Ural ATEŞER

CESET SEVİCİLER...
15.03.2016
2404

 Bir Face arkadaşımın ifadesi: "Free cumhuriyet muhabiri patlamadan önce yakalansaydı, özgür basın susturulamaz diyceklerin, şu ortamdaki iki yüzlü bik bikleri." Bu kadar veciz anlatılabilirdi ancak...

Olayın hemen ardından ve neredeyse sabaha kadar, sosyal medyanın yavaşlatılmasına rağmen, hem yurtiçi hem de yurtdışı tepkileri izlemeye çalıştım... Daha çok da muhalefetin deFrimci kanadını oluşturanlar dikkatimi çekti... İlk itirazları "neden yayın yasağı koyuluyor efendim"le başladı... Oysa olay hakkında hem televizyonlarda, hem de yavaşlatılmış da olsa sosyal medyada etraflı bilgiler veriliyordu bu cinayet olayı hakkında... Başka neyi bilmek istiyorlardı da öğrenemiyorlardı, başka neyi görmek istiyorlardı da göremiyorlardı... Tüm hayatını kaybedenler hakkında, yaralıların hangi hastahanede tedavi edildikleri hakkında ve kimler oldukları hakkında bilgiler veriliyordu... Bu soruyu sorduğumda, bir tek cevap bulabildim... Parçalanmış ceset fotoğrafları eksikti görüntülerde... CHP'li bir kadın milletvekili paylaşmıştı, ama kaldırıldı hemen bildiğim kadarıyla...

Parçalanmış ceset fotoğraflarının yayınlanmaması hakkında vıdı-vıdı yapanlardan tek kelime duymadım gece boyunca bu cinayet şebekelerini telin eden ya da hatta kibarca bile bunlara değinen... Firuz Türker'in ifadesiyle, "terör kötüdür, Allah belanı versin Erdoğan ..."dan ileri gitmiyordu "eleştirileri"...

Siz Paris'de, ABD'de ve bir çok yerde olan bu tür olaylardan sonra hiç ceset fotoğrafı gördünüz mü... Hükümetlerin kararlarına itiraz edip "basın özgürlüğü" vaveylası koparanları duydunuz mu...

Terörün bu tür cinayetlerinin hedefi değil mi korku veren, endişe saçan, tüm halkı ve dünyayı dehşete düşüren fotoğrafların yayılması...

Geçenlerde yazdığımda, bir sevgili dost "hangi kafadasınız" diye sormuş ve beni üzmüştü... En azından o bombadan sonra benim "hangi kafada olduğumu" sormak yerine terörün odağına bir göz atmaya başlasaydı, bugün hiç şaşırmayacaktı...

Ankara garının önünde 103 insanın hayatını kaybettiği cinayetin ardından, Karayılan'ın ""Ölümsüzler taburu metropollere saldırır elbette" dediğine dikkat edilseydi, görülebilirdi terörün adresi... Hadi bunlardan ders alınmadı... Daha iki gün önce alfabedeki bütün harflarden oluşan "kalıntı" cinayet gruplarına dikkat edilseydi keşke... Bakar mısınız listeye... PKK, MLKP, TKP/ML, THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-Leninist, TİKB, DKP, Devrimci Karargah, Proleter Devrimciler Koordinasyonu... Tabi bunların kontrolundaki "legal" örgütleri de, örneğin HDP, BDP gibi üç harfli örgütleri de eklemek lazım... Bakalım bu sefer taziye çadırına kimler gidecek...

Söylenecek yeni sözler yok aslında... Herşey söylendi... Söylenecek her söz kendimizi tekrardan ibaret... Bu yüzden, hala aynı düşündüğüm için, 18 Şubat'da yayınlanan yazımdan bir bölümü aşağıya yapıştırıyorum:

"...

Terörden yüzde yüz kurtulmanın, kökünü kazımanın hiç bir ülkede imkanı yok... Karşımızda düzenli örgütlenmiş bir ordu yok... Nerede ölmeye hazır 5 kişi varsa, ki bunları bulmak hiç zor değil, orada terörist bir saldırı olabilir... Burası ABD, Fransa, İsveç ya da Türkiye olabildiği gibi, Afrika'nın ya da Asya'nın en ücra köşeleri bile olabilir... Yani hiç kimse, "biz olsak bir günde kökünü kazırız" nutukları atmasın... O "biz" diyenlerin hepsi kırk senedir bu ülkede birlikte ya da tek başlarına iktidardaydılar... Bunlara ordunun tam hakim olduğu cunta hükümetleri de dahil... Kimse bol keseden atmasın...

Terörü metot olarak benimseyen, onu siyasi kazanım aracı olarak gören hareketler olduğu sürece, orada terör günlük hayatın bir parçası oluyor... Türkiye'de olduğu gibi... Öyle tankla, topla bombayla kökünün kazınamayacağını hala öğrenemedik... Aynı zamanda terörle, silahla siyasal hiç bir amaca ulaşılamayacağını da öğrenemedik... Her terör saldırısından sonra ülke ikiye, hatta bazen üçe bölünüyor... Topluca teröre karşı durmaktansa terör suçunu birbirlerinin üzerine yıkmaya çalışan bir kör dövüşüdür sürüyor...

ABD'de, Fransa'da büyük katliama yol açan terör saldırılarından sonra tüm halk birlikte ayağa kalkabiliyor... Oralarda da terörün kökü kazınamıyor ve tehlike tamamen atlatılmış olmuyor... Ama oralarda her terör olayından sonra halk bölünüp birbirine girmiyor... Bir dikkat edilmesi gereken nokta da, oralarda, demokratik geleneklerin ve devletin demokratik örgütlenmesinin gelişmişliği çok sayıda örgütün barınabilme imkanını hayli kısıtlıyor... Tamamen ortadan kaldırmıyor, ama belli sosyal katmanların dışında barınma olanağı bulamıyor bu tür örgütler...

Terör ve terör örgütleri günümüzün bir gerçeği... İnsanlık, galiba terörle yaşamayı öğrenecek...Toplumlar şeffaflaşacak, devletler daha demokratik olacak, siyasal hareketler terörle aralarına GERÇEKTEN mesafe koyacaklar, mesafe koymayanları diğerleri siyasal sahnede izole edecekler... Ya da toplum terörün bir parçası olarak daha kötü olaylar yaşayacak... Aklımızı başımıza toplama zamanı hala gelmediyse, daha da gelmez... Yazık ölenlere... Yazık ölenlerin arkalarında bıraktıkları acılara..." 

(http://www.marmarayerelhaber.com/Ur...)

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar