Hasan CEMAL
Bir ailenin "Çekdar" nöbeti!
Bedirhan, ailesinin dağ öyküsünü anlatıyor: “Birinci dayım 1988 yılında, ikinci dayım 1991’de şehit düşüyor. Yeğenlerim 1996’da şehit düşüyorlar. Hepsinin adı Çekdar, silahlı demek... Şehit düşenin ismini sonra gelen alıyor. Dayı ve teyze çocuklarından beş kişi Çekdar’dır!.."
Ev yapmıyorum artık, barışı bekliyorum…
Kürt meslektaşım Erdal Er anlatıyor Kandil’de rastladığı bir ihtiyarın serzenişini: "Ev yaptım Saddam bombaladı yıktı. Ev yaptım İran bombaladı yıktı. Ev yaptım Türk savaş uçakları bombaladı yıktı. Şimdi artık ev yapmıyorum, gerçek barışı bekliyorum.”
Niye geldim bu dağlara?
Benim derdim, beş aydır gelmeyen ölüm haberlerinden ebediyen kurtulmak. Bunun içindir ki bir haftadır dağlarda dolaşıyorum, elinde silah olanların nabzınızı tutup, onların duyarlılıklarını, dip duygularını anlamaya çalışıyorum. Barışla ilgili umut beslemek yetmiyor. "Gerçek barış"ın olmazsa olmazları var…
Erdoğan'ın siyasi gücü görülüyor, ama…
Dağdaki gerilla Başbakan Erdoğan’ın bir lider olarak siyasi gücünü görüyor ama gereğini yapabilecek mi, yoksa demokratikleşme adımları konusunda ipe un serecek mi, sorusunu belirtmekten geri kalmıyor. Bu nedenle Bahoz Erdal’ın “Şimdi silahı bir kenara koyuyoruz, bırakmak anlamında değil bu” sözünü unutmuyorum.
Irak Kürdistanı, Metina
bölgesinde bir PKK kampı
Dağların arasındaki vadinin içinde saklı bir köy evi. Güneş batarken gerillalarla birlikte geldik. Bir geceliğine bizi misafir edecekler.
Ev sahibi genç adam, tavşankanı çaylarımızı doldururken Bedirhan anlatıyor:
“Abisini biz vurmuşuz. Şimdi bizim arkadaşımız... Mazot kaçakçısı... Köylüler Kuzey’den (Türkiye’den) geliyor, mazotu alıp gidiyorlar.”
Yer sofrasında sucuklu yumurtayı yufkaya sarıp turşuyla yiyoruz.
Bedirhan, “Arazidemantar baktım ama maalesef bulamadım. Buraların mantarı lezzetlidir, yağda kızartınca et gibi olur” diyor.
Çepeçevre minder ve rengârenk kilimlerle kaplı odadaki keyifli yer sofrasında her zamanki sıkıntımı yaşıyorum.
Hiçbir zaman doğru dürüst bağdaş kurup oturamadığım için bir ayağım her an yer sofrasına girecekmiş duygusundan kurtulamıyorum.
Bir ailede beş Çekdar!
Bedirhan’ı dinliyorum.
33 yaşında, 9 yıldır dağda. İlkokul mezunu. Van’ın Çatak ilçesinde doğmuş.
“Babam ilahiyatçı, annem ilkokul okumuş” diye anlatıyor:
“Ailem 1990’larda Van merkeze göç etmek zorunda kalmış. Ben 10 -11 yaşındaymışım. Askerlik yaptıktan sonra 24 yaşında dağa çıktım. Kürtlüğümüzden dolayı baskı vardı. Babam Kürt meselesinde duyarlı bir insandı.”
Şöyle devam ediyor Bedirhan:
“Kız kardeşim benden önce dağa gitti, yaşıyor. Dayılarım var, dağda şehit düşmüş olan... Ana ve baba tarafımdan sekiz dokuz şehit var. Annem Cizreli, Bedirhaniler’den. Ev sohbetlerimizde yaşlılar hep eski Kürt isyanlarını anlatırlardı. Kulaklarımızda isyan hikâyeleriyle büyüdüm.”
Ailenin dağ öyküsü ya da acısı şöyle:
“İki dayım ve teyze çocuklarım Cizre’den dağa gidiyorlar. Birinci dayım, Mardin’in ilçesiKerburun’da 1988 yılında, ikinci dayım 1991’de İdil’de şehit düşüyor. Yeğenlerim var, 1996’daGabar’da şehit düşüyorlar. Hepsinin adı Çekdar, silahlı demek... Şehit düşenin ismini sonra gelen alıyor. Dayı ve teyze çocuklarından beş kişi Çekdar’dır, benimki ise Bedirhan...”
‘Ev yapmıyorum artık, gerçek barışı bekliyorum’
Köy evinde akşam sohbeti koyulaşıyor. Daha çok bu toprakların acıları dillendiriliyor. Nuçe TV’nin programcısı, Kürt meslektaşım Erdal Er anlatıyor:
“Kandil’de bir ihtiyara rastladım bu geçenlerde. ‘Ev yaptım, Saddam bombaladı yıktı. Ev yaptım,İran bombaladı yıktı. Ev yaptım, Türk savaş uçakları bombaladı yıktı. Şimdi artık ev yapmıyorum, gerçek barışı bekliyorum' diyor.”
Trajediye doymayan toprakların dili böyle, dinlemeye devam ediyorum:
“Kandil tarafında, İran’a sınır bir dağla bir köy vardır. İkisinin adı aynıdır:Kani Cenge. TürkçeSavaş Çeşmesi demek. O köyden olan 70 yaşındaki bir ihtiyarı dinlemiştim, demişti ki: ‘7 yaşında da silah sesleri geliyordu kulağıma, 70 yaşında da geliyor evlat!’ Bu toprakların gerçeği ne yazık ki bu Hasan Abi...”
Dışarısı iyice karanlık oldu.
Köpek ulumaları geliyor uzaktan uzağa...
Ellerinde kumanda aleti Kürt televizyon kanallarını izliyoruz yan gözle. “Rojava’nın televizyonu” diyor. Rojava, Batı Kürdistan ya da Suriye Kürdistanı. Bir türkü eşliğinde ‘PKK şehitleri’nin fotoğrafları geçiyor. Anlatıyor bu arada: “Rojhirad ise Doğu Kürdistan, yani İran tarafı...”
Niye geldim bu dağlara?
Çay servisi kesintisiz devam ediyor. Birazdan bir battaniyeyi başımın altına yastık yapacağım. Üstüme de kalın bir battaniye örtüp yorgunluktan bitik bir halde derin bir uykuya dalacağım.
Not defterlerim de, kafamın içi de öylesine dolu ki. Bu dağlara niye geldim ki? Gerillaların nabzını neden tutuyorum ki? Gerilla liderleriyle ne diye konuşuyorum ki?
Derdim, barış...
Derdim, silahların susması...
Derdim, dağdan artık ölüm haberlerinin gelmemesi...
Derdim, silahların gömülmesi...
Derdim, beş aydır dağdan gelmeyen ölüm haberlerinden ebediyen kurtulmak...
Benim derdim yıllardır böyle, barış...
Bunun içindir ki, bir haftadır dağlarda dolaşıyorum, elinde silah olanların nabzını tutup, onların duyarlılıklarını, dip duygularını anlamaya çalışıyorum.
Çünkü gerçek barış olacaksa, bu insanların silahtan vazgeçmeleriyle olacak, gerillanın dağdan inip evine gitmesiyle olacak.
Ben umutluyum.
Ateşkes ilan edildi, yürüyor.
Çekilme başladı, sürüyor.
Yılbaşından beri dağda ölüm yok.
Daha ne olsun, bunca yılın kan ve gözyaşından sonra, sevinmeyelim mi?
Barışla ilgili umut beslemek ya da iyimser olmak elbette yetmiyor. İşin gerçeğine de bakmak gerekiyor.
Demokrasiydi, insan haklarıydı, özgürlüklerdi, hukuk devletiydi, eşitlikti, anadilde eğitimdi, demokratik anayasaydı, yasalardı, işte bütün bunlar da işin gerçeği idi.
Barışın içi nasıl dolar meselesi yani...
Bunlarsız barış hiç kuşkusuz gerçek barış, adil ve kalıcı barış olamazdı.
Devlete, hükümete güvenmiyor dağdaki gerilla…
Bu nedenle de, her adımda sorgulamaya çalıştım, gerilla ne düşünüyor diye... Gerçek soru ve sorun burada düğümleniyor çünkü...
İlk yanıt çok açık:
Devlete, hükümete güvenmiyor dağdaki gerilla... Başbakan Erdoğan’ın bir lider olarak siyasal gücünü görüyor ama gereğini yapabilecek mi, yoksa demokratikleşme adımlarıkonusunda ipe un serecek mi sorusunu belirtmekten geri kalmıyor.
PKK'nın silahlı gücüyle çekilme sürecinin komutanı olan Bahoz Erdal'ın, Türk medyasına ilk röportajını T24’e verirken söylediği şu sözü unutmuyorum:
“Şimdi silahı bir kenara koyuyoruz, bırakma anlamında değil bu...”
Dokuz yıldır dağda olan 29 yaşındaki Vanlı Tamara Warjin’in (Türkçesi, Yaşam Diyarı) sözü de kulağımda:
“Sorun silahtan dolayı çıkmadı. Biz var olan sorundan sonra silahı kaldırdık. Şimdi sorun çözümdür!”
Ve Umut’un o sorusunu unutmuyorum:
“Bu sürecin altından AKP kalkabilecek mi?”
Bu soru dağlarda çok yaygın.
Tüm dikkatler Başbakan Erdoğan’a çevrilmiş durumda. Önümüzdeki birkaç aydan itibaren neler yapacak diye bekleniyor.
Kısacası diyorlar ki:
“Biz üzerimize düşeni yapmaya başladık; ateşkesse ateşkes, çekilmeyse çekilme... Şimdi top AKP hükümetinde...”
Belirttiğim gibi, umutluyum ‘barış süreci’nden, ihtiyatlı ya da temkinli bir iyimserlik içindeyim.
Bu iyimserliğim, 23 yıldır dağda olan 40 yaşındaki Gabarlı Seyda’nın sözünden kaynaklanıyor:
“Silah araçtır, amaç değil. Barış inşallah gelecek.”
Yedi gündür dağlardan yazıyorum.
Çekilme Günlüğü, öyle sanıyorum ki, bu kez belki bir gün aradan sonra Kandil izlenimleriyle devam edecek...
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024