Fehmi KORU
Türkiye’nin askeri müdahaleler tarihinde bir çırpıda sayacaklarımız var: 27 Mayıs 1960.. 12 Mart 1971.. 12 Eylül 1980.. ‘post-moderni’ 28 Şubat 1997.. ‘e-muhtıra’ ile yapılanı 27 Nisan 2007..
Bunlar bildiklerimiz.
Kimbilir kaç tane de planlanmış, ancak çeşitli sebeplerle hayata geçiril/e/memiş darbe hazırlığı da vardır.
Onlar arasından sonradan bilgimiz dahiline girmişleri de say say bitmiyor.
Talat Aydemir’in darbelerini duymuş muydunuz?
Darbeleri başarılı ve başarısız olmuşlarıyla tadat ederken aklımıza nedense pek gelmeyen iki darbe girişimi daha yaşandı ülkemizde: Albay Talat Aydemir’in başını çektiği 22 Şubat 1961 ve 20-21 Mayıs 1963 tarihli darbe girişimleri…
27 Mayıs ‘ihtilâlci’ kadrosunun en önemli unsurlarından olduğu halde.. darbe sırasında Kore’de bulunduğu için.. Milli Birlik Komitesi içerisine girememiş biriydi Albay Talat Aydemir; Kara Harp Okulu komutanlığı sırasında, birer yıl arayla, iki başarısız darbe girişiminde bulundu.
Arkadaşı Binbaşı Fethi Gürcan ile birlikte idam sehpasında can verdi Aydemir; darbe girişimleri yüzünden pek çok Kara Harp Okulu öğrencisinin subay olma hayali akamete uğradı.
Girişimi başarısız olmuş bir darbeci olarak Talat Aydemir’in yaşadıklarını ilk elden öğrenmemizi sağlayan bir belge var elimizde: Aydemir tarafından kurşun kalemle yazılmış metinleri.. Fethi Gürcan’ın kızının.. koynunda saklayarak dışarı çıkardığı anıları…
2010 yılında Yapı Kredi Yayınları (YKY) arasında çıkan ‘Hatıratım’ kitabı, darbe planlamış, onu hayata geçirmek için örgütlenmiş ve son ânına kadar ısrarcı olmuş bir kurmay subayın, böyle bir eyleme niçin başvurduğu yanında, uğradığı hayal kırıklıklarını yansıtması bakımından da önemli.
Karakolda doğru söyler…
Kendisiyle birlikte hareket etmiş kadrodan bazılarının mahkeme safahatı sırasında takındıkları tavır Aydemir’i çok şaşırtmış olmalı.
Bakın kadrosundan ‘biri’ için ne yazmış:
“İlk sorgulamasında erkekçe hareket etmişti. Mahkeme ilerledikçe değişti. Savunmasını bu kadar kötü yapmakla, ihtilâl gecesi yapmış olduğu cesurca vazifesini, hatta ‘aldatıldım’ demekle, sıfıra indirmiştir.”
O ‘biri’ gibi davrananlarla kendisini de şöyle mukayese ediyor Aydemir:
“Ahlak telakkilerinin herkese göre değişmiş olduğunu mahkeme safhasında daha iyi anlamış oldum. Mahkeme huzurunda konuşan sanık ve avukatlar en büyük karakter imtihanını vermişlerdir. Mahkemelerden ceza almak veya almamak bu gibi ihtilâl davalarında bence bir mesele teşkil etmez. Esas olan insanları cemiyetler mahkûm ederse kurtuluş çaresi yoktur. / İnandığım bir dava uğrunda bilerek, içten gelen bir inanışla mücadele ettim. Şimdi cezamı seve seve çekeceğim. Çünkü müstahakım. Beraber yola çıktığım kadroyu iyi seçememişim. Hayatta daima hareketlerimi sözlerime uyduran bir insanım. Aksini yapan sahte idealistlerden de artık kurtuldum.”
Herhalde konuya neden böyle destursuz girdiğimi merak etmişsinizdir: 15 Temmuz hâin darbe girişimine katılan subayların yargılandığı çatı davası başladı ve ilk hafta medyaya yansıyan sorgulamalar ve tanık ifadelerine bakılırsa, 2017 yılında durum 1963 yılında yaşananlardan farklı olmayacak.
Günümüzde en hafifi “Ben yapmadım, o yaptı” diye özetlenebilecek bir savunma tarzı çoğu sanık tarafından benimsenmiş görünüyor.
Darbe girişimi sonrasında savcılara verdikleri ifadeleri de, pek çok sanık, mahkeme heyeti önünde reddetme yoluna gidiyor.
Kadrosundan genç bir Harbiyeli, karar duruşmasından bir gece önce, darbe girişiminde bulunanların topluca vardıkları mutabakata uygun olarak, ‘son savunma’ olarak şunları söyleyecek ve ‘Hatıratım’da Aydemir’den “Aferin” alacaktır:
“Ben bu davaya inandım, bu inanç neticesinde bu harekâta katıldım. Karar yüksek mahkemenin âdil vicdanlarındadır. Başka bir diyeceğim yoktur.”
Günümüzde davası görülen kadrodan böyle bir çıkışı şimdiye kadar işitmedik.
Ne olacak peki?
Endişeye mahal yok, 250 kişinin hayatına mal olmuş, sonrasında meydana gelen gelişmeler yüzünden siyasi tarihimizin en kara sayfalarından birini teşkil eden 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin gerçekleri de mutlaka ortaya çıkacaktır.
İki kişinin tanıklığı bu işe yeter de artar bile: Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın…
Konuyu enine boyuna irdeleyen gazetecilerin karşısına çıkarlarsa da olur, darbenin çatı davasında tanık olarak yer alırlarsa da…
Bir de şu gerçek üzerinde düşünülsün isterim: 1962-63’teki darbe girişimlerinden ilkinin sonrasında birkaç kişinin görev yerlerinin değiştirilmesiyle yetinildi. İkinci girişim sonrasında da yargılananlardan sadece iki kişi (Aydemir ve Gürcan) idam edildi, idam cezası bulunan bir Türkiye’de; iki kişinin (Fevzi Bingöl ile Osman Deniz) cezaları da müebbete çevrildi.
ΩΩΩΩ
NOT: Kadir Demirel ara duraklarıyla birlikte Milli Gazete’den Yeni Akit’e uzanan mesleki hayatında, en munis, en sevecen gazetecilerdendi, bir görev insanıydı. Böyle bir kişiliğin aile fertleri arasında çıkan kavgada hayatını kaybetmesini benim aklım almıyor, yüreğim kaldırmıyor.
Sevdiğim bir insandı.
Allah’tan kendisine rahmet, sevenlerine de sabır diliyorum.
F.K.
Yazarlar
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025