Hasan CEMAL
New York, 17 Nisan 2018
Yazı yazmadan, bir tweet'le tık diye tavır koymak son zamanlarda kolayıma geliyordu.
Afrin’de olduğu gibi Suriye’de de savaşa karşıyım.
"Trump bombaları” barışı getirmez, savaşı derinleştirir.
Çare, masaya oturmaktır.
İstedikleri kadar temel atsınlar!
Nükleer enerji vazgeçilmez değildir.
Nükleer enerji ucuz değildir.
Nükleer enerji güvenli değildir.
Nükleer enerjiye karşıyım.
28 Şubat bir darbeydi.
Cezasız kalmamalıydı.
Ama bunca yıl sonra gelen ömür boyu hapis ne kadar adaleti temsil ediyor, hukuk açısından ne kadar inandırıcı, benim gözümde son derece kuşkulu...
Son bir aydır New York'tayım.
Memleketin hallerine uzunca zamandır yazı yazmadan uzaktan baktığım için de, evet, tweet'le yetinmek kolayıma geliyordu.
New York'ta gazeteci olarak bir de küçük mutluluğum vardı:
Her sabah elime bir adet New York Times gazetesi almak...
Bu benim için ayrı bir mutluluk kaynağıydı.
Çünkü, New York Times bana hâlâ gazetecilik diye bir meslek olduğunu...
Gazeteciliğin ahlaki ilkeleri bulunduğunu...
Bugün hala yorum ve haberlerle özgür gazetecilik yapılabileceğini...
Bağımsız gazetecilik yapılabileceğini...
Ve bu gazeteciliğin her türlü 'güç odağı'na karşı savunulabileceğini bana her sabah elime aldığım New York Times gösteriyordu.
Bunun için mutluydum.
Herhangi bir korkusu yoktu.
Çünkü gerçek gazeteydi.
İktidarı sorguluyordu.
İtirazlarını korkusuzca yapıyordu.
Yargı bağımsızlığını savunuyordu.,
Güçler ayrılığını vurguluyordu.
Hukuktu, yasaydı umursamayan 'Trump yönetimi'ni acımasızca eleştirebiliyordu.
16 Nisan tarihli başyazısının başlığı şöyleydi:
Başkan, hukukun üstünde değildir!
Sadece bu başlık bile bağımsız ve özgür medyayla, bizdeki biat medyası arasındaki uçurumu göstermeye yetiyordu.
Sözü uzatmak içimden gelmiyor.
Bizde bağımsız ve özgür medya tek tük istisnalar dışında neredeyse kalmamış durumda.
Yargı bağımsızlığı sizlere ömür...
Güçler ayrılığı da öyle...
Artık tek patron Erdoğan!
Kimse kalkıp, "Cumhurbaşkanı hukukun, yasanın üstünde değildir!" diye şöyle bir manşet çekemiyor artık.
Çoktandır her şey Erdoğan'ın iki dudağının arasından çıkan bir söze bakıyor.
Doğan Grubu da satıldı.
Artık orada da tek patron ya da gerçek patron Tayyip Erdoğan...
Eskiden de böyle değil miydi?
Doğan Medya'daki bazı kritik kararlar öncesi Erdoğan'a danışılmıyor muydu?
Evet, görüşü alınıyordu.
Erdoğan'dan yeşil ışık, kırmızı ışık sinyalleri hiç kuşkusuz göz önünde tutuluyordu.
Siyasette hangi topa nasıl girileceği -ya da girilmeyeceği- konusunda Saray'a kulak veriliyordu.
Haber merkezlerinde, köşelerinde oto-sansür mekanizması çalışıyordu.
Kısacası:
Doğan Medya Grubu da çoktan havlu atmıştı.
Ama satılmış olmasına yine de üzüldüm.
Aydın Doğan'la epeyce eskiye giden bir hukukum vardı. Milliyet'te onun döneminde 14 yıl köşe yazarlığı yaptım. Kızlarıyla, ailesiyle iyi ilişkilerim oldu.
Aydın Doğan'a dönük eleştirilerimi hem yüzüne karşı, hem yazılı olarak yaptım.
Herkes gibi onun da artıları eksileri vardı. Türkiye'de demokrasi-medya bağlamında günahları sevapları vardı.
Erdoğan dönemi dahil bu konuları kendisiyle hep içtenlikle tartıştım.
Bazen bana kızar, "Hasan Cemal'in romantik görüşleri" derdi.
Bu "romantik görüşler"in penceresinden bakınca, Doğan Medya'nın satılmasına, evet, yine de üzüldüm.
Bütün olumsuzluklarına rağmen Doğan Medya'nın gazete ve kanallarında, özellikle Hürriyet'te demokrasiye bakan köşeler, yorumlar, haberler, sesler olduğu için üzüldüm.
Git gide kayboluyor olsalar da, hepsinde şöyle ya da böyle itiraz vardı, sorgulama vardı, eleştiri vardı çünkü...
Şimdi bunlar da olmayacak.
Çatlak ses de çıkmayacak!
Çünkü gerçek patron bir ölüm kalım seçimine gidiyor.
En ufak bir çatlak ses istemiyor!
Bunun için satıldı Doğan medya...
N'olacak şimdi?
Ne olduğunu ben Milliyet gazetesi Aydın Doğan tarafından Demirören ailesine satıldığında yaşadım.
O zamanlar ne olduysa, bugün de o olacak.
Herhalde aklı başında kimsenin bu konuda herhangi bir kuşkusu yoktur.
Uzun lafın kısası:,
Erdoğan ne diyorsa olacak!
Çok hazin.
Yazıyı burada kesmek istiyorum.
Uçak saati yaklaşıyor.
Üç aylık bir aradan sonra memlekete dönüyorum.
Bakalım daha neler yaşanacak Türkiye seçime giderken?..
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024