Kurtuluş TAYİZ
Her PKK baskınından sonra bu konuyu tartışıyoruz; karadan ve havadan Kandil’e girelim, bütün terör yuvalarını dağıtalım, bu işi bir seferde bitirelim...
Sokaktaki insanın böyle düşünmesi normal aslında, kanlı baskınlar hâliyle öfke patlamasına yol açıyor. Bu anlaşılabilir. Hatta muhalefet partilerini de anlamak o kadar zor değil, zira onların işi de biraz hamaset. İktidarı sıkıştırmak için gerçekle örtüşmeyen konuşmalar yapmakta sakınca bulmazlar. Ama Genelkurmay Başkanı da sokaktaki insan gibi PKK meselesini tankla topla Kandil’e girerek hâlledebileceğini düşünüyorsa o zaman ortada ciddi bir mesele var demektir.
Büyük Birlik Partisi Lideri Mustafa Destici’nin “Kandil’e girip, bu işi toptan çözebilir miyiz Paşam” sorusu üzerine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel, aynen şunları söylemiş: “Elbette gireriz. Eğer siyasi irade bunun için karar verir, uluslararası alandan gelecek baskıyı göze alır ve karar verirse, biz Kandil’e kadar gider, içine gireriz. Bir zayiat olmaz mı? Askerî harekât bu, elbette olur. Az mı olur, çok mu olur bunu kimse bilemez. Ama siyasi irade bunu da dikkate almak zorunda. Bizim işimiz en az zayiat vermeyi sağlamaktır.”
Bir anlığına da olsa böyle bir harekâtın gerçekleştiğini düşünelim. Özel’in beklediği gibi siyasi irade, kararlılık gösterdi, uluslararası güçlerden gelecek baskıyı göze aldı, ABD’yi ikna etti ve zayiatlar için de riski peşinen kabul etti. Büyük bir seferberlik ruhuyla Kandil’e karadan ve havadan harekât başlatıldı. Peki, sonucun ne olacağını sanıyorsunuz? PKK’nın bitirileceğini mi? Hadi bu da oldu, diyelim; örgüt büyük kayıplar verdi ve lider kadrosu yok edildi, asker de çok az zayiatla bu harekâtı sonuçlandırdı. Bu durumda örgüt bitirilmiş ve mesele kökünden hâlledilmiş mi olacak?
Elbette hiçbir sorun çözülmüş olmayacak. Aksine askerî harekâtlar PKK’yı daha fazla büyütecek, etkisinin daha fazla artmasına yol açacak. Kandil’e herhangi bir büyük askerî harekât PKK’nın siyasal bir otorite kurmak için ihtiyaç duyduğu Kürt milli destanının doğmasına yarayacak. Örgütün hayali de zaten bu.
Günlerdir kamuoyu örgütün Dağlıca baskınıyla neyi hedeflemiş olabileceğini tartışıp duruyor. Ağırlıklı olarak öne çıkan görüş, bu saldırının yeni bir PKK “provokasyonu” olduğu yönünde. Bazıları bunu “dış mihraklara”, “Suriye ve İsrail” etkisine bağlıyor; daha aklıselim kalemler ise sekiz askerin hayatını kaybettiği bu olayı 1993’te 33 erin katledildiği Bingöl ve geçen yıl 13 askerin vurulduğu Silvan pususuyla karşılaştırarak, “tam barış yapılmak üzereyken örgüt içindeki şahin kanat darbe yaptı” diye düşünüyor.
Oysa örgüt içinde bu saldırıdan kaynaklanan ne bir görüş ayrılığı var ne de bir darbe... Ortada tutarlı ve süreklilik arzeden bir örgüt aklı var. Ve bu da PKK’nın gerçek ruhunu yansıtıyor. PKK’nın temel taktiği şiddeti tırmandırma ve savaşı büyütme üzerine kurulu. HattaKandil’de etkin olan lider kadronun hayali, şiddeti Türkiye sınırlarının ötesine taşımak yönünde; örgüt Türk ordusunu Kuzey Irak’a çekmek, şiddeti Suriye’deki Kürt bölgesine yaymak ve Ortadoğu’da büyük bir Kürt savaşı çıkararak, küçük veya büyük bir devlet kurma peşinde. Kandil’e harekât, zaten onların da istediği ve arzu ettiği bir adım olur. Bize gerçeklikten kopuk ve çok maceracı görünse de örgüt, “silahların devrinin bittiği noktasında”değil.
Onlar silahla sonuç alabileceklerine inanıyorlar. Kandil’de hâlâ eski dünyanın gerçekleri geçerli; silahlı güç olmadan siyasal güç olamayacaklarını düşünüyorlar. İmralı ile devlet arasındaki görüşmelerin, keza Oslo sürecinin, silah sayesinde geliştiğinden şüphe etmiyorlar. Kuşkusuz, bu düşünceyi devlet politikaları da besledi. Hatırlayalım; MİT- PKK arasındaki temaslar 2005’te başladı, doğrudan görüşmeler ise 2006 yılında. Peki, neden o tarihte? Devletin 1999 ile 2005 arası tek bir kurşun patlatmayan PKK’yla görüşmeyi reddetmesi yüzünden olabilir mi? 2005’te tekrar silahları konuşmaya başladıktan sonra ancak Kuzey Irak’ta unutulan örgüt akıllara geldi.
Demem o ki Kandil’e harekât Kürt sorununu ve PKK’yı büyütür. Askeringüvenlikçilerin aklı da PKK’nın aklından farklı çalışmıyor. Örgüt şiddeti tırmandırarak, daha çok asker öldürerek sonuç almak istiyor; asker de PKK’ya sınır içinde- sınır ötesinde topyekûn saldırarak bu beladan kurtulmayı umuyor. Ne PKK şiddetine teslim olalım ne de bu sorunun varlığını askerî seçeneklerde arayalım. Meclis harekete geçsin, hükümet inisiyatif alsın. PKK’nın peşine takılmadan, barışı onlara endekslemeden ama onları da dışlamadan doğru düzgün bir çözüm yolu bulunsun. Bu çok zor değil.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019