma değil. Tamamen insan-zümre kararlarıyla şekillenen bir oyun. Evet, oyun. Harp oyunu gibi. Yalnız gerçek mermiyle. Kuralları koyanlar ve gerek gördüklerinde değiştirenlerle oyunu kazananlar hep aynı kişiler. Bazen fire verirler, ama genel olarak ve uzun vadede durum değişmez. Farklı fırsatlar keşfeden, farklı hünerler geliştirenler, bazen beklenmedik şekilde aralarına katılır, onları da massederler. Bazen, işler karışacak, kitlesel memnuniyetsizlik düzeni bozacak gibi göründüğünde, alttaki tabakalara konforun ucundan azıcık sızdırır, ayrıcalıklarını ucundan gösterir, eskimiş olanlarını paylaşırlar, ama güçleri yerindeyse zırnık koklatmazlar. Şu anda dünyayı zırnık koklatmama esasına göre yeniden biçimlendiriyorlar.
Genel ekonomi meselesinde yanlış anlaşılan belki şu: Karar ve güç merkezi tek değil, bunlar da birbirleriyle çekişiyor, birbirlerinden kapmaya ya da sakınmaya çalışıyorlar. Bu yüzden bazen olan biteni dümdüz kavramak mümkün olmuyor. Ya da hesaba katmadıkları etkenler beklentileri boşa çıkarıyor, hesaptaki ihmal zararlara yol açabiliyor, itirazlar yaygınlaşabiliyor, sertleşebiliyor, vs.. Çünkü ekonomi oyunu, toplumsal alanda, insanların yaşam alanında oynanıyor. Çıkar ilişkilerinin, üstünlük, hakimiyet kaygılarının, ihtirasların, milliyetçilik, ırkçılık gibi sebebi mesnedi kolay izah edilemeyen, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen illetlerin cirit attığı, karmaşık evrende. Beslenme-barınma gibi temel ihtiyaçlarımızı ve günümüzdeki ortalama insan toplumu hayatının gereklerini yetki alanına alıp varoluş hak ve hürriyetini gasp ettiği için yaşama koşullarımızın zemini, çerçevesi, bir tür ilâhî düzen gibi görünüyor. Değil. Çünkü sormadığımız şu basit soru, hakkıyla sorulduğunda ipliğini pazara çıkarabiliyor: Krizlerden niye hep aynı kişiler-şirketler kârlı çıkıyor?
Güncelleştirirsek: Şu andaki Türkiye ekonomisi yönetimi, kimleri, başka koşullarda olamayacak şekilde zengin ediyor?
Bu seferki yönetim kararları, yöneticilerin sadece kendilerine menfaat sağlamakla suçlanabileceği sınırın ötesine uzanıyor, toplumu, memleketi topluca yoksulluğa sürüklemeyi içeriyor. Bu çok büyük suç. Gerçi bizde vatana ihanet suçunun vatanla ilgisi yoktur, devlet politikalarına itiraz edince bununla suçlanırsınız normal olarak. Ancak burada kavramın nâdir isabetli kullanımına örnek oluşturacak vaziyet var.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları












































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024