Hasan CEMAL
Tan Oral’la 1980’lerin başından itibaren uzun yıllar Cumhuriyet’te birlikte çalıştık. Şimdi o Taraf’ta, ben Milliyet’te devam ediyoruz uzun yolculuğumuza...
Pazar günü sevgili Tan’la aynı duyguları paylaşmışız. Anlaşılan o ki, cuma gecesi Kanaltürk’te o da Başbakan Erdoğan’ı izlemiş ve durumu hazin bulmuş.
Tan Oral’ın Taraf’ta pazar günü çıkan ve benim de bugün köşeme aldığım karikatürünün iğneleyici, eleştirel ve ince alayla bezenmiş çizgileri, gazeteci milletinin ne olması, ne olmaması gerektiğini çok iyi sergiliyor.
Başbakan karşısında ezilip büzülmüş, başı öne eğik gazeteciler, mahcup bir edayla utana sıkıla soruyorlar:
“Sayın Başbakan!.. Acaba size, önceden cevabını iyi bildiğimiz sorular sorabilir miyiz?..”
Ayrıntıya girmek istemiyorum.
Medya iyi sınav vermiyor.
Maalesef gerçek bu.
İktidar sahiplerinin gözüne girmeye, onlara yaranmaya çalışarak, onlardan sürekli bir şeyler bekleyerek, gerçek sorunlara yan çizerek iyi medya olunmaz.
Siyasal iktidarlar karşısında dik duramayan, mesafesini iyi ayarlayamayan bir medyanın kendisi dahil kimseye hayrı dokunmaz.
Hiç unutmayın:
İktidar sahipleri de, medya patronları da gün gelir bundan zarar görür. Medyanın gerçek işlevinden uzaklaştığı bir ortam zamanla demokrasi ve istikrarı da olumsuz etkiler.
O kadar çok örnekleri vardır ki.
İktidar sahipleri, her zaman her yerde kendine tabi medya ve gazeteciler görmek ister. Ellerinden gelse, bu tabiyetin yüzde 99 değil yüzde 100 olmasını isterler.
Bunun istisnası pek yoktur.
İktidara yerleşirken ‘kendi medyaları’nı yaratmanın peşinde koşar tümü.
Ama deneyimli, aklıselim sahibi siyasetçiler, en azından kendi inandırıcılıklarını korumak için kendilerine tümüyle bağlı bir medya arayışı içinde gözükmezler.
Bu eğilimlerini fazla çaktırmazlar.
Bunun için de karşılarına, arada bir de olsa, kendilerine gazeteci gibi soru sorabilecek, gerektiğinde başbakanın sözünü kesip, “Bu benim sorumun cevabı değil” diyebilecek gazetecileri oturturlar.
Geçmişi anımsıyorum.
Turgut Özal da kendine tabi, uysal medya peşindeydi. Ama aynı zamanda kendisiyle aynı dalga uzunluğunda olmayan, farklı düşünen gazetecilerle kameralar önünde ya da gazete röportajlarında tartışırdı.
Hatta bundan hoşlanırdı.
Çünkü kendine güvenirdi.
Demirel de farklı değildi.
Ecevit, Erbakan, Yılmaz ve Çiller de farklı çizgilerdeki gazetecilerle tartışmaktan genelliklekaçınmadılar.
Benim de bazılarına katıldığım TRT’nin 1980’lerdeki siyasal programlarını hatırlıyorum. Her partiliderinin karşısına Tercüman’dan Cumhuriyet’ine kadar basın yelpazesini bir uçtan öbürüne temsil eden gazeteciler oturur, istedikleri gibi soru sorarlardı.
Yineliyorum.
O tarihlerde de liderler kendine tabi gazeteci, gazete ve patron peşindeydiler. Bu bakımdan elbette başarı kazandıkları da oldu.
Ama doğrusunu isterseniz, bugünkü kadar hazin manzaralarla karşılaştığımı anımsamıyorum.
Medyanın bu hallerinin kimseye yararı olmaz. Ne gazeteciye, ne patrona, ne iktidar sahibine...
Herkes kendi işine bakar ve işini daha iyi yapmaya çalışırsa, bundan hepimiz karlı çıkarız.
Gergerlioğlu ve Başbakan...
Aşağıda Cengiz Çandar’ın pazar günkü Radikal’de çıkan yazısından kısa bir alıntı yer alıyor.
* * *
Ömer Faruk Gergerlioğlu ve bir grup İslami aydın ve kalem, www.sessizkalmamakgerek.com adlı bir internet sitesinde anlamlı bir imza kampanyasına önayak oldular. İmza kampanyası için öngörülen metin basit ve sadeydi:
“Gazetecilik mesleğini ifa etmekten öte bir ‘suçları’ bulunmayan ve ülkemizde bulunduğu ölçüdeifade özgürlüğü sınırları çerçevesinde yazıp-konuşmaya devam eden, Sayın Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu’yla ilgili olarak başlatılan, 28 Şubat döneminin andıçlarından farklı bir mahiyet arzetmeyen kampanyaları şiddetle kınıyoruz. Kamuoyunu ve yetkilileri bu nevi üreten kişi ve kuruluşlara karşı tavır almaya davet ediyoruz.”
İlk imza, Ömer Faruk Gergerlioğlu’na aitti. Ne var ki, bu iki haftalık süreçte Ömer Faruk Gergerlioğlu medyadaki işini kaybetti.
Şimdi, medyanın cibilliyetini merak ediyorum; insan hakları mücahidi Ömer Faruk Gergerlioğlu koca Türkiye medyasında yazabileceği bir mekan bulabilecek mi?
Ve, merak ediyorum; tıpkı eski Roma Konsüllerinin bir parmak hareketiyle gladyatörlerin kaderini belirlemesi gibi, “bir parmak hareketiyle” gazetelerin, televizyonların başına hesapta olmayan kişileri geçiriveren, eski mazlum Başbakan Tayyip Erdoğan, en az kendisi kadar dindar, eskiMazlum-Der Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun medyadan yok edilmesine göz yumacak mı?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024