Kurtuluş TAYİZ
Ekmeleddin İhsanoğlu ve muhalefet cephesi bu sıralar en çok, seçimin eşit ve adil şartlarda gerçekleşmediğinden şikâyet ediyor. CHP ve MHP'nin ortak adayı İhsanoğlu dün seçim bildirgesini açıkladığı basın toplantısında, cumhurbaşkanı adaylarının seçime eşit giremediğinden yakındı. TRT'nin kendilerine yeterince yer vermediğinden şikâyet etti. Bazı köşe yazarları bu durumun seçim sonuçları üzerinde "şaibe" yaratacağını bile ileri sürdü.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun öncelikli sorunu keşke bir aday olarak seçim kampanyasını eşitsiz şartlarda yürütmesi olsaydı; İhsanoğlu'nun bence asıl sorunu aday olarak atanmasında, vitrine konu mankeni olarak konulmasında. Adaylığı siyasetin arka odalarında siyaset dışı gruplar tarafından belirlenen bir ismin, öncelikli sıkıntısı bu olmalıydı bence.
Aday olarak ismi kamuoyuna açıklandığı günden bu yana Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan daha çok etrafındaki gazeteci grubunu görüyoruz. Kendisi adına daha çok bu gazeteciler konuşup, etrafa fotoğraflar veriyor. Kendisinin kişiliğine son derece saygı duyuyorum, ancak şunu söylemem gerekir ki karşımızda özgür iradeli bir cumhurbaşkanı adayı yok; Doğan grubunun yaşam koçluğunu üstlendiği, atacağı adımı önceden gösterdiği, söyleyeceği sözü belirlediği, reklamını yaptığı bir aday var karşımızda. Bu adaya, İhsanoğlu'na karşı saygılı olmayı, onun düşüncelerini öğrenmeyi, Türkiye'ye neler vaat ettiğini bilmeyi gerçekten istiyorum; ama ben İhsanoğlu'nu Taha Akyol, Murat Yetkin, Ertuğrul Özkök, Mehmet Yakup Yılmaz, Cengiz Çandar, Eyüp Can, Mümtazer Türköne gibi vesayet artığı, statükocu, mesleğini gayri meşru güç odaklarının emrine sunan gazeteciler aracılığıyla bilmek, öğrenmek, anlamak istemiyorum. Ne var ki aday olarak ismi açıklandığı günden beri İhsanoğlu'nu kendisinden değil, daha çok bu isimlerin tercüme ettiği İhsanoğlu'ndan dinliyoruz. Medyanın karşısına çıkıyor ama karşımızda İhsanoğlu'nun kendisi değil, hologramı duruyor sanki.
Gerçek bir cumhurbaşkanı adayını doğrudan tanımak, düşünce ve görüşlerini dolaysız bilmek kamuoyunun en temel hakkı olmalı. Ama kamuoyu günlerdir Doğan grubunun kıdemli algı mühendislerinin yarattığı İhsanoğlu'nu görüyor, dinliyor; henüz hologramını aşıp doğrudan kendisiyle karşı karşıya gelecek fırsatı kimse yakalamış değil.
Kuşkusuz bir adayın danışmanlar ordusuyla seçime katılması çok yanlış değil; ama o adayın bir görüntüden ibaret olmasını da kimse kabul etmez. Halk, sesi ve sözüyle, öfkesi ve sempatikliğiyle karşında kendini yansıtan bir insan-aday görmek ister; Doğan grubunun etrafını çevirdiği, ön aldığı, onun yerine konuştuğu, düzeltmeler yaptığı, onun yerine davrandığı bir cumhurbaşkanı adayını görmek istemez. Bunu kendisine yapılmış bir hakaret sayar. Halk yönlendirilebilir bir küme değildir. Seçmenleri süslü sözlerle kandırmak, görüntülerle aldatmak isteyebilirsiniz; Doğan grubu geçmişte de hep siyasetin içindeydi, istediği hükümeti atadı, istediği lideri parlattı, istemediğini karalayıp gözden düşürdü. Geçmişte az çok işe yarayan bu yöntemin yarattığı güç sarhoşluğuyla bugün de siyaset mühendisi gazeteci ve yorumcu takımıyla Türkiye'nin cumhurbaşkanını belirleyebileceklerini sanıyorlar.
Ekmeleddin İhsanoğlu, eğer cumhurbaşkanlığı makamına gerçekten aday ise, önce ellerindeki sihirli değnekleriyle etrafını çeviren, kendisine ve halka nesne muamelesi yapan bu yaşam koçlarından kurtulmalıdır. Kendi iradesine, kişiliğine sahip çıkma gücünü göstermeden, bu algı mühendislerinin güdümünden kurtulmadan Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığını yapmak mümkün değildir. Unutmayın, bu yaşam koçları holdinglerinin geleceği için yarışıyor, Türkiye'nin geleceği için değil.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Onder Cakmakci
Tessekkurler