Kurtuluş TAYİZ
Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı, merkez medyanın önemli kalemleri tarafından "bir yıldızın doğuşu" olarak topluma sunuluyor. Demirtaş'ın tutum belgesini açıkladığı toplantının ardından bu yöndeki değerlendirmeler zirve yaptı. Doğrusu geniş bir çevre de bu görüşü paylaşıyor. Kaç haftadır gazete ve televizyonlarda neredeyse bir tek bu konu işleniyor; Demirtaş'ın Türkiyeli bir lidere dönüşme hikayesi anlatılıyor.
Gerçekten Kürt siyaseti yeni bir Türkiyeli lider mi çıkardı?
Demirtaş, Türkiye siyasetinin yeni yıldızı mı?
Böyle bir tartışmanın varlığı bile kuşkusuz Kürtler için bir gurur vesilesidir. Kürt hareketi haklı olarak kendi cumhurbaşkanı adayının Türkiye genelinde sevgiyle karşılanmasından memnuniyet duyuyor. Aksi yöndeki görüş ve fikirlerin heyecanlarına gölge düşürmesinden de rahatsızlar. Ancak "bir liderin doğuşu" gibi ciddi bir meseleye aidiyetlerimizden biraz sıyrılarak bakmamız gerekiyor.
Türkiye'de bir liderin doğuşu öyle kolay gerçekleşebilecek bir mesele değil. Güç merkezleriyle çatışmadan yeni bir liderin doğması, yıldızının parlaması zordur. Biraz gerçekçi olalım; güç merkezlerinin ebeliğini yaptığı bir politikacı ne kadar lider olabilir? Kabul edelim ki siyasi tarihimizde güç merkezlerinden bağımsız doğan liderlerin kolay parladığı görülmemiştir. Bugün lider olarak ortak kabul gören birkaç isim de ancak güç merkezleriyle çarpışa çarpışa parlak bir yıldıza dönüşmüştür.
Yıldızı birden parlayan liderlerin ise arkasında genelde bu ülkenin değişik güç merkezleri ve derin odaklar bulunuyor. Buna yakın tarihteki en iyi örnek de Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Okur hatırlayacaktır Kılıçdaroğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimlerinde nasıl "Gandi Kemal" olarak ünlendiğini. Adaylığı öncesinde ekranlarda aylarca yıldızı parlatılmıştı. Elindeki "yolsuzluk" belgeleriyle AK Parti'lilere nefes aldırmıyordu. Elindeki belgelerle partisi CHP'nin ve lideri Baykal'ın yapamadığını başarıyordu Kılıçdaroğlu. Akıllı, gerçekçi ve kamuoyunu ikna eden bir muhalefet anlayışı sergiliyordu. Kendisine o gizli belgelerin hangi güç ve çevrelerce verildiği sorgulanmadı pek. CHP'lilerin ve parti tabanının takdirini kazanana dek sürdü bu hikaye. Ta ki Deniz Baykal'a kaset kumpası yaşanana dek. Kurultay şampiyonu Baykal beklemediği yerden vuruldu. Kemal Bey'in bir yıldız olarak doğuşu, aslında bir kaset komplosundan ibarettir. Tabii sonradan WikiLeaks Türkiye belgelerinde tam da bu konuyla ilgili Hillary Clinton'ın yazışmaları ortaya çıktı. Clinton, Deniz Baykal'a nasıl bir alternatif yaratabileceklerini, Baykal'ın nasıl aşılacağını soruşturuyordu bu yazışmalarda.
Dikkat edilirse Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir yıldız olarak doğuşu Deniz Baykal'a yönelik kaset darbesinin gerçekleşmesiyle tamamlandı. Ve "Gandi Kemal"i açık ve gizlice destekleyenler ise ülkedeki temel iki güç merkeziydi: Doğan grubu ve Cemaat.
Kemal Kılıçdaroğlu 17 Aralık darbesinde CHP'nin "Cumhuriyet'in kurucu partisi" hüvviyetini bir tarafa atarak ulusal güvenliği tehdit eden, uluslararası istihbarat kuruluşlarıyla bağlantılı cemaatin top sakallı çete üyelerinden birine dönüştü. Orduya kumpas yapan cemaatin abilerinden biri olup çıktı. "Gandi Kemal" ile birlikte CHP'ye monte edilen isimler ise 17-25 Aralık darbesinde Özel Harp Dairesi elemanı profili çizdiler.
Doğan grubu ve Cemaat'in ebeliğini yaptığı yeni liderlere mesafeli olmakta fayda var. Coşkulara kapılıp gerçekleri ıskalamayalım; dış güç merkezleriyle içerideki güç merkezleri uzun bir süredir Kürt hareketi içinde Öcalan karşıtı bir eğilimi güçlendirmeye çalışıyor. Doğan grubu yazarları ile Cemaat abilerinin Selahattin Demirtaş'ı "Türkiye halklarının lideri" olarak ilan etmesi öyle sevinçle karşılanacak bir gelişme olamaz. "Yeni liderler"in doğuşundan sonra genelde asıl lidere karşı darbe ve komplo geliştirilmiştir. "Yeni lideri" coşkuyla pazarlayanların aslında asıl lideri mezara gömmek için sabırsızlandığını unutmayalım.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019