Halil BERKTAY
Bu bir yolculuk öyküsü. Pazar, 18 Mart. Girit’te, Rethymnon’da (Resimo) küçük bir otel odası. Çarşamba günü siz bu satırları okurken Türkiye’ye dönmüş ve ders veriyor olacağım.
Unutacağım, kuşkusuz. İki gün geçecek ve hiç yaşanmamış gelecek, hayatın alışılmış akışındaki bu fasıla. Geriye sadece cep telefonumdaki, bir daha bakmayacağım, hattâ belki bilgisayarıma dahi indirmeyeceğim, akademik tasnifçiliğimin gerektirdiği altyazıları bile eklemeyeceğim resimler kalacak.
Herhalde onun için, bu her şeyin dışına düşmüşlük haline, henüz olayı yaşarken ve izleri büsbütün silinmeden işaret düşmek ihtiyacını duyuyorum.
Tatsız sorunlarla kesintisiz devam etmekti niyetim. KCK Sözleşmesi’nin Genel Organlar bölümündeki 11. maddenin Öcalan’a tanıdığı “önderlik kurumu” yetkilerinden, bunun neden solun tarihinde (meselâ Sovyetler Birliği’nde) görülen, bir bakıma “kazara” oluşmuş (meselâ Stalin’inki gibi) “kişiye tapma” kültlerinden de çok farklı, daha teorik ve dolayısıyla çok daha kötü bir “Führer prensibi” olduğuna geçecek; her “ezilen” milliyetçiliğin (ya da “ezilen millet” adına kurulan her örgütün) mutlaka solcu ve ilerici olmayabileceğini, demokrasinin itici güçleri arasında yer almayabileceğini bir de bu açıdan ele alacaktım.
Daha da yaparım tabii. Obsesif, bıktırıcı bir huysuzum sonuçta. İllâ açılabilecek bütün parantezleri önce açıp sonra bir bir kapatacak; hiç boşluk bırakmadan – bu da benim hüsnü kuruntum – tüketeceğim şu veya bu konuyu.
Ne ki şimdi Girit’teyim ve öyle toplum için, dünya için, insanlık için değil, sırf kendim için önemli ve başka herkes için gayet önemsiz, alabildiğine basit, alabildiğine sıradan şeyler yazmak geliyor içimden.
Girit muhaciri (daha doğrusu, 3/4 Giritli 1/4 Boşnak) olduğumuzu aktarmıştım; hayır, Lozan Mübadelesiyle değil, öncesindeki büyük kargaşadan : Girit İsyanından – ve açıkçası, en azından bazıları, sırf Rumlardan değil kendi yaptıklarından da – kaçarak 1896 ve 1898’de sığınmışlar İzmir’e (bkz bu köşede, 15.7.2010 – 18.9.2010 arasındaki toplam yirmi yazı; belki yakında, Solcular, Kürtler, Giritliler’de yeniden yayınlanır diye umuyorum).
O zaman da söylemiştim; kızkardeşim Neyyir, epey uzun zamandır büyük bir ilgi ve heyecanla çeşitli parçalarını tek tek topluyor bu öykünün. Babamızın (Erdoğan Berktay) baba tarafı (Halil Namık Bey) ve anne tarafı (Ülfet Hanım), keza annemizin (Yegân Berktay) anne tarafı (Neyyire Hanım) – kimmiş, neymiş, nerede oturup ne yaparlarmış, niçin ve ne zaman köylerini terk edip İraklion’a (Kandiye) sığınmışlar ?
Sonra 25 Ağustos 1898’de ne olmuş ki İraklion’da bir caddeye adını vermiş ? Karaya çıkan küçük bir İngiliz birliği ne yapmış, taşradan böyle böyle göçüp sur içinde kalabalıklaşan Türk-Müslüman nüfusu galeyana getirecek ? Ki önce limana yürüyüp 18 İngiliz askerini, sonra tekrar yukarı çıkarak bütün Hıristiyan ev ve dükkânını basıp bir 600-650 kişiyi daha öldürmüş, bu arada İngiliz viskonsülü ile ailesinin de canına kıymışlar ?
1893 doğumlu (dedem) küçücük Halil Namık’ın, kendinden 18 yaş büyük, 1875 doğumlu delikanlı ağabeyi Rauf da bu furyada, nasıl kafes içinde yeşilli mavili bir papağan kapıp getirmiş hasta kardeşine ? Ama İngilizler tekrar duruma hâkim olup da ortalık yatışınca, nasıl darağaçları kurulmuş, (bir ifadeye göre) Vezir Çarşısı’ndan büyük meydana kadar ? Ve “bizimkiler” de apar topar Efendi Dayı’nın teknesine atmışlar kendilerini (ki, gemiye binerken Halil Namık hâlâ, herhalde evde unutulan kuşunu sayıklıyormuş)...
(19. yüzyıl sonlarında yeryüzünün birçok köşesinde görülen bir ortam ve çelişkiler yumağı. Çok dinli, çok etnili yerellikler. Büyük Devletlerin Avrupa dışına, özellikle liman kentlerine yayılan sefaret ve konsoloslukları. Kozmopolit “işbirlikçi”leri. Halka yukarıdan bakmaları, halkın da onlara diş bilemesi. Elçiliklerin dokunulmazlığı kuralının henüz yerleşmemişliği. “Yabancı” veya “gâvur”lara ilk fırsatta tepki, dayak veya cinayet. Sonra Çin nehirlerindekini andıran “ganbot diplomasisi” : zırhlılar, şehre çevrilen topları, ultimatom, misilleme, ev ev arama yapan İngiliz deniz piyadeleri. Mazower’ınSalonica’sında, gene rıhtıma kurulu darağaçları geliyor aklıma.)
Dedim ya, Neyyir bulup çıkarıyor, bana anlatıyor (ben de arama bir parça mesafe koymak için midir, nedir, habire genellemeye çalışıyorum) bunları ne zamandır. Gel gidelim, dedemlerin o kadar duyup da göremediğimiz şu köylerini bulup gezelim diye, çocuklarıyla birlikte beni ve Naziko’yu buralara sürükleyen de o oldu sonunda.
Evet, iki köy var, bilebildiğimiz kadarıyla bu hikâyenin başlangıcında. “1645’de Karamanlı bir sipahi” faslını bir yana bırakıyorum; neden çok inanılır bulmadığımı daha önce yazmıştım gerçi (29 Temmuz 10 : Bizim Mayflower’ımız). Girit muhaciri aile tarihlerinin neredeyse yüzde yüzü, Rumeli muhacirlerinin dahi büyük kısmı, hep “Konya’nın Karaman ovasından bir timarlı sipahi...” diye başlıyor. Sanki bir güvensizliğin üstesinden gelmek; “ezelden beri” Müslüman ve Türk olmuş olabilmek için uydurulmuşluğa işaret ediyor.
Çok daha reel düzeyde, Girit’in güneye, Libya Denizine bakan vâdilerinden birinde iki köy duruyor;Ano [Yukarı] Viannos ve Kato [Aşağı] Viannos. Kavukaki’ler, Reşidaki’ler ve Bedderaki’ler bir zamanlar burada yaşamış. Osman Kaptan’ın karısının soyu Ciguni’ler ise galiba Hanya taraflarından ama Kandiye’den toprak almışlar, bir noktada.
Bütün yollar buraya çıkıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Sen hiçbir şey demeye değmezsin, önünde bir olmayan sıfırlar anlamsızdır.