Hasan CEMAL
Sonuç, Erdoğan açısından tam bir seçim başarısıdır.
Muhalefet için de tam bir yenilgi.
Bu sonuç Türkiye’de ‘muhalefet sorunu’nu da sergilemiş oldu.
Ayrıca bu sonuçla Erdoğan, Türkiye siyasetini muhalefet liderlerine göre çok daha iyi okuduğunu göstermiş oldu.
Bu dört konuda kuşkum yok.
1 Kasım’da AKP oylarının artacağını, 276 sınırına kadar çıkabileceğini bekliyordum, ama böylesine bir başarı doğrusu aklıma hiç gelmemişti.
Bu başarıyla:
1. AKP tek başına iktidar oluyor.
2. Erdoğan, ‘bekleme odası’na aldığı anayasayı değiştirme umudunu canlandırıyor.
MHP’nin uğradığı çarpıcı yenilgiye gelince...
AKP’nin beklenmedik yükselişine yol açan bu seçim bozgunu, Devlet Bahçeli’yi genel başkanlık koltuğundan edebilir.
CHP’nin oy oranı ise yine yerinde sayıyor.
Bunca yıllık bir muhalefet partisi, üstelik sosyal demokrat iddialı bir parti açısından bu sonuç açık bir başarısızlıktır.
Bu başarısızlık elbette Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu için de geçerli.
HDP ise...
Seçimin bir başka kaybedeni oldu.
HDP’nin 7 Haziran’da kazandığı oylardan yaklaşık 2,5 puanı gitti.
Ne yazık ki öyle.
Yine de HDP’nin, uğramış olduğu tüm saldıralara rağmen, Selahattin Demirtaş’ın deyişiyle kızıl kıyamet ortamında 59 kişilik bir milletvekili grubuyla parlamentoda temsil edilmesi, barış açısından önemsenmesi gereken bir sonuçtur.
Erdoğan ve Kandil’in tavrı AKP’yi zıplattı
Bir noktayı daha vurgulamak lazım.
MHP’deki çarpıcı düşüşle HDP’deki gerilemenin arkasında, hiç kuşkusuz, akan kan ve gözyaşı da var.
7 Haziran seçim yenilgisiyle birlikte Erdoğan’ın savaş düğmesine basması ve Kandil’in bunu karşılıksız bırakmamış olması AKP’yi seçim sandığında zıplattı.
PKK, ‘tek taraflı ateşkes’ hâlini devam ettirmiş olsaydı, HDP bu kadar oy kanamasına uğrar mıydı? MHP bu kadar düşer miydi?
Hiç sanmıyorum.
Gelinen nokta şimdi ister istemez şu iki soruyu bir kez daha gündeme oturtuyor:
1. Kandil, HDP’nin yolunu mu kesmek istedi?
2. Kandil, savaş hâlini devam ettirmek mi istiyor?
Bu iki soru, Türkiye’nin yakın geleceği açısından hayati önem taşıyor.
Çıkmaz büyüyecek
Şunu söylemek istiyorum:
Allah Türkiye’ye kolaylık versin!
Demek ki, daha tam dibe vurmadık.
Demek ki, iyice kötüye gitmeden düzelmeyecek Türkiye.
1 Kasım’dan çıkan bu.
Kriz derinleşecek!
Çıkmaz büyüyecek.
Ben böyle anlıyorum.
Çünkü, Erdoğan bu memlekette bir numaralı sorun olmaya devam ediyor, daha da devam edeceği anlaşılıyor.
Erdoğan’dan kurtulmak zaman alacak, sancılı olacak.
Kimse bunu aklından çıkarmasın, kendini aldatmasın.
Açık olan şu:
Erdoğan sorunu çözülmeden istikrar gelmez.
Siyasal normalleşme, ‘Erdoğan sorunu’nun çözülmesinden geçiyor.
Bir seçim daha geride bırakıldı.
Ama Erdoğan sorunu yerli yerinde.
Saray’daki tahtında oturuyor Sultan.
Üstelik, düne göre tahtını daha sağlamlaştırmış durumda.
Anayasal sınırlara hapsedilmeli
‘Erdoğan sorunu’nun çözüm yoluna girmesi için önce Erdoğan’ın anayasal sınırlar içine hapsedilmesi gerekiyor.
Hükümet işlerine karışmayacak.
Parti lideri gibi davranmayacak.
Partiler üstü ve tarafsız olacak.
Kendini yargının yerine koymayacak.
Polisin yerine koymayacak.
‘Medya babalığı’ yapmayacak.
Yargı bağımsızlığına saygı gösterecek.
Her Allah’ın günü anayasaya tecavüz etmeyecek.
Bir başka deyişle:
Cumhurbaşkanı seçildiğinde, TBMM kürsüsünden etmiş olduğu yemine sadık kalacak.
Bu ülkede bir cumhurbaşkanı için çizilen anayasal sınırlar budur.
Ve Erdoğan, anayasadaki bu sınırların içine hapsedilmeden ne istikrar, ne de normalleşme kapısı açılır.
Gelinen nokta ne yazık ki budur.
Ne demokrasi, ne barış yolundayız
Türkiye, demokrasi ve hukuk devleti yolunda ilerlemeden, hem kendi Kürtleriyle, hem başta Suriye Kürtleri olmak üzere bütün bölge Kürtleriyle barış yapmadan düze çıkamaz.
Ama şimdi bu noktalardan ne yazık ki epeyce uzağa düşmüş durumdayız.
Ne demokrasi, ne de barış yolundayız.
Bu iki yolu da kendi eliyle kapatmış olan Tayyip Erdoğan şimdi seçimi kazanmış durumda...
Anlaşılan, daha tam dibe vurmadık.
Anlaşılan, iyice kötülemeden düzelmeyecek Türkiye.
Kemerlerinizi sıkı bağlayın.
Ama kuşkunuz olmasın:
Barış ve demokrasi mücadelesi her türlü olumsuzluğa rağmen devam edecek.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024