Hasan CEMAL
Cemal Paşa ailesi, İstanbul’da, Kurtuluş semtinde bahçe içinde müstakil bir eve yerleşmişti. Ev, eski bir ‘Ermeni mülkü’ydü ve Atatürk’ün emriyle Cemal Paşa ailesine verilmişti.
New Jersey'de kitaplarımı imzalarken, sarışın bir kadın, elinde kitap yanıma yaklaştı ve şöyle dedi: “Ailenize verilen Kurtuluş’taki ev benim aileme aitti, dedelerimindi.”
1915’in yüzüncü yılı kapımızda! Tayyip Erdoğan acaba mesele 1915’e, Ermeni meselesine gelince, İttihatçı ve Kemalist kesilmeye devam edecek mi?..
NEW YORK
Sabah vakti, kar yağıyor.
Geçen ay başı Kars’ta yılın ilk karını yaşamıştık. Şimdi de New York’ta tül perde gibi inen karın altında yazımı yazacak bir kahve arıyorum.
Soğuk ve kurşuni bir hava.
Önce Village’da adı The Dollaway olan bir kahveye uğradım, belki Virginia Woolf’un ruhuyla karşılaşırım diye...
Kapalıydı.
Kar altında kimsesiz Washington Square’i geçmişin hayalleriyle başbaşa geçip, herhalde NYU öğrencilerinin bilgisayarlarıyla, kitaplarıyla haşır neşir oldukları yüksek tavanlı kocaman bir kahvenin tenha bir köşesine yayıldım.
Yazıma başlamadan önce aklıma takıldı:
Geçmişi tekrarlamak mümkün mü?..
Bu konuyu bir başka yazıya bıraktım.
Dünkü yazımın devamını getirmem lazım:
2015, yani 1915’in yüzüncü yılı kapımızdayken neler yapılabilir?..
Türkler, Ermeniler...
Sivil toplum kuruluşları...
Türk ve Ermeni devletleri...
Ermeni diasporası...
Herkesin üzerine düşen görevler neler olabilirdi?
Cemal Paşa ailesi
Geçen Cumartesi akşamı New Jersey’de,tutsak akıl-özgür akıl ve milliyetçilikleri konu alan konuşmam yeni bitmiş, sıra sorulara gelmişti.
Sorulardan biri, Cemal Paşa ailesi ile ilgiliydi.
Hem ailenin kökleri, hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonraki hayatı merak ediliyordu.
Soruyu yanıtlarken hatırladım.
Cumhuriyet kurulduktan sonra, ancak 1920’lerin ortasına doğru Cemal Paşa ailesinin Türkiye’ye dönmesine izin verilmişti.
Aile İstanbul’da, Kurtuluşsemtinde bahçe içinde müstakil bir eve yerleşmişti.
Ev, eski bir ‘Ermeni mülkü’ydü ve Atatürk’ün emriyle Cemal Paşa ailesine verilmişti. Kaç yıl sonra bilmiyorum ama ailenin hiç bitmeyen mali dertleri yüzünden de satılmıştı.
Bir yıl önce çıkan 1915: Ermeni Soykırımı kitabımda aile tarihinin bu biraz da trajik sayfasına çok kısa değinmiştim.
'Ailenize verilen ev dedelerimindi' deyip döndü gitti
Konuşmadan sonra soru-cevap bölümü de bitmiş, kitaplarımı imzalamaya başlamıştım.
Sarışın bir kadın, elinde kitap yanıma yaklaştı, bana doğru eğildi, adının Annaolduğunu söyledikten sonra şöyle dedi:
“Ailenize verilen Kurtuluş’taki ev benim aileme aitti, dedelerimindi.”
Bir an şaşırdım.
Sonra ayağa kalktım, elini sıktım.
Kısa süre bakıştık.
Sırtını döndü gitti Anna...
Ne yapabilirdim ki?..
Armen Gevorkyan’ı anımsadım.
2008 yılı Eylül ayıydı.
Erivan’a gitmiştik.
Sevgili Hrant Dink’i anmak ve acısını paylaşmak için Soykırım Anıtı’na bir sabah vakti gün doğarken üç sap beyaz karanfil koyduğum seyahatti.
Samson sormuştu bana:
“1922’de dedeni Tiflis’te vuran çetenin bir mensubunun torunuyla tanışmak ister misin? Ama o kişi, tetiği çekenlerden biri değildi.”
Armen Gevorkyan’la böyle tanışmış, Erivan’da, Cumhuriyet Meydanı’nda bir kahvede oturup konuşmuştuk.
Karışık, tuhaf duygulardı.
Ailenin ve tarihin arasına çizgi çekmeyi öğrenmek ve de tarihin esiri olmaktan özenle kaçınmaktan başka çare var mıydı?
Bence yoktu.
Bu topraklar artık trajediye doymuş olmalı
Anna’nın dedelerinin mülküne Osmanlı devleti 1915’te el koymuş, Cumhuriyet devleti de, babasının malı gibi bizim aileye ihsan eylemişti.
Anna’nın bana kendi kitabımı imzalatırken neler hissettiğni bilmiyorum. Ama olumsuz bir elekriklenme hissetmedim.
Benzer durum, Armen’le benim aramda da olmadı. Hatta bu yakınlarda Armen Gevorkyan’dan gelen bir mail, kitabımın Ermenice’ye çevrildiğini ve Erivan’da basılmaya hazır olduğunu bildiriyordu.
Hayat böyle!
Sağlıklı olana gelince...
Geçmişi nefretle anmak değil, acıları ille de diri tutmak değil, acıların bir daha yaşanmayacağı yollarda yürümeye çalışmaktır.
Doğru olan budur.
Evet, bu topraklar acıyla yoğrulmuş topraklar. Ama artık trajediye doymuş olmalılar.
Herkesin kendi meşru acıları hiç kuşkusuz var. Ama bundan sonrası, yeter artık deyip, bir yandan geçmişle yüzleşmek, diğer yandan barış ve demokrasi çatısını çatabilmektir.
Ermenilerin acıları karşısındaki sessizlik bozulmalı
Klişeler, farkındayım.
Klişeler ama...
Bunları hayatın içinde gerçekleştirmeden de bir yere gitmek mümkün değil.
Sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.
New Jersey’de, Ermeni topluluğuyla geçirdiğim iki güzel ve anlamlı gün boyunca söylediklerimin bir özeti şöyle:
Ermeniler, Anadolu’nun insanlarıdır.
Kökleri, yurtları Anadolu toprağındadır.
Hatta Kürtler gibi Ermeniler de Türkler gelmeden önce Anadolu’da yaşıyorlardı.
Türkiye, gerçek şu ki, Ermenilerin de bu toprakların insanları olduklarını, 1915’te bu topraklardaki köklerinden, yurtlarından, evlerinden barklarından koparıldıklarını bugüne kadar kabul etmedi.
Türkiye, devlet olarak da, toplum olarak da, Ermenilerin 1915-1916 dolayısıyla yaşadıkları acıları ne anladı, ne de paylaştı.
Türkiye, Osmanlı devletinin, İttihat Terakki’nin ‘insanlığa karşı suçları’nı üstlenirken, Ermenilere karşı hiç olmazsa bir özür borcu olduğunu bugüne kadar aklına getirmedi.
Yazık.
2015’in eşiğindeyiz.
Türkiye, devlet olarak Ermenilerin yaşadıkları acılar karşısındaki sessizliğini artık bozmalı.Siyasal ve ahlaksal olarak bugüne kadar izlemiş olduğu hatalı, vahim çizgiyi mutlaka değiştirmeli.
Türkiye’yle Ermenistan sınırı açılmalı.
İki ülke arasında diplomatik ilişki kurulmalı.
Bu iki adım önkoşulsuz atılmalı.
Türkiye devlet olarak Ermenilerden özür dilemeli ya da en azından özür anlamını taşıyan ciddi bir jest -ya da jestler- yapmalı.
Bir başka deyişle:
Türkiye, devlet olarak, Ermenilerin yaşadığı 1915 acısını anladığını, paylaştığını kamuoyu önünde açıklayabilmeli.
Ermeniler konusundaki ırkçı, küçültücü ve önyargılı devlet dili, başta tarih kitapları olmak üzere değiştirilmeli.
Sivil toplum kuruluşlarının işbirliği, Türkiye-Ermenistan-Diaspora üçgeninde her alandadiyalog kanallarını açacak şekilde çoğaltılmalı, bunun için ortak platformlar oluşturulmalı...
Ben bu noktaları belirttikten sonra, New Jersey’deki iki konuşmamı da izlemiş olan bir Ermeni entellektüelinden şu mesaj geldi:
“Türkiye’de devlet ne kadar değişti? Özünde, en azından bu sizin söylediklerinizi yapabilecek bir değişime uğradı mı?”
Bu soruyu, Tayyip Erdoğan’la kurmayları da kendi kendilerine sorup düşünmeli.
1915’in yüzüncü yılı kapımızda!
Soru şöyle de sorulabilir:
Tayyip Erdoğan acaba mesele 1915’e, Ermeni meselesine gelince, yine İttihatçı ve Kemalist kesilmeye devam edecek mi?..
Düşünmekte yarar var.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024