Tüm hakları saklıdır.
Zeki ALPTEKİN
Küresel üretim zincirlerinin (GVC) geleceğine ilişkin tahlil yapabilmenin en iyi yolu “statüko”dan başlamak. Bugün küreselleşmenin neresinde bulunuyoruz? Süreçte kontra bir gelişme, sürecin tersine çevrilmesi, “deglobalizasyon” gibi eğilimler var mı? Şu an içinde bulunulan aşamayı, ortaya çıkan eğilimleri iyi teşhis edebilirsek, sürecin (f)aktörlerini, itici güçlerini ve onların ilgilerini-çıkarlarını göz önüne alırsak, geleceğe ilişkin gelişmeler hakkında gerçeğe daha yakın tahminlerde bulunabiliriz.
Gelişmiş ülkeler kategorisindeki ülkeler, küreselleşme sürecine en fazla katılan ülkeler.1) Bilimsel-teknolojik devrimin başını bu ülkeler çekiyor, teknolojik inovasyonlar birincil olarak bu ülkelerde boy gösteriyor; bunların genelde taşıyıcıları, finansörleri de çoğu bu ülkelerden neşet eden transnasyonal firmalar. Pandemi ve savaşla ortaya çıkan krizle birlikte, bunlardan etkilenen küresel üretim ve tedarik zincirlerinin en çok bu ülkeleri ekonomik açıdan negatif etkilemesi de bu yüzden. Tedariklerdeki tıkanmalar yüzünden zincirlerin çeşitli tedbirlerle stabilize edilmesi, ilişkilerin çeşitlendirme temelinde yeniden ele alınması vs. önermeler de bu ülkelerden çıkıyor.
Ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin küreselleşme süreci içinde yer alma derecesi, gelişmiş ülkeler kadar kuvvetli değil.2) Bu gerçek bize, belki de bu ülkelerin gelişmiş ülkelere kıyasla -anlık ya da eğilimsel olarak- neden krizden daha az etkilendiğini, neden krize rağmen, yerine göre daha fazla büyüme oranları yakaladığını anlatıyor. Tabii ki bunlar madalyonun bir yüzü! Madalyonun diğer yüzünde, bu ülkelerin buna rağmen GVC’lerde, özellikle belli sektörler itibarıyla yer aldığı, gelişmelerini böylelikle sağladıkları, diğer ülkelerle teknolojik farklarını bu yolla kapattıkları gerçeği yer alıyor. Bu girişten sonra konumuza geçebiliriz.
70’lerden gelip 90’lı yılların başından itibaren 2008-2009 finans krizine kadar yükselen “turbo küreselleşme” süreci, krizden sonra bir “dinginleşme” dönemine girdi. Bu süreci en iyi, pandemiye kadar dünyadaki yıllık ihracat ekonomisinin küresel gayrisafi hasılaya oranından okumak mümkün.3) Buradaki düşen trend, kimi ülkeler ve sektörler bazında biraz değişiklik arz edebilir, ancak bu, küreselleşme sürecinde 2008-2009 krizinden sonra girilen genel “durağanlık” ya da “dinginleşme” görüntüsünü bozmaz, tersine onu tasdik eder. Pandemi krizi ile birlikte oluşan aşağı yönlü dünya konjonktür trendi, savaşla birlikte yükselen enerji krizi ve enflasyon ile şimdilik pekişmişe benziyor.
Almanya’nın tanınmış ekonomi enstitüsünün (ifw Kiel, Institut für Weltwirtschaft) yaptığı araştırmada dört değişik senaryo oluşturularak, bunların üretim ve refaha (büyümeye) olası ekonomik etkileri hesaplanıp ortaya konuluyor; burada hangi senaryonun hangi sonuçlara yol açabileceği tartışılıyor: 4)
Avrupa Birliği’nin (AB) aktüel gümrük ve ticari engeller ile içe kapanmasını, diğer bir deyimle ekonomik ilişkilerin AB bölgesinde renasyonalizasyonunu içeren 1. Senaryonun etkileri, genelde Almanya ve AB’de hemen hemen aynı. Bu etki Almanya’da küresel zincirlere kuvvetli bağlantısı olan (doğrudan yüzde 26, dolaylı yüzde 42,8 bağımlılık) makina endüstrisi açısından yüzde 14,3 oranında üretimde gerileme ile yıkıcı nitelikte. Refahta da yüzde 3,3’lük gerilemenin GSYH açısından rakamla ifadesi 2019 yılına göre yaklaşık 114 milyar euroluk gerilemedir. Bu senaryoda dünya çapında refahtaki gerileme yaklaşık yüzde 1 olarak tahmin ediliyor. 2. Senaryoda dünyadaki olası ticaret savaşları ile ekonomik ilişkilerde içe kapanmanın yol açacağı muhtemel makro ekonomik sonuçlar var ki bu, görüldüğü üzere çok daha olumsuz bir versiyon. Bu bağlamda benzeri sonuçlara OECD’nin yaptırdığı bir araştırma da varıyor.5) Almanya için en olumsuz versiyonu, AB ve dünya ekonomisi için de olumsuz sonuçları olan 4. Senaryo oluşturuyor. Analizde varılan sonuca göre; Almanya’nın ve AB’nin ticaret savaşları yolu ile kendini dünyadan soyutlamasının, sürecin muhatabı tüm taraflar için oldukça olumsuz sonuçları olacak ve bu nedenle mutlaka engellenmesi gereken bir gelişme.
Küreselleşme Sürecinin Frenleyici (F)Aktörleri
Pandemi ile birlikte, özellikle otomotiv sektöründe ortaya çıkan çip sorunu; tıbbi alanda, ilaçlar ve maske gibi kimi gereksinimlerde oluşan yetersizlikler, tedarik zincirlerinin sağlamlığı üzerine tartışmalara neden oldu. Tedarik zincirlerini pandemi vb. öngörülemeyen krizlere karşı stabilize etme düşüncesi, özellikle Avrupa’da, tedarik ve üretim zincirlerinin daha yakınlara taşınması eğilimini güçlendirdi. Çip konusunda Asya’nın oligopolistik konumu, bu noktada önemli bir endişe kaynağını oluşturdu. 6) Bu bağlamda sürecin frenleyici (f)aktörleri olarak şunları sayabiliriz:
Kimi ülkelerde, mesela Almanya’da 2023’ten sonra geçerli olacak Tedarik Zincirleri Görevi Yasası (LkSG) ve AB’de 2024’te yürürlüğe girecek olan Corporate Sustainability Reporting Directive (CSRD) ile bu konuda yeni gelişmeler beklenebilir. Zira AB’de yaklaşık 50 bin firmayı sorumluluk altına alacak olan bu tedbirlerle, konuya muhatap zincirlerdeki firmaların yakında olması halinde sürecin daha şeffaf ve kontrolünün daha kolay olacağı düşünülüyor. Bu konuda Almanya’nın bir yıl önceden uygulamaya alacağı yasa (LkSG) ile zincirin en sonunda yer alan bir firma, ilgisi olmasa bile zincirin en başında olan firmanın belirlenen standartlara uyup uymadığı konusunda sorumlu olacak.
1994’te kurulan Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) uluslararası ticaret ilişkilerini küresel-demokratik kurallar çerçevesinde tam olarak rayına oturtamamasının küreselleşme sürecini “olumsuz” etkileyen bir faktör olmasının yanı sıra bu süreci en olumsuz olarak etkileyen faktörün 2008-2009 krizinden sonra kimi ülkelerde ulus-devletçi eğilimlerle birlikte ortaya çıkan “ticaret savaşları” olduğunu belirtelim. Krizden sonra dünyanın çeşitli yerlerinde açıkça ortaya çıkan bu eğilim, zirvesini ABD-Çin arasında, Trump ile başlayan ve kimi konularda karşılıklı olan yükseltilen gümrük duvarlarında buldu.
Küreselleşme Sürecinin İtici (F)Aktörleri
Pandemilerin ve Ukrayna savaşının devam etmesi şartlarında- küreselleşme sürecinin şimdilik 21’inci yüzyılın başındaki dinamiğinde devam edemeyeceği ihtimali oldukça yüksek. Pandemi ve savaş, GVC’lerde ortaya çıkan tedarik zorluklarını ve bununla oluşan ek maliyetleri ve “düşük ücret” orijinli üretim zincirlerinin dezavantajlarını açık etti, bunların krize karşı dayanıklı, rekabetçi olup olmadığı sorusunu önümüze koydu. Özellikle, küreselleşme sürecinin başını çeken merkez kapitalist ülkelerde şimdilik güçlü bir büyüme dinamiği beklenmiyor, savaş-enerji ve gıda krizi, pandemiyle oluşan krizi daha da şiddetlendirdi; tüm dünyada enflasyon, küresel bir sorun oldu.
Tüm bunlara rağmen özellikle yeni segmentler, mesela çevre teknolojileri ya da ekonomilerin dijital dönüşümü ya da klasik ürünleri dijital çözümlerle bağdaştıran hibrit modeller, kriz ortamından çıkış konusunda yeni piyasa olanakları olarak dile getiriliyor.7) Bunun dışında, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, genelde GVC’lerde yer almalarına rağmen, gelişmiş ülkeler kadar sürece entegre olmadıkları gerçeği, bu konudaki belli (pazar) potansiyellerine işaret ediyor. İşte bu nokta, şimdi krize karşı oluşturulacak cevaplar konusunda öne çıkıyor, çıkartılıyor.8) Gelişmekte olan ülkeler açısından sürecin bir de şu yanını dikkate almak gerekiyor:
Bu ülkelerin yakın geçmişteki gelişmesi, incelememizin önceki bölümlerinde* gördüğümüz gibi (ileri) teknolojilere ulaşmaları, GVC’ler vb. yapılanmalar ile mümkün oldu. Mesela Çin! Her ne kadar kendince neo-merkantalist eğilimleri içinde barındırsa da 1,4 milyarlık nüfusu ile bu ülke, gelişmiş ülkeler ve transnasyonal şirketler için vazgeçilmez konumda. Ama, “dünyanın fabrikası” sayılan bu ülke de, gelinen nokta itibarıyla bir ihracat ekonomisi ve tedarik zincirlerine entegrasyon olmadan yaşayamaz.
Küreselleşme sürecinin en çok kazananı olan gelişmiş ülkelerin bir şekilde sürecin devamından yana olmaları da anlaşılır bir şey. Alman Şansölyesi Scholz “Deglobalizasyon iş göremez ve iyi bir düşünce, iyi bir gelişme değil! İhtiyacımız olan akıllı, güçlü kuralları ve kurumları ile sürdürülebilir ve dayanışmacı bir küreselleşme. Bu açıdan küreselleşmenin sağlıksız gelişmeleri dikkate alınmalı” diyor.9) Almanya Merkez Bankası ise “… Neticede bir ülke ekonomisinde bir bütün olarak, yüksek gümrükler vasıtasıyla kısa vadede bir iyileşme yapılamaz. En geç orta ve uzun vadede, içe kapanmanın artması ile oluşacak olan serbest rekabet yoğunluğunun gerilemesinin iç üretkenliği zayıflatma eğilimi sonucunda negatif etkiler muhtemelen ağır basacaktır.”10) tespitini yapıyor. Ayrıca ekonomiler birbirleriyle öylesine kenetlenmişler ki, ABD’nin Çin’den ithal ettiği ürünlerde, içinde kendisinin de olduğu “yabancı katkısı” gerçeğini nasıl görmezden gelip tedbir alacaksınız? Ticari yaptırımların başlangıcında yapılan araştırmalar, ABD’de Çin’den gelen ürünlere alternatif bulmakta zorlanıldığını, bunun ise bir ikame olarak “yerli” üretimin canlanmasına vesile olmasından ziyade ilgili ürünlerde fiyat artışlarına neden olduğunu gösteriyor.11) Öte yandan İfo Institut, Çin ile Almanya’nın girişeceği olası ticaret savaşlarının ülkenin ana damarlarından birisi olan otomotiv sektöründe yüzde -8,47 oranında katma değer kaybına neden olacağını, bunun, ekonominin ikinci önemli damarı olan makine sanayiinde ise yüzde – 5,14 oranında katma değer kaybı anlamına geldiğini hesaplıyor.12)
Kısaca: Küreselleşme Nedir?
Ekonomik açıdan küreselleşme sürecini, sermayenin eski ulus-devlet kabuğunu kırarak küresel anlamda “serbest dolaşıma” girmesi, kapitalizmin, hayatta kalma (survivor) mücadelesi temelinde serbest rekabeti yeniden keşfetmesi koşullarında üretici güçlerin gelişmesinin önündeki engellerin neredeyse tamamen ortadan kalkması olarak tanımlayabiliriz. Bu sürecin en önemli itici güçlerinden birinin de, üretimin değişik aşamalarının (ve teknolojinin) transnasyonal şirketler tarafından sınırlar ötesine taşınması, süreç içinde ortaya çıkan GVC’ler ile birlikte sosyo-ekonomik ilişkilerin uluslararasılaşmasının bir üst aşaması olarak ifade edebiliriz.
“Dikkat edilsin, küresel-serbest rekabetçi kapitalist-işletme sisteminden bahsediyoruz. 17-18’inci yüzyılların ulusal düzeydeki serbest rekabetçi kapitalizminden değil! Evet, bu iki sistemin de rekabet, açık olma, girişim özgürlüğü vs. yanları birbirine benziyor, ama arada çok o¨nemli bazı farklar da var. Ulusal düzeyde gelişen eski serbest rekabetçi kapitalizm, üretimin yoğunlaşıp merkezleşmesiyle birlikte kendi inkârını yaratarak tekelleşmeyi doğurup, ulus devletle bütünleşme sonucunu vermişti. Yeni-küresel-serbest rekabetçi kapitalizm ise, ulus devlet kabuğunu çatlatarak dünyaya açılmayı, üretici güçlerin dünya çapında gelişmesini temsil ediyor. Küresel sermayenin gelişmekte olan ülkelere girerken koyduğu ‘küresel-serbest-rekabetçi kapitalist işletme sistemini benimseme’ ilkesini bu çerçeve içinde degˆerlendirmek gerekir… ‘Kabuklarınızı kıracaksınız’ diyor küresel sermaye! Hangi ‘kabuklardır’ bunlar? Bu kabuklar, ulus-devlet kabuklarıdır- daha başka bir deyişle de milliyetçiliktir, korumacılıktır; kalın gümrük duvarlarının arkasında yerli despotlarla birlikte ot gibi yaşayıp gitmektir. ‘Ulus-devlet duvarlarını yıkın ve ülkenizi küresel dünya sistemiyle bütünleştirin’ diyor sermaye.” 13)
Küreselleşmeyi karakterize eden en önemli olgu, zaman ve mekâna bağlı engellerin ortadan kaldırılarak, tüm dünyanın hizmet ve üretim alanlarının, yani hammaddelerin kompleks tüketim ve yatırım mallarına transformasyonu, bununla ilgili olağanüstü meta ve bilgi hareketi ve ticaret ağları ile birbiriyle bağlanması, tüm bunların “just in time” ile üretilerek “daha hızlı, daha ucuz ve daha kaliteli” üretim anlayışı ile kotarılması; sürecin, lojistik giderlerinde oluşan ucuzlama ile daha da hızlanmasıdır.
“Üretim süreçlerinin uluslararasılaşmanın önceki her iki aşamasının tersine, son 20 yıldır vuku bulan şirketlerin transnasyonalleşmesi, başka ülkelerde (final) montaj tesisleri kurmakla sınırlı kalmıyor. Buradaki strateji daha ziyade, katma değer yaratma sürecinin tamamını ve tedarik sisteminin bütününü, eğilime göre yeniden global olarak yapılandırılan şirket organizasyonuna dahil ediyor. Hedef, endüstriyel piyasaya uyumluluk göstermek. Örneğin ABD’de ürünlerinin dörtte birini satmak isteyen bir şirket bunu ihracat yolu yerine, daha ziyade katma değerin uluslararasılaştırılması ile gerçekleştirmeye çalışacaktır. Eğilimsel olarak üretim yerinin dörtte birinin pazarın olduğu yere aktarılması gerekir. Bunun sonucunda tüm endüstri branşları -Amerikan, Alman, İngiliz olsun- ulusal karakterlerini kaybediyor. Ulusal piyasalar, içinde başka ülkelerin bilgi ve komponentleri olan “dünya ürünleri” ile besleniyor.”14) Süreci şöyle gösterebiliriz:
Buna göre; yarattığı süreçleri, dönüştürdüğü kurumları, itici güçleri ile küreselleşmede dünya sisteminin birliği, rekabet şartlarında, ama aynı zamanda da gruplandırma eğilimleri ile birlikte ortaya çıkıp etkinleşiyor. Ancak bu bağlamda standardlaş(tır)ma, aynı zamanda bütünün bölümlenmesinin etkileri, kurumların ve süreçlerin küresel sistemin değişik alanlarında benzer şekilde yeniden üretimi dikkate alındığında anlaşılır olabilir. Bu nedenle dünya kapitalist sisteminin birliği, standartlaş(tır)ma ve gruplandırma karşıtlığı ile değil, bölümlenme sonucunda yapılanan birliğin dikkate alınması durumunda kavranılabilir. Sürece katılım, dünya sisteminin birliği içindeki gruplan(dır)ma ve bölümlenme ile ortaya çıkıyor; parçalanma eğilimleri ise kendince dünya sisteminin birliğinin çözülmesine, yani ülke ve bölgelerin süreçten koparılmasına sebep oluyor.15) Küreselleşme süreci işte bu faktörlerin çelişkili birlikteliğinde işliyor. Süreçte son yıllarda ortaya çıkan dinginleşme eğilimleri, ticaret savaşları, artan ulus-devletçi eğilimler bu perspektiften bakılınca anlaşılabilir oluyor. Şöyle noktalayalım:
“Küresel-dünya sistemi … aynen internet gibi, futbol ya da satranç gibi dağınık bir sistemdir. Bu sistemin esasını olus¸turan bilgiler-kurallar da bellidir. Serbest piyasa ekonomisinin kurallarıdır bunlar. Dünyanın dört bir yanına dağılmış, her biri kendi içinde bağımsız konumda olan sistemin unsurları, kendilerine gelen her türlü enformasyonu sistemin sahip olduğu ortak bilgilerle degˆerlendirerek karar verir ve işlerler. Bir ülkenin kurallara uyup uymadığına, yeteri kadar şeffaf olunup olunmadığına, o ülkede işlerin serbest piyasa mekanizması içinde rekabetle mi, yoksa rüşvetle mi yürüdüğüne karar veren bu otonom unsurlardır. Sistem, bütün bu unsurların kollektif iradeleriyle hareket ettiği için, onu yöneten ayrıca bir elin bulunmadığını söyleriz. Yönetici makam o kurallardır, sistemi bir arada tutan ilkelerdir.” 16)
Deglobalizasyon, Renasyonalizasyon, Bölgeselleşme, Küreselleşme
Şimdi son dört çalışmamızda tarihsel bağlantısı içinde örneklerle somutlamaya, tarif etmeye, teorik çerçevesini çizmeye çalıştığımız küreselleşme olgusunu, günümüzdeki trendler açısından ele alalım:
Tüm incelememiz boyunca gördüğümüz gibi, 80’li yılların sonu-90’lı yılların başından itibaren tetiklenen küreselleşme süreci, gelişmesini 2008-09 finans krizine kadar güçlü bir şekilde ivmelenerek sürdürdü. Sonradan krizin artçı etkileri ve ticaret savaşlarının da katkısı ile bir durağanlık süreci ortaya çıktı, ki bu, pandemi ve savaş ile birlikte pekişti. Tahminler, 2030’lu yıllara kadar durumun böyle kalacağı yönünde. Sürece ideolojik nedenlerle cepheden karşı olan, Trump ya da Le Pen tipi ulus-devletçi eğilimler dışında konuya bilimsel çerçevede yaklaşmaya çalışan çevrelerde farklı düşünceler oluştu. Kimilerine göre bu süreç bir deglobalizasyon süreci idi. Bunlar sürecin olumsuz yanlarını öne çıkararak bu konuda nostaljik bir renasyonalizasyon hayalini dile getiriyorlardı (“sağdan” ya da “soldan” olsun, bunun “militan” bir küreselleşme karşıtı eğilim olduğunu belirtelim). Kimileriyse, sürecin değişen şartlarda devam ettiğini söylüyordu. Örnekleyecek olursak;17)
2008-09 finans krizinden sonra ortaya çıkan korumacı eğilimlerle birlikte pandemi süreciyle başlayan tedarik zincirlerinin yeni düzenlemesinin üzerine Ukrayna krizinin de gelmesi sonucunda kimi hammaddelerin tedarik zincirlerinin dışına düşmesinden, örneğin Thieß Petersen (Bertelsmann Stiftung) “Belki de deglobalizasyon benzeri bir sürecin başlangıcındayız” sonucunu çıkarırken, Megan Greene (Harvard Kennedy School), küreselleşmenin ölçülebileceği bir birimin olmadığını, pandemi ile birlikte ucuz işgücü ülkelerinden sermayenin, dolayısıyla endüstriyel işyerlerinin ana ülkelerine ya da yakın bölgelere geri döndüğü ve tedarik zincirlerinin bölgeselleştiği iddialarını istatistiklerin doğrulamadığını, Shanghay Ticaret Odası’nın yaptığı bir anketten, Amerikalı firmaların üretimini Çin’den ABD’ye taşıyacağı sonucunun çıkmadığını ifade ediyor. Green, “küreselleşmenin en üst seviyesini arkamızda bıraktığımızı” söyleyerek şimdi sürecin daha yavaş işlediğini, ama bunun halen bir deglobalizasyon anlamına gelmediğini tespitle “Pandeminin, just-in-time üretim trendini, yani üretimin direkt olarak tüketime ulaştırılması sürecini depolama, stoklama yönüne kaydırması” ile sistemin öngörülemeyen gelişmelere karşı sağlamlaştığını söylüyor.18) Bu konuda sayılar ne diyor?
Çin Halk Cumhuriyeti 2001 yılında DTÖ’ye katıldıktan sonra, 2000-2010 arası dünyanın ekonomik olarak en fazla büyüyen ülkesi oldu, ülkenin açık stratejileri öncelemesi ile dünyada brüt ihracat ekonomisi yıllık ortalama yüzde 8,7, dolaylı ihracat yüzde 9,7 oranında arttı.19) 1995’ten 2008’e kadar ki dönemde GVC’lerdeki hızlı genişleme, ticarete dayalı oranların yüzde 35’lerden yüzde 46’lara çıkması, üretime dayalı oranların yükselmesi gözlemlendi. Ancak son 10 yılda ortaya çıkan korumacı eğilimler, savaş ve pandemi ile birlikte süreçte bir yavaşlama ortaya çıktı: Ortalama küresel brüt ihracat büyüme oranı yüzde 3,7’ye, dolaylı ihracat büyümesi ise yüzde 3,8’e düştü; ticarete ve üretime dayalı süreçlerde de düşmeler oldu. Ama, GVC’lerin dolaylı ihracatta katılım oranları düşmesine rağmen gene de nominal olarak rekor kırıldı.20) Yani toplamında “artıdan eksilme” durumu oluştu.
Toparlayacak olursak: Pandemi ve arkasından gelen Ukrayna krizi, bir yerde dünya ekonomisindeki aksaklıkları, zayıflıkları da ortaya çıkardı. Bu durum, dünyanın her köşesinin birbirleri ile ileri düzeyde kaynaşmasının belli olası aksamalar durumunda sistemde küresel üretim ya da tedarik zincirlerinde tıkanmalara neden olabileceği açık olarak gösterdi. Ancak, küresel tedarik ve üretim zincirlerinden kopmanın, bunların renasyonalize edilmesinin, hatta genelde aşırı bölgeselleştirilmesinin hemen tüm ülke grupları açısından faydadan çok zararı olacağını da gördük. Gelişmiş ülkeler açısından bu durumda ortaya çıkabilecek olumsuz ekonomik sonuçlar, bu ülkelerin süreçler içinde en fazla yer alan, buradan en çok kazananlar olmaları nedeniyle oldukça ağır! Gelişmekte olan ülkeler böylesi bir kopma sürecini görece daha az zararla kotarıyor görünseler bile, bunun orta ve uzun vadedeki sonuçları onlar için de ağır görünüyor. Çünkü bu ilişkiler, onların teknolojik gelişmelerinin, gelişmiş endüstri ülkeleri ile aralarındaki farkı kapatmanın, gelişmenin ana damarlarını temsil ediyor.
Küreselleşme ve pratikte onun somut yansıması olan küresel üretim ve tedarik zincirlerinin, sermayenin rekabet şartlarında hayatta kalma mücadelesinde, aslında kapitalizmin özünde neredeyse başından beri var olan üretimin aşamalara ayrılması (fragmentation), kimi kısımlarının “dışarıya verilmesi” (outsourcing) momentumlarının uluslararası, sınırlarötesi plana taşınması sonucunda ortaya çıkan yapılanmalar olduğunu gördük. Bunlar aynı zamanda, gelişmekte olan ülkeleri küresel ekonomik süreçlere bağlayan, onların bilgilenme-öğrenme araçları olarak teknolojik gelişmelerinin, oralardaki üretici güçlerin gelişmesinin somut, maddi dayanaklarıdır da.
Bu nedenle üretici güçlerin gelişmesinin küresel planda ulaştığı seviyeden geriye dönüş, maddi olarak geri dönüş imkânsızdır; bir metafor olarak söyleyecek olursak ‘insanlığın taş devrine geri dönmesi’ gibi bir şeydir. Tarihte politik düzeyde geçici “geri dönüşler” olmuştur, ama ekonomik alanda ulaşılmış bir seviyeden geri dönmek öyle kolay değildir, olması durumunda bunun çok ağır sonuçları vardır. Başka bir deyimle; makinalı üretimden manifaktür tipi üretim biçimine geri dönüş mümkün değildir, olmaz, olamaz.
İncelemelerimiz boyunca görüldüğü gibi son 10 yıldaki gelişmeler, yıllar önce başlamış bir sürecin tersine çevrilmesi, yani bir deglobalizasyon, ekonomik ilişkilerin renasyonalizasyonu olayı değil. Bu açıdan söz konusu olan, sürecin değişik şartlarda, belli “kaymalar” ve “bölgeselleşme” eğilimleri altında sürmesi, tedarik zincirlerinin oluşan yeni şartlara göre düzenlenmesi, küreselleşmenin girdiği yeni bir evredir. Zira süreci küresel yapan şey, uluslararasılaşma eğiliminin halen dünyayı kuşatıyor olması, sermayenin ulus-devlet kabuğunu çatlatarak adeta uçması, serbest rekabet ve üretici güçlerin devasa gelişmesidir .Ve bunlar her şeye rağmen olduğu gibi yerinde duruyor, GVC’ler işliyor, Apple değişen şartlar altında Çin’de üretmeye devam ediyor. Dünya konjonktürünün ve küreselleşmenin en önemli aktörlerinden biri olarak Çin’in “Made in China 2025” başlığındaki tasarımıyla çeşitli hedefler koyarak her bakımdan endüstri ülkesi olma planı bağlamındaki adımlarını da hesaba kattığımızda “küreselleşme” ve GVC’lere bir müddet daha kafa yoracağımızı söylemek kehanet olmaz.
* https://www.perspektif.online/deglobalizasyon-cercevesinde-kuresel-uretim-zincirleri/
https://www.perspektif.online/kuresel-uretim-zincirleri-ve-gelismekte-olan-ulkeler/
https://www.perspektif.online/kuresellesme-surecinde-cinin-ozgun-yolu/
__
1) Prognos, Studie Globalisierungsreport, Wer profitiert am stärksten von der Globalisierung? 2020
2) a. g. y.
3) IMK (Institut für Makroökonomie und Konjunkturforschung) Policy Brief, Nr. 100, Januar 2021
4) ifw Kiel, Institut für Weltwirtschaft, Lieferketten in der Zeit Nach Corona, Kurzgutachten, s. 27
5) a. g. y., s. 26
6) A. Blöcker, die Automobilindustrie: Es geht um mehr als den Antrieb,Eine Studie im Rahmen des Projekts “Sozial-o¨kologische Transformation der deutschen Industrie”, https://www.rosalux.de/fileadmin/rls_uploads/pdfs/Studien/Onl-Studie_12_Industriepolitik-Automobil.pdf, Juni 2022
7) Prognos, Studie “Die deutschen Unternehmen brauchen neue Wachstumsstrategien Globalisierung in der Krise” 2021, s. 5-6
8) a. g. y.
9) Handelsblatt, 06.05.2022
10) Deutsche Bundesbank, Monatsbericht Jan. 2020, s. 51
11) a. g. y., s. 58
12) https://www.ifo.de/pressemitteilung/2022-08-08/handelskrieg-mit-china-wuerde-deutschland-sechsmal-so-viel-kosten-wie
13) M. Aktolga, Küreselleşme Süreci-Küresel Demokratik Devrim-Türkiye, s. 13: http://www.aktolga.de/m27.pdf
14) E. Altvater, B. Mahnkopf “Grenzen der Globalisierung”, Ökonomie, Ökologie und Politik in der Weltgesellschaft, 1997 3. Auflage, Verlag Westfälisches Dampfboot, Münster, S. 250-251
15) a. g. y., s. 107
16) M. Aktolga, Bilişsel Tarih ve Toplum Bilimlerinin Esasları, s. 329: http://www.aktolga.de/t5.pdf
17) DW, 03.04.2022: (https://www.dw.com/de/globalisierung-ist-der-zenit-überschritten/a-61346209)
18) a. g. y.
19) https://de.statista.com/statistik/daten/studie/37143/umfrage/weltweites-exportvolumen-im-handel-seit-1950/
20) Global Value Chain Development Report 2021
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yazılım: Kod8 | Haber8 Sistemi Versiyon 1.12.17
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.04.2025
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023
6.08.2023