Ahmet TAŞGETİREN
Başlıktaki ifade YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’a ait. Cumartesi günü kendisi ile yaptığımız uzun sohbetin haberi dünkü Star’da geniş biçimde yer aldı.
Kuşkusuz yüksek öğretimle ilgili birçok hayati konuya temas etti. Ben, “eğitimi uzlaşı alanı haline getirme” ifadesine biraz daha yakından bakılmasını istedim.
Belli ki Türkiye’nin önünde dev bir eğitim sorunu var ve onun önemli bir parçası yüksek öğretim alanında odaklaşıyor. Çünkü eğitimin nihai verimi orada alınıyor. Ancak sorun orada başlamıyor. Mesela üniversitede kalite sorunu dediğinizde ister istemez, liselerde kalite sorununa, oradan, ilköğretimde kalite sorununa, oradan da ailede eğitim ortamına geliyorsunuz.
Ancak nüfus yapımıza bakıldığında oradan büyük bir ümit de üretebiliyorsunuz.
Başkan Saraç, üniversitede eğitim gören genç sayısının 7 milyon olduğunu belirtti. Buna ilk - orta - lise öğrenci sayısını eklediğinizde Türkiye nüfusunun üçte birinin (25 milyon) Türkiye’nin geleceğini inşaya hazırlandığını görebilirsiniz. Bu, dünya ülkeleri arasında müthiş bir farklılığı ve zenginlik potansiyelini gösteriyor.
Ancak sorunlar var.
Başkan Saraç diyor ki, “Ana dilini konuşamayan, anlayamayan bir nesil yetişiyor. Tıp eğitiminde sorun var, halk sağlığı tehlikede, hukuk eğitiminde sorun var, devlet sağlığı tehlikede.”
“Kaliteye yoğunlaşma”nın altını çiziyor. “Üniversiteye girerken kalite arayışı, çıkarken kalite arayışı. Ve akademik alanda tırmanışa katkı.”
Ve eğitim tırmanışını aileden başlatmak.
Ve Başkan “yüksek öğretimi bir uzlaşı alanı haline getirmek” dedi ama ben onun daha da genelleştirilmesi gerektiğini ifade ediyor, “Tüm eğitim alanı uzlaşı alanı haline gelmeli” diyorum.
Eğitim başından beri Türkiye’nin kavga alanı oldu, bugün de kavga alanı.
Bu yüzden de hep birileri ülkenin insan potansiyelinin bir kısmının üstünü çizmeye yöneldi.
Hatırlanır, 28 Şubat’lı günlerde bir generale atfen operasyonlarda birkaç milyon insanın gözden çıkarıldığına dair iddialar dolaşırdı.
Halbuki, eğitim sürecindeki 25 milyon çocuğumuza - gencimize, ülkenin ortak insan sermayesi olarak bakmak gerekiyor.
İktidarda 14 yıldan beri aynı kadro görev yapıyor. Şu ana bakıldığında bu kadro daha bir süre ülkeyi yönetme sorumluluğunu üzerinde taşıyacak gibi görünüyor.
Bu kadro, öndeki liderliği ile kendisini, 2023’ün, 2053’ün, 2071’in Türkiye’sini inşa etme misyonu içinde görüyor.
Bunun proje planında ekonomik, siyasi boyutu kuşkusuz olacak, ama gerçekte tüm alanların ana dinamiği, “insan sermayesi”ne bağlı.
O zaman 2023’ün, 2053’ün, 2071’in Türkiyesi’nin “insan kalitesi” üzerine çalışılmış olması gerekiyor.
YÖK Başkanı, yüksek öğretimi yeniden yapılandırmadan söz ederken, “ülkenin diyelim bundan on yıl, yirmi yıl sonra hangi alanda hangi yetişmiş insana ihtiyacı olduğunun belirlenmesi” gerektiğini söyledi, bunun için bir “Yeniden yapılandırma kurulu” oluşturulmasını teklif etti.
Hangi insan, hangi aileden çıkacak? Şu anda eğitim kademelerindeki 25 milyondan hangi çocuk - genç, yarınlarda Türkiye ekonomisini, siyasetini, dış politikasını, eğitim dünyasını, kültür iklimini, medeniyet projesini tanzim edecek? Kim yarınların Nobel adayı olacak?
Kimi ihmal edebilirsiniz, kimi yok farz edebilirsiniz?
Diyor ki YÖK başkanı, “Eğitim aileden başlar.” Çok haklı. Beşikten mezara kadar eğitim. Bu bizim ana kültür dokumuzdur.
O zaman bugünün Türkiye liderliği, her aile ile çocuklarının geleceği için iletişim kurmak durumunda. Bir bakıma, her ailenin anne - baba sorumluluğunda bir üyesi olmak, her aile ile iletişim içinde bulunmak durumunda.
Uzlaşı alanı.
Siyasi - ideolojik farklılaşmalar, eğitimde uzlaşmayı da zorlaştırıyor.
Bir ara Sayın Cumhurbaşkanı’na, “Eğitimde liderlik çağrısı” yaptım. Ben o düşüncemde ısrarlıyım. Türkiye’nin 25 milyon çocuğu - genci için, bütün okulları kapsayacak bir eğitim seferberliği için, siyasi duruşların ötesinde bir liderlik... Bütün çocuklar Cumhurbaşkanı’nın çocuğu gibi...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025