Yusuf Kaplan
Sancısız “doğum” olmaz. Bütün “büyük doğumlar” sancılıdır.
Büyük çileler üzerine bina edilmeyen “doğumlar”, “erken doğumlarla”, felâketle sonuçlanır...
Aşkla benimsenen.. çileyle büyütülen.. şevkle, zevkle, özene bezene hayata geçirilen iddialar, rüyalar ve hayaller leziz meyveler verebilir ancak.
HAKİKAT AŞISI...
Aşk, bir çile işidir.
Çile, kalbe değer; gider kalbe yerleşir; kalbe hayat verir, harekete geçirir kalbi...
Aşkla çıkılan, çileyle kalbin ritimleri gibi kişiyi adım adım olgunlaştıran yolculuklar, insanı ta derinden yakalar...
İnsana hakikat aşısı yapar...
Hakikat aşısı, yer’le gök arasında sarsılmaz bir bağ kurar...
İşte o zaman, aşkla çıkılan bu yolculuk ışık saçar bütün insanlığa ve varlığa; dolayısıyla açılamayan kapıları açar...
İnsan, işte o zaman beşer’likten insan’lığa ulaşmaya başlar: yeri aşar, kendini aşar, engelleri aşar, göklerin çağrısına koşar, şevkle, zevkle ve vecdle...
Bu şiirsel tabloları niçin çiziyorum peki?
İLÂHÎ ŞİAR, NEBEVÎ ŞUUR, BEŞERÎ ŞİİR...
Hakikatin şaşmaz, zamanı-mekânı aşan ulvî şiarlarıyla donanan kişi, insan olduğu şuuruna ulaşır...
Şiir, Hakk’ın rahmetinin eseri hakikat şiarlarıyla kuşanan insanı, âlemlere rahmet olsun diye gönderilen Kainâtın övüncünün muazzez timsalini, yegâne misalini oluşturduğu Nebevî şuurla donatır...
Nebevî şuurla donanmanın meyvesidir beşerî şiir.
Kişi, beşerlikten, emaneti üstlendiği şuuruyla nefes alıp veren, insanlığın yükünü omuzlarında taşıma bilinciyle yaşayan hakikat insanı derecesine ulaşır; ama yine de beşerdir.
Hakikat insanı olma özelliği, kişinin beşer-şaşar olma özelliğini iptal etmez; aksine hakikatin şiarlarının kişiye nasıl bir ubûdiyet şuuru verdiğini bilfiil tecrübe ettirir.
En büyük şiir budur işte: Kişinin, beşer’likle insan’lık arasında gidip gelmesi, dolayısıyla ubûdiyet şuurunu yitirmeme medcezirini her dâim bütün hücreleriyle yaşıyor olmasıdır.
Kişi, yalnızca beşerken, fırtınalı bir denizin ortasındadır adeta. Fırtınalı denizde, dalgalara karşı direnebilmesi, dalga-kıran rolü üstlenebilmesi, emaneti üstlendiği şuuruna eren hakikat insanının işidir.
Hakîkî şiir, has şiir, saf şiir, Hakk’ın şiarlarını hakikate ulaşma şuuruyla terennüm etmesidir kişinin.
Şiir, şarkının, hakikat şarkısının bitmemesini sağlar...
Hakikat şarkısının her dem yeni, her dem yenileyici ve diriltici bir ruhla bestenlemesidir şiir yani...
Tıpkı Yunus’un dilinde, gönlünde ve ruhunda ifadesini bulduğu gibi.
“Bir ben vardır bende benden içeru” diyebilecek bir kıvama ulaşması, hakikat şuurunu diri tutması, hakikat insanını vecdle donatması...
ÇİLEMİZİ DOLDURUYORUZ BİZ İKİ ASIRDIR... DAHA DİRİ BİR RUHLA GELMEK İÇİN...
İki asırdır yaşadıklarımız, bizi bunalıma sürüklememeli, çıkmaz sokaklara fırlatmamalı, umudumuzu yitirmemize yol açmamalı.
Aksine, bizim çilemizi, çile bilincimizi büyütmeli...
Yaşadıklarımız, bizim çilemizi doldurma, zaaflarımızı bihakkın tanıma ve hakikatten süt emerek Hakk aşkı ve hakikate ulaşma çilesiyle bizi kendimize getirmeli, bizi kendimizden geçirecek şuurla donatmalı, aşkla, çileyle çıkılan yolculuğun şiire durmasına imkân tanıyacak bir kıvama ulaştırmalı bizi...
Teslim bayrağı çekmek yok.
Eğer yanlışlarımızın, yalpalamalarımızın, savrulmalarımızın üzerini örtersek, teslim bayrağı çekmiş oluruz.
Ama yaşadıklarımızı bir imtihan olarak görüp, bütün imtihanların bir imkân olduğu gerçeğiyle hareket ederek yük olmak yerine yük alma erdemini gösterebilirsek, hafifleriz; Rahmân’ın rahmetiyle tecellî etmesi işte o zaman mukadder olacak, hakikatin herkesi kucaklayan, herkese hayat hakkı tanıyan dünyasına kavuşmamız imkân dâhiline girecektir biiznillah...
İnsanlığın, İslâm’ın sarıp sarmalayıcı, diriltici, silkeleyip kendine getirici; adaleti, hakkaniyeti, sulhü selâmeti vadeden hakikatine her zamankinden daha fazla ihtiyaç hissettiği bir zaman diliminde, hakikat şarkısını hep birlikte yeniden bestelememizin, insanlığa sunmamızın yolu açılmış olacak böylelikle...
Çıkarperest Batı uygarlığının dünyayı cehenneme çevirdiği, Çin, Hint, Japon medeniyet tecrübelerini fosilleştirdiği bir zaman diliminde, insanlığın hakikatin diriltici sesine ve şiirine gebe olduğu bilinciyle yaşarsak, Rahman, rahmetini esirgemeyecektir üzerimizden...
Yeter ki biz, günübirlik, ayartıcı, ruhumuzu delik deşik edici çekişmeleri elimizin tersiyle itip yalnızca İlâhî şiarların inşa ettiği Nebevî şuuru, beşerî şiire durdurma gayreti içinde olalım...
Ve şunu aslâ unutmayalım: İnsanlığın hakikatin sesine ve diriltici nefesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç hissettiği bilinciyle yaşayan, bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan nice gönül insanı, hakikat insanı var bu ülkede aşkla ve çileyle gözyaşı döken, geleceğimizin yapı-taşlarını döşemek için kendilerine uykuyu haram eden...
Vesselâm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020