Ahmet TAŞGETİREN
Ümmet Nasıl Ayağa Kalkar?” başlıklı bir dizi konferansım oldu.
Kim ne derse desin “Ümmet” diye bir aidiyeti var Müslümanların. İster “Tarihi, kültürel bağlar” diye görün, ister BM’de destek aradığınızda varlığını önemsediğiniz bir aidiyet olarak bakın, ister “Gönül coğrafyası” ya da “stratejik derinlik” gibi umutlu değerlendirmelere yönelin, hatta ister Batı ile ilişkileri “stratejik hedef” olarak belirleyin, “İslam dünyası” diye bir vakıa ve onun manevi zemini olarak “Ümmet” diye bir olgu var.
Bu konferanslarım, Osmanlı’nın tarih oluşuna tanıklık eden 100 yılın muhasebesi ile başlar.
Paris’te yapılan Birinci Dünya Savaşı’nın sona erişi ile ilgili 100’üncü yıl törenlerini verirken BBC’nin koyduğu alt yazı ne oldu bakın:
“100th anniversary of dissected Ottoman Empire - Osmanlı imparatorluğunun parçalanışının 100’üncü yıl dönümü.”
Bu kadar açık, net.
Bizim dünyamıza format atıldı 100 yıl evvel.
Bu format, bizim kutlayacağımız bir format değildi. Aksine “Ne yapıldı bize, şimdi üzerinden 100 yıl geçtikten sonra ne haldeyiz, o formatı değiştirebildik mi, yer yüzünde kendi dünyamızın oyununu oynayabiliyor muyuz?” sorusunu sormamız gerekirdi.
Biz, İslam dünyasının en gelişmiş ülkesi Türkiye “Beka sorunu” gündemi ile yatıp kalkıyoruz. “Beka sorunu” nedir? Var olup olmama sorunudur. Acaba Osmanlı’nın son aydınlarının gündemi farklı mıydı? Zaman zaman “Osmanlı’nın yıkılışı devam mı ediyor?” gibi sorular da soruluyor.
Zaman zaman siyasetçilerimiz “Bölgede yeni bir Sykes-Picot mu?” diye soruyor ya... Sykes – Picot da, Birinci Dünya Savaşı öncesi İslam coğrafyasını dizayn etme projesi idi.
Zaman zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan “Dünya 5’ten büyük” diyor ya, “İslam dünyasının neden BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasında bir temsilcisi yok?” isyanını seslendiriyor ya, o da Birinci Dünya Savaşı sonrasının İslam dünyasına ödettiği bedeli hâlâ geri çevirememiş olmamızla ilgilidir.
100 yılın muhasebesi evet.
***
Birinci Dünya Savaşı öncesinde de Osmanlı’da pek çok alanda tükeniş yaşanıyordu. Maalesef “Hasta Adam” olarak görülüyorduk ve mirasımızın nasıl paylaşılacağı üzerine masalar kuruluyordu.
Anlamalıyız ki, Birinci Dünya Savaşı’nın en büyük yıkımını İslam dünyası yaşadı.
Bugüne geldiğimizde 100 yıl öncenin yaraları sarıldı mı, neredeyiz, İslam dünyası İslam üzerinden insanlığa yönelik bir misyon taşıyorsa, bunu ifa edebilecek donanıma kavuştu mu?, sorularını sormak gerekiyor.
Sistemlerimiz, yönetim kadrolarımız, sınırlarımız, birbirimizle ilişkilerimiz, hem bilgi birikimi bakımından hem maddi hem manevi bakımdan insan sermayemiz dünyadaki meydan okumaya cevap verebilecek kıvamda mı?
Belli ki “İslam dünyası”nın adını koymak yetmiyor, içinin doldurulması lâzım.
Türkiye, Osmanlı’dan kalan mirasla da İslam dünyasının en gelişmiş ülkeleri arasında, ama orada da “Sistem sancısı”nı aşmak ve hukuk devletinin içini doldurmak için on yıllardır mücadele sürüyor, fay hatlarındaki kırılma riskini ortadan kaldırmak ve toplumsal barışı tahkim etmek için epey yol almamız gerekiyor, insan sermayesinin besleneceği eğitim hayatı pek çok emek istiyor vs...
Mazlum coğrafya İslam coğrafyası.
Sancılı coğrafya İslam coğrafyası.
Hukuk gibi, insan hakları gibi, adalet gibi temel insani standartların en çok tartışıldığı coğrafya İslam coğrafyası.
Bir yanda insani değerlerin zirvesini ihtiva eden İslam var, bir yanda İslam’la ilişkiyi İslam’ın istediği nitelikte kurumayan kitleler.
Mazlumiyet içinde erdemi anıtlaştırabilirdik, ama hukuksuzluk bizim coğrafyamızda sistem haline geliyorsa orada sorun çok derinde demektir.
100 yıl içinde emperyalistin emperyalistliği değişmedi. Bizim zaaflarımız giderilebilseydi dünya başka bir dünya olabilirdi. Buna kafa yormalıyız.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025