Halil BERKTAY
Güncellikten nerede kopmuş gibi oldum ? 3-15 Mayıs’ta yurtdışındaydım. İki yazımı (5/5 Üç altın çağ, 7/5 Hangi Aydınlanma) gitmeden yazıp bırakmıştım. Ayın 8’inde dönmüş olmayı hesaplıyordum.
Bir terslik oldu; bir hafta uzadı yolculuğum. Bu arada e-posta erişimim de gitti. Bu çağda internetsiz yaşamak meğer ne zormuş. “İç Amerika”da bir yerde, dünyada ve Türkiye’de ne olduğunu bilmeden, gazete okuyamadan, alıştığım web sitelerine dahi giremeden, yerel tv’lerdeki “köy haberleri”yle başbaşa kaldım. Missisippi nehri kabarıyormuş ve on gün sonra taşabilirmiş (taştı da yer yer): Baton Rouge civarında aranan sabıkalı tehlikeliymiş ve krem rengi bir Infiniti kullanıyormuş; karides fiyatları artmış; Midwest’te yeni fırtına yokmuş. New Orleans’den bakınca, bırakın Avrupa’yı, Washington DC’yi ve Beyaz Sarayı bile görmek imkânsız, demek. 15 yıl oluyor; Wisconsin’deki bir konferansta da, kâinatın Büyük Göller bölgesinin süt, peynir ve mısır üretiminden ibaret olduğu izlenimine kapılmıştım. Aykırı, marjinal düşünce : ABD başkanlarının işi çok zor. Biz emperyalizmden yola çıkan izahlar üretirken, onlar bu kadar taşralı, dar kafalı bir seçmenden oy alarak seçilip küresel politika yapmaya çalışıyorlar.
Geçelim. Bu zoraki tecrit yüzünden, 12/5 Ortaçağ ve tarih; 14/5 Aydınlanma ve Ortaçağ yazılarımı âdeta bir boşlukta bitirip güç belâ Taraf‘a yollayabildikten çok sonra, Dersim ve Kastamonu olayları hayal meyal kulağıma geldi. Konvoy baskını ve öncesini telefonda dinledim. “Bakın, icabında başbakana suikast bile yaparız” mesajını veren bir eylemi PKK’nın sahiplenmesi, BDP’nin “her ölüme üzülürüz” yollu yasak savmasıyla birlikte.
Fakat şaşırdım mı ? Hayır. İstanbul’da olsaydım, tamamen farklı davranır; örneğin bu esoterik problemlerle uğraşma “lüks”ünü bırakıp politikaya ve Kürt sorununa döner miydim ? Hayır, muhtemelen dönmezdim, her şeye rağmen. Burnumu tarihten çıkarmazdım.
Zaten daha ne denebilir ki bu konuda ? Dört ay süreyle (4 Aralık ‘10 - 10 Nisan ‘11) ve galiba 37 yazı boyunca dile getirdim, Türk milliyetçiliğine de, Kürt milliyetçiliğine de nasıl baktığımı. Paradigmatik körlüklerini, inatlarını; şu kritik anda PKK-DTK-BDP cephesinin kendi dar çıkarı uğruna icat ettiği, tümüyle gerçek dışı “baş düşman AKP” teorisinin ve seçime mutlaka gerginlik ortamında girme çabasının ülkeyi nerelere sürükleyebileceğini. Şimdi de Nabi Yağcı, Mithat Sancar, Gürbüz Özaltınlı ve daha birçok kişi yazmış da yazmış, içimden geçen şeyleri. “AKP’yle değil devletle çözülür” fikrinin sakatlığını bu sefer Murat Belge çeşitli açılardan eleştirmiş. Orhan Miroğlu’nun Sıfır Noktası‘ndaki tesbitlerini özellikle önemsedim. Aysel Tuğluk’un DTK’daki konuşmasından yola çıkarak, PKK-BDP’nin yeni stratejisinden söz ediyor. Arap kitle hareketlerinden, Suriye’nin sarsılmasından, PJAK’ın yükselişinden, diyor, PKK önderliği bölgedeki rolünün artabileceği sonucunu çıkardı. Bir yandan, Türkiye içinde hedef büyütüyor, “haklar mücadelesi”nden fazla bir “demokratik özerklik” talebine geçiş sinyalleri veriyor. Diğer yandan, kuzey Irak’taki diğer, daha köklü ve oturmuş Kürt akımlarına meydan okuyabilir. İşin ucunda, “araf”tan cennete değil cehenneme yönelip, Batı’yı ateşi söndürmeye çağırmak da var.
Acaba bu, PKK’nın “ayrılık” patikasına geri dönmesinin işareti mi ? Miroğlu, bu takdirde, şu anda PKK-BDP önderliğine karşı sessiz kalan Kürtlerin tavır değiştirebileceğinden de söz ediyor. Kendi payıma, Türk milliyetçiliğinin güneydoğuya “sömürge olmayan bir sömürge” muamelesi yapmasının karşılığında, PKK’nın “ayrılma olmayan bir ayrılma” denebilecek bir mecraya girdiğinden söz etmiştim (26 Mart : Hegemonya ve “psikolojik savaş” ). Buralarda buluşuyoruz. Benim biraz farklı düşündüğüm nokta, “yeni tahlil”e nasıl gelindiği. Yani böyle, ciddi olarak düşünülen nesnel öğeler mi var, yoksa bunlar barışa yan çizmenin bahaneleri mi ? Bana göre PKK barış fikrini sindiremiyor, kendini “barış hali”nin içinde göremiyor, hayal edemiyor. Kalıcı barış beklentisinin arttığı bir ortamdan nasıl çıksam diye bakıyor. Aslında hiç istemediği halde kendini evlilik hazırlığı içinde bulan bir gelin veya damat adayı nikâh memurunun ve bütün şahitlerin önünde hayır dememek için, nasıl daha önceden kaçmaya çalışırsa, PKK da öyle, “köprüden önceki son çıkış” fırsatlarını kaçırmamak peşinde. Bence işte bu noktada, askerî vesayet mihrakının bitmeyen provokasyonlarıyla birlikte “yeni tahlil” de devreye giriyor; PKK-BDP önderliği belki büyük bir virajı tabanına açıklamaya bu gerekçelerle hazırlanıyor.
Özetle, umutlu değilim. Türk ve Yunan milliyetçiliği Kıbrıs’ı birleşemez kıldı. Türk ve Kürt milliyetçiliği bunu güneydoğu için de yapacak. Bu durumda, çok sevdiğim kişilerin de bütün çağrılarına karşın ve yalnız kalmak pahasına, “emek, demokrasi, özgürlük bloku” denen PKK-BDP cephesine oy vermeyeceğim. Sorgulanmayan alışkanlıklar ve boş hayallerle sürüklenilen yanlış bir analiz, yanlış bir tavır olduğu kanısındayım.
İşte oldu; konjonktüre bir kere daha boyun eğdim. Bari on gün de böyle geçsin. Biraz “Diyarbakır Çellisti”nden, pardon, dilim sürçtü, “Saraybosna Çellisti”nden söz edecek; sonra gene Aydınlanma, felsefe ve tarih sorunlarına döneceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024