Ural ATEŞER
Bir Face arkadaşımın ifadesi: "Free cumhuriyet muhabiri patlamadan önce yakalansaydı, özgür basın susturulamaz diyceklerin, şu ortamdaki iki yüzlü bik bikleri." Bu kadar veciz anlatılabilirdi ancak...
Olayın hemen ardından ve neredeyse sabaha kadar, sosyal medyanın yavaşlatılmasına rağmen, hem yurtiçi hem de yurtdışı tepkileri izlemeye çalıştım... Daha çok da muhalefetin deFrimci kanadını oluşturanlar dikkatimi çekti... İlk itirazları "neden yayın yasağı koyuluyor efendim"le başladı... Oysa olay hakkında hem televizyonlarda, hem de yavaşlatılmış da olsa sosyal medyada etraflı bilgiler veriliyordu bu cinayet olayı hakkında... Başka neyi bilmek istiyorlardı da öğrenemiyorlardı, başka neyi görmek istiyorlardı da göremiyorlardı... Tüm hayatını kaybedenler hakkında, yaralıların hangi hastahanede tedavi edildikleri hakkında ve kimler oldukları hakkında bilgiler veriliyordu... Bu soruyu sorduğumda, bir tek cevap bulabildim... Parçalanmış ceset fotoğrafları eksikti görüntülerde... CHP'li bir kadın milletvekili paylaşmıştı, ama kaldırıldı hemen bildiğim kadarıyla...
Parçalanmış ceset fotoğraflarının yayınlanmaması hakkında vıdı-vıdı yapanlardan tek kelime duymadım gece boyunca bu cinayet şebekelerini telin eden ya da hatta kibarca bile bunlara değinen... Firuz Türker'in ifadesiyle, "terör kötüdür, Allah belanı versin Erdoğan ..."dan ileri gitmiyordu "eleştirileri"...
Siz Paris'de, ABD'de ve bir çok yerde olan bu tür olaylardan sonra hiç ceset fotoğrafı gördünüz mü... Hükümetlerin kararlarına itiraz edip "basın özgürlüğü" vaveylası koparanları duydunuz mu...
Terörün bu tür cinayetlerinin hedefi değil mi korku veren, endişe saçan, tüm halkı ve dünyayı dehşete düşüren fotoğrafların yayılması...
Geçenlerde yazdığımda, bir sevgili dost "hangi kafadasınız" diye sormuş ve beni üzmüştü... En azından o bombadan sonra benim "hangi kafada olduğumu" sormak yerine terörün odağına bir göz atmaya başlasaydı, bugün hiç şaşırmayacaktı...
Ankara garının önünde 103 insanın hayatını kaybettiği cinayetin ardından, Karayılan'ın ""Ölümsüzler taburu metropollere saldırır elbette" dediğine dikkat edilseydi, görülebilirdi terörün adresi... Hadi bunlardan ders alınmadı... Daha iki gün önce alfabedeki bütün harflarden oluşan "kalıntı" cinayet gruplarına dikkat edilseydi keşke... Bakar mısınız listeye... PKK, MLKP, TKP/ML, THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-Leninist, TİKB, DKP, Devrimci Karargah, Proleter Devrimciler Koordinasyonu... Tabi bunların kontrolundaki "legal" örgütleri de, örneğin HDP, BDP gibi üç harfli örgütleri de eklemek lazım... Bakalım bu sefer taziye çadırına kimler gidecek...
Söylenecek yeni sözler yok aslında... Herşey söylendi... Söylenecek her söz kendimizi tekrardan ibaret... Bu yüzden, hala aynı düşündüğüm için, 18 Şubat'da yayınlanan yazımdan bir bölümü aşağıya yapıştırıyorum:
"...
Terörden yüzde yüz kurtulmanın, kökünü kazımanın hiç bir ülkede imkanı yok... Karşımızda düzenli örgütlenmiş bir ordu yok... Nerede ölmeye hazır 5 kişi varsa, ki bunları bulmak hiç zor değil, orada terörist bir saldırı olabilir... Burası ABD, Fransa, İsveç ya da Türkiye olabildiği gibi, Afrika'nın ya da Asya'nın en ücra köşeleri bile olabilir... Yani hiç kimse, "biz olsak bir günde kökünü kazırız" nutukları atmasın... O "biz" diyenlerin hepsi kırk senedir bu ülkede birlikte ya da tek başlarına iktidardaydılar... Bunlara ordunun tam hakim olduğu cunta hükümetleri de dahil... Kimse bol keseden atmasın...
Terörü metot olarak benimseyen, onu siyasi kazanım aracı olarak gören hareketler olduğu sürece, orada terör günlük hayatın bir parçası oluyor... Türkiye'de olduğu gibi... Öyle tankla, topla bombayla kökünün kazınamayacağını hala öğrenemedik... Aynı zamanda terörle, silahla siyasal hiç bir amaca ulaşılamayacağını da öğrenemedik... Her terör saldırısından sonra ülke ikiye, hatta bazen üçe bölünüyor... Topluca teröre karşı durmaktansa terör suçunu birbirlerinin üzerine yıkmaya çalışan bir kör dövüşüdür sürüyor...
ABD'de, Fransa'da büyük katliama yol açan terör saldırılarından sonra tüm halk birlikte ayağa kalkabiliyor... Oralarda da terörün kökü kazınamıyor ve tehlike tamamen atlatılmış olmuyor... Ama oralarda her terör olayından sonra halk bölünüp birbirine girmiyor... Bir dikkat edilmesi gereken nokta da, oralarda, demokratik geleneklerin ve devletin demokratik örgütlenmesinin gelişmişliği çok sayıda örgütün barınabilme imkanını hayli kısıtlıyor... Tamamen ortadan kaldırmıyor, ama belli sosyal katmanların dışında barınma olanağı bulamıyor bu tür örgütler...
Terör ve terör örgütleri günümüzün bir gerçeği... İnsanlık, galiba terörle yaşamayı öğrenecek...Toplumlar şeffaflaşacak, devletler daha demokratik olacak, siyasal hareketler terörle aralarına GERÇEKTEN mesafe koyacaklar, mesafe koymayanları diğerleri siyasal sahnede izole edecekler... Ya da toplum terörün bir parçası olarak daha kötü olaylar yaşayacak... Aklımızı başımıza toplama zamanı hala gelmediyse, daha da gelmez... Yazık ölenlere... Yazık ölenlerin arkalarında bıraktıkları acılara..."
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2020
27.01.2020
1.02.2020
29.12.2019
27.11.2019
12.10.2019
5.06.2019
3.06.2019
1.06.2019
24.04.2019