Yasin AKTAY
Sakarya’da Allah’ın eşrefi mahlukat kıvamında yarattığı varlığın, insanın, esfel-i safilin, aşağılıkların aşağılığı bir seviyeye kadar nasıl yolunun olabildiğini gördük. Bu yol aslında insanım diyen herkese açık. O alçaklara kahredip durarak, vicdani sorumluluğumuzdan temizlenebileceğimizi düşünmek de o yola döşenmiş tuzaklardan biri.
Doğumu yaklaşmış Suriyeli hamile bir kadını, 10 aylık bebeğiyle birlikte tecavüz edip kafasını taşla ezip öldürme potansiyeli taşıyabiliyormuş insan.
Bu potansiyel açığa çıktığında nasıl da insanlığımızdan utandık. Nasıl da kafalarımızı nereye eğeceğimizi, gözlerimizi nasıl kapatacağımızı şaşırdık. İçimizdeki beyinsizlerden dolayı Allah’ım bizi de helak mi edeceksin? Bu beyinsizlerin beyinsizliği bizim içimizden çıkmadı mı, aramızda gezip durmadı mı? Bu beyinsizlik cüretkarlığı bizim aramızda kendine gerçekleşebilecek bir yol bulmadı mı?
Üç yıl önce kıyımıza vuran bir çocuk vardı: Aylan Kürdi, sadece bizim kıyılarımıza değil, bütün insanlığın kalbinin kıyılarına da Suriye’de olup bitenlerle ilgili haberi bir ayet gibi en çarpıcı biçimde. Sakarya’daki olay da 3 milyon Suriyelinin Türkiye’deki durumuyla ilgili gerçekleri ve tabi tekrar kaçıp geldikleri ülkedeki gerçekleri bütün trajikliğiyle yüzümüze vurdu.
İnsanlığın alçalma seviyesine dair bu çarpıcı örneğin binlercesi yaşandı bu garibanların geldiği topraklarda, Suriye’de. Onlar o zulümden kaçıp gelmişlerdi ülkemize. Bize emanet ettiler canlarını, ırzlarını, varlıklarını. Sahip çıkamadık emanete işte.
Suriye’de iç savaş çıktığında canlarını kurtarmak üzere kapımızı çalanları baştan beri kabullenmek istemeyen bir garip muhalefet var. Dünyanın her yanında muhalefet partileri mülteci haklarını kendi siyasi programlarının bir parçası haline getirirler. Bir insan hakları sorunudur ve en çok muhalefet partilerin üstlendiği bir roldür mültecilerin durumu. Türkiye’de bir çok alanda olduğu gibi bu alana da muhalefet partileri ne yazık ki en faşist sağ partilerden daha faşizan bir yaklaşıma sahipler. CHP ve Kılıçdaroğlu’nun birkaç seçimdir seçmene en önemli vaatlerinden birisi Suriyeli mülteci karşıtlığı. Bu karşıtlık giderek mültecilere karşı halkta tehlikeli bir ırkçı kışkırtıcılığa dönüşmüş durumdaydı.
Ana muhalefet liderinin mültecilere karşı kampanya yaptığı bir yerde ırkçılığın en vahşi şekillerinin cüret bulmasından daha doğal bir şey olamaz.
Dünya siyasi teamülünde bir sol-muhalefet alanı olarak temayüz etmiş olan mülteci hukuku konusunda Türkiye’de işler yine tam ters bir noktada. Türkiye’nin muhafazakar demokrat partisinin lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve partisi baştan itibaren Suriyelileri mülteci bile kabul etmediklerini, misafir veya muhacir kabul ettiklerini ve kapılarının kendilerine sonuna kadar açık olduğunu duyurdular.
Bir defa gelen mülteciler durduk yerde, sırf seyahat olsun diye, veya sırf daha iyi bir hayat arayışı içinde gelmiyorlar. Canlarını bombalardan ölümlerden, şebbihanın alçakça tecavüzlerinden kurtarmaya geliyorlar. Türkiye halkının da büyük çoğunluğuyla gelen mültecileri Rahman’ın misafiri olarak kabul ettiklerini görüyoruz ve aslında sadece bu durum bile gurur duyulacak bir husus.
Türkiye, Suriyelilere karşı sergilediği bu hesapsız yardımlar sayesinde birkaç yıldır dünyada en çok insani yardım yapan ülkeler arasında birinci durumda. Sığınmacılar için hazırladığı Mülteci kampları dünyada mülteci kampları seviyesinde şimdiye kadar hayal bile edilememiş yükseklikte bir seviye ortaya koydu.
SURİYELİLERE VATANDAŞLIK MESELESİ
Buna mukabil kamplarda kalmayıp Türkiye’nin her yanına dağılan Suriyeliler Türkiye halkıyla bütünleşti, kaynaştı. Ancak bu bütünleşmenin tamamen sorunsuz olduğunu kimse söyleyemez. Burada tutunma mücadelesi vermeye çalışan ve canını kurtararak gelmiş, arkasında bütün birikimlerini bırakmış olan Suriyeliler ciddi bir emek sömürüsüne maruz kalabiliyorlar. Tedirginler, dezavantajlılar, sınır dışı edilme tehlikesi altında yaşıyorlar ve bu durumları birçok suistimallere açık hale getiriyor onları. Geçici durumlarından kaynaklanan hayat standartları daha düşük ücretlere razı olmalarına izin veriyor. Çoğunun çalışma izinleri veya sigortaları olmadığı için durumları emek piyasasında ciddi bir dengesizliğe yol açabiliyor. Ancak 6 yılını tamamlamış olan göçlerinin bugünkü durumunda sorunun onlardan ziyade Türkiye’ye entegre etme konusunda hükümetin sergilediği yavaşlıktan kaynaklandığını da eklemek lazım.
Sayın Cumhurbaşkanımız bu durumun yol açabileceği sosyolojik sorunları görerek son derece öngörülü bir biçimde çok erken bir biçimde Suriyelilere vatandaşlık verilmesi hususunu gündeme getirdiğinde başta ana muhalefet partisi lideri olmak üzere değişik kesimlerden bir sürü eleştiri aldı.
Oysa bugün Suriyelilerin Türkiye’de bu tür saldırılara, emek sömürülerine ve dolayısıyla Türkiye’nin emek piyasasında daha fazla rahatsızlığa yol açmamaları için Cumhurbaşkanımızın baştan beri bahsettiği vatandaşlık işlemlerinin hızlandırılması gerekiyor.
AB ülkeleri vicdanlarını rahatlatmak için, bir yandan “biz de mülteci kabul ediyoruz” demiş olmak için Suriyeliler arasından en nitelikli, eğitimli olanları seçip alıyor zaten. Bu işin gecikmesinin bir maliyeti Suriye’den çok nitelikli, seçkin unsurların bir şekilde yolunu bularak AB ülkelerine, ABD, Kanada ve Avustralya’ya gitmeleri, geriye sadece niteliksiz unsurların Türkiye’de kalmasıdır. Oysa biz hiçbir ayırım yapmadan Suriyelilere yapmış olduğumuz hayrı tamamlayarak vatandaşlığa kabul etmemiz gerekiyor.
Yine hiç kimsenin endişesi olmasın, Bu insanlar Türkiye’den kimsenin ekmeğini, rızkını yemiş değil, yiyecek de değildir. Emin olun, halihazırda bile dolaylı veya dolaylı olarak Türkiye ekonomisine yaptıkları katkı, maliyetlerinden fazladır. İşin maneviyat, insanlık, kardeşlik ve bereket boyutuna değinmiyorum bile.
Dahasını da söyleyelim. Türkiye’nin gücü tarih boyunca aldığı göçlerle ve bu göçlere karşı insani muamelesine, göçmenleri ülkenin önceki sakinleriyle entegre etmiş olma başarısından kaynaklanmıştır. Göçmen gücü namütenahi bereketi olan ayrı bir güçtür. Tabi o bereketi bilene.
5 yıl zaten bir ülkede kalanların, daha iyi entegre olabilmesi için vatandaşlık aşamasının da artık düşünülmesi için yeterli bir zamandır. Elimizi korkak alıştırmayalım, daha fazla gecikmeyelim...
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019