Hasan CEMAL
Cici gazeteci ve yazarları etrafına toplayan Başbakan Erdoğan milli irade suikastı dedi diye, hükümete darbe teşebbüsü dedi diye, küresel komplo dedi diye, yargı darbesi dedi diye pisliğin üstünde mi oturacağız? Tek kelimeyle hayır.
Sözü uzatmak istemiyorum.
Bazen en sonda söylenecek olan, en başta söylenir.
Bugün de öyle.
Yazımın başlığında yer aldığı gibi:
Başbakan Erdoğan, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını karartmak, kendini siyaseten kurtarmak ve yeniden çıkışa geçmek için düğmeye basmış durumda.
Bir yandan, soruşturmayı rayından saptırmak amacıyla, yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını hiçe sayarak yaşanmakta olan ‘devlet krizi’ni derinleştiriyor, Türkiye’yi gitgide istikrarsızlaştırıyor.
Diğer yandan, can havliyle kendine ‘yeni ittifak’lar arıyor.
Ama farkında değil.
Bunlar nafile arayışlar.
Tayyip Erdoğan isminin üstüne çoktan çarpı işareti koymuş olan çevrelerle saf tutmaya dönük arayışlar olduğu için nafile.
Nafile arayışlar, bazı açılardan sonuç verseler bile, son tahlilde Tayyip Erdoğan’ın inişini durduramayacak, tersine hızlandıracak arayışlar oldukları için öyle...
Dediğim gibi Erdoğan’la kurmayları henüz bunun ayırdında değiller.
Şimdilik odaklandıkları tek bir nokta var:
Hedef küçültmek!
Erdoğan, ‘asker’e haber salıyor, “Merak etmeyin, Ergenekon ve Balyoz’da gerekeni yapacağım, Silivri’nin kapılarını açacağım” diyor.
İmralı’ya, Kandil’e haber salıyor, “Merak etmeyin, KCK’lılar hapisten çıkacak, düzenlemeler yolda” diyor.
Genelkurmay’a, Kandil’e, ‘özel yetkili mahkemeler’in kararlarına dair, Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirileceğine dair sinyaller gönderiyor.
Hatta, kapalı kapılar arkasında ‘genel af’la ilgili ipuçlarını bile telaffuz edebiliyor.
Öte yandan, kendisine ‘yandaş kalemler’in bugün artık PKK’dan bile olumlu bir dille söz ettikleri görülüyor.
İyi de, yolsuzluklar, rüşvet, kara para ne olacak?
Uzun lafın kısası:
Erdoğan açısından bütün bu can havli gayretleri, müthiş bir sıkışmışlığın tüm işaretlerini taşıyor.
Gerçek bu.
İyi güzel diyebilirsiniz. Can havliyle de olsa, demokratikleşme adına bazı adımların, adalet adına bazı düzeltmelerin ne zararı var ki diye düşünebilirsiniz.
Haklısınız.
Olabilirse, elbette kötü olmaz.
İyi de, yolsuzluklar ne olacak?
Rüşvet ne olacak?
Kara para ne olacak?
17 Aralık soruşturması ne olacak?
Soruşturmayı yürütürken görevden uçurulan polisler ne olacak?
Kuvvetler ayrılığına büyük bir darbe indiren Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki değişiklik -yürürlüğü durdurulduktan sonra iptal edilmezse- ne olacak?
Yargı sürecindeki bir soruşturmayla ilgili olarak yargıya sabah akşam ağzına geleni söyleyip, yargı bağımsızlığının canına okuyan yürütmenin başı bir Başbakan ne olacak?
Savcılığa ifade vermeye gitmeyen Bilal Erdoğan ne olacak?
Mahkeme kararına rağmen Hatay’da aratılmayan TIR ne olacak?
Mahkeme kararına direnen polisler ne olacak?
‘Fişleme’ler ne olacak?
Sayıları çoktan bini geçen görevden alınan polisler, yargı mensupları ne olacak?
Adı yolsuzluk soruşturmasında geçen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın istifa ederken, Başbakan Erdoğan’a dönük istifa çağrısı ne olacak?
Halkbank Genel Müdürü’nün evinde, ayakkabı kutularının içinde ele geçen tam 4.5 milyon dolar ne olacak?
İçişleri Bakanı’nın oğlunun evinde bulunan paralar, para sayma makinaları ne olacak?
Pisliğin üstünde oturmayı reddedeceğiz
Soruyorum:
Bütün bunlar unutulacak mı?
Yani pisliğin üstünde mi oturulacak?
Rüşvetti, yolsuzluktu, kara paraydı bunların tümü palavra mı?
Hepsi es mi geçilecek?
Elbette hayır.
Hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına, demokrasiyi demokrasi yapan kuvvetler ayrılığının yürütme tarafından hiçe sayılmasına gözlerimizi mi kapatacağız?
Hayır.
Yürütmenin adım adım yargı bağımsızlığını saf dışı etmesine seyirci mi kalacağız?
Hayır.
Başbakan Erdoğan, milli irade suikastı dedi diye, hükümete darbe teşebbüsü dedi diye, küresel komplo dedi diye, paralel devlet dedi diye, yargı darbesi dedi diye bütün bunları unutacak mıyız?
Hayır.
Peki ne yapacağız?
Tekrar ediyorum:
Pisliğin üstünde oturmayı reddedeceğiz.
Hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz.
Yargı bağımsızlığından, kuvvetler ayrılığından yana çıkmayı sürdüreceğiz.
Yarım ağız, “Biz de yolsuzluğa karşıyız ama...” demekle, derinleşmekte olan ‘devlet krizi’yle siyasal istikrarsızlıktan çıkamayacağımızı inatla belirtmeye devam edeceğiz.
Tek adamlığa hayır demeyi sürdüreceğiz!
Bu arada, Başbakan Erdoğan’ın cici gazeteci ve köşe yazarları ile buluşmalarının da kendi siyasal inişini durduracağını sanmıyoruz.
İyi pazarlar!
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024