Hasan Bülent KAHRAMAN
Eş dost haber verdi, baktım, T24 Sitesi cuma günkü yazımı alıntılamış, 'Sabah yazarı Demirel CHP'li öldü, Erdoğan Kemalist çizgiye kaydı (diyor)' demiş. İyi etmiş. Teşekkürler.
Demirel'in siyasal çizgisi hakkında bu yargıyı ilk defa dile getirmiyorum. Daha önce de yazdım. Gene daha önce Demirel'in bana 'siyasete köylüyü devletle tanıştırmak için girdim' dediğini belirttim. Bunu din üstünden yapmak istediğini de söylemişti Demirel. Örnek olarak da İnönü'ye Cemal Gürsel'in cenazesinde ilk defa halkın önünde namaz kıldırmasını gösteriyordu.
Zaten o dönemlerde, 1960 ve 70'ler, bu kurt siyasetçi Beyaz Türkler tarafından 'mürteci' ve 'köylü' olarak nitelendiriliyordu. O da kendisini ve siyasetini 'milliyetçi mukaddesatçı' diye tanımlıyordu. Her mitinginden önce bayrağa sarılı Kur'an'ı öpüp başına koyuyordu.
Söyledikleri doğruydu. 1960'larda DP'nin uzantısı olarak siyaseti, halkköylü tabanını,doktriner- müfrit CHP/ Kemalizm çizgisinden korumak için siyaset yapıyordu.
Aynı Demirel daha sonra değişti. Bu defa 'memlekette Müslümanların bir sıkıntısı mı var' diye sordu. 'Başını örtmek isteyenler Arabistan'a gitsinler' dedi. 28 Şubat'ta orduyla birlikte hareket etti. 'Cumhuriyet Mitingleri' döneminde CB Sezer'e destek verdi. CHP içineulusalcı birçok kişiyi yerleştirdi.
Böyle olduğu için de, belki onlarca kere belirttim, eski DP- AP'nin tabanı Akparti'ye kaydı, yönetici takımı, 'elitleri' CHP'li oldu. Bugün de o kesim CHP'yle birlikte hareket ediyor, onun tezlerini (?) savunuyor.
Bu dönüşüm bir sosyolojiyi yansıtır. Söz konusu farkı yaratan Türkiye'deki Kemalistdoktrin ve birikimdir.
Demirel 1924 doğumlu bir siyasetçiydi. Köy kökenliydi. Ama devletin en iyi okullarında okumuştu. Amerika'ya gitmişti. Başlangıçta kendi sosyal kökenleriyle bütünleşen bir siyaset savunuyordu.
Sonradan devletle bütünleşti. Onun resmi ideolojisini savundu. Musul konusunda da, dinkonusunda da, laiklik konusunda da bu dönüşümü yaşadı.
Daha önceleri 'laiklik din dışı olanların ehl-i din üstünde tahakküm kurması değildir' derken şu belirttiğim noktaya geldi. Yani, siyasal popülizmden uzak kalabileceği bir noktaya erişince, aldığı eğitimle, yetiştirilme tarzıyla bütünleşen, orduyla dirsek temasını muhafaza eden, Türkiye'deki kentli, yerleşik burjuvazinin (Beyaz Türklerin) görüşlerini benimsedi.
Bu sadece Demirel'in sorunu değildir. Kemalistler de kendi içlerinde bölündüler, ayrıştılar, farklı kanatlar oluşturdu, değişik görüşler savundular.
Tüm bu nedenlerle asıl düşüncem şu: Türkiye'de Akparti tabanının milliyetçi-mukaddesatçı bir taban olarak kafası daha berrak. Asıl zihni karışık olanlar Kemalistler, müfrit/ doktriner Kemalistler. Lozan konusunda da, laiklik konusunda da, demokrasi ve asker konusunda da ne diyeceklerini asıl bilemeyenler onlar. Bunu da art arda yazdığım üç yazıda gösterdim.
O nedenle aslında Erdoğan yönetimi tarafından geliştirilen ve kendi düşüncülerininuzantısı olan konularda da, kendileriyle çelişmek ve kendi düşüncelerini yadsımakpahasına, onu eleştiriyorlar. Bu travmatik bir durum ve onu aşamıyorlar. Lozantartışmasına bu açıdan bakamıyorlar.
Daha derine inen toplumsal ve kültürel nedenleri olan bu gerçekleri anlamadan Türkiyeanlaşılmaz, ancak Türkiye kavgaya, kutuplaşmaya sürüklenir.
Çünkü kimse durup düşünmüyor, sadece ulu orta konuşuyor Türkiye'de!
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024