Vahap COŞKUN
O meşum gecenin üzerinden tam bir yıl geçti. Gerçekten çok karanlık bir geceydi. Milletin emeği ve milletin parasıyla temin edilen silahlar milletin üzerine doğrultuluyordu. Halkı düşmanlara karşı korunması için atılması gereken kurşunlar ve bombalar halkın kafasına yağdırılıyordu. Demokrasiyi simgeleyen tüm aktörlerin ve kurumların yok edilmesi isteniyordu.
Hedef bütün bir ülkeyi teslim almak, eşine az rastlanır bir kötülüğü hâkim kılmaktı. Ancak halk, bu azgın kötülüğe pabuç bırakmadı. Canı pahasına da olsa direnerek darbecilerin devleti ele geçirmesine müsaade etmedi. Ve böylece 15 Temmuz, bir halkın demokrasi için hayatını ortaya koyduğu istisnai bir gün olarak geçti.
Bu gün, öncesi ve sonrasıyla serinkanlı bir biçimde değerlendirilmeli. Bir daha böylesine bir canice girişime maruz kalmamak için gereken dersler çıkarılmalı. Bu meyanda bazı noktalara değinmek isterim.
Darbe geleneğine halk tokadı
Türkiye’de bir darbe geleneğinin varlığı herkesin malumu. Cumhuriyet tarihinde askerler ilk olarak 27 Mayıs 1960’da yönetime el koydu. Siyasi iktidar 27 Mayıs’a karşı direnç göstermedi. Darbeciler başarı kazandı, taltif edildi ve kendi kafalarına uygun bir yönetim tanzim etti. Düzenin “kurucusu” iddiasındaki orduyu düzenin “koruyucusu” ve “kollayıcısı” da kılan bu tablo, daha sonra yapılacak darbelerin de yolunu döşedi. Askerler, hükümetlerin rotadan çıktığını düşündükleri noktada darbe yapma hakkını kendilerinde buldu. 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta ve 12 Eylül’de demir yumrukla, 28 Şubat’ta ise kamuflajlı bir biçimde, siyasetçiler, seçimle geldikleri yönetim makamlarından uzaklaştırdılar.
Sivil yönetimlerin hiçbiri darbecilere itiraz etmedi. Askerler düdük çaldığı anda onlar sahayı terk ettiler. Alışılagelen bu davranış kalıbındaki ilk çatlak 27 Nisan’da yaşandı. Askerlerin elektronik muhtırası AKP hükümeti tarafından kabul edilmedi ve üniformalı bürokratlara hükümetin emrinde oldukları hatırlatıldı.
Ancak asıl kırılma 15 Temmuz’da oldu. Başta ordu, emniyet ve yargı olmak üzere devletin en hassas noktalarına sızmış FETÖ, doğrudan bir darbe yapmaya kalktı. Fakat ne siyaset bunu sineye çekti ne de halk rıza gösterdi. Siyasi iktidar ilk andan itibaren darbeyi tanımadığını ve direneceğini ilan etti. Halk sokaklara döküldü, tankların önünde durdu, uçaklara göğsünü siper etti. Böylece Türkiye tarihinde ilk defa bir darbe halkın karşı koymasıyla akim kaldı. Halk bir giyotin misali boynunun üzerinde asılı duran darbe geleneğine güçlü bir tokat aşketti.
Demokratik rüşt
15 Temmuz, Türkiye halkına dönük iki tarihi önyargıyı un ufak etti. Önyargılardan biri mütedeyyin kitleye ilişkindi. Birçok mahfilde, AKP tabanının ve toplumun çoğunluğunu oluşturan bu kitlenin -- kendi aleyhine olan gelişmelere bile -- meydanlarda tepki verip vermeyeceği konuşuluyordu. Onlara göre halk kuzu gibiydi; her ne kadar bugün iktidarı destekliyordu görünse de, bir güç gelip o iktidarı yaka paça dışarı attığında gıkı çıkmazdı. Halk Menderes’i de çok sevmiş ama onun darağacına götürülmesine ses etmemişti.
Önyargılardan biri de, ordunun Türkiye toplumu içinde sahip olduğu yere ilişkindi. Yerleşik görüşe göre Türk milleti “asker millet”, ordu da “peygamber ocağı” idi. Her bir vatandaşın nezdinde ordunun ayrı bir değeri vardı. İnsanlar orduyu gözünden sakınır, onun her tülü talebini karşılamak için canını dişine takardı. Bazen hatalı da olsa, yanlış yollara da sapsa, nihayetinde ordu bizim ordumuzdu, onun sözü yerde kalmazdı. O sebeple ordunun önayak olacağı bir girişime halkın itiraz etmesi düşünülemezdi.
15 Temmuz’da bu ön yargı da yıkıldı. Halk, siyasi tercihine tecavüz etmeye kalkan ordu içine çöreklenmiş bir güruha karşı ayağa kalktı. Darbecilerin hesap edemediği husus buydu; Onlar geçmiş darbelerdeki gibi yönetime el koyduklarına dair bir bildiri yayınladıklarında herkesin evine çekileceğini ve kendilerinin de işlerini rahatlıkla göreceklerini düşünmüşlerdi. Hiç de düşündükleri gibi olmadı; insanlar sokaklara aktı, kışlaların önüne geçti, meydanları doldurdu ve kendi kaderini zorbaların eline terk etmeyecek bir irade gösterdi.
15 Temmuz’daki gasp eyleminin boşa çıkarılmasını 16 Temmuz’da “demokratik rüşt”ün ispatı olarak nitelemiştim. Halkın darbelere karşı ergin bir tavır göstermesini sağlayan birçok faktör var. Geride kalan darbelerin yarattığı tahribat insanların zihninde halen diriliğini koruyor. Kör topal da olsa yaşanan yarım asrı aşkın bir demokratik tecrübe ve birikim var. Toplum, eskisine kıyasla çok daha çoğulcu bir yapıda. Ekonomi dünyaya entegre ve çeşitlilik arz ediyor. Medyada tekel yok; iktidara ve muhalefete angaje medya kuruluşları bulunduğu gibi, politik aktörlere karşı mesafesini koruyan ve bağımsız bir çizgi takip etmeye çalışan kuruluşlar da var. Ayrıca sosyal medyadaki hareketlilik ve çeşitliliği de unutmamak gerek. Süreç içinde söz konusu faktörler derinleştikçe darbeseverlerin hevesleri de o derece kırılacaktır.
Savunanı olmayan darbe
15 Temmuz’un kendinden öncekilerden bir farkı, bu darbeyi bir savunanın bulunmaması oldu. 27 Mayıs’ın da, 12 Mart’ın da, 12 Eylül’ün de, 28 Şubat’ın da, 27 Nisan’ın da gerek tabanda ve gerekse elitler arasında savunanları vardı. Bunlar darbelerin propagandasını yapar, sivillerin neden alaşağı edildiğini anlatır, yeni düzenin parametrelerini kurardı. Darbecilere rehberlik eder, darbeleri her düzeyde meşrulaştırmak için argümanlar üretirdi.
Oysa 15 Temmuz’un toplum nezdinde böyle bir hamisi yok! AKP’ye karşı en sert muhalefeti yapanlar ve hattâ Erdoğan’dan nefret edenler dahi, FETÖ’cü bir darbeye sıcak bakmadı. Darbecilerin zaten toplum nezdinde en küçük bir karşılığı yoktu. Bir de buna darbenin yürütülüşündeki gaddarlık eklenince, öfke sel olup aktı. Öyle ki, bu hain kalkışmanın altında imzası olanlar bile darbeden taraf bir görüntü vermekten kaçındı. Suret-i, haktan görünmeye çalıştılar, darbe ile alâkalarının olmadığını söylediler, darbe teşebbüsü ile aralarındaki somut irtibatı ve delilleri bile kabul etmediler. Böylece 15 Temmuz, sahipleri tarafından bile ortada bırakılan en lânetli darbe olarak tarihteki yerini aldı.
Ortak nefret objesi
15 Temmuz’un bir savunanının olmaması, darbenin mimarı olan FETÖ’nün akıbeti için de büyük bir anlam taşıyor. FETÖ’nün geniş bir uluslararası ilişkiler ağına sahip olduğu biliniyor. Öyle olmasaydı 160 ülkede okul açamazdı. FETÖ bir dış koruma kalkanına sahip ve sağdan soldan destek de alıyor. Nitekim Türkiye’nin tüm başvurularına rağmen örgütün liderinin ve diğer darbe planlayıcılarının Türkiye’ye gönderilmemesi bu koruma ve desteği teyit ediyor. Keza FETÖ’nün çok sayıda yetişmiş elemanı da bulunuyor. Bunlar özellikle dışarıda lobi faaliyeti yürütmede çok aktifler ve dış dünyada Türkiye aleyhtarı bir atmosferin oluşmasında ziyadesiyle etkin rol oynuyorlar.
Lâkin bütün bunlar FETÖ’ye Türkiye’de bir gelecek sağlayamaz. Çünkü toplumsal algıda bu örgüt ajan, hain ve düşman olarak kodlandı. Bu kodlama genel bir kabul gördü. Her kesim bu örgütü lânetle anıyor ve ondan kaçıyor. Hiç kimse isminin FETÖ ile birlikte anılmasını istemiyor. Dış dünyada mevcut AKP ve Erdoğan karşıtlığı, FETÖ’ye dışarıda bir süre daha soluk aldırabilir -- ama Türkiye’de hiç kimse bu örgütle bir araya gelmez, gelemez; aynı karede görünmez, görünemez.
Ezcümle, FETÖ artık ortak bir nefret objesi ve dolayısıyla onun bu ülkede bir istikbali olamaz.
Devam edeceğim...
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025