Yasin AKTAY
Yarın AK Parti'nin 3. Olağanüstü Kongresi düzenleniyor. 16 Yıl önce kurulmuş olan AK Parti'de 14 yıl boyunca hiç olağanüstü kongre yaşanmadığı halde, son iki seneye tam 3 tane olağanüstü kongre sığdırmış oldu. Bundan dolayı birilerinin aklına olağanüstü olanları olağan olanlarının birkaç katı olan Kurultay Partileriyle karşılaştırmak gelebiliyor.
Hemen söyleyelim ki, AK Parti kongrelerindeki olağanüstülük parti içindeki bir tartışma veya bir ihtilafın veya bir çatışmanın neticesi olan bir olağanüstülük değil. Partinin kendi kontrolündeki bir siyasetin doğal neticesi olarak gelişiyor kongreler AK Parti'de.
Birincisi Genel Başkanının Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi neticesinde, anayasa gereği partisiyle bağının kesilmesi dolayısıyla yaşanmıştı. İkincisi parti içinde delegelerin oy birliğiyle yaşanan bir görev devir-teslimi olarak yaşandı. Şimdiki ise yine AK Parti'nin ön ayak olduğu ülke tarihindeki en kapsamlı yönetim sistemi reformunun neticesine dayanıyor.
16 Nisan'da halk tarafından kabul edilen bu reform ile Cumhurbaşkanının partisiyle bağını koparma zorunluluğu kaldırılmış oldu ve siyaset kendi tabiatına dönmüş oldu. Siyaset özü itibariyle bir teze, bir argümana, bir davaya sahip olmak, onun davasını gütmek, onun tarafı olmaktır. Halk tarafından seçilecek olan bir Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını istemek esasen siyaseti baştan itibaren koca bir yalana mahkum etmek, siyasete talip olan kişiye kendi tezlerinden vazgeçmesini talep etmektir.
Bu ikiyüzlü siyaset tarzı anayasa değişikliğiyle tarihe karışmış oldu. Şimdi bunun doğal neticesi olarak Türkiye'ye 15 yıldır adeta bir sessiz devrim yaşatmış olan AK Parti'nin kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ağustos 2014 itibariyle resmen ayrılmak zorunda kalmış olduğu partisine tekrar Genel Başkan olarak geri dönmüş oluyor.
“Resmen” diyoruz, çünkü aslında herkes görüyor ki, bu resmi bağlar, gönül yollarını kapatamıyor, Erdoğan'ın AK Parti'nin kurucu ve yönlendirici lideri olma keyfiyetini yok edemiyordu.
Dolayısıyla AK Parti'deki olağanüstü kongreler bile Türkiye'ye AK Parti tarafından yaşatılan değişimin coşkulu bir festivali, ilk uygulamaları ve ilanları gibi yaşanıyor.
AK Parti'nin 3. Olağanüstü Kongresinin sloganı Yeni Atılım Dönemi, Demokrasi, Değişim, Reform olarak belirlenmiş durumda.
15 Yıldır Erdoğan'ın liderliği altında tek başına iktidarda olan AK Parti, bütün kurum ve alışkanlıklarıyla yeni Türkiye'yi inşa etmiş ve Türkiye'ye köklü bir değişimi yaşatmış bir parti. Demokratikleşme yönünde ortaya konulan performans tam anlamıyla bir “sessiz devrim” olarak isimlendirilmeyi hak ediyor.
Ne yazık ki, bu demokratikleşme adımlarının bir çoğunu başta FETÖ ve PKK olmak üzere, terör örgütleri suiistimal ederek demokratikleşme sürecimize onulması güç bir ket vurmuş oldu. Buna rağmen AK Parti ülkenin güvenliğini de riske etmeyen bir demokratikleşme seviyesini yakalama hedefinden asla vazgeçecek bir parti değil. Çünkü baştan itibaren varlık sebebi Türkiye'de hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ve milletimizin layık olduğu demokratik seviyenin yakalanması ve korunması olmuştur.
Bu seviyeyi yakalamak ciddi bir değişim iradesi gerektiriyor. Değişimin, hiçbir müdahaleniz olmasa bile kendiliğinden gerçekleşeni vardır. Bu sosyolojinin zaten zorladığı ve siyasetçiden talep ettiği bir şeydir. Siyasetçi bu talebe cevap vermese bile toplum kendi kendine değişmeye devam eder ve bu değişimin gerisinde kalan siyasetçiyi hemen kulvarın dışına atar.
Ancak kurulu siyasi alışkanlıklarla, kurumsal yapılarla korunan bir müesses nizam ve kültür vardır ki, hedefleriniz yüksekse, bunlarla mücadele etmeden, bunları değiştirmeden sıradan bir siyasetçi olmanın ötesine geçemezsiniz.
Türkiye'nin mustarip olduğu sorunlar basit sorunlar değildi. Bu sorunların varlığı içerden veya dışarıdan birileri için geçim kaynağı haline gelmişse zaman zaman onlara dokunmak karşınıza dünyayı almanızı gerektirebilir. AK Parti iktidara geldiğinden beri karşılaştığı saldırılar, darbe teşebbüsleri, toplumun değişim isteğine cevap verirken uyandırılan ulusal veya küresel güçlerin direncini temsil ediyor.
AK Parti bu alanlara hiç girmese belki sıradan bir Türkiye siyaseti partisi olarak bu kadar düşmanlaştırılmayabilir, lideri ve önde gelenleri bazı muhitlerde daha fazla kabul görebilirlerdi. Oysa bu kadar adaletsizliğin bu kadar çarpıklığın olduğu bir Türkiye'de ve dünyada “olağan siyasetçi” sınırlarında kalarak hiçbir şeyi değiştirmek mümkün değil. Bir şeyleri değiştiriyor gibi görünüp sadece zevahiri değiştirmekle yetinmek suretiyle Nobeller alınabilir, dünyaya ve Türkiye'ye egemen güçlerin takdirlerini bile toplamak mümkün. Ama gerçek bir değişim talep etmek sorunun künhüne dokunmayı gerektirir bu da cesaret ve irade gerektirir.
Erdoğan liderliğindeki AK Parti dünyanın çarpık düzeninin sorumlusu olanlara değişim talebini, iradesini ve cesaretini sergiledi, yer yer onlarla mücadeleye girerek o güçleri geriletti. Belki böylece o güçlerin hüsnü kabulünü, sempatisini kaybetti, ama millet nezdindeki hüsnü kabulü ve sempatiyi kat kat arttırdı.
Bu sayede AK Parti değişmeye ve değiştirmeye cesaret edenlerin adresi oldu. Bunun adına da AK Parti tarz-ı siyaseti desek yeridir.
Bu tarz-ı siyaset ile yeni dönemde AK Parti yeni bir atılım dönemine girmiş olacak. Türkiye'ye ve dünyaya hayırlar getirsin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019