Halil BERKTAY
[10 Mayıs 2016] Bir “reisçilik - hocacılık” kavgası başladı, gelişti ve iyi olmayan bir yere geldi. Kendi payıma, birincisi, AK Partili değilim. AKP’de başgösteren tartışma ve mücadelelere “içeriden” bakmıyorum. Belirli bir anlamda siyasetin dışında yer alan, siyasetten bir şey ummayan bağımsız bir gözlemciyim. İkincisi, solda geçen yıllarımda çok fazla bu tür kavga gördüm ve hepsine şüpheyle bakar oldum. Dolayısıyla benim “reisçi” olmam da mümkün değil, “hocacı” olmam da. Sadece bir bütün olarak demokratik meşruiyetten yana olabilirim. Yazdığım bu siteye bakıyorum da; Serbestiyet’in genel profili de buna benziyor. İçinde göreli “reisçi”ler ile göreli “hocacı”ların yanyana yer alabilir. Ama bir bütün olarak Serbestiyet’in böyle bir tercihi yok. Tersine, doğru olan, eleştirel bağımsızlığını ve çok-renkliliğini koruması. Ben de bu boyutunu beğendiğim için burada yazıyorum, yazmayı sürdürüyorum.
Bu çerçevede, son gelişmeleri de bir bakıma olağan karşılıyorum. Siyasette böyle şeyler olur. Liderlik kademesinde görüş ayrılıkları derinleşir. Birileri bir görevi bırakır, başkaları üstlenir. Yukarıda ifade ettiğim gibi, şahsen bu kamplaşmalara taraf değilim. Olsa olsa, fazla derin bir ayrışmanın bir bütün olarak AKP’ye ve Türkiye’deki demokrasi dâvâsına zarar verdiğini düşünüp üzülebilirim. Keşke (birbirlerini tamamlayan yetenekleriyle) birlikte götürebilselerdi diyebilirim içimden. Ama bu, “hocacı”lıktan, şunun bunun adamı olmaktan kaynaklanmıyor. Herhalde bu tavrımda, içinden geldiğim solun geçmişteki parçalanması ve fraksiyonlaşmasını yaşamış olmanın acıları da önemli bir rol oynuyor. Ruhumda bir şey, artık bölünme ve parçalanma görmekten korkuyor, muzdarip oluyor. AKP’nin önderlik bileşimi nasıl değişirse değişsin, daha geniş bir demokrasi, kalıcı bir barış, daha fazla refah ve daha sağlam bir istikrar yolunda yürümeye devam edeceğini umuyor, diliyorum.
Öte yandan, vahim gördüğüm bir başka olay var: “Pelikan Dosyası.” Keşke, birincisi, usul olarak, Erdoğan - Davutoğlu ayrışmasının üzerine, tuhaf bir şekilde el altından dolaştırılan, yazanın/yazanların imzasını/imzalarını koymadığı, çıkıp alenî bir ideolojik mücadele vermeyen ve sorumluluğunu almayan böyle kötü ve kalitesiz bir metnin gölgesi düşmeseydi. İkincisi, içerik olarak, her görüş farklılığına bu metindeki gibi “fitne” ya da “ihanet” suçlaması yöneltmeyi yanlış ve tehlikeli buluyorum. Bu doğrultudaki görüşlerimi yakın geçmişteki “dar çizgi - geniş çizgi” yazılarımda da dile getirmiştim.
Olabildiğince basite indirgersek, ne kadar güçlü ve önemli bir lider olursa olsun, “hatâsız kul” olur mu? Eleştirisiz parti olur mu? Hele AKP kadar büyük bir parti, eleştirisiz yaşayabilir mi? Öte yandan, eleştiri sahipleri için, “samimi” veya “samimi değil” diye bir “içtenlik ölçeri” icat etmek mümkün mü? Olamıyacağına göre, her eleştiri sahibi, kestirmeden samimiyetsizlik veya art niyetlilikle suçlanıp şu veya bu “ihanet” kompartımanına oturtulabilir mi? Şahsen benim de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştirilerim var nitekim. Sadece son aylar itibariyle, (i) 1128’ler bildirisini imzalayanlar için savcıları ve YÖK’ü göreve çağırmasını, dolayısıyla tutuklama ve işten çıkarmaların kapısını açmasını; (ii) MİT TIR’ları dâvâsına bu kadar mikro düzeyde angaje olmasını (araya mesafe koymamasını); (iii) dolayısıyla AYM kararına (hem de “sessiz kalmalıyım” demişken) kendini tutamayıp “bu karara uymuyorum” diye patlamasını... kendisi ve AKP açısından bir dizi siyasî hatâ olarak görüyorum. Ayrıca (iv) illâ dokunulmazlıkların kaldırılmasında bu denli ısrarcı olmasına da karşıyım. Bunlar ilk ağızda aklıma gelenler. Daha başkaları da olabilir. Ne var? Olamaz mı?
İyi de, ne olacak şimdi? Diyelim ki ben de bu görüşlerimi dile getirdim (ve dile getiriyorum zaten). AKP’li dahi olmayan ve AK Parti içindeki iktidar mücadelelerinde bir “taraf”ta yer almayan bağımsız bir aydın kimliğimle, ben de mi hemen “fitne” ve “ihanet” sandalyelerine oturtulacağım? Aynı kaygıları taşıyan başka insanlar varsa, onlara da mı benzer bir muamele reva görülecek? İnsanlar böyle anonim, dolayısıyla sorumsuz “Pelikan Dosyaları”yla yıldırıp susturulursa, eleştiri özgürlüğü nasıl yaşayacak? Eleştiri özgürlüğü olmazsa, herkes her şeye evet derse, hatâlar nasıl düzelecek? Daha iyi ve güvenli bir rota nasıl izlenecek? İnce ayarlar nasıl yapılacak?
* * *
Bu, sadece kısa ve basit bir reaksiyon. Bir ilk tavır alış. Özellikle “Pelikan Dosyası”na yönelik düşünce ve eleştirilerimi, daha geniş bir dizi yazıyla açmaya çalışacağım.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024