Yıldız Ramazanoğlu
Türk Ocakları İstanbul Şubesi ve İstanbul Üniversitesinin ortaklaşa düzenlediği Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları sempozyumuna Kartal Belediyesi ev sahipliği yaptı. Bu ülkede islamın hakikatine ulaşmak ve gündelik çalkantıların ötesine geçip derinlemesine çok yönlü tartışmalara tanık olmak hepimizin hakkı hatta bu yönde çaba sarfetmek önemli bir vecibe.
Sempozyum hafta sonu olsaydı daha çok katılım olabilirdi. Kamu çalışanlarından izin alıp gelenler olması bu konudaki ilginin merakın işareti yine de. Hatta ilçenin bir huzurevinden bazı yaşlılar da katılmıştı. Kuvayı milliye kıyafetleriyle giyip madalyalarını takıp kalpağını giyip gelen Hataylı Bilal Balta, dolmuşla geleyim derken aceleci şoför yüzünden düşmüştü, malum daha bir ayağınızı atmışken hareket ediyorlar genelde. Yaralanmaktan son anda kurtulmuştu Bilal bey de. Sorunları ortaya koymakla kalmayıp çözüm yolları da öneren tebliğler kısa süre sonra yayınlanacak, izleyebildiğim birkaç oturumdan notlar şöyle:
Dinsel sömürgeciliğin entelektüel kaynağı olarak oryantalizm, yeni Batılı emperyalizm gibi meseleler çok kıymetli. Fakat katılabildiğim oturumlarda daha ziyade Müslüman dünyanın kendi iç çelişkileri ve açmazları dile getirildi. Belki de asıl üzerinde durulması gereken ve denetlenebilir, çözülme imkanı olan parametre budur. Başkalarının kötü emellerini durdurabilmenin de ahlaki üstünlüğü sağlamanın da yolu kendi hakikatimize eğilmekten geçiyor.
Emre Kartal’e göre selefi akımın güçlenmesinde en önemli etken Arap milliyetçiliğinin başarısızlığı. Baas çizgisi birlik özgürlük ve sosyalizm iddialarıyla ortaya çıktı fakat baştan beri otoriter bir yapıydı. Hristiyan Arapların da liderlik yaptığı bir oluşumdu panarabizm. Hareketin liderlerinden Mişel Eflak mesela, peygamberimizi ideal bir Arap insanı olarak tanımlıyordu. Modern milliyetçilikler ve İslam arasında gidip gelen hareketin öncülerinden Mustafa Satı, 1948 İsrail yenilgisini Arapların sayısız devlete bölünüp bir araya gelememesine bağladı. Otoriterleşen, tartışmaya açık olmayan harekete muhalefet eden dindar Müslümanlar İslamı merkez alan örgütlenmelere yöneldiler. Selefi daveti ön plana çıkaran İhvanı Müslimin ahlaklı yaşamı, değerlerin gelecek kuşaklara aktarımını ve gündelik hayat pratiklerini önceledi. Ulus devletlerin başarısızlığı diktatörleşmesi ve işlevsizleşmesi, dünyadaki küreselleşme dalgası, iletişim devrimleri küresel İslamı da beraberinde getirdi. İlk kez Afganistan savaşında bölgeye dünyanın dört bir yanından savaşçılar geldi emperyalizme karşı mücadele için.
Zeki el Milad Arapça yaptığı sadece özetini dinleyebildiğimiz sunumunda ilham verici sorular sordu. Uzun zamanlar boyunca sorulan “Müslümanlar neden geri kaldı” sorusu yerine Ebul Hasan el Nedvi’nin “Müslümanların gerilemesiyle dünya neler kaybetti” adlı Kahire’de basılmış olan kitabını koydu. Kendisi ise bu soruya “dünyanın ilerlemesiyle Müslümanlar ne kazandı” sorusunu ekledi. Müslümanların neden geri kaldığı sorusu işlevini yitirmişti Milad’a göre. Fakat coğrafyadan ve kültürden arınmış özü ele geçirme ve hayata katma fikri yeni sayılmaz. Batının ahlakını değil ilmini fennini ve ilerlemesini alma fikri bu topraklarda üç yüz yıldır konuşulan bir tez. Mehmet Akif’in ‘asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı’ mısrası daha ötesine geçer hatta bu düşüncenin. Raşid el Gannuşi’nin Tunus’ta yapmak istediği böyle bir şey ama daha çok Batıdaki ilerlemeler Müslümanlara ne kattı noktasından hareketle.
Dünya savaşları Müslümanları derinden etkiledi, Osmanlı İmparatorluğu paramparça oldu, ulus devletlerin kurulumu iletişimi kopardı. Erşahin Ahmet Aygün Kırım’da İslami değerleri muhafaza çabalarını anlattı. İsmail Gaspıralı, Gazi Giray Han’la birlikte Zincirli medresesinin işlevinin çok iyi bilinmesi lazım. Sürgünde yetişmiş Kırım kahramanı Mustafa Cemiloğlu’nun mücadelesini de.
Kapıları kırılıp evlerine girilen insanlar meydanda toplanırken yanlarına sadece Kur’an, ekmek ve çocuklarını almıştı. Sonra trenlerle gemilerle bilinmeyen uzaklara götürülürken yollarda ölen insanlar. II. Dünya Savaşında Almanlarla işbirliği yaptıklarını ileri sürmüştü Rusya, ama meselenin etnik temizlik olduğunu anlamak zor değil. Sürgünler arasında Rusların safında savaşıp madalya almış nice subaylar vardı çünkü. Evleri başkalarına verilmişti bile. Kırım’ı ziyaret eden bir konuşmacı, tanıştığı yaşlı bir kadından söz etti. Eski yazıyla Tebareke’yi 20 sayfalık kağıtlara yavaş yavaş yazıp onu defter haline getiriyor, saklayacağını umduğu birine hediye ediyordu. Yıllarca sayısız defter yapmıştı. Ayetleri saklamanın aktarmanın yolunu böyle bulmuştu kendince. Kırım halkının başına geleni geniş manada dünya ancak eurovision şarkı yarışmasında birinci olan(2016) Cemile’nin 1944 adlı sürgünü konu alan şarkısından öğrendi.
Aygün’ün ifadesiyle şu an Kırım evlerinde çoğulculuk hakim. Radikal İslamcı gençler, ateist olanlar ve Türkiye İslamını yaşamaya yaşatmaya çalışanlar- özellikle de eski kuşaklar- bir arada yaşıyor.
Kırgızistan’daki İslam İslamlaşma ve İslami Hareketler üzerine tebliğ sunan Abay Kenjekulov da Rusya sonrası inşa edilen laik ve milliyetçi devlet yapısının İslamın görünürlüklerini Araplaşma olarak tanımlamasına dikkat çekti. Anlattığı süreçler birçok Müslüman ülkede yaşanan pratiklere ayna tuttu. Kimlik meselesinde İslamın Müslümanlığın ve Müslüman kimliğin yeri doldurulamazdı. Bu milli ve kültürel dokunun geleneğin ayrılmaz parçası. İslamın doğru anlaşılması ve yaşanmasının bütün Müslüman ülkelerde olduğu gibi Kırgızistan toplumunun istikrarında da son derece önemli bir rolü var.
Müslüman dünyanın başına gelenleri sadece dışarıdan gelen şiddet ve tazyikle açıklamak kendimizi kandırmak olur. Afgan akademisyen Muhammed Naim Naimi önceleri Horasan olarak bilinen Afganistan’da iç ve dış savaşların yaşattığı acılara ve toplumsal yıkıma değindi. Coğrafi olarak stratejik önemi ve yeraltı zenginlikleri ülkesini emperyal güçlerin hedefi yapmıştı. Orta Asya ülkelerinin doğal gazının başka ülkelere ulaşımında geçiş yolu olmak bir nimet iken zulme kapı açtı. Türk Peştun Tacik Paşai ve diğer kavimlerin bir arada yaşadığı bir mozaik olarak tanımladığı ülkesinde 1979 Rus müdahalesi sonra 2001 ABD işgali iç savaşları tetikledi ve hala da acılar yaşatmaya devam ediyor.
Naimi geniş bir panaroma çizdi; halkının üçte biri iran ve Pakistan’da mülteci olan, ekonomisi, idaresi, kültür ve sanatı büyük zarar görmüş, asabiye duyguları alabildiğine tetiklenmiş, uluslararası itibarı yerle bir edilmiş ülkesini anlattı.
Bu arada salondaki kadın katılımcılardan birinin anne tarafı Türkmen babası Kazanlı olması hasebiyle sadece Türk olanların İslami sorunlarını dinlemeye geldiğini, başka milletlere yer verilmesinin uygun olmadığını ve ilgilenmediği söylemesine kimse bir mana veremedi. Bu çıkış İslam dünyasındaki duygusal uzaklıklara kopuşlara ve ümmet bilincinin eksikliğine iyi bir örnek olabilir.
Abdulvahap Taştan hoca etkileşim süreçlerinde yeni kimlik oluşumlarını, Avrupa İslamını ve yeni bir İslami kimliğin inşasını anlattığı konuşmasına göçmen bir şairin “hergün valizimi toplayıp sonra boşaltmaktayım” mısrasıyla açılan şiiriyle başladı. ‘Göç eninde sonunda asimilasyonla sonuçlanır’ görüşüne karşı bizde en fazla entegrasyonla bitiyor fikrini ileri sürdü. Büyük ölçüde doğru olsa da bu iyimserliği boşa çıkaracak araştırmalar ve pratikler de var ne yazık ki.
Avrupa’da işçi yurtlarında yaşayan, aralarından biraz bilgili olanın namaz kıldırmasıyla dini pratiğini kaybetmemeye çalışan Türk toplulukları artık camilerde toplanabiliyor. Bine varan hatta kimisi minareli olan camiler Avrupa’nın her yerinde mevcut. Eğitim ve dil yoksunluğu yüzünden gettosundan çıkamayan ve geleneklerine tutunan birinci kuşaktan sonra artık ikinci kuşak, başkalarına açık bir Avrupa İslamı oluşturdu. Taştan’ın dediği gibi özgürlük adalet eşitlik kardeşlik gibi aydınlanma söylemleriyle İslam bir yerde kesişir ve Avrupa ortak paydası oluşabilir. Avrupa’da bütün olumsuzluklara rağmen İslamı öğrenmeye ve anlamaya dönük büyük çaba var ve göçmen Müslümanların bunu nasıl değerlendireceği önemli. Reaksiyon yerine onurlu ve olumlu bir iletişim gerekli.
Sıddık Korkmaz İslamın Orta Doğudaki barış önerisine değindi. Bu bölgeye Bilad-ı Şam ya da Hicaz deniliyordu ama şimdi orta doğu demek genel kabul görüyor. Hiçbir din şiddeti öngörmediğine göre İslam da mezhebi çatışmalara yol vermez. Google dil çevirileri Amerikalı uzmanlar için icat edildi ve onlara Kürtçe ve Arapça öğretildi, çatışmaların üretilmesinde çaba sarfettiler. Fakat mesele bizim ne yaptığımız ve bütün sorunları dinin çözümlemesi beklenmemeli Korkmaz’a göre.
Suriye konusu çözülmeden İslam dünyası sulh ve selamete ulaşamayacağına göre neden kaç yıldır Suriye hakkında kapsamlı ilmi toplantılar yapılmıyor, savaş etraflıca tartışılmıyor diye sordu. Alt grupları olmayan din yoktur ve meseleleri alt başlıklarla çözmek lazım. Mezheplerin oluşması bazı yaklaşım farklılıklarıyla yeni bölünmelerin vukuu doğal fakat mezhepçilik ve benim yorumum en doğrusu iddiasıyla ortaya çıkan çatışmalar yanlış.
Katılımcılardan bir mimarın savaşın din ve mezheplerle ilgili olmayıp sun’i olarak oluşturulduğunu söylemesi önemliydi. Bu kadar uzun bir savaş yapacak gücü olmayan ülkeye ve dışarıdan gelenlere silahları kim veriyor, savaşı kim örgütlüyor, devamı için nasıl bir çaba sarfediliyor, barışı kim engelliyor sorularını sormadan yol alamayız. Mağdurlara yardım yapılıyor ve sadece yardım makamında kalmamız da biçilmiş ama kabul etmememiz gereken bir rol. Yardım ve paylaşma elbette kaçınılmaz ve bize yakışan bir insanilik, fakat olması gereken savaşın nasıl durdurulacağına odaklanmak ve suriye’de çoğulcu yapının yeniden kurulması.
Etnik ve mezhebî savaşlara boğulduğumuz günümüzde Tahir Uluç’un İmam Maturidi düşüncesinde etnik ve kültürel unsurları anlattığı tebliği önemliydi. Cevher noktasında kimse kimseden üstün değil. Varlıkla değil iradeyle kazandıklarıyla öne geçebilir insan. Şeytanın ateşin üstünlüğünden yola çıkarak ontolojik üstünlük iddiasının kabul görmemesi gibi. Buna göre Kur’andaki üstünlük atıfları dönemle ve iyi işlerle sınırlı. Hatta statik değil dinamik üstünlükler var, mesela Arapça bilen bilmeyenden daha üstün ama sadece dili bilme noktasında. Arabın Arap olmayana üstünlüğü yok demezdi peygamberimiz aksi halde. Muhammed 38’deki gibi “Allah Ganidir(hiçbir şeyinize muhtaç değildir). Siz ise muhtaçlarsınız. Eğer Allah’a ibadetten yüz çevirirseniz, sizin yerinize başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin gibi itaatten çıkmazlar.” Denilmesi bir tehdit değil. Üstünlük verilen, vazgeçilmez olan hiçbir topluluk ve kavim yok bunu gösteriyor. İyiliği teşvik, bilgide hayırda fedakarlıkta sadakat ve cesarette yarışmak ve insan kalitesinin yücelmesi için.
Hayri Kırbaşoğlu “İslami hareketlerde işler neden yolunda gitmedi” sorusuna cevap aradı. İslam dünyasında kendini Müslüman olarak tanımlamayan insanlar var ama hala homojen bir dünya gibi söz ediliyor dedi. Müslüman coğrafyalarda sömürgeciliğe karşı çıkmak müşterek bir değer ve gündelik hayat hususunda farklı insanlar arasında ortak bir kültür var. Kimliği kuran din ile kişiliği besleyen mezhepler çatışma sebebi olmamalı.
Gençlerin facebooklu whatsuplı dünyasında bir şey söyleyemeyen, hala modern dünyaya savaş açmaya çalışan alimler var. Bu realiteleri özümseyemedik. Alevi gençler de inançlarından uzaklaşıyor ve ateizm yayılıyor Kırbaşoğlu’na göre.
“İslam dünyası” yerine “Müslüman Dünya” kavramının kullanılması yaşadığımız dünyayı ve toplumların sosyolojisini anlamada daha elverişli gerçekten de. İslamı tartışma konusu yapmak yerine Müslümanların pratiklerine daha çok odaklanmayı ve ayakları yere basan çözümlere yönelmemizi sağlayabilir. Karşı tarafı şeytanlaştırmayan uzlaşma kültürü olan bir yapılanma gerekli İslam dünyasında. Bu durumda soğukkanlılıkla Müslüman ülkelerin neden yolsuzlukta en üst sıralarda İskandinav ülkelerinin en temiz yerde olduğu üzerine düşünmek ve çözüm üretmek mümkün olabilir.
İslami hareketlerde İslam algısı, ümmet anlayışı, entelektüel ve popüler İslam arasındaki ilişkiler sorunlu kırbaşoğlu’na göre. Küresel sisteme eklenme yarışı var. Ümmet değil ümmetçikler olması ve mezhep gerilimi nefessiz bırakıyor. Irkçılık reddedilse de pratikte ortadan kaldırılamıyor. Kadına yönelik ayrımcılık çok belirgin, kadınlar genelde karar alma mekanizmalarında asgari düzeyde yer bulabiliyor.
Sempozyumda sanattan kültürden de konuşuldu.
Cihan Aktaş çevre ve mimarlık problemlerine değinirken, modern dünyada sokakta köpeklerin olmaması gerekir düşüncesiyle Hayırsız Adaya götürülüp öldürülen köpeklerin hukukuyla başladı konuşmasına. II. Meşrutiyetin akabinde acele kararlarla yol yapma uğruna tarihi eski binaları ortadan kaldırma fikrinin ve yaklaşımının hala sürdüğünü söyledi. Gerçek ihtiyaçlarla estetiği bir araya getiren akıllı değil gönüllü şehir anlayışının özleminden söz etti.
Türkiye’nin kültür politikalarına yönelik eleştiri ve tekliflerini sunan Mustafa Çetinkaya üçkağıtçı olmayan, ahlakı önceleyen, problem çözebilen, hür düşünceli, uzlaşma kültürü olan nesiller yetiştirmenin öneminden söz etti. Van Sinop ve İstanbul arasında farkları ve mimari incelikleri ortadan kaldıran yapılaşmanın doğuracağı kimliksiz şehirler uzun vadede kültürel bir çöle dönüştürecek ülkeyi, her zaman altını çizdiğimiz tehlikelere dikkat çekti.
Benim tebliğim de Müslümanların sanat edebiyat ve sinema disiplinlerindeki iletişim zafiyetleri üzerine idi. Eksikliği duyulan konuşulan ama metinsel manada elimizde fazla kaynak ve çalışma bulunmayan kapalı bir mesele.
İslam dünyasını yeniden tanımlamak ve çoğulculuğa alışmak lazım. ‘İslam en iyisi, herkesin hakkını teslim etmiştir’ diyerek işin içinden çıkmak mümkün değil. İslamın edebine ve prensiplerine uygun olan ulusal çıkarları değil adaleti önceleyerek küresel manada da örneklikler oluşturmak. Ancak bu yolla tepkiselliğin ötesine geçip Müslüman dünyayla birlikte bütün dünyaya seslenen kurucu fikirler ortaya koyabiliriz. En büyük güç ahlaki güç diyen Aliya İzzetbegoviç’in ima ettiği de budur zaten.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2020
23.12.2020
16.12.2020
9.02.2020
25.11.2020
11.11.2020
4.01.2020
28.10.2020
14.10.2020
30.09.2020