A.Turan ALKAN
David Copperfield, ticari anlamda tarihin en başarılı sihirbazı sayılıyor. En parlak gösterileri arasında duvardan geçmek, sahnede kendini iki parçaya ayırmak, havada uçmak gibi gözbağcılığın şâhikaları var.
En müthiş gösterisi ise herkesin gözü önünde New York’taki Hürriyet abidesini yok etmekti!
Sokaktaki adam “Ne oluyor” sorusuna, “Hükümetle cemaat kavga ediyor” cevabını veriyor; bu klişeyi dış basın da tekrarlıyor. İnternetin dijital hafızasında bu “algı”yı pekiştiren milyonlarca belge birikti şimdiden.
Gerçek öyle mi acaba; hükümetle cemaat birbirinin dengi, küfüvvü müdür ki kavga edebilsinler; bütün olup bitenler Copperfield’in devâsâ gösterilerini hatırlatan bir algı yönetme çalışması olabilir mi?
Cemaate nazaran hükümetin muazzam bir üstünlüğü var bir kere. En örgütlü partiye sahip; 7,5 milyon kayıtlı üye! Yürütme erkinin bütün imkânları elinde. Türkiye’nin bütçesini hükümet yönlendiriyor. Söylenenler doğruysa, hükümet yanlısı bir medya şirketi için 1 milyar dolarlık bir “salma havuzu” tasarlayacak derecede karşı konulmaz bir siyâsi krediye sahip. Üstelik liderinin aklından geçen her nevi kanunu on gün içinde çıkarmaya âmâde, kalabalık bir meclis grubu da cabası...
Cemaatin bu ezici güçle rekabet etmesi imkânsız. O yüzden kavganın temel mantığı sakat. O kadar canhıraş tepki gösterdiği dershanelerin, sektör içindeki payı sadece 5’te 1 idi; “örgüt”ün uzantısı gibi gösterilen kuruluşlarının ardında dağ gibi finansman yapıları yok. Gönüllülerin desteğiyle ayakta duran kurumlardan bahsediyoruz. Bir parti kurabilecek büyüklükte toplumsal desteğe de sahip değil. Hükümetle başa baş sayılabilecek yegâne variyeti, insan kaynağı.
Taraflar denk değil ki kavga sürebilsin! Gerilime hâlâ devam ediyor görüntüsü veren unsur yolsuzluk soruşturmaları. Hükümet, ciddi yolsuzluk iddialarının uyandırdığı büyük baskı altında konuyu kendisiyle cemaat arasındaki çekişmeye bağlayarak zaman kazanmaya çalışıyor. Cemaati yolsuzluğa sebep olmakla değil, devlete sızmış casuslarını kullanarak ihbar etmekle suçluyor ve bu esnada bütün medya gücünü kullanarak kamuoyuna iki denk kuvvetin iktidar mücadelesi olarak yansıtıyor.
Kolektif bir gözbağcılık gösterisi! Dikkatimizi gerçekte olup biten üzerinde değil, hükümetin yönlendirdiği noktalara yoğunlaştırdığımız için büyük resmi ve sahnenin ardını göremiyoruz. Büyük resimde başka şeyler olmalı...
Yolsuzluk krizi esnasında hükümetin attığı bir dizi tutarsız adım, Türkiye’de siyasetin yeniden nasıl ve hangi istikamette tasarlanmak istendiğini gösteriyor. Bu senaryoyu “derin devlet”in (ve muhtemelen Ortadoğu’daki başarılarımızdan (!) hoşnut kalmayan dış güçlerin) yazdığı ve önemli aktörleriyle beraber yakın gelecekte merkez sağ seçmeninin iradesini temsil eden yapıların denklem kenarına itileceği öne sürülüyor. AK Parti’nin devlet tarafından içerildiği, âdeta emildiği yolundaki deliller bu görüşü güçlendiriyor. Hükümet ise bu hesabı gayet berrak görmesine rağmen cemaati şeytanîleştirerek kazanacağı zamanı muhayyel bir seçim zaferine taşıyıp kurtulmak derdinde.
Peki, cemaat, bazılarımızın murad ettiği gibi tâ başta bütün kuvveleri ile hükûmete teslim bayrağı çekip “ululemr”e biat etse bu kriz hiç olmayabilir miydi; zannetmiyorum. Krizi cemaate bağlamak çocukça bir akıl yürütme. Gerideki asıl fail bir derin devlet prodüksiyonu ise, başka vesileler, başka aktörler devreye girecekti.
Türkiye’de siyaset yeniden biçimlendiriliyor ve sağ kesimin 12 yıllık belirleyiciliği sona eriyor. Dalgalara değil, fırtına sistemlerine dikkat kesilmek gerekiyordu. Cemaati bu gerilimde güçlü kılan hâlâ haklı ve ahlâkî bir mevzide duruyor olması. Fırtına yatıştığında o da hasara uğrayacak şüphesiz fakat bu hasar hükümetin kaybıyla mukayese bile edilmez.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016