Hasan CEMAL
Sevgili Abdullah Demirbaş, günaydın.
Bugün köşemi, AGOS gazetesinden Uygar Gültekin’in seninle ilgili haberine bırakıyorum. En yakın zamanda görüşme umuduyla sana iyilikler diliyorum kardeşim…
* * *
Binlerce Kürt siyasetçinin yıllarca tutuklu kalmasına neden olan KCK operasyonları sırasında, 2009’da Diyarbakır Adliyesi’nin bahçesindeki fotoğrafıyla hafızalara kazındı Abdullah Demirbaş. Ellerinde plastik kelepçe, kolunda çevik kuvvet polisi.
Demirbaş, 2004’te Diyarbakır’ın tarihî semti Sur’a belediye başkanı seçildi. Türkiye’nin ‘çok dilli belediyecilik’le tanışmasını sağladı.
Belediye çalışmalarında Kürtçe, Ermenice, Zazaca, Arapça ve Süryaniceyi kullanmaya başladı. Belediye personelinde, Kürtçe, Zazaca, Ermenice bilenlere öncelik tanıdı.
Önce ilçe girişinin tabelalarına, ardından belediyenin tabelalarına Kürtçeyi, Ermeniceyi ve Süryaniceyi de ekledi.
Bütün bunları yaptığı için yargılanmakla da kalmadı, yüzde 56 oyla seçildiği belediye başkanlığından, Danıştay kararıyla 2007’de görevden alındı.
Danıştay, görevden almaya gerekçe olarak Kürtçe, Arapça, Ermenice, Süryanice, Keldanice, İngilizce dillerinde belediye için hizmet broşürü bastırmış olmasını gösterdi.
2009 seçimlerinde bir kez daha aday oldu ve oylarını yüzde 66’ya çıkarttı. 2009’da, KCK operasyonları sırasında yeniden tutuklandı.
Hastalığı ağırlaştı ve hastaneye kaldırıldı.
Tedavisi için yurt dışına çıkması gerekiyordu ama yurt dışı yasağı kondu. Uzun süre yasağın kalkması için mücadele etti.

2009’da, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önemli bir adım atarak, belediye işçileriyle yaptığı toplu iş sözleşmesine kadına yönelik şiddet maddesi koydurdu; aile içi şiddet uygulayan personelin maaşının yüzde 50’sinin eşine ödenmesini sağladı.
Ermenice ve Kürtçe masal kitapları bastırdı.
Belediyede Ermenice kursları başlattı.
Ortadoğu’nun en önemli kiliselerinden olan Surp Giragos’un restorasyonu için destek verdi.
Diyarbakır’a, üzerinde Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Ermenice, İbranice ve Arapça “Acıları Ortaklaştırdık ki Bir Daha Yaşanmasın” yazılı anıt diktirdi.
‘Babamın hayatı tehlike altında’
8 Ağustos’ta, çözüm süreci yerini çatışmalara bırakmaya başlayınca, Sur Belediyesi’ne düzenlenen operasyon kapsamında tutuklandı.
Demirbaş’a 2002’de tedavi edilmezse ölüm tehlikesi olan ‘hewrediter derin ven trombozu’ (kalıtımsal kan pıhtılaşması) teşhisi konuldu.
Demirbaş’ın kızı Berfin Demirbaş, babasının sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesi için mücadele ediyor ve çok endişeli:
“Babamın bu hastalıktan dolayı kullandığı ilaçlar kanı sulandırdığı için herhangi bir operasyon geçiremiyor. Bu yüzden, pıhtı oluşmadan müdahale edilmesi, sürekli doktor kontrolü altında olması gerekiyor.
Eğer beyine, akciğere veya kalbe giden damarları tıkayan bir pıhtı olursa, doktorların müdahale edememe riski var.
Cezaevinde birkaç defa rahatsızlanmış, burun kanaması yaşamış, atak geçirmiş. Bu atakların artması, hastalığının kötüye gittiğini gösteriyor.
Babamın hayatı büyük bir tehlike altında.
Bizler, 2009 yılında yaşanan süreci tekrar yaşamak istemiyoruz. Babamın böylesine ciddi bir atağı kaldıramayacağından korkuyoruz.
Kullandığı ilaçların dozajlarının bile sürekli doktor kontrolünde belirlenmesi gerekiyor. Kanaması olduğu zaman durdurulamıyor, bu yüzden büyük bir endişe içindeyiz.”
Abdullah Demirbaş, daha önce de, geçirdiği ağır bir krizin ardından tahliye edilmişti. Berfin Demirbaş, babasının cezaevinde yeni bir kriz geçirmesinin oldukça kötü sonuçlara yol açmasından korkuyor:
“Elimizde birçok hastane raporu var. Ayrıca, 2010 yılında verilmiş bir adli tıp raporu var. Bu raporlarla, tahliyesi için başvuru yaptık, ancak kabul edilmedi. 2009’da, babam cezaevindeyken böyle bir süreç atlattık. Çok ciddi bir rahatsızlık geçirdi, hemen hastaneye kaldırıldı.
Doktor gözetiminde 55 gün hastanede yattı, asker başındaydı.
O krizin ardından serbest bıraktılar. Sürekli doktor gözetiminde olması gerekiyor.
Yargılama tutuksuz da devam edebilir.
O koşullar babam için uygun değil. Babamı tutuklamak, ölüme terk etmektir.”
İlk onu aldılar, çünkü…
Berfin Demirbaş, seçimlerin ardından başlayan tutuklamalarda, ilk olarak babasının tutuklanmasının bir anlamı olduğunu düşünüyor:
“Anadilinde eğitim için verdiği mücadele, çok dilli belediyecilik, azınlıklarla olan ilişkileri yüzünden ilk onu aldılar.
Babamın yaptıkları bir yerlere değiyor çünkü.
Devlet, babamdan sonra çok dillilikten bahsetmeye, Kürtçe demeye başladı. Babamın üstlendiği görevler, kendisini destekleyenler vardı ve bunları yapmak zorundaydı.”
Demirbaş’ın dosyasındaki gizlilik kararı da devam ediyor. Henüz iddianame hazırlanmış değil. Gizlilik kararına yapılan itirazların da tamamı reddedilmiş.
Berfin Demirbaş, dosyadaki gizlilik kararının, babası hakkında hiçbir delilin olmadığı için verildiğini düşünüyor:
“Babamın suçsuz olduğunu biliyorum. Dosyada babamla alakalı hiçbir şey olmadığına inanıyorum. Babamın gözaltına alınmasıyla başlayan bir süreç var. Babamdan sonra da alınanlar var. Belediye başkanları tutuklanıyor. Düşünceleri tecrit ediyorlar. ”
Berfin Demirbaş, babası ve bütün hasta tutsakların serbest bırakılması için bir kampanya başlattı. Demirbaş, Adalet ve İçişleri bakanlıklarına hitaben başlattığı imza kampanyasına desteğin büyüdüğünü söylüyor.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024